109 yıl önce, 24 Nisan 1915 gecesi, İstanbul’da yüzlerce Ermeni aydını tutuklandı. Tutuklananlar, çoğunlukla entelektüeller, toplum liderleri ve siyasi eylemcilerdi. Tutuklananlar, Ayaş ve Çankırı’daki toplama kamplarına götürüldüler. Bu insanlar arasında Osmanlı Meclisinin Ermeni mebusları, önde gelen yazarlar, avukatlar, gazeteciler, öğretmenler, doktorlar, sanatçılar ve din adamları da vardı. Haziran 1915’te İstanbul Beyazıt meydanında Ermeni Hınçhak partisinin 20 yöneticisi idam edildi. Kasım 1915’e kadar İstanbul’dan sürülen Ermenilerin sayısı on bini buldu. Ermenilerin ana yurdu olan Batı Ermenistan’da, Kilikya’da ve Batı Anadolu’nun birçok şehrinde Ermeni halkı katledilmeye başlandı. Ermeniler, dönemin İçişleri Bakanı Talat Paşa’nın bir telgrafında yazdığı gibi “HİÇ”e göçtürüldüler. On binlerce Ermeni kadın ve küçücük kız çocukları, resmi Türk belgelerinde “tehcir” diye adlandırılan bu ölüm yolculuklarında askerlerin, yerel çetecilerin tecavüzüne uğradı, işkence gördüler, katledildiler. Sayısız Ermeni hedefi Suriye’nin çöllük bölgesi olan bu “hiç’e göç” sırasında açlıktan, susuzluktan, hastalıktan kırıldı.
Yeni Dünya İçin Çağrı ve Herşeye Rağmen dergisinin taraftarları olarak, Ermeni soykırımının 109. yıldönümünde Almanya’nın Ulm şehrinde bir toplantı yapmayı kararlaştırdık. 21 Nisan’da yapmayı planladığımız toplantı için Tohum Kültür Merkezi’ndeki arkadaşlar, o gün için toplantı salonunu bize verdiler.
Toplantımız kararlaştırdığımız gibi saat 14:00’de başladı. Açılış ve toplantının gidişatı hakkında yapılan açıklamadan sonra saygı duruşu yapıldı. Sunum sinevizyon eşliğinde yapıldı. Ermeni soykırımının 100. yıldönümünde, Yeni Dünya İçin Çağrı ve Herşeye Rağmen dergilerinin taraftarları Erivan’da yapılan soykırım anma gösterilerine katılmışlardı. Soykırımı anma gösterilerinde, soykırımı lanetleyen ortak imzalı bir pankart ve dört dilde (Almanca, İngilizce, Türkçe ve Ermenice) bildiri dağıtmışlardı. Sunumun birinci bölümünde, Erivan’da çekilen görseller eşliğinde Ermenilere yönelen soykırım anlatıldı.
Sunumun ikinci bölümünde, Ermeni soykırımının 100. yıldönümünde İstanbul ve Berlin’de yapılan çalışmalara vurgu yapıldı. Sunumun üçüncü bölümünde Alman emperyalizminin soykırımdaki sorumluluğu üzerinde duruldu. Sunumun en sonunda Ermenilere yönelik gerçekleştirilen soykırımın kimi resimleri gösterildi.
Tartışma bölümünde kimi arkadaşlar söz alıp konuştular. Genel olarak sinevizyon eşliğinde sunumun yapılması beğenildi. Partizan taraftarı bir arkadaş, 1826’da yeniçeri ayaklanmasının yaşandığını, komprador kapitalizmin gelişmeye başlandığını, bu dönemde sınıfların konumlanışının anlatılmamasının bir eksiklik olduğunu belirtti.
Avrupa Sürgünler Meclisi adına da bir arkadaş konuştu.
Toplantıda TKP’nin Ermeni sorununa yaklaşımı ve Nâzım Hikmet’in tavrı üzerinde de duruldu. TKP Kuruluş Kongresinde, Kongreye sunulan raporda ve tartışmalarda Türk egemenleri lanetleniyor, burjuvaziye karşı devrim mücadelesi ve halkların kardeşliği ilan ediliyor. TKP, Kuruluş Kongresi’nde, “Ermeni sorunu” kongre gündeminde ele alınıyor, sürgünler, katliamlar ve Ermenilerin mallarına-mülklerine el konulması, gasp edilmesi dile getiriliyor. Fakat bu, bu sorunda komünistçe bir tavır takınması gereken bir Komünist Parti için yetmez. Bilakis, genel olarak yanlış bir analiz yapılmakta ve buna göre de doğru görevler ve talepler tespit edilmemektedir. Ermenilerin maruz bırakıldığı soykırımdan Daşnaklar ve patrikler, sonuçta esas olarak Ermenilerin kendileri sorumlu ilan edilmektedir. Bu anlamda TKP’nin Ermeni soykırımı bağlamındaki tavrı komünist bir yaklaşım değildir.
Nâzım Hikmet, Ermeni soykırımını Türk halkının alnına sürülen kara bir leke olarak değerlendirmesi, soykırım konusunda TKP’nin tavrı içinde olumlu olan tavırlardan biridir. Buna rağmen Nâzım’ın da tavrı yetersizdir, “kara lekeyi” halkın alnına sürenleri affetmezken, halkın sorumluluğundan hiç söz etmemektedir. Nâzım’ın bu tavrından yola çıkan kimi arkadaşlar onun komünist olmadığını da söylediler.
Toplantıda konuşan diğer arkadaşlar, sunumu yapan arkadaşlara katkıda bulundular. Ermenilere yönelik yapılan soykırımın tanınması ile yetinilmemeli, soykırımın sonuçları ile yüzleşmek gerekir. Devrimden sonra, diasporadaki Ermeniler, Batı Ermenistan’a dönme ve yerleşmeyi talep ettiğinde komünistlerin tavrı ne olacaktır? Soykırım bütün sonuçlarıyla derhal kayıtsız koşulsuz tanınması gerekir. Ülkelerimizdeki Ermeni cemaati için tam hak eşitliği sağlanmalı, Ermeni toplumu üzerindeki baskılar sona ermelidir. Anti-Ermeni ırkçılık ve şovenizmin her biçimine karşı, Türk devlet okullarında Türk egemenlerinin soykırımcı politikası hakkında doğru bilgilerin öğretilmesi için mücadele edilmelidir. Ermenistan/Türkiye sınırının açılması; Ermenistan Cumhuriyeti ile dostça komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi gerekir! Ermeni soykırımının tanımasını ve bundan doğacak bütün yükümlülüklerin yerine getirilmesini talep ediyoruz…
Yarım saat yemek arası çıkartıldığında, toplantı 3,5 saat sürdü. Toplantıya 45 kişi katıldı. Tohum Kültür Merkezi’nin girişinde yayın kitap masası açıldı. 140 avroluk kitap satışı yapıldı. Toplantıda emeği geçen herkese ve toplantı için derneği bize veren arkadaşlara çok teşekkür ediyoruz.
Ulm’den Yeni Dünya İçin Çağrı ve Herşeye Rağmen Taraftarları
26 Nisan 2024