Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin üçüncü ünitesi temeli 10 Mart’ta atıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, temel atma törenine video konferans ile katıldı.
Akkuyu NGS, her biri bin 200 megavatlık 4 üniteden oluşacak ve toplamda 4 bin 800 megavatlık kurulu güce sahip olacak.
Akkuyu NGS, işletmeye alındığında Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu karşılayacak.
Nükleer enerji doğaya zararlıdır!
Nükleer santrallerde enerji, istasyonun merkezindeki reaktörün içinde üretilen ısıyla sağlanır. Bu ısı, uranyum atomunun zincirleme reaksiyonu sonucu elde edilir. Atomun çıkardığı ısı enerjisi yüksektir, ama çıkardığı radyasyon çok daha yüksek ve zararlıdır. Ancak özel binalarda veya kurşun mezarlarda saklanabilir. Reaktörde, açığa çıkan nötronları emme yeteneği olan kontrol çubukları vardır. Çubuklardan çıkan bu ısı reaktörün çevresini saran gaz tabakası tarafından emilir. Isınan gaz ısı değiştirici ufak boruların içindeki suya alınır.
Uranyum içerisinde ısı verecek enerji tükendikten sonra uranyum çubukları soğuyuncaya, radyasyon normal seviyeye gelinceye kadar suyun altında muhafaza edilirler. Muhafaza süresi dolduktan sonra yapılan analizler sonunda radyasyon seviyesi yüksek olanlar ayrılır. Radyasyonu normal düzeye inen katı cisimler toprağa gömülürken, sıvı olanlar denizlere veya göllere karıştırılır.
Nükleer enerjinin bugün kullanımı aynı zamanda gelecek kuşakların yaşamının da ipotek altına alınmasıdır. Bunun böyle olduğunu 1986’da, Çernobil felaketinde, 2011 başlarında ise Japonya depremiyle birlikte Fukuşima’da görüldü. Çernobil’den yirmibeş yıl sonra bu kez Fukuşima’da yanan reaktörlerden göğe yükselen radyoaktif dumanlar, suya karışan plutonyum, sezyum bütün insanlığa atom enerjisini bugünkü teknikle kullanmaya kalkmanın ne anlama geldiğini birkez daha gösterdi.
Bugün insanlığın başına bela olan yalnızca “kaza”ya uğrayan reaktörlerde yayılan radyasyon değildir. Atom çöplerinin nasıl saklanacağı sorunu teknik olarak çözülmemiştir. Emperyalistlerin bugün atom çöplerine bulduğu çözüm şudur: Kimileri atom çöpünü variller halinde para karşılığı “fakir ülkelere” yollamaktadır! Kimileri de varillere doldurtup gemilerle okyanus derinliğinde bu gemileri batırmaktadır! Kimileri de atom çöpünü varillere koyup gömmekte ve üzerini beton tabakası ile kapatmaktadır. Okyanus derinliklerinde yapılan atom silahı denemelerinin yaydığı radyoaktif kirlilik işin diğer bir yanıdır.
Dünyanın neresinde olursak olalım, radyoaktif tehlikeden korunmak, etkilenmemek mümkün değildir. Atom kirliliği tüm diğer kirliliklerin içinde en önemli olanıdır. Çünkü insanlığı toptan tehdit etmektedir. Kısa vadeli değil, bilakis binlerce yılı içine alan bir tehdittir.
Nükleer enerji temiz mi?
Atom enerjisinin temiz olduğunu iddia ediyorlar. Yalan söylüyorlar.
Nükleer enerji ile elde edilen elektrik ile fosil yakıtlardan (kömür, petrol, doğal gaz) elde edilen elektrikten sera efekti bağlamında temizdir. Ama bu nükleer enerjinin temiz olduğu anlamına gelmez
İkinci Dünya Savaşında Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının etkilerini insanlık yaşadı. 1986 Çernobil ve 2011 Fukushima nükleer felaketleri ise savaş anında değil “barış” döneminde insanlığın karşılaştığı lanetli felaketlerdir! Tam bilançosu hâlâ ortaya çıkmamıştır! 7 yıl oldu Fukushima hâlâ soğutulamadı! Denize bırakılan radyasyonun hesabını kimse bilmiyor! 32 yıl oldu Çernobil’de felaketin yaşandığı alanda hâlâ ot türemedi! Türeyen noktalarda ise aşırı miktarda radyasyon var.
Çernobil/Fukuşima nükleer santrallerinde meydana gelen felaketler, insanlığa bir uyarı, bir haykırıştır. Nükleer santrallerde yaşanan kazalar, insanlığı telafisi mümkün olmayan felaketli sonuçlara götürebilir. Hiçbir kaza vb. olmadığı şartlarda bile, üretimde ortaya çıkan radyoaktif atom çöpünün nasıl zararsız hale getirileceği bilinmiyor. Bu sorunun teknik olarak çözülmemiş olduğu şartlarda, atom santralleri kurmak insanlığın geleceğinin tehlikeye atmak demektir.
Asıl amaç!
T.C devletinin, AKP hükümetinin asıl amacı nükleer santral ile “nükleer lige” çıkmak, nükleer santral yolu ile çok daha rahat yapılacak atom silahına sahip olmaktır. Bu asıl amaç çeşitli yalanlar söylenilerek gizlenmek istenmektedir.
Mersin/Akkuyu deprem kuşağı içerisinde yer almaktadır. Deprem olasılığı kaza riskini artıran önemli bir faktördür. Bu durum “Nükleer liğe” çıkmak, atom silahı sahibi olmak isteyenlerin umarında değildir.
Kapitalizm kâr uğruna dünyanın her tarafından doğamızı ve doğal yaşamımızı yok etmeye devam ediyor. Onlar için gölgesi para etmeyen her ağaç yok edilmelidir. Bugün doğamızın ve çevremizin korunması için mücadele ederken şunun bilincinden olmalıyız. Kapitalist üretim tarzı doğanın tahrip edilmesinden esas sorumludur. O zaman doğamızı korumak ve insan gibi bu dünyada yaşayabilmek için kapitalizme karşı mücadele etmek, kapitalizmi ait olduğu yere mezara gömmek zorundayız.
Gelecek nesilleri tehdit edecek olan Nükleer Santraller hangi amaçla yapılırsa yapılsın ret edilmelidir!
Nükleer santrallere hayır!
Nükleer enerjiye hayır!
11 Mart 2021
Nükleer enerji, nükleer santraller hakkında yayınlanan kimi makalelerimiz:
https://www.ydicagri.net/akkuyu-nukleer-santrali-yalanlari-uzerine.html
https://www.ydicagri.net/-nukleer-santrallere-hayir.html
https://www.ydicagri.net/nukleer-felaketleratom-oldurur.html