Ukrayna-Rusya çatışmasında psikolojik savaşa, emperyalist savaş hazırlığına ve tehditlere karşı aktif direniş!
ABD’nin ana savaş taciri olduğu NATO, son on yılda doğuya doğru genişlemesini sürekli olarak kışkırtıcı bir şekilde ilerletmiş ve gerici Ukrayna rejimini silah ve mühimmat malzemeleriyle giderek daha fazla silahlandırmıştır. Emperyalist Rusya, aylardır Ukrayna sınırında ağır teçhizat ve saldırı silahlarıyla donatılmış 100.000 kişilik bir orduyu konumlandırmıştır. Ordu ayrıca Kırım’da ve Donbas’ın Rusya dostu cumhuriyetler tarafından kontrol edilen kısmında takviye ediliyor.
Aynı zamanda, Baltık ülkelerinin Ukrayna’ya hava savunma ve tanksavar sistemleri sağlamaya hazırlandığı da biliniyordu. Her iki tarafın da provokatif davranışları ve manevralarının duyurulmasıyla birleştiğinde, emperyalist bir çatışma tehlikesi büyük ölçüde artıyor. Rusya, ABD ve NATO’nun iddialarını sürdürmesi halinde Küba ve Venezuela’ya askeri güç konuşlandırmakla tehdit etti. Bu, uluslararası devrimci güçlerin, işçi sınıfının ve geniş kitlelerin her türlü emperyalist saldırganlık karşısında aktif direnişini dayatıyor!
İki büyük silahlı güç, Rusya ve NATO, doğrudan karşı karşıya geliyor. Batı, Baltıklar ve Polonya’daki medya, Rusya’yı tek saldırgan olarak gösteriyor ve dikkatleri ABD’nin başını çektiği Batı askeri ittifakından uzaklaştırıyor. Ancak ABD, NATO ve AB, Polonya, Litvanya, Estonya, Letonya ve Romanya başta olmak üzere Orta Doğu Avrupa ülkelerinin Rusya’nın sınırlarında NATO’nun konuşlanma bölgeleri olmayacağına dair İki Artı Dörtlü müzakerelerinde verdikleri sözü uzun zamandır tutmadı. Polonya ve Baltık ülkelerinde NATO savaş birimleri bulunmaktadır. Baltık ülkeleri ve Polonya’da neredeyse histerik bir Rusya karşıtı ajitasyon sahneleniyor; Ukrayna zorla silahlanıyor, Rusya üç taraftan (kuzeyde Aktrik hariç) yaklaşık 1.000 ABD askeri üssü tarafından kuşatıldı; Rusya karşıtı “3 Deniz” projesinin startı verildi. Rus halkının II. Dünya Savaşı’nın ana yükünü taşıdığı asla unutulmamalıdır!
Bununla birlikte, Almanya ve Fransa’nın liderlik ettiği AB emperyalizmi, “daha güçlü bir Avrupa dış politikası” ve giderek daha bağımsız askeri seçenekler sloganı altında Ukrayna üzerindeki mücadelede söz sahibi olma hakkını yeni ortaya koymuş durumda. Bu aynı zamanda NATO içinde artan çelişkileri de ifade ediyor.
Ukrayna’nın kendisi, en azından 2014’ten bu yana Rus pazarının kaybı nedeniyle, Avrupa’nın en yoksul ülkeleri arasında yer alırken, aynı zamanda silahlandı. Silah altında 250.000 kişilik bir orduya, ayrıca 400.000 yedek askere ve Azak Alayı gibi protofaşist savaş birliklerinin üyelerine sahiptir. NATO üyesi Türkiye, Ukrayna’ya silahlı insansız hava aracı satıyor. Türkiye, bir NATO üyesi olarak Kırım örneğinde olduğu gibi Rusya’ya karşı manevra yapmaya çalışsa da bölgedeki nüfuzunu genişletmek için hala bir arabulucu olarak kendini sunuyor.
Ukrayna, Putin rejimi için sadece ekonomik değil, siyasi açıdan da önemlidir: Ukrayna’nın nüfuz alanına dönmesi, Rusya’nın genişleme ve büyük güç hedeflerinin temel taşıdır. Buna karşılık, Batı için Ukrayna hem Rusya hem de tüm Doğu Avrupa bölgesi üzerinde nüfuz sağlamak ve aynı zamanda Çin’e karşı mücadelede avantaj elde etmek için temel olarak önemli bir köprübaşıdır. Ukrayna’yı kim kontrol ederse, Avrupa ve Asya’ya da daha kolay ekonomik erişime sahip olacak. Ayrıca maden kaynakları, gaz ve Karadeniz’e erişim rol oynamaktadır. Dolayısıyla mesele ikiyüzlülükle tartışıldığı gibi, Ukrayna halkının kendi kaderini tayin hakkıyla ilgili değildir.
