1 Mart’ta, Resmî Gazete’de bir yönetmelik yayımlandı. Bu yönetmeliğe göre, zeytinlik alanlarının maden projelerine açılmasının önü açılıyor. “Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile maden sahalarına denk gelen zeytinlik sahalarında madencilik faaliyeti yapılacak. Madencilik faaliyeti için zeytin ağaçları kesilecek veya taşınabilecek. Madencilik faaliyetleri bittikten sonra, zeytinlik sahası rehabilite edilecek!
AKP, iktidara geldiğinden bu yana 1939’dan beri yürürlükte olan 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılaştırılması” hakkındaki kanunu değiştirmek istedi. Değişiklik önerileri meclisten veya mahkemelerden geri döndü.
AKP hükümetinin işbaşına geldiğinden bu yana doğayla kavgası hep sürdü, gidene kadar da sürecek. AKP’nin derdi çevre, doğayla uyumluluk değil, betonlaşmadır. AKP’nin çevre diye bir sorunu yoktur. Elbette doğa ile kavgası varlığından beri süren burjuva varlığı son bulmadıkça hep sürecektir. Doğaya düşmanlık sırf AKP’ye özgü de değildir. O ve onun gibi tüm burjuva egemenliklerinin doğası, doğayla tezat teşkil etmektedir. Maden sahaları, HES’ler, Nükleer Santraller, betonlaşmalar, yollar, barajlar, dağlar, derken bir avuç sermaye grubunun çıkarları için asırlık zeytin ağaçlarının “idam fermanı” da imzalandı.
Maden sahaları açacağız diye yine zeytinlik alanlara taktılar. AKP hükümetinin zeytinle derdi, yeni de değil.
Değiştirilen 20. Madde de yazılı olanlar nelerdi bir bakalım:
“Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mâni olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köy işleri Bakanlığının iznine bağlıdır.” (https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.3.3573.pdf)
Yıllarca ısrarla yapılmak istenen değişiklik, 1 Mart 2022’de Resmî Gazete’de yayımlandı. Resmî Gazete’de yayınlanan yönetmelik şöyledir:
“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından:
MADEN YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
MADDE 1- 21/9/2017 tarihli ve 30187 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan Maden Yönetmeliğinin 115 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(4) Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla Genel Müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içerisinde zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir. Zeytin sahasının taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilmesi için madencilik faaliyeti yürütecek kişinin madencilik faaliyetleri bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini ve Tarım ve Orman Bakanlığınca uygun görülecek alanda dikim normlarına uygun, faaliyet yürütülecek saha ile eşdeğer büyüklükte zeytin bahçesi tesis edeceğini taahhüt etmesi zorunludur. Bu fıkra kapsamında zeytin sahasının taşınmasına ilişkin tüm masraflardan ve zeytin sahasının taşınmasından kaynaklanan tüm taleplerden madencilik faaliyeti yürütmesi yönünde lehine karar verilen kişi sorumludur. Bu fıkra kapsamında zeytin sahasının taşınmasına ilişkin usul ve esaslar Tarım ve Orman Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça, zeytin bahçesi tesis edilmesine ilişkin usul ve esaslar Tarım ve Orman Bakanlığınca belirlenir.” (Resmî Gazete 1 Mart 2022 Sayı 31765)
Evet, bu “yönetmelik” ile 2003’ten bugüne 8 kez denenmiş değişiklik gerçekleştirilmiştir. 9. denemede bir yönetmelikle, 3573 yasanın 20. Maddesi değiştirilmiştir. Maden şirketlerinin (özellikle kömür bazlı termik santral sahiplerinin) önündeki engel böylece şimdilik kaldırılmıştır. Asırlık zeytin ağaçları bu değişiklik sayesinde bir avuç madencinin kârlarını artırsınlar diye yerlerinden sökülebilir, “taşınabilir.” Bunun uygulaması gösterilecek direnişe bağlıdır. “Zeytinlik alanlar ve bu alana 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç tesis yapılamaz” yasa maddesi var olduğu hâlde bu eklemeler yapıldı.
Yönetmeliği yayınlayan “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı”nın gerekçesi bu yeni “yönetmelik”in kamu yararına olduğu gerekçesidir. Güya bu “yönetmelik” elektrik ihtiyacını karşılamak için çıkarılmıştır! Bu büyük bir yalandır.
Yalanlar ve gerçekler:
Birinci Yalan: Türkiye’nin andaki verili elektrik gücü yeterlidir. Anda var olan kurulu gücün nerede ise yarısı bile kullanılmıyor. Türkiye’de 2020 sonunda toplam kurulu gücü 95.890 megavattır. Kullanılan ise Türkiye’de 2020’de 290,8 milyar kilovatsaat elektrik 29.800 megavattır. Olgular böyle olmasına rağmen, elektrik ihtiyacından bahsetmeleri tam bir sahtekârlıktır. (Veriler TEİAŞ’tan)
İkinci Yalan: Kamu yararına olduğu söylenen yalandır. Değişiklikten yararlanacak olan kamu değil yürütülen madencilik faaliyetlerinin sahibi özel şirketlerdir. Özel şirketler doğayı kirletecek, zeytin ağacını yerinden edecek, bu da kamu yararına olacak, kimi kandırıyorsunuz beyler!
