Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin üzerinden 9 ay geçti. Gündemin birinci maddesi yine seçim!
31 Mart 2024’te Mahalli İdareler Genel Seçimleri yapılacak.
Partiler seçim çevrelerinde adaylarını belirledi, aday listelerini seçim kurullarına teslim etti ve seçim çalışmasına başladı.
Ortalık karşılıklı suçlamalar ve vaatlerden geçilmiyor.
Yerel Seçimler, bugünkü güç dengesinde, Kürt illeri dışta tutulduğunda egemen sınıfların kendi aralarında, yerel yönetimleri alma dalaşı olarak geçecek, Cumhur İttifakı ile burjuva muhalefet arasında bir yarış yaşanacaktır.
Seçimle ne değişir?
Kapitalizmde seçimler ister parlamento seçimleri olsun, ister yerel seçimler olsun, gerçekte sömürü sisteminin sürdürülmesinin halkoyuna dayandırılarak “demokratik meşruiyet”inin sağlanması için yapılır. Seçimlerin esas işlevi, burjuvazinin düzenine halkoyuna dayanan meşruiyet kazandırmaktır.
Burjuvazinin iktidarının seçimler yoluyla değiştirilmesi mümkün değildir. Seçimler işçilerin, emekçilerin temel sorunlarını çözemez. Seçimler sistemin özünde bir değişikliğe yol açacak olsalar, böyle bir ihtimal olsa, burjuvazi o seçimleri yapmaz. Seçimler burjuva iktidarında özsel değişikliklere yol açacak bir sonuçla biterse, o seçimin sonuçları başka yollarla -örneğin askeri darbe ile- düzeltilir. Komünistler açısından seçimlerin önemi, seçimlerin işçi sınıfı ve emekçilerin bilinç düzeyini gösteren bir ölçü olmasından ibarettir.
İşçilerin, emekçilerin temel sorunları, ancak kendi iktidarları altında çözülebilir. Halkın iktidarı ancak işçi sınıfı önderliğinde demokratik halk devrimi ile kurulabilir.
Bu düzende halkçı belediyecilik mümkün değildir!
Türkiye’de aşırı merkeziyetçi bir yönetim sistemi vardır. Bu sistemde Belediye Meclisi üzerinde ilçelerde kaymakam, illerde vali bulunmaktadır.
İl genel meclisi ve belediye meclisi için yapılan seçimlerde %1 baraj vardır.
Kapitalizmde yerel yönetimlerin seçimlerle ele geçirilmesi yoluyla halk için büyük kazanımlar elde edilmesi mümkün değildir. Seçimler yoluyla yerelde “demokratik yönetim”ler üzerinden demokrasinin yaşanılabileceği vb. düşünceler boş hayallerdir.
Yerel yönetimlerin ele geçirilmesi hâlinde yapılabilir olan şeyler, burjuva iktidarın çizdiği çerçeve içinde atılabilecek kimi küçük reform adımlarıdır.
Yerel yönetimlerde yapılabilir olan şeylerin sınırı vardır. Bu sınır aşıldığında devlet ve iktidar gereğini yapar. Kayyum uygulaması bunun bir örneğidir.
Kayyum uygulaması bu sistemde yerelde yapılabilir olanların sınırını gösteriyor.
Kapitalizmde gerçek anlamda devrimci/komünist bir belediyecilik yapmak mümkün değildir. Devrimci belediyecilik halkın kendi iktidarı şartlarında mümkündür.
Hiçbir partiye oy yok!
Burjuvazinin/egemenlerin kendi içindeki iktidar kavgası bütün şiddeti ile sürüyor. Siyasi gelişmeleri bu kavga belirliyor. Düzen partileri halkı kendi yanına kazanmak için her şeyi yapıyorlar. Bol bol vaatlerde bulunuyorlar. Ortalık vaatlerden geçilmiyor.
AKP, MHP, CHP, İP, SP, Deva, GP, VP, DP vb. egemen sınıfların partileridir. Aralarında özde bir farklılık yoktur. Hepsi düzen, burjuva partisidir. Aralarındaki kavga iktidar/çıkar kavgasıdır. T.C devletini kimin yöneteceği kavgasıdır. Hiçbirisinin kapitalist sistem ile devlet ile bir sorunu yoktur.
Hepsi işçilerin, emekçilerin düşmanıdır. Hepsi halkı kandırıyor. Hepsi iktidar kavgasını “demokrasi” mücadelesi olarak yutturmaya çalışıyor.
