2019 yılı başlangıcından itibaren AKP hükümeti kararı ile plastik poşet kullanımı ücretlendirildi.
Türkiye’de ortalama 440 olan kişi başına düşen yıllık plastik poşet kullanımının 2019 sonunda 90’a, düşürülmesi hedefleniyor. AKP hükümetinin koyduğu bu hedefe ulaşmak epey zordur. Çünkü birçok noktada olduğu gibi bu kararın uygulanmasında da hedeflerin tutturulması kolay görünmüyor.
Plastik sadece poşet değildir. Nerdeyse ambalaj sanayinin temel hammaddesi plastiktir. Bu anlamda plastiği poşete indirgemek temel yanılgı olacaktır.
“Sıfır Atık Projesi” kapsamında, 2019 yılı başından itibaren plastik poşetlerin satış noktalarında tüketiciye asgari 25 kuruş karşılığında verilmeye başlandığı Türkiye’de, 4 günde naylon poşet kullanımının yaklaşık yüzde 50 azaldığı açıklandı. Hatta “Plastik poşet kullanımı yüzde 70 azaldı” (Anadolu Ajansı 22.02.2019) diyenler de var. Bu karar sonrasında plastik poşet kullanımında önemli ölçüde bir gerileme olduğu ve olacağı kesindir. Bu şimdiye kadar benzer kararları alıp uygulayan ülke örneklerinde açıkça görülmüştür. Ve bu çevre açısından kuşkusuz olumludur. Ancak verilen bir haftada % 70 azalma rakamları bize abartılı görünüyor.
Marketlerde (pazarlarda) ekmek, sebze, meyve, peynir, zeytin, hayvansal gıda gibi açıkta satılan gıdaların sağlığı korumak amacıyla çift kat kalınlığı 15 mikron ve altında olan, 500×350 milimetreden küçük poşetler kapsam dışında bırakıldı. Nedense naylon poşet (plastik torbanın) esas tüketim alanları dışta bırakılarak soruna ne kadar ciddi yaklaşıldığını anlamak mümkündür. Bunun için de hedef ıskalanacaktır.
Hükümet temsilcilerinin beyanlarına göre; “Sıfır Atık Projesi”nin hayata geçirildiği bir yılda ekonomiye 3,5 milyar lira katkı sağlaması bekleniyor. Elbette hükümetin aldığı karar hiç yoktan iyidir. Ama asla yeterli değildir.
Çünkü hükümet soruna kâr amaçlı tüccar kafasıyla yaklaşıyor. Hükümet, plastiğin son 40 yılda dünya çapında %647 oranında artış göstererek çevreyi ve canlıları tehdit eder duruma gelmiş bir tüketim malzemesi olduğunun bilincinde değil. Plastik; yenilmez, içilmez, ama hayatımızda vazgeçilmez bir kullanım maddesi hâline getirilmiştir. Doğada yüzlerce yıl kirlilik varlığını sürdürürken, canlılara yer yer onarılamaz çeşitli zararları vermektedir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan tarafından başlatılan “Sıfır Atık Projesi”yle pekiştirileceğini anlatan kurum, “Bunların kullanım sayısını azaltacağız. 2021 yılına girdiğimiz de depozito uygulamamız başlayacak. Artık şehir meydanlarında, plastik, cam, metal şişelerimizi atacağımız ve geri dönüşümünden de kontör yükleyeceğimiz, belediye otobüs araçlarımıza bilet ve para olarak bize geri dönecek uygulamaları da yaygınlaştıracağız” ifadelerini kullandı. Bunlar eğer gerçekleştirilirse tabii ki doğal çevre açısından gayet olumlu olur. Amaç ilanı olarak burada ifade edilenler olumludur. Ancak 17 yıldır hükümet edenlerin neden şimdiye kadar böyle bir karar almadıkları ve uygulamaya geçmedikleri de sorgulanmak zorundadır.
Bugün Batı Avrupa’nın hemen hemen her ülkesinde hem depozite uygulanmakta hem de naylon poşetler için para alınmaktadır. İlk kez 2002’de Bangladeş’te uygulanmaya başlanan naylon poşet yasağının en katı olduğu ülke ise Kenya’dır. Kenya’da 2017’de yürürlüğe giren uygulamaya göre, plastik poşet kullanan, üreten ya da satanlar 4 yıla kadar hapis ya da 38 bin dolara kadar para cezasıyla karşı karşıya kalabiliyor. Plastik poşet kullanımını yasaklayan ülkelerin yaklaşık yarısı Afrika’da bulunuyor. Dünya genelinde ise 60’tan fazla ülkede plastik poşet kullanımına yönelik düzenlemeler mevcuttur.
