Sendikaların çok büyük çoğunluğu örgütlendikleri fabrikalarda, işletmelerde, işyerlerinde; sendika temsilcilerini atamaktadır. Sendikaların küçük bir bölümü temsilcileri seçimle belirlemektedir.
Sendikalar, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na dayanıyor.
Kanunu’n “İşyeri sendika temsilcisinin atanması ve görevleri” başlıklı maddesi şöyle:
“MADDE 27 –(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetkisi kesinleşen sendika; işyerinde işçi sayısı elliye kadar ise bir, elli bir ile yüz arasında ise en çok iki, yüz bir ile beş yüz arasında ise en çok üç, beş yüz bir ile bin arasında ise en çok dört, bin bir ile iki bin arasında ise en çok altı, iki binden fazla ise en çok sekiz işyeri sendika temsilcisini işyerinde çalışan üyeleri arasından atayarak on beş gün içinde kimliklerini işverene bildirir. Bunlardan biri baş temsilci olarak görevlendirilebilir. Temsilcilerin görevi, sendikanın yetkisi süresince devam eder.”
Kanun sendikalara işyeri sendika temsilcilerini atama hakkı veriyor. Fakat işyeri sendika temsilcilerinin seçimle belirlenmesini de dışlatılamıyor. Tam tersine içeriyor.
Madde 27’nin 2.fakrası şöyle:
“(2) Sendika tüzüğünde işyeri sendika temsilcisinin seçimle belirlenmesine ilişkin hüküm bulunması halinde, seçilen üye temsilci olarak atanır.”
Her ne kadar, yasada sendikanın tüzüğünde işyeri sendika temsilcisinin seçimle belirlenmesi hükmünün bulunması halinde denilse de; tüzüğünde bu hükmün bulunmadığı sendikaların temsilcilerin belirlenmesi için seçim yaptığını biliyoruz. Bu sebeple de işyeri sendika temsilcilerinin seçimle belirlenmesinin önünde yasal bir engel yoktur.
O halde sendikalar neden temsilcileri seçimle belirlemiyor? Neden atama yapıyor?
Türkiye’de var olan sendika konfederasyonlarının yönetimleri, bu konfederasyonların üyesi olan sendika yönetimlerinin büyük çoğunluğu “iş barışı” adını verdikleri ortamın bozulmasını, kendi konumlarına ve çıkarlarına ters gördükleri için sınıf işbirlikçi, uzlaşmacı bir siyaset izliyorlar.
Yozlaşmış, gerici, işbirlikçi, sarı sendikaların egemen olduğu bir sendikal yapı var. Bu sendikal yapıda sendikalar işçilerin haklarını savunma, ilerletme mücadelesi vermiyorlar. Tam tersine kendi konumlarını, koltuklarını, imtiyazlarını koruma, sağlamlaştırma mücadelesi veriyorlar.
Hal böyle olduğu için işyeri sendika temsilcisini belirlemede, sendikaların ölçüsü “yandaş” olmaktır. Sendika yönetimini destekleyen işçi temsilci olarak atanıyor. Sendika yönetimine muhalif olan temsilci görevden alınıyor. Yerine “yandaş” temsilci atanıyor.
Peki bu durumu değiştirmek mümkün değil mi? Sürgit bu hep böyle olmak zorunda mı?
Bu durumu değiştirmek işçilerin ellerindedir. Sendikaları işçi sınıfının çıkarlarını koruyan, savunan örgütlere dönüştürmek, sınıf sendikaları yaratmak işçilerin ellerindedir. Yeter ki gücümüzün farkına varalım! Bilinçlenelim! Örgütlenelim!
Sendikal örgütlenme, işçi sınıfının çeşitli örgütlenme biçimleri içinde, işçilerin işyeri sorunları temelinde örgütlendikleri, işçi sınıfının en geniş kesiminin kendi somut çıkarları temelinde mücadeleye atıldıkları kitle örgütlenmesidir.
Sendikalar işçilerin öz örgütüdür. İşçiler sendikalarda örgütlenmeli, işyerlerinde, sendikalar içinde, yönetimlerden bağımsız kendi öz örgütlenmelerini yaratmalı, bu örgütlenmeler sendika yönetimlerine alttan baskıyı örgütlemelidir.
İşyeri temsilcilerinin belirlenmesinde gözetilecek ilke seçimdir. Temsilciler seçimle belirlenmelidir. Seçenlerin görevini yerine getirmeyen temsilciyi geri çağırma hakkı olmalı, yeni temsilcinin belirlenmesi için seçim yapılmalıdır.
Fabrikalarda, işletmelerde, işyerlerinde; seçim ilkesinin uygulanması için mücadele edelim!
24 Nisan 2020