Emperyalist dünya sisteminin istikrarsızlığı artıyor. Tüm emperyalist büyük güçler ve onların ardından bütün emperyalist ve gerici güçler, askeri potansiyellerini genişleterek savaşa hazırlanıyorlar. Ukrayna ile Rusya arasındaki sınırda, son derece silahlı iki emperyalist kamp karşı karşıya geliyor. NATO ve AB, Moldova ve Gürcistan gibi daha fazla ülkeyi nüfuz ve pazar alanlarına daha yakından dahil etmek istiyor. Rusya ise bu devletler üzerindeki etkisini sürdürmeyi istiyor. Bu arada Belarus ile askeri işbirliği anlaşması imzaladı ve Ukrayna sınırında kuzeyden manevralar da yapıyor.
Aynı güç siyaseti Kazakistan’da Putin rejimi tarafından da gösterilmiş, Kazakistan’a askeri müdahaleyle Kazak işçi sınıfının ve halk kitlelerinin haklı ayaklanmasını acımasızca bastırılarak oradaki rejime destek vermiştir. Çünkü Kazakistan “kömür, demir dışı metaller, nadir toprak elementleri ve uranyum kaynaklarına sahiptir”. (1) Kendi emperyalist güç alanının genişlemesi ancak diğerinin pahasına gerçekleşebilir. Son derece dengesiz gelişme, güç dengesinin değişmesi, emperyalist devletler arasında yeni blokların oluşması, emperyalist çelişkilerin ağırlaşmasına neden oluyor.
Emperyalizm dışarıda savaş, içeriden gericilik demektir. Buna sadece sosyalizm son verebilir. Bunun için özellikle uluslararası işçi sınıfının bir arada durması gerekiyor. Bugün, dünya çapında bir militan barış hareketi savaş hazırlıklarına karşı çıkabilir ve somut bir savaşın patlak verini geciktirebilir veya önleyebilir.
Rusya’nın dış politikasını “anti-emperyalist” olarak gösteren ve bir barış hareketi tarafından korunması çağrısında bulunan güçler tehlikeli kafa karıştırıcılardır. Bu barış mücadelesine ihanettir ve gerçek uluslararası barış mücadelesini zayıflatır. Özellikle Ukrayna’daki durum, bu tür bölünmenin sonuçlarını göstermektedir: Toplumsal meseleler için kitlesel gösterilerde barış talebi neredeyse yoktur. “Özellikle gençlerin bazı kesimleri de dahil olmak üzere pek çok kişi, tüm zorlukların nedenini Batı emperyalizminde veya kapitalizmin doğasında değil, sadece Putin’in saldırganlığında görüyor. Büyük ölçüde Rus yanlısı güçlerin faaliyetleriyle bağlantılı olan çok az sayıda savaş karşıtı protesto var, böylece “Putin’in saldırganlığına karşı direniş“ (2) zayıflıyor.
Rusya, Çin ve diğerlerinin Şanghay İşbirliği Örgütü’ndeki (ŞİÖ) askeri ve ekonomik işbirliği de onları savaş durumunda bir ittifak örgütü olarak müdahale riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Giderek büyüyen bu emperyalistler arası çelişkiler karşısında, dünya çapındaki devrimci güçler, emperyalist savaşlara ve bunların nedenlerine karşı mücadele ve emperyalist dünya sisteminin devrimci bir şekilde alt edilmesi hedefiyle kitlelerin kazanılması için ayağa kalkmalıdır.
Mevcut son derece tehlikeli durum, Antiemperyalist ve Anti-Faşist Uluslararası Birleşik Cephe’nin büyük bir kararlılıkla inşa ve güçlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Psikolojik savaş, “tüm emperyalistlerin propaganda mitlerini kendi lehlerine yaymak için aktif olarak kullanmaya çalıştıkları, işçileri emperyalist merkezlerin çıkarları için gönüllü ve özverili bir şekilde savaşmaya ikna etmek için tasarlanmıştır” (KSRD Ukrayna).
ICOR’un 4. Dünya Konferansı’nın “Emperyalizm ve Sosyalizm Perspektifi Üzerine Eğitim Çalışmalarını Derinleştirme” kararı daha da gerekli ve temeldir.
Rusya ile Ukrayna arasında savaşçı bir çatışma olması durumunda, ICOR ertesi gün saat 6’da tüm ülkelerde protesto eylemleri çağrısında bulunuyor.
Anti-emperyalist ve Anti-Faşist Birleşik Cephe’nin inşasını güçlendirin!
ICOR organizasyonlarını güçlendirin!
Ukrayna ve komşuları arasındaki sınırlarda psikolojik savaş ve savaş manevralarını durdurun! Karadeniz, Akdeniz ve Baltık Denizi’nde deniz manevralarına hayır!
Halkların kendi kaderini tayin hakkı için birleşin!
Tüm ülkelerin işçileri, birleşin!
Tüm ülkelerin işçileri ve ezilen halklar birleşin!
Barış, halklar arasındaki dostluk, sosyalizm için savaşın!
14 Şubat 2022
(1) Rus ICOR organizasyonu MLP’nin Ocak 2022 tarihli bir raporundan
(2) Ukrayna ICOR kuruluşu KSRD’nin Aralık 2021 tarihli bir raporundan