Avusturya’da ÖGB’nin (Avusturya Sendikalar Birliği) 17 Eylül’de, tüm eyalet başkentlerinde, hayat pahalı- lığına karşı yürüyüşler düzenledi. Beş altı bin arası Viyana’da olmakla birlikte, ülke genelinde yirmi bin kişi katıldı. (Standard gazetesine göre ÖGB açıklamasında başkent Viyana’da 20 bin ve ülkenin tamamında 32 binin üzerinde katılımın olduğunu açıkladı.)
Bu yürüyüşler hayat pahalılığına karşı olmakla birlikte, 18 Eylül’de metal işçilerinin toplu sözleşmeleri için pazarlıkların ön hazırlıklarıydı. (Avusturya’da metal dalında çalışanların toplu sözleşmeleri diğer iş dallarında da, yapılacak zamlar / ücret artışları için ön basamak olarak görünmekte.)
Yürüyüşe katılım esas olarak, sarı sendikalar, işçi odaları ve Sosyal Demokrat bürokratlar idi, işletmelerden katılım yok denecek kadar az idi. Sosyal-Demokratların önderliğindeki Emekliler Birliği de bu yürüyüşü destekleyeceğini açıklamıştı. Satılmış sarı sendikaların aylardır propaganda ettiği ‘’heisse Herbst’’ (“sıcak sonbahar’’) demelerine rağmen, işletmelerde işçileri mobilize/seferber etmedikleri görülmekte, çünkü satılmış sarı sendikalar kapalı kapılar ardında temsilci politikalarla %5-6 TİS-ücret artışlarıyla işçi ve emekçileri kapitalistlere satmaktalar.
Avusturya’da 2019’da enflasyon %3,7 idi. 2022‘in Haziran ayında, resmi rakamlara göre % 9,3. Gerçekte ise %13,7 üzerinde. Günlük ihtiyaçlarda pazardaki enflasyon AK (İşçi Odası) verilerine göre Ağustos’da %21’i geçiyor, kira fiyatları %23; eğer yeni bir ev kiralamak zorunda iseniz %53’ü geçiyor, bundan en fazla etkilenenler üniversite/yüksekokul öğrencileri ve komşu ülkelerden gelip Viyana’da çalışmak zorunda olan işçiler, örneğin barınmak için bir odaya ihtiyacın varsa 530 € kira ödemek zorundasın.
İstatistik Avusturya’ya göre fakirlik/yoksulluk sınırı 1400 € net. Buna rağmen hizmet sektöründe (temizlik, berberlik, bakıcılık)’da çalışanların %90’ın aylık aldıkları maaş 1290 ile 1383 net arasında. Bu verilere göre 1,5 milyon insan yoksulluk sınırının altında bir gelire sahipler.
Bu hayat pahalılığı esas olarak, dar gelirli emekçi yığınları vurmakta. Halk yığınlarının yoksullaşması demek, Avusturya’nın tekelci burjuvazisinin yoksullaştığı anlamına gelmez. Örneğin 2019’da yılda üretilen üretim 392 milyar € idi, 2021’de bu üretim 402 milyar € oldu. Devletin vergiden aldığı pay 83 milyardan 2021’de 94 milyar €’ya yükseldi. 2022’de devletin vergi gelirleri 100 milyara yakın bekleniyor.
(17 Eylül 1911 günü Viyana işçi sınıfı için hayat pahalılığı bağlamında, çok önemli güne sahiptir. 17 Eylül 1911’de Viyana’nın 16.bölgesinde, hayat pahalılığına karşı, yoksul halk kitlelerinin yaptığı eyleme devletin silahlı kollukları (polis ve askeriye) tarafından açılan ateş sonucu 3 eylemci hayatını kayıp etti. Bu eylemde ölenlerden, ikisinin devrimci Sosyal Demokrat parti üyesi olmasına rağmen o dönemim Sosyal demokrat önderleri, bu eylemi lümpenlerin organize ettiğini söyleyerek eylemi reddettiler.)
