İktisadi (ekonomik) savaşım kapitalizm şartlarında, işçi sınıfının yaşam ve çalışma koşullarını düzeltme savaşımıdır.
Ufku, ücretli kölelik düzeninin sınırlarını aşamadığından iktisadi savaşım perspektifi ne işçi sınıfının durumunda köklü bir dönüşüm sağlayabilir, ne de sınıfın çalışma ve yaşama koşullarının kötülüğünün kaynağı olan kapitalizmin ortadan kaldırılmasını sağlayabilir.
Fakat buna rağmen iktisadi savaşım en geniş işçi yığınlarının en kolay başvurabileceği, sınıf savaşımı alanında en geniş proleter kitlelerin deneyim kazanabileceği, doğru bir biçimde ele alındığında işçilerin daha üst taleplere ve mücadele biçimlerine geçişi sağlayabileceği, komünist öncünün sloganlarının doğruluğunu en geniş yığınlara gösterebileceği en yaygın araçlardan biridir.
Politik savaşım, işçi sınıfının genel sınıf talepleri uğruna yürütülen savaşımdır. Fakat her politik savaşım, işçi sınıfının genel talepleri uğruna savaşım devrimci politik savaşım değildir. Sömürü düzeni çerçevesinde işçilerin durumunun iyileştirilmesini siyasi iktidara kabul ettirme biçiminde verilen ve kendini ücretli kölelik düzeninin kısmi iyileştirmesi ile sınırlayan reformist politik mücadele vardır. Birde, işçi sınıfının genel taleplerini, onu ezen sınıfın siyasi iktidarını yıkma, parçalama aracı olarak kullanan ve tüm diğer iktisadi ve politik talepleri burjuvazinin siyasi egemenliğini ortadan kaldırmaya tabii kılan devrimci politik mücadele vardır.
Savunduğumuz politik mücadele ikincisidir. Yol gösterici ilkemiz şudur: Politika yoğunlaşmış ekonomidir. Bu, politik savaşımın iktisadi savaşıma göre önceliğinin ve tayin ediciliğinin kavranması demektir. Bu, işçi sınıfının ekonomik kurtuluşu için politik savaşımın mutlak gerekli olduğu ve politik kurtuluş olmadan ekonomik kurtuluşun elde edilemeyeceği demektir.
Politikanın ekonomiye göre önceliği düşüncesinden, iktisadi mücadelenin küçümsenmesi gerektiği, iktisadi mücadelenin işçi sınıfını sınıf savaşımı içerisinde devrim hedefi için eğitmek açısından pek önemli olmadığı anlamına gelmez. Tersine, geniş yığınların devrim savaşına yönlendirilebilmesi için iktisadi savaşım alanındaki deneyimleri mutlak gereklidir ve geniş proleter yığınların harekete geçirilmesi, devrimci hedefler uğruna kazanılması amacıyla iktisadi talepler, kısmi politik reform talepleri çıkış noktası olarak alınmalıdırlar. Tek başına ele alındığında iktisadi savaşım milyonlarca işçi yığınlarını devrim savaşına çekemez, ama komünist partisinin önderliği altında ve sermayenin egemenliğinin parçalanması hedefine bağlı olarak, iktisadi talepler uğruna savaşım son derece devrimci bir rol oynayabilir. Bu nedenle hem iktisadi savaşımın, kısmi politik savaşımın öneminin abartılmasına, hem de küçük görülmesine karşı çıkılmalıdır. Devrimci sendikalar, sahip olduğu dünya görüşünden bağımsız olarak milyonlarca proleterleri, onların reel çıkarlarından yola çıkarak örgütlemeli, sınıf savaşımının yoluna sokmalı ve aynı zamanda devrimci politik savaşım bilinciyle eğitmeli ve devrim hedefine yönlendirmelidir.
Devrimci sendikaların politik savaşımı aynı zamanda, ücretli kölelik düzeninin yıkımını kolaylaştıran her türden toplumsal hareket desteklenmesini de içermektedir. Devrimci sınıf sendikaları, örneğin emperyalizme karşı bağımsızlık savaşımı veren ulusal kurtuluş hareketlerini, cinsel köleliğin ortan kaldırılmasını amaçlayan kadın hareketini, demokratik, özgür bir öğrenim için savaşım veren öğrenci hareketini, çevreye verilen zarara karşı mücadele eden çevre hareketini vb. desteklemekle yükümlüdür.
