Asgari ücreti belirleme tiyatro oyununun ilk perdesi 1 Aralık’ta açıldı.
Çalışma Bakanlığında toplanan taraflar Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun çalışma takvimini belirledi.
Buna göre, 2023 yılında uygulanacak asgari ücreti belirlemek üzere ilk toplantı 7 Aralık’ta, ikinci toplantı 14 Aralık’ta yapılacak.
Sermaye, devlet ve sendika ağalarının birlikte oynadıkları, asgari ücreti belirleme tiyatro oyunu her yıl aralık ayında sahneleniyor.
Asgari ücreti, yasa gereği 5’er işçi (sendika ağası), işveren ve hükümet temsilcisi olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor.
İşçileri temsilen, asgari ücreti belirleme tiyatro oyununa katılan Türk İş ağası Ergün Atalay kırmızı çizgisini açıkladı!!
“7 bin 785 TL kırmızı çizgimiz. Onun üzerine çıkmak gerekiyor.”
7 bin 785 TL, Türk İş’in her ay yaptığı 4 kişilik bir ailenin Kasım 2022 açlık sınırı.
Sendika ağası açlık sınırının biraz üzerinde asgari ücreti işçilere reva görüyor. Ne de olsa kendisi asgari ücrete talim etmiyor!!
Asgari ücret nedir?
Asgari ücret, bir işçinin ve ailesinin yeniden üretim faaliyetine katılabilmesi için minimum geçim araçlarının (beslenme, giyinme, barınma, sağlık vb. gibi) toplamını karşılayacak düzeyde olması gereken ücrettir. Olması gereken ücrettir diyoruz, çünkü sermayenin hâkim olduğu tüm ülkelerde sömürünün, yani zenginleşmenin temel kaynağı işçilerin işgücünü soymak olduğundan ve işçilere ödenen ücretler ne kadar düşük olursa sömürücülerin kârı da o kadar çok olacağından hiç bir kapitalist ülkede asgari ücret minimum geçim araçlarının toplamını karşılayacak düzeyde değildir. Tersine tüm kapitalist ülkelerde asgari ücret sürekli ve sistemli olarak, asgari geçim araçlarının toplamının değerinden hep düşüktür.
Asgari ücret meselesi gerçekte emek sömürüsü ile ilintilidir. Marks’ın dediği “artı-değer sömürüsünün” pazarlık sahnesidir.
Asgari ücrete mahkûm değiliz!
Asgari ücret mücadelesini emek sömürüsünü azalma kavgası olarak kavrarsak, o zaman sahneye işçilerin çıkması zorunludur. Ne kadar fazla ücret, o kadar az artı değer sömürüsü demektir. Ama bu kendiliğinden ve dilenmekle olmaz. Mücadele ile olur.
T.C. devleti tüm kurumlarıyla emekçiler üzerinde patronların baskı aracıdır. Bu araç dün olduğu gibi bugün de emekçilerin insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşaması için değil, patron ve asalakların emekçileri daha fazla sömürmesinin bir aracı olarak kullanılmaya devam ediyor.
İşçiler-emekçiler mücadeleyi kendi ellerine almadıkları sürece, kendilerinin adına sahnelenen tiyatro oyunlarında seyirci olmaya devam eder.
Sorunun nihai çözümü bu yıl veya bir daha ki yıl asgari ücretlerin yükselmesinde değil, çünkü bu yıl yükselen gelecek yıl yine aynı düzeye iner ve bu böyle tekrarlanıp gider. Hâkim sınıf temsilcileri de her yıl aynı oyunu figüranlar değiştirerek oynamayı sürdürür. Bu sömürü düzeni var olduğu sürece bu böyle sürer gider.
Emekçiler adına, bizim adımıza oyun oynanmasını istemiyorsak, bu tekrarlanan tiyatro oyunlarına son verilmesini istiyorsak, balyoz yumruğumuzu sömürü düzeninin yıkılması için kaldırıp vurmalıyız. Kendimiz için sınıf olmalıyız. Kendi sınıfsal örgütümüze sahip çıkıp onun güçlenmesi için kavganın dümenine geçmeliyiz.
Ya bize dayatılan açlık sınırının altında olan sefalet ücretine mahkum olacağız ya da geçinilebilir bir ücret için mücadele edeceğiz.
Geçinebilir ücret
Ücretli emek sömürüsüne dayalı kapitalizmde, mücadele ile asgari geçim araçları karşılığı geçinilebilir bir ücret almak mümkündür.
“İnsanca yaşanabilir bir ücret” ise kapitalizmde mümkün değildir. “İnsanca yaşanabilir bir ücret” ancak işçi sınıfının kendi iktidarında mümkündür.
Ülkelerimizde asgari ücretin sendikaların her ay yaptığı yoksulluk sınırının üzerinde olması için mücadele etmeliyiz.
Türk İş’in kasım ayı yoksulluk sınırı 25 bin 364 TL’dir.
Aynı zamanda asgari ücretin belirlenme biçimine de karşı çıkmalı, asgari ücretin işçi örgütleriyle patronlar arasında grevli toplu sözleşme yöntemiyle belirlenmesi için de mücadele etmeliyiz.
İşçilerin ekonomik durumlarını düzeltmek için verecekleri mücadele gerekli ve zorunludur. İşçi sınıfı ücretli köle durumuna son vermediği sürece, ezilmeye, sömürülmeye mahkûmdur. Asıl olan ücretli kölelik sistemi yıkmaktır. Mücadelemizi bu perspektifle yürütülmeliyiz.
Kapitalizm işçilere açlık sınırında ücreti reva görüyor.
Sefalet ücretine, açlık sınırına, yoksulluğa vb. mahkum değiliz.
Örgütlenelim, mücadele edelim kapitalizmi yıkalım!
2 Aralık 2022