Kaynak 18 Eylül (Arbeiterzeitung) İşçi Gazetesinden. Aynı zamanda bu eylem SPÖ (Sosyal Demokrat Parti)’nin yazılmış tarihinde pek bulunmaz, çünkü ihanetinin çok güzel bir örneğidir.
Tüm bu veriler şunu göstermekte: Toplu iş sözleşmelerinde %24 altındaki bir ücret artışı milyonlarca işçi ve emekçi kitleyi yoksulluk ve açlık sınırında yaşamaya mecbur edecektir.
İşçi aristokrasininin hüküm sürdüğü sendikaların politikalarına karşı şiarımız: Hak verilmez, hak alınır! İşçiler, emekçiler kendi çıkarlarımız için işletmelerde örgütlenelim.
Sosyal-demokrat ihanete rağmen hak kavgası/mücadelesi bitmeyecektir, mücadele etmeye cesaret edenler er veya geç kazanacaktır.
18 Eylül 2022
Viyana Yeni Dünya İçin Çağrı Okurları
AVUSTURYA- BREGENZ
ÖGB’nin (Avusturya Sendikalar Birliği ) ‘Yeter artık’ sloganı altında açlığa, sefalete, pahalılığa karşı Avusturya genelinde ve eş zamanlı olarak tarihinde ilk defa olmak üzere düzenlemiş olduğu yürüyüşler pek umdukları gibi olmadı. ÖGB’nin Avusturya genelinde açıkladığı yürüyüşlere katılım rakamı 32600 civarında toplam katılım olmuş. Eyaletleri tek tek baz aldığımızda ise rakamlar şöyle: En yüksek katılım başkent Viyana’da yirmibin kişi, Aşağı Avusturya ikibinbeşyüz kişi, Yukarı Avusturya üçbinyediyüzelli kişi, Steiermark ve Salzburg ikibin kişi, Tirol yediyüzelli kişi, Vorarlberg 500 kişi, Burgenland ve Kärnten altıyüzelli kişi katılmıştır. Yalnız yürüyüşlere katılım polis raporlarını tutmuyor. Örnek verecek olursak Vorarlberg’te ÖGB’nin açıklaması 500, Polis açıklaması 250 kişi olarak verilmiş durumdadır. Esasında buradaki katılım anca 350 kişiyi bulmaz, bunların sadece 15 kişisi ancak Kuzey Kürdistan/Türkiye kökenli insanlardan oluşuyordu. KK/T’liler ‘hayat pahalılığından etkilenmeyen ve toplu sözleşmeden ayrılar’ herhalde katılım sağlamadıklarına göre. Bir de bu yürüyüşte sosyal medya oldukça iyi kullanıldı. Değişik eyaletlerdeki yürüyüşlerden bir başka eyalet konuşmaları sinevizyon yöntemi ile kitlelere yansıtıldı. Avusturya genelinde katılımın düşük olmasının sebeplerinden birisi de kötü hava şartlarından kaynaklı. Kimi Eyaletlerde bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu.
Yürüyüşe Avusturya İşçi Odaları, Caritas, SPÖ gibi kurum ve kuruluşlar destek verdi.
ÖGB’nin beklentisi pahalılığa karşı kitleler harekete geçer, yalnız beklenti umdukları kadar olmadı. Avusturya genelinde katılımı temel aldığımızda oldukça az ve umduklarını karşılamadı. Beklentilerini karşılamış gibi davrandılar.
Avusturya genelinde yürüyüş kararı!…
Avusturya genelinde eş zamanlı yürüyüş yapma kararını aylar öncesinden almış durumda en azından biz YDİ Çağrı okurları 4 ağustostan itibaren ÖGB’nin böyle bir eylem düzenleyeceğini biliyoruz. 4 Ağustos’u temel aldığımızda ÖGB o zamandan yürüyüşün yapılacağı 17.09.2022 tarihine kadar bir nevi uyumuştur. Yapılacak işi ciddiye almamış, üyelerini yeteri derece de bilgilendirmemiş, katılmaları için yeteri kadar çaba sarf etmemiştir.
