İzmir Bergama’da bulunan Bayburt Grup bünyesindeki Agrobay Seracılık’ta çalışan ve çoğunluğu kadın olan Agrobay işçileri, ücretlerinin geç yatırılması, ücretsiz izin dayatması, baskı, mobbing, kötü muamele, küfür ve aşağılanma, keyfi yer değişikliği gibi sorunlara karşı Tarım-Sen’de örgütlendi. Bunun üzerine 39 işçi işten atıldı. Agrobay kadın işçileri o günden bu yana, yedi ayı aşkın bir süredir haklarını almak için direniyor.
Tarım Sen’e üye oldukları için işten atılan ve haklarını alamayan işçiler kimlerle görüşmedi ki, kimlerden söz almadı ki… Özgür Özel’den Binali Yıldırıma, CHP’nin bir dizi kadın milletvekillerinden, Agrobay patronlarından biri olan Arzu Şentürk’ün nikah şahitliği yapan(!) Tuncay Özkan’a kadar herkesle görüşen, haber programlarına çıkan, konsolosluklar önünde basın açıklaması yapan, beş katlı binanın üzerine çıkıp intihar girişiminde bulunan işçiler, talepleri karşısında aldıkları sözler ve vaatler dışında bir gelişme yaşanmadı.
Agrobay işçilerinin direnişi gösterdi ki söz konusu olan sermayenin çıkarları olunca, hangi partinin milletvekili, başkanı ya da bakanı olursa olsun sonuçta hepsi sermayenin yanında duruyor.
İşçilerle görüşen “siyasetçilerin” işçilere verdiği sözlerin arkasında şovdan başka bir şey çıkmadı.
Anlaşılan o ki tüm kesimlerle arası gayet iyi olan Agrobay patronu Arzu Şentürk’e kimse dokunmak istemiyor.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden plaket alan Agrobay’ın bir diğer patronu Abdurrahman Şentürk’ün ise “nitelikli dolandırıcılıktan” 7 yıl hapis cezasına çarptırıldığını da geçerken belirtelim!
Haklarını alamayan ve haksız yere işten atılan kadın işçilerin artık işe dönme umutları yok. Fakat en azından içeride kalan maaşları ve kıdem tazminatlarını almak için mücadeleye devam ediyorlar.
“Ankara’ya yürüyecek, Agrobay’dan haklarımızı alacağız” diyen Agrobay işçisi kadınlar 18 Mart’ta Ankara yürüyüşünü başlattı.
Çok sayıda kadın örgütünün de desteklediği kadın işçiler, 18 Mart günü Bergama kapalı pazar alanında bir araya gelerek bir basın açıklaması ile yürüyüşün startını verdi.
“Tırnaksız bıraktığınız ellerimizle yakanızdayız! Bizden çaldığınız her şeyi geri alacağız!” pankartı açan işçiler bir kez daha Agrobay patronundan verilmeyen haklarını istediler.
Kadın işçilerin bu mücadelesi ne yazık ki sadece sermayenin ve devletin polisinin, jandarmasının engellemelerine değil aynı zamanda erkek egemen anlayışın da duvarlarına çarpıyor. Kadın işçilerin birçoğu bu mücadeleye aileleri, eşleri ile çatışmayı göze alarak girdiklerini anlatıyorlar.
Yürüyüşe katılan kadınlardan biri, sabah evden çıkarken birkaç günlük yemeğini yapıp evi kızına emanet ettiğini anlatırken, bir diğeri doktora gidiyorum diye evden çıkmak zorunda kalmış. Diğer bir kadın işçi ise eşi ile kavga ederek yürüyüşe katıldığını anlatıyor. “Eşim, ‘Ankara’ya gidersen bir daha bu eve dönme’ dedi. Ben de dedim ki, ‘Ankara’ya da gideceğim, eve de geri döneceğim. Geldiğimde sen gideceksin.’” dediğini anlatıyor…
Ankara’ya doğru yürüyüşe geçen işçiler; Soma, Akhisar, Salihli, Uşak, Afyon, Bayat, Polatlı’dan geçtikten sonra 21 Mart günü Ankara’ya ulaştılar.
Dört günlük yürüyüşün ardından Ankara’ya gelen işçilerle Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan görüşmedi. İşçiler Bakandan randevu alamadı. Bunun üzerine Çalışma Genel Müdürü Mehmet Baş’dan randevu alabilen işlerle ise Baş sadece 2 dakika görüştü!
Agrobay işçisi Şehriban Kapaklıkaya görüşmeyi şöyle anlatıyor;
“Çalışma Genel Müdürü Mehmet Baş bize randevu vermişti. Biz bin bir hayal ve ümitle gelmiştik. Bize ‘Neden sigortasız çalıştığınızda şikayet etmediniz?’ dedi. Biz suçlu durumda kaldık. İki dakika bizimle görüştü. ‘Toplantım var, gidiyorum’ dedi. Bizi sekreterine yönlendirdi. Tabi ki doluyuz, derdimizi anlatacağız… Biz buraya derdimizi anlatmaya geldik. Para, sadaka istemeye gelmedik. Emeğimizi almaya geldik. Bize kim sahip çıkacak? dedim. Biz buradan hakkımızı almadan gitmek istemiyoruz. Bizden taraf olmadığını anlayınca bize kim destek çıkacak? dedim. Kim bize yardım edecek? ‘Cebimden mi vereyim?’ dedi. Ben buraya senin cebinden para istemeye mi geldim dedim. Ne demek istiyorsun? dediğimde ‘demedim’ dedi. Ben sinirlendim. Sinir krizi geçireceğim. Arkadaşımla konuşmaya başladı. ’Ben ne yaptığımı biliyor muyum?’ dedi. Nasıl ne yaptığını bilmiyorsun, rahat yerde, sıcak yerde oturuyorsun. Asıl ben bilmiyorum ne yaptığımı. Barakalarda yaşıyorum. Sokaklarda sürünüyorum. Beyefendi ne yaptığını bilmiyormuş. Biz buraya hakkımızı alalım diye geldik.” (kaynak: gazete Duvar internet sitesi)
Günlerdir bin bir umutla Ankara’ya yürüyen kadın işçilere Bakanlığın verdiği cevap “Cebimden mi vereyim” oluyor! Böyle bir utanmazlığı ve pişkinliği tarif etmeye kelimeler yetersiz kalır herhalde!!
Agrobay işçisi kadınlar tüm zorluklara, engelleme ve yok sayılma çabalarına rağmen mücadeleye kararlı bir şekilde devam ediyorlar.
Agrobay işçisi kadınların mücadelesi, tüm işçi sınıfının, tüm kadın işçilerin mücadelesidir. Bizim mücadelemizdir. Bizler de bu mücadelenin yanandayız.
Agrobay işçisi Şehriban Kapaklıkaya’nın da tespit ettiği gibi “bizden taraf” olmayacaklar ve hiç bir zaman da olmadılar! Bu burjuva bürokratlarının tarafı belli. Bunların tarafı sermayenin yanıdır. Sermayenin bekçiliğini yapmak, işçilere karşı sermayeyi korumaktır.
Agrobay işçisi bu gerçeği aylardır yaşadığı tecrübe ile gördü. Bunu elbette bir gün bütün işçi sınıfı görecek ve işte o zaman sermaye bekçiliği yapanlar, bunun hesabını verecektir!
Yaşasın Agrobay işçilerinin mücadelesi!
Yaşasın kadın işçilerin direnişi!
23 Mart 2024