Düzen partilerinin kendi aralarındaki dalaşta birine karşı diğerinin yanında yer almak, birine karşı diğerini desteklemek; düzen partilerinin kendi aralarındaki kavgada taraf tutmak, bir tarafın kuyruğuna takılmak demektir. Oysa bizim kendi tarafımız, kendi davamız var!
İşçi sınıfı ve emekçiler egemen sınıfların kendi içindeki iktidar kavgasının bir parçası olmamalıdır. İşçi sınıfı ve emekçilerin kendi sınıf çıkarları vardır. Onlar kendi sınıf çıkarlarını merkeze koyan bir mücadele yürütmeli, kendi iktidarları için mücadele etmelidir. Egemen sınıflar içindeki mücadelede bir tarafın kuyruğuna takılmak çözüm değildir!
Seçim tavrımız
Bugün ülkelerimizde komünist örgütlenme, yerel seçimlere kendi komünist bağımsız propagandası temelinde, kendi adayıyla seçimlere katılacak güçte değildir.
Belli alanlarda antifaşist ve devrimci grupların, ortak devrimci bir program temelinde ortak aday çıkarma durumu da gerçekleşmemiştir.
Sol ve devrimci grupların bir bölümü, çeşitli yerlerde kendi adayları ile yerel seçimlere giriyor.
DEM Parti ise “kent uzlaşısı” sloganı altında burjuva partileri ile görüşmeler yaptı. CHP ile DEM Parti arasında karşılıklı ziyaretler sonrasında Müzakere Komisyonları kuruldu. Bu komisyonlar arasında görüşmeler, pazarlıklar yapıldı. Pazarlıklar sonucunda kimi il ve ilçelerde “kent uzlaşı”sının sağlandığı açıklandı.
DEM Parti, Batı’da kimi yerlerde kendi bağımsız adayları ile seçimlere katılma yerine tabanın baskısına rağmen faşist CHP’nin kuyruğuna takılmayı tercih etti!
31 Mart yerel seçimlerinde DEM Parti’nin merkezine koyduğu seçim siyaseti AKP/MHP’ye kaybettirme siyasetidir. DEM Parti’nin CHP’ye eklenme siyasetini kökten ret ediyoruz. DEM Parti’nin 81 ilde kendi adayları ile yerel seçimlere girme tavrını doğru bulduk, buluyoruz. Fakat DEM Parti’nin CHP’ye eklemlenme/payanda olma siyasetini desteklemiyoruz.
DEM Parti “AKP/MHP iktidarına kaybettirme” siyasetini, bugün “kent uzlaşısı/kazan kazan siyaseti” kılıfı altında sürdürüyor. Kaybettirme siyaseti burjuva muhalefete payanda olma siyasetidir. Doğru tavır burjuva partilerine eklemlenmeyen bağımsız bir çizginin izlenmesidir.
Bu nedenlerle 31 Mart’ta yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde hiçbir partiyi, Dem Partisi’ni desteklemiyoruz. Hiçbir partiye oy vermeme çağrısı yapıyoruz.
DEM Parti, kendi bağımsız siyaseti ile seçimlere katılma yerine, burjuva partilerine eklenme ve AKP/MHP’ye kaybettirme siyasetinden vazgeçmediği sürece seçimlerde desteklemeyeceğiz. DEM Parti’ye oy verin çağrısı yapmayacağız.
Kurtuluş seçimlerde değil devrimde!
Seçimler kapitalizmde temel değişikliklere yol açmaz, temel sorunlar seçimler yoluyla çözülmez.
Seçimler kapitalizmin özünde bir değişikliğe yol açacak olsalardı, burjuvazi seçimleri yapmazdı!
Bu nedenle seçim ve sandığı işçilerin, emekçilerin sorunlarının çözüm adresi olarak göstermek, seçimlere olmayan önem affetmek halkı kandırmaktır.
Kurtuluş ne seçimlerde, ne de sandıktadır! Kurtuluş işçi sınıfı önderliğinde, sosyalizmin yolunu açacak olan demokratik halk devrimindedir.
Faşizmi bir daha geri gelmemek üzere mezara gömmek için, gerçek demokrasi için, gerçek barış için, özgürlük için, halkların eşitliği ve özgürlüğü için; demokratik halk devrimi mücadelesini yükseltelim örgütlenelim!
22 Şubat 2024