İşçilerin, emekçilerin sosyal temsilcisi olduğunu söyleyen ÖGB esasında üyelerini harekete geçirememiştir. Açlığa, sefalete ve hayat pahalılığına karşı düzenlemiş olduğu ‘Yeter artık’ yürüyüşü sendikanın yapacağı toplu sözleşmeler için elini güçlendirmemiştir. İlk toplu sözleşme görüşmeleri 19.09.2022 tarihinde Metal Sendikası ile başlayacaktır.
Yürüyüşte yapılan konuşmalarda ÖGB genel başkanından tutunda, konuşmacıların hemen hemen hepsi toplu sözleşmelere değindi. Bu toplu sözleşmelerde ki görüşülmesi gereken konuları taleplerini dile getirdi. ÖGB başkanı Wolfgang Katzian’nın konuşması şöyle: Pahalılık toplumsal yaşamda hayatımızın merkezine girdi. Endişe verici olan ise emekliler, işçiler, gençler günlük olarak nasıl gıda, konut, enerji, akaryakıt ve ısınma giderlerini karşılayacak. İlk talepleri %10’dan aşağı masaya oturmak yok. Patronlardan kesin talep olarak sunacaklarını dile getirdiler. Aynı zamanda kimi iş kollarında bu zamana kadar istedikleri asgari ücretin altında ödemeler yapıldığını, bundan sonra yeni yapılacak toplu sözleşmede 2000 Auro’nun altında kesinlikle toplu sözleşmelerin yapılmaması gerektiğini dile getirdiler. Bu hayat pahalılığında 2000 Auro bile yetmeyeceğini, insanların yarı aç yarı tok yatağa gideceğini dile getirdiler. Bizim taleplerimiz belli ve biz bu talepleri TİS masasına sunduk. Her sene yenilenen toplu sözleşme öncesi duyduğumuz çokça beylik laflar bunlar. Yine de kapalı kapılar arkasında ÖGB yöneticileri ile işveren temsilcileri kapalı kapılar ardında anlaşma sağlıyorlar. Bunların olmaması için işçiler içinde mücadele komiteleri oluşturmak, hayat pahalılığına karşı kendi belirleyeceği rakamları öne sürmek doğru olandır. Ancak o zaman bir nebze ‘Yeter artık’ diyebilirler.
Konuşmacılardan Vorarlberg SPÖ (Avusturya Sosyal Demokrat Partisi) Eyalet Milletvekili kadın mülteciler konusuna değindi. Parlamentoda hükümet kanadı mültecilere iklim yardımı verilmesini anlam veremediklerini ve karşı çıkılması gerektiğini dile getirdi. İklim yardımını patronlara veriyorlar ve hatta ölülere veriyorlar Avusturya’ da yaşayan mültecilere vermek istemiyorlar ve verilmesine hükümet kanadı karşı çıkıyor bu ne saçma anlayış bu ne biçim demokrasi, bu insanlarda Avusturya’da yaşıyor ve hayat pahalılığından etkileniyorlar. Bu iyi niyet dileklerini dile getirmeleri oldukça olumlu, partiler geçmişte hükümet oldukları ile değerlendirilmeli, bunlarda geçmişte pek temiz değiller. Tarih arşivinde ilticacılara ne yaptıkları bilinmektedir.
AK- İşçi Odaları Temsilcisi bir konuşma yaptı. Konuşmasının özeti ise şöyle: Yardımların kesilmemesi gerektiği, Tam zamanlı çalışan işçiler azlık kazançları ile kendilerini geçindirebilmeli. Kendilerini geçindirmeleri için kapitalistler karlarından vaz geçmeli. Bu da olmayacak bir iştir. Bu ekonomik krizde kapitalist tekeller kârlarına kâr kattılar. Kârlarını katlayan tekeller ise ortada. Akaryakıt, enerji, ilaç sanayi (farma), gıda sekteründe kârlar katlanarak emekçilerin ne kadar soyulduğu ortada.
Vorarlberg- Bregenz’te yürüyüş kolu kısaydı. Yapılan yürüyüş tren istasyonunda başladı, parlamento binası önünde bitti. Sendika yürüyüşçülere biraz ses çıkarsın diye, katılan insanlara birer düdük hazırlamış ve onları katılımcılara dağıttı. İnsanlar başlangıçta o kadar korkak slogan atıyorlardı ki, acaba atmasa mıydık dercesine.
“Yaşasın enternasyonal dayanışma! sloganı atarken o kadar korkak ve ürkektiler. Bu insanlarla sesimizi birleştirmeye çalışarak onlar üzerindeki ürkekliği attık. Birlikte attığımız sloganlar: “Dayanışma bir başkaldırıdır her yerde faşizme karşı mücadele!, Faşizmin arkasında kapital var, buna karşı mücadele ise enternasyonaldir!, Pahalılık aşağıya, aylıklar yukarı!” gibi sloganları birlikte attık.
Almanca ve Türkçe olarak Proleter Devrim dergisinin çıkartmış olduğu bildiriden 350 adet çoğaltmamıza rağmen kötü hava koşullarından ötürü ancak 150 adet dağıtabildik. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi hava şartları bildiri dağıtılmasına ancak o kadar müsaade edebildi.
Proleter Devrim dergisi ve Herşeye Rağmen dergisi sattık.
Yürüyüşe katılan YDİ Çağrı okurları.
17.09.2022
FİYAT ARTIŞLARINA KARŞI NE YAPMALI?
ÜCRET MÜCADELESİ! DEVLETSEL SOSYAL YARDIM GENİŞLETİLMESİ!
Gıda ve enerji fiyatları yükseliyor, bu yükselişin sonu da görünmüyor … İhtiyaç sahiplerine ücretsiz yemek dağıtan Caritas [Katolik Kilisesinin yardım kurumu -ÇN]’ın verilerine göre, günlük temel gıda fiyatları Ocak ayından bu yana %25 arttı. Bu da demek oluyor ki, evsiz-barksız bir kadın ya da bir sosyal kurumdan barınma parası alan biri, 8 ay öncesine oranla bir çeyrek daha az yiyecek alabilecek.
Gelir sahibi olanların alt yarısına (1783 € net, yılda 14 kez) dâhil olan herkes, patlak vermiş bulunan bu pahalılığı para cüzdanında açıkça fark ediyor. Özellikle işsizlik parası ve sosyal yardıma muhtaç kişiler bundan etkilenmektedir.
Hükümet tarafından ilan edilen “cömertçe” bir kereye mahsus ödemeler pek yardımcı olmuyor- her gün yemek yememiz gerekiyor ve kira, elektrik faturası vb. sadece yılda bir kez değil! her ay geliyor. Başka bir deyişle, bir aile için bir kereliğine 150 €, ayda sadece 12,50 €, bir kereliğine 500 €, ayda sadece tam da 41,67 € …Bu, nasıl, neye yetsin ki?!
ÖGB [Avusturya Sendikalar Birliği-ÇN]-yönetimi, çetin Toplu İş Sözleşme [TİS] pazarlıkları yürüteceğini ve %10’un altında anlaşma yapmayacağını açıkladı. Bu konuda beklemek ve izlemek, elbette, işletmelerde çalışan arkadaşlarımız için yanlış bir yoldur. Çoğunlukla kapalı kapılar ardında pazarlıklar yürüten patronlar ve sendika ağalarının bu konuda peşi bırakmamalı ve onlara haklı taleplerimiz için üretimden gelen gücümüzle baskı uygulamalıyız: Bir talepler kataloğu ile birlikte TİS-pazarlık müzakereleri için işletme toplantıları, ulaşılan sonuç hakkında tüm çalışanların katıldığı genel oylama, asgarî taleplerin altındaki bir anlaşmaya karşı grev kararları vs.