Avrupa’da kişi başına yıllık plastik poşet kullanımı miktarının en düşük olduğu ülkeler 4 poşetle Danimarka ve Finlandiya’dır. 2002’de vergilendirmenin uygulandığı İrlanda’da bu rakam 328’den 18’e gerilemiştir. (www.aa.com.tr)
Ama bu yasakların ve depozite uygulamalarının sorunu temelden halletmediği de aşikârdır.
Birçok ülkede olduğu gibi AKP hükümetinin soruna yaklaşımı da para kazanmak olduğu için toplumu kapitalizm şartlarında çevre sorununda para ile eğitme yolunu seçiyor. Bu ülkede yaşayan ve çevre konusunda duyarlı vatandaşlar olarak hükümetten aldığı kararlardan daha fazlasını talep etmek ve alınan kararların uygulanması için hükümeti zorlamak görevimiz vardır.
Belediyeler tarafından pazarlarda ve marketlerde ücretsiz naylon poşet yerine kullanılacak organik file vb. torbalar dağıtmak neden mümkün olmasın? Bir dizi gereksiz harcamaların yerine böyle bir uygulama hiç de fazla gider gerektirmez.
Belediyeler eliyle tanzimlerde kuyruktaki insanlara ucuz sebze sunarken (yer yer sponsorlardan bedava geleni satarken) neden kese kâğıdı poşetleri veya file kullanılmaz? Kenevirden file yapmak için izinler çıkaranlar neden bunca yıl bekledi. Neden? Sorun çevre sorunu olarak kavranmadığı için olsa gerek!
Bu alanda hükümetlere, belediyelere düşen sorumluluklar yerine getirilse sorun önemli oranda aza indirgenebilir diye düşünüyoruz.
Plastik ve diğer atıkları azaltmaya yönelik kanunlar, yönetmelikler çıkarılmalı.
- Atık yönetimini geliştirmeli ve ciddi bir şekilde denetlenerek uygulanmalı.
- Geri dönüşümü teşvik edici ve kolaylaştırıcı çalışmalar uygulanmalı. Geri dönüşümle ilgili üreticiye sorumluluk yüklenmeli ve devlet desteği ile teşvik edilmeli.
- Bilinçlendirme çalışmaları hem okullarda hem de kamu spotları aracılığıyla medyada zorunlu olmalı, yapılmalı
- Naylon poşet kullanımı tamamen yasaklanmalı.
- Üreticiler mutlaka geri dönüşüme uygun ambalaj ve ürün üretmeli.
- Üreticiler geri dönüşümde kendini sorumlu hissetmeli.
- Tek kullanımlık ürün yerine tekrar kullanılabilen ürünler üretmeli.
- Depozito sistemi uygulaması hiç beklenmeden yürürlüğe girmeli ve denetimli uygulanmalıdır.
Bireyler olarak da bir şeyler yapabiliriz… Örneğin;
Geri dönüşümü olan materyalden yapılan ya da yıkanıp/temizlenip tekrar kullanılabilecek olan eşyalar, yemek takımları vs. kullanmak.
File ve pamuklu alışveriş çantaları kullanalım.
Kendi kupamızdan kahvemizi, çayımızı içelim.
Su şişelerinin kullanımını azaltmak için sürekli kullanabileceğimiz su kapları/mataralar kullanmak gibi…
Bu önerilerimiz mevcut kapitalist sistemlerde reform talebi olarak gerçekleşebilir, ama buna rağmen sistemin kendisi aşırı tüketime ve aşırı kâra dayandığı için özelde naylon/plastik sorunu, genelde çevre sorunu gerçek anlamda çözülemeyecektir. Çevre sorununu sorun olmaktan çıkaracak tek sistem, kârı değil insanı merkeze koyan bir sistem sosyalist bir sistemdir.
Çevre ile uyum içinde yaşa ve çevrene de bunu alıştır!
Sahip olduklarına değer veriyorsan çevreni koru!
Her yerimiz çöp dolu. Sen de dünyayı çöp kutusu sanma!
24 Mart 2019