15 EKİM 2017’DE ERKEN SEÇİM VAR
Önce sırasıyla gidelim. 16 Nisan Anayasa Referandumu ile ilgili olarak T. R. Erdoğan’ın AKP’si ve temsilcilerine, yani Evetçilere Avusturya koalisyon hükümeti Avusturya’da propaganda toplantıları yapma izni vermedi. Sadece koalisyonu oluşturan Avusturya tekelci burjuvazisinin iki büyük partisi ÖVP (Avusturya Halk Partisi, Hıristiyan ‘demokrat’ eğilimli) ve SPÖ (Avusturya Sosyal demokrat Partisi) değil, aynı zamanda başını faşist FPÖ (Avusturya Özgürