Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile metal işkolunda örgütlü olan Birleşik Metal İş, Türk Metal ve Öz Çelik İş sendikaları arasında 12 Ekim’den bu yana devam eden Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri 12 Ocak’ta sona erdi.
12 Ocak sabaha karşı imzalanan sözleşmenin ardından Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, yerel televizyonlarda anlaşmanın detayları ile ilgili bilgi verdi.
İmzalanan Toplu İş Sözleşmesinin detayları şöyle:
Sözleşmenin birinci 6 ayı için yüzde 27,44, ikinci 6 ayı için yüzde 30 zam alındı. İkinci altı ayda eğer enflasyon yüzde 30’un altında kalırsa yüzde 30, üstünde çıkarsa enflasyon oranında zam öngörülüyor.
Sosyal haklara birinci yıl için yüzde 35, ikinci yılda ise enflasyon oranında zam yapılacak.
Kurban Bayramı yardımına, birinci yıl için bütün gruplara yüzde 75 zam uygulanacak.
Ayrıca yılda bir sefer Ocak ayında olmak üzere iki kez 400 TL’lik erzak çeki verilecek.
Açıklanan yüzde 36’lık resmi enflasyon rakamı dikkate alındığında gerçekte bir ücret artışı söz konusu değilken, Pevrul Kavlak yüzde 29,57 istediklerini ve bunun yüzde 27,44’ünü almakla övünüyor!
Resmi enflasyon rakamlarının açıklanmasından sonra metal işçilerinin sözleşmenin revize edilmesi gerektiği ve en az yüzde 50 zammın ücret artışı anlamına gelebileceği taleplerini, her üç sendika da duymazdan geldi.
Resmi enflasyon rakamlarının altında ücret zammı talep etmek, bu yetmezmiş gibi çok daha azına imza atmak ve birde bunu “tarih yazmak” “zafer kazanmak” olarak yutturmaya çalışmak ancak patron yanlısı sarı sendikacılığın marifeti olabilir!
Bu sözleşmeye sadece Türk Metal değil, bu kez Öz Çelik İş’in yanı sıra Birleşik Metal İş Sendikası da birlikte imza attı. Pevrul Kavlak yaptığı basın açıklamasında iki sendikaya da “işbirliklerinden dolayı” teşekkür etti!
Özellikle Birleşik Metal İş’in bu sözleşmeye imza atması üye işçiler tarafından tepkiyle karşılandı. Birleşik Metal İş’in tabanından gelen tepkiler, sendika yönetimi tarafından sessizlikle geçiştirilmeye çalışılırken, başta Çimsetaş olmak üzere bazı fabrikalarda işçiler ek protokol imzalanması talebiyle eylemler yapıyor.
Pandemi döneminde birçok sektörde olduğu gibi özellikle metal sektöründe metal patronları kârlarını ikiye üçe katlarken, Pevrul Kavlak “Çip krizinin arkasına sığınmadık. Ekonomide yaşanan belirsizlikleri, işyerlerimizin yaşadığı sorunları, ihracattaki daralmayı, hiçbir şeyi ama hiçbir şeyi bahane etmedik” sözleriyle köylü kurnazlığı yaparak aslında metal işçisine “durum kötü, buna şükredin” demek istiyor!
Pevrul Kavlak sözleşme sonrası yaptığı basın açıklamasında; “Ayrıca, biraz önce söylediğim koşulların arkasına sığınmayan ve bize karşı duyarlı yaklaşım gösteren MESS yönetimine, özellikle de MESS başkanı Sayın Özgür Burak Akkol’a da teşekkür ediyorum” diyerek hep yaptığı gibi patronlara teşekkür etmeyi ihmal etmedi.
Yaklaşık 130 bin işçiyi kapsamasıyla Türkiye’de en büyük Toplu İş Sözleşmesi düzeni olan MESS sözleşmesinin bu şekilde sonuçlanması, metal işçilerinin sendika bürokrasisine karşı yeterli düzeyde örgütlü olmamasının, sendika yönetimleri üzerinde baskı oluşturamamasının sonucudur. Böyle olduğu için de işçilerle dalga geçer gibi sözleşmelere imza atmaları hiçte zor değil.
Esas gücün kendisi değil “başkan”ın olduğunu düşünen, onun ağzından çıkan her söze inanan ve ona körü körüne tapan önemli bir işçi kitlesi var. Bu durum, işçinin çıkarlarını savunuyormuş gibi görünen fakat aslında patronların çıkarlarını savunan, bürokratlaşmış sendika yönetimlerini, 10 yıllarca sendikanın başına çöreklenmiş “başkan”ların arkasında durması, bu sarı sendikacıları daha da cesaretlendiriyor.
Sınıf bilinçli işçilerin görevi; bu sendikalarda örgütlenmek, gerici işbirlikçi sendika yönetimlerini teşhir etmek, tabandan çeşitli mücadele araçları (fabrika komiteleri, grev ve mücadele komiteleri vs.) oluşturmak, geniş işçi kitleleriyle birlikte sendika bürokrasisi üzerinde alttan baskıyı örgütlemektir.
Ancak bu şeklide sendikalar, sermaye karşısında işçilerin gerçek emek örgütleri olma yolunda ilerleyebilirler.
Kahrolsun Sendika Ağaları!
12 Aralık 2022