Reyhan Ahmadi
Dünya Kadınlar Günü’nü geride bıraktığımız şu günlerde, İran’da kadın hakları mücadelesi veren aktivistlerin karşı karşıya kaldığı baskılar bir kez daha gündeme oturdu. 8 Mart 2025’ten bu yana, İranlı yetkililer en az beş kadın hakları savunucusunu keyfi olarak tutukladı. Bu durum, ülkede kadınlara yönelik sistematik baskının devam ettiğini ve özellikle etnik kimlikleri nedeniyle daha da ağırlaşan bir zulmün varlığını gözler önüne seriyor.
Son tutuklamalar arasında öne çıkan isimler şunlardır:
- Leila Pashaei: Kürdistan eyaletinin Senendec kentinde, 10 Mart 2025’te Dünya Kadınlar Günü etkinliklerine katılmasının ardından İstihbarat Bakanlığı görevlileri tarafından gözaltına alındı.
- Baran Saedi: Aynı şekilde, 10 Mart 2025’te Senendec’te düzenlenen etkinliklere katıldığı için tutuklandı.
- Sohaila Motaei: Dünya Kadınlar Günü etkinliklerine katıldığı gerekçesiyle 10 Mart 2025’te gözaltına alındı.
- Souma Mohammadrezaei: Diğer aktivistler gibi, 10 Mart 2025’teki etkinliklere katılımı nedeniyle tutuklandı.
Bu tutuklamalar, İran’da kadın hakları savunucularına yönelik baskının ne denli yoğun olduğunu bir kez daha gösteriyor.
İran’ın Kürt Kadınlarına Yönelik Baskıları
İran’da kadın olmak zor; ancak Kürt bir kadın olmak, bu zorluğu katbekat artırıyor. Kürt kadınları, hem etnik kimlikleri hem de cinsiyetleri nedeniyle çift yönlü bir baskıya maruz kalıyorlar. Özellikle 2022’de Mahsa Jîna Amini’nin “ahlak polisi” tarafından gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmesi, ülkede büyük çaplı protestolara yol açtı. Bu protestoların merkezinde Kürt bölgeleri yer aldı ve “Jin, Jiyan, Azadî” (Kadın, Yaşam, Özgürlük) sloganı dünya genelinde bir direniş sembolü hâline geldi.
İran’da Kürt kadın aktivistlere yönelik baskılar sadece tutuklamalarla sınırlı değil. 2024 yılında en az 31 kadının idam edildiği ve bunların önemli bir kısmının Kürt veya Beluci kökenli olduğu bildirildi. Örneğin, Kürt kadın aktivist Pakhshan Azizi, 23 Temmuz 2024 tarihinde “devlete karşı silahlı isyan” suçlamasıyla idam cezasına çarptırıldı. Bu durum, İran’da etnik azınlıklara ve özellikle Kürt kadınlarına yönelik baskının ne denli ciddi boyutlara ulaştığını gösteriyor.
Uluslararası Toplumun Tepkisi ve Dayanışma
İran’da kadın hakları savunucularına yönelik bu baskılar, uluslararası toplumun da dikkatini çekmiş durumda. Özellikle Nobel Barış Ödülü sahibi insan hakları aktivisti Narges Mohammadi, uzun yıllar süren mücadelesi nedeniyle defalarca tutuklandı ve ağır cezalara çarptırıldı. Sağlık sorunları nedeniyle zaman zaman serbest bırakılan Mohammadi, yine de mücadelesinden vazgeçmedi.
Ayrıca, İranlı rap sanatçısı Toomaj Salehi, kadın hakları ve özgürlükler konusundaki cesur duruşu nedeniyle ölüm cezasıyla karşı karşıya kaldı. Uluslararası baskılar sonucunda cezası hafifletilen Salehi, 2025 yılında serbest bırakıldı.
Bu örnekler, uluslararası dayanışmanın ve baskının, İran’daki insan hakları ihlallerine karşı ne denli etkili olabileceğini gösteriyor.
İran’da kadın hakları mücadelesi, özellikle Kürt kadınlarının öncülüğünde, büyük bir direniş ve cesaret örneği sergiliyor. Ancak bu mücadele, ağır bedellerle karşı karşıya. Tutuklamalar, idam cezaları ve sürekli baskılar, kadınların sesini kısmaya yetmiyor. Uluslararası toplumun desteği ve dayanışması, bu mücadelenin başarısı için hayati önem taşıyor.
Bir toplumun gerçek özgürlüğü, kadınlarının özgürlüğüyle ölçülür. İran’da kadınlar, bu özgürlüğü elde etmek için her türlü baskıya rağmen mücadelelerine devam ediyorlar.