Üçüncü Yalan: Sökülecek ağaçların başka yere dikileceği de yalandır. Siz mi diktiniz de sökeceksiniz! Onlar, Resmî Gazete’den daha yaşlı. Mitolojide yazdığı gibi zeytin ağacı, İyonyalı ozan Homeros’un kulağına eğilip şöyle fısıldar: “Herkese aitim ve kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce buradaydım ve sen gittikten sonra da burada olacağım.” Asırlık zeytin ağaçları istisnalar dışında taşınamaz. Bir Anadolu sözü vardır, “Taş yerinde ağırdır” evet zeytin ağacı da yerini sever. Onun için asırlık derler. Onun için kutsal ağaçtır, uzun ömürlüdür. Köklerinden yeniden doğar! “Kıymetini bileni besler, sulayanı zenginleştirir” Yunan atasözünü duymadıysanız duyun!
Dördüncü Yalan: Kömürden tümden vazgeçilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilmesi gerekirken, Paris İklim Antlaşması’nı onaylamaları da çevreci olduklarından dolayı değil, diğer burjuva partileri gibi yeşillendik sahtekârlığından ötürüdür.
Birinci Gerçek: 20-30 yıl ömrü olan bir maden için; asırlık zeytin ağaçlarını, doğa parçalarını telef etmeye değmez. Kâr için deniliyorsa; yine aldanıyor ve aldatıyorlar! Bir ton kömürün değeri şu an ki parayla 2000-3000 TL’dir. Bir ton yemeklik zeytinin değeri yine bugünkü parayla 10.000 TL’dir. Maden sahalarının ömrü kısa, zeytinliklerin ömrü ise bununla karşılaştırılmayacak kadar uzundur.
İkinci Gerçek: Kömürle elde edilen elektrik bir konutta bir yılda 3.689 kg CO² salımı yapar. Ağaçlar fotosentez yaparken karbondioksiti emerken zehirli gaz temizliği yaparlar ve atmosfere soluduğumuz yaşam kaynağımız oksijen verirler. Bir ağaç, yıllık ortalama 22,5 kg CO2 emer 100 yıl yaşayan bir Zeytin ağacı 2250 kg sera gazı emerek temizlik yapar.
Üçüncü Gerçek: Kömür madenciliği, toprak örtüsünü bozar, yüzey ve yeraltı sularını kirletir, su ve toprak habitatlarının bozulmasına neden olur, ekolojik yapının bozulmasının da nedenidir.
Sök, yak, kirlet sonra “sahayı rehabilite ederek eski hâline getireceğini taahhüt etmesi şartı”nı getir. Şimdiye kadar işlevini tamamlayan ve terk edilen hangi maden alanları “rehabilite” edildi, ettiniz!
“Ağaçların taşınması ekolojik ortamların taşınması anlamına gelmez. Ekosistemi taşıyamazsınız. Zeytinlik, olduğu ortamda zeytinliktir. Zeytinliği taşıyacağınız yer yoktur. Varsa zaten orası da zeytinlik yapılmıştır. Madencilik faaliyetinin bitiminde, o alanın tekrar zeytinciliğe uygun hâle gelemeyeceği çok açıktır. Kamuoyunu yanıltmak için konulmuş bir şarttır.” (Türkiye Ormancılar Derneği)
Asırlık ağacı yerinden et, yeniden yetişsin diye on yıllarca bekle! Kim öle kim kala! Hesabı kime kesilecek, yaptıkları yanlarına kalmasını istemiyorsanız bugünden önünü alın! Engel olun!
Doğayı talan edenlere fırsat vermeyin! Direnin, çünkü miras aldığınızı gelecek nesillere devir göreviniz olduğunu unutmayın! Ayrıca zeytin ağacı kesenlere uygulanacak 2 bin lira ceza da 4 bin liraya yükseltildiğine de kanmayın! Cezayı yine size ödetirler, unutmayın!
Ne demiş şiirinde Birhan Keskin
“Zeytin tarihi anlatacak değilim.
Zeytinin talihiniz olduğunu zaten bilirsiniz.
Kâh barışa dal verir, bir güvercin gagasında…
Kâh ömrüne can verir, bir tane içinde, bir yağ damlasında.”
Zeytin öyle bir ağaçtır ki, tanesi soframızın vazgeçilmezi, yağı yaşam iksiri, sabunu temizleyici yanı, kokusu kolonyadır, merhemdir, hatta çaydır şeker düşürür. Anti-kanserojendir, Alzheimer’e iyi gelir. Hücre yenileyici özelliğe sahiptir. Mitolojik öykülerin konusu kültür mirasıdır zeytin ağacı. Odunu bile işe yarar! Bilmeyene duyurulur.
Yaşamak ve yaşatmak doğa ile birlikte onun kurallarına göre yaşamak en güzel olanıdır!
Kömüre ekmeğini banamazsın, ama pul biberle hazırladığın zeytinyağına banarsın elbette!
Zeytin ağacı için direnme iklim değişikliğine karşı da direnmedir. Unutmayın iklim krizini yaratan kapitalist sistemdir. T.C. sınırları içinde anda bu işin temsilcisi AKP/MHP hükümetidir!
Fakat “enerji ihtiyacı” gerekçesiyle doğanın talanı yalnızca AKP/MHP hükümetinin işi değil, genelde burjuvazinin siyasetidir. Doğanın talanı kapitalizmin fıtratında vardır!
Kapitalizmin doğayı talanına karşı alternatif olan sosyalizm, aynı zamanda emeğin kurtuluşu demektir! Onun için zeytin ağacı kavgası kapitalizme karşı kavganın bir parçası olarak kavranmalı, öyle yürütülmelidir!
09.03.2022