Sosyal kurumların yapmış oldukları hesaplamalardan çıkan sonuçlara göre düşük ücret kademeleri için %10’lık bir oran çok azdır (Yukarıya bakınız!). 1.400’ün %10’u dörtnala almış başını gitmekteki enerji fiyatları gözönüne alındığında sadece 140 € brüttür. Günlük ihtiyaçlar için asgari alışveriş filesinin doluş gideri daha 22 Haziran’da resmen %19,1 arttı ve Viyana ve Aşağı Avusturya’da elektrik ve gaz fiyatları neredeyse iki katına çıktı! Bu nedenle ek olarak asgari bir talep olmak zorundadır – örneğin; “%10 ücret artışı ve herkes için en az 300 € daha fazla!”
Ancak tüm bu yüzdesel ve asgari talepler sadece tam iş günü çalışanlar için gerçekten bir işe yarıyor. Kısmi / part-time çalışmak zorunda olanlar (örneğin; düzenli bir iş bulunmadığı için veya çocuklar, psikolojik stres vb. nedenlerle), onlar bu asgari talepten sadece bir pay alırlar, örneğin haftada 20 saatlik bir işte sadece yarısını.
Bu nedenle devletsel sosyal yardımlar, bundan gerçekten etkilenen herkesin bundan bir şeylere sahip olabilecek kadar genişletilmek zorundadır. Barınma yardımı almak için, senin şimdiye kadar içinde oturduğun ucuz evini terk etmen, daha küçük, daha pahalı bir daireyi kiralamak zorunda kalmak gibi eziyetler derhâl kaldırılmalıdır.
İşsizlik parası için giderek çekilmez hâle bürünen üstlenilebilirlik/çekilebilirlik hükümleri ya da bunun reddi de hakeza ortadan kaldırılmalıdır. Biz HER işi HER ücretle kabul etmek istemiyoruz, bilakis işsizlik süresinin tamamı boyunca son ücretin %80’ini talep ediyoruz!
Son olmasa da, giderek devamlı olarak şu soru ortaya atılıyor: Bunların hepsini kimler ödemeli?! Devlet borçlanması yeni zirvelere ulaşıyor, aynı zamanda da ecza, enerji ve silah şirketlerinin kazançları da artıyor. Oradakilerin ve milyonlarca servetlere el atılmak ve vergiler arttırılmak zorundadır -ama [iktidardaki -ÇN] ÖVP ve Yeşiller [koalisyonu-ÇN] sokaklardan baskı hissetmedikçe bu olmayacak… Burjuva medyası bile devam etmekteki fiyat artışıyla devletin KDV gelirlerinin neredeyse patladığını açıklıyor. Bu kitlesel vergi her şeyden önce kadın-erkek işçileri, hizmetlileri ve en yoksulları doğrudan hedef alıyor – çünkü bunu sen her satınalımda (sen bu para için yalvar yakar olmuş olsan bile) neredeyse otomatik olarak maliye bakanına ödersin. Kapitalistler, onlar bunu vergiden gider olarak düşebildiklerinden, bu durumdan neredeyse hiç etkilenmezler… Bu nedenle vergi programımızın bir temel talebi, katma değer vergisinin derhâl kaldırılmasıdır ve biz her türlü aşağıya düşürmeden yanayız.
Çevre felaketleri, işçi sınıfına yönelik devlet tedbirlerini içeren “pandemik kararnameler” ve Ukrayna’da (ve Yemen, Irak, Suriye, Libya, Kürdistan ve başka yerlerde) “batılı” emperyalistlerin (Avusturya da dâhil) yürüttüğü savaş ve giderek daha sert “boykot/yaptırım önlemleri” nüfusun emekçi çoğunluğunu etkilemektedir. Giderek daha fazla insan, kapitalist-emperyalist dünya sisteminin bize bir gelecek sunmadığını, bilakis sadece artan sefalet, açlık ve ölüm sunduğunun farkına varıyor. Bu nedenle, Sosyalizmde tamamen başka bir toplumu inşa etmemiz için tüm koşulları yaratacak bir proleter devrimi savunuyoruz.
IA.RKP Initiative für den Aufbau einer Revolutionär-Kommunistischen Partei Stiftgasse 8, A-1070 Wien, ia.rkp2017@yahoo.com iarkp.wordpress.com |