Her ülkenin devrimci sendikası öncelikle kendi sınıf düşmanı ile hesaplaşmak zorundadır. Yalnızca bu anlamda devrimci sendikaların savaşımı biçimsel olarak ulusaldır. Fakat devrimci sendikalar, her ülkede kendilerini uluslararası proletaryanın mevzileri olarak kavrayan, her zaman uluslararası işçi sınıfının devrimci çıkarlarını merkeze koyan, her şart altında ve her zaman diğer ülkelerin işçi sınıfının yardımına koşmaya hazır, eylemin ve programının içeriği enternasyonalizm olan örgüttürler.
Çok uluslu ülkelerde devrimci sendikalar, ezen ulus şovenizmine ve onun her türden görüntüsüne karşı mücadele ile ezilen milliyetlerin dar görüşlülüğüne karşı savaşım içerisinde bütün işçileri ortak sınıf çıkarları temelinde örgütlerler ve farklı uluslardan işçiler arasında proleter enternasyonalizminin kesin olarak egemen olması için sürekli ve sistemli faaliyet yürütürler. Burjuva milliyetçiliğinin en barbar biçimlerinden birisi olan ırkçılığa karşı devrimci sendikalar kararlı bir biçimde savaşım yürütürler ve çeşitli milliyetlerden işçiler arasındaki önyargıların yıkılması, yerine karşılıklı güvenin geçirilmesi için inatçı bir çaba yürütmelidirler.
Sermaye tarafından işçileri bölmek, parçalamak ve kendisi karşısında güçsüz düşürmek için kullandığı araçlardan birisi de dinsel, mezhepsel imtiyaza karşı savaşım veren devrimci sendikalar, hangi dinden ve mezhepten olduğundan bağımsız olarak bir devlet sınırları içerisindeki tüm işçileri ortak sınıf sendikalarında örgütlerler, dinsel karanlık yerine materyalist aydınlığın propagandasını yaparlar.
Sermayenin avantajı yalnızca egemen güç olmasından değil, ama aynı zamanda sömürdüğü, ezdiği işçi sınıfının içerisinde tamamen onun çıkarları için faaliyet yürüten ajan tabakasına, işçi aristokrasisi ve sendika bürokrasisine sahip olmasından da oluşmaktadır.
Burjuvazinin gerçek ajanları olarak işçi sınıfının ve sendikaların içerisinde bulunan bu tabakalar bugün işçi sınıfı hareketine damgasını basan ve onu yönlendiren tabakalardır. Bunlar tarafından her ülkede işçi sınıfının en küçük direnişleri, devrimci savaşımları boğulmakta, sömürü düzenini tehdit edemeyecek hareketler haline getirilmektedir. Kendisine karşı faaliyet yürüten bu ajan tabakaları üstelik işçi sınıfı mali olarak beslemektedir. Sendika bürokratlarının üst kesimi ile sendikaya üye işçiler arasındaki gelir farklılığı, çoğu kez işçilerin gelirleri ile kapitalistlerin gelirleri arasındaki farklılık düzeyine ulaşmaktadır. Büyük sendikalar yer yer kapitalist işletmelere sahiptirler. İşçi aristokrasisi ve sendika bürokrasisi, yaşam tarzları, imtiyazları, kazançları, dünya görüşleri vb. burjuvalaşmış, işçi tabakasıdırlar. İşçi sınıfının çok küçük bir kesimini oluşturan bu tabakaların geniş yığınlar üzerindeki etkisi ise muazzamdır. Her ülkede, işçi hareketinin büyük devrimci atılımının, devrimci bir kitle sendikasının geliştirilmesinin önündeki ilk ve en önemli engel karşı devrimci işçi aristokrasisi, sendika bürokrasisidir. Bunlara karşı savaşımda önemli bir başarı sağlanmadan, sermayeye karşı savaşımda da önemli bir başarı sağlanamaz.
Devrimci bir sınıf sendikacılığını geliştirmenin en başta gelen şartı işçi aristokrasisine ve sendika bürokrasisine karşı tutarlı, devrimci bir tutuma sahip olmaktır.
Mart 2024