Dünyada koronavirüsünün en fazla tahribat açtığı ülkede işler hiç de iyi gitmiyor. Bir zamanların “Amerikan Rüyası”nın yerinde yeller esiyor. “Emperyalizm ve Gericilik Kâğıttan Kaplandır” derken, Mao çok iyi bir tanımlama yapmıştı.
“(…) ABD gericilerinin insanları korkutmak için kullandıkları kâğıttan bir kaplandır. Görünüşte korkunçtur, ama gerçekte öyle değildir. (…) Bütün gericiler kâğıttan kaplandır. Görünüşte korkunçturlar ama gerçekte o kadar güçlü değildirler. Uzun vadede gerçekten güçlü olan, gericiler değil, halktır.” (Seçme Eserler”, Mao Zedung, s.98, cilt IV, İkinci Basım, Kaynak Yayınları, Şubat 1993, İstanbul)
Sözleri günümüze ne kadarda uyuyor. Hele ABD emperyalistleri için anda tam “biçilmiş kaftan” gibi uymaktadır. 1 gramlık virüs karizmaya yeterli çizgileri attı. Gerçek hâllerinin durumunu ortaya serdi.
Rakamlarla durumun kısa açıklaması
Tarih 16.01.2021. Dünyada virüsün bulaştığı insan sayısı 93 milyonu buldu. Bu vaka sayısının 23 milyonu ABD’de, yani %25’i gibi korkunç bir rakam. Virüsün etkisi sonucu yaşanan can kayıplarının dünya genelinde toplamı nerdeyse 2 milyonu aştı. Gelişmelere bakıldığında ABD açısından bu rakamlar Nisan 2020’den beri hep yükselmiştir, yükselmektedir. Bugün ortalama günlük can kaybı 3000-4400 arasında oynamaktadır. Parası olanın tedavi gördüğü, hastalık sigortasının özel olduğu ABD’deki can kaybı ise 390 bin insandır. Bu insanları büyük çoğunluğu ezilen en alttakilerdir. Yani dünya çapındaki can kayıplarının %20’ye yakını, hani kendini “dev aynasında gören” bu ülkededir. İşsiz kalanların sayısının giderek kabardığı, BBC’nin Mayıs 2020’de verdiği bilgiye göre “33 milyondan fazla kişi işsiz kaldı.” Bugün bu sayı çok daha fazladır. Aylarca süren tartışmalar sonucu güya 900 milyarlık paket açtılar. Açılan paketin büyük bölümü batmayla yüz yüze kalan şirketleri kurtarmak için kullanıldı. Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) 2020 yılında %3,5 küçüldü. Bunun rakamsal ifadesi yıllık 21 trilyon dolar. GSYH’de %3,5 küçülme hesaplandığında karşımıza çıkan rakam 735 milyar dolardır.
Durum bu minvaldeyken, emperyalist devletin yöneticileri ne âlemde?
İktidarda olan (yöneten) Cumhuriyetçilerin Başkanı Donald Trump faşisti “seçimlerde oylarımızı çaldılar” yaygarasını sürekli yükselterek kendi pis emellerine kitleleri de alet etmekte zorlanmadı. 3 Kasım’da yapılan başkanlık seçimini kaybedince, koltuğu diğerine devretmek zor geldi. Kaybettiğini elde tutmak için çareler aradı. Parlamento/kongre binasının basılması için kendine uygun ırkçı milliyetçileri galeyana getirdi. Kışkırtmaya dünden hazır kitlesi verilen işareti aldı ve 6 Ocak 2021’de kongreyi/meclisi bastı. Bu baskın sırasında çıkan hengâmede 5 kişi öldü. Ölenlerin biri polis, diğer 4’ü ise saldırganlardı. Bu baskını örneğin Afro-Amerikanlar yapsaydı kan gövdeyi götürür, katliam yaşanırdı. Bunu ABD’de siyahlara yönelik ırkçı saldırılar ve katliamlardan biliyoruz.
Trump demokrasi oyununda kurallara uymadı, koltuğunu uslu uslu kazanana teslim etmek istemedi. Bu kongre baskını tüm burjuva siyasetçileri için dikkatleri esas gündemden saptırmak için korkunç bir malzeme oldu. Dünyanın her tarafında “ABD demokrasisi ölümcül bir darbe aldı” yaygarasıyla haftalarca gündemi meşgul etti. Hâlâ ediyor.
Seçimde yenilen taraf, yani yabancı düşmanı milliyetçiler, Auschwitz tişörtlü ırkçılar, kadın düşmanlıklarını pervasızca dile getirenler “Amerika’yı kurtarma yürüyüşü” başlatırken, kendini demokrasi havarisi gören seçimi kazanan tarafın kopardığı yaygara “Ülkenin en büyük sorunu, bir büyük partimizin, bir hayduda teslim olmasıdır. Demokrasiye yönelik bu saldırı hiç unutulmasın.”
Bu iki taraf da demokrasinin gerçek temsilcileri değil aslında onun düşmanıdırlar. Demokrasi adına 4 yılda bir tekrarlanan seçimler ise incir yaprağı görevini yerine getirmekten ziyade bir şey değildir. 4 yılda bir halkın kendini kimlerin ezeceğine karar verdiği bir oyundur. İşte yaygarası koparılan meclis burjuva siyasetçilerin bu görevi ifşa etmek için kullandıkları mekândır.
Bugün ABD halkının derdi/gündemi, hastalık-sağlık-açlık-işsizliktir. Günde 3-4 bin insan yaşamını alan salgın/pandemi esas derdidir. Yani ABD halklarının derdiyle siyasetçilerin derdinin ortak bir yanı yoktur. “koyun can, kasap et” derdinde misali halkların sorunu ile bunların sorunları arasında ortak bir payda söz konusu değildir.
Bu kongre baskını, bu halk düşmanlarının beceriksizliğinin/acizliğinin üstünü örtmek için bulunmaz fırsat olmuştur.
Bir zamanların demokrasi beşiği denilen yerde bir kez daha “filler tepişti, çimler ezildi.” Olan budur. Ezilen çimlerdeki canlar ve onların sahipleri büyük insanlık kendi derdine kendi çare aramadığı müddetçe bu tür “demokrasi” oyunlarının malzemesi olarak kullanılmaya mahkûmdur.
Ne Trump, ne Biden yoktur birbirlerinden farkları, al birini vur ötekine! İkisi de halkların hedefi olması gereken burjuva siyasetçilerdir. Tehlike altında olan “burjuva demokrasisi” değil halkların kaderidir. Halklar kendi kaderini kendi eline aldığında, “kâğıttan kaplanları” yırtıp parçalamayı çok iyi başaracaktır. Tabii hedefe sosyalizmi koyarlarsa! Bu hedef için gerekli örgütlenmeyi gerçekleştirirlerse.
16 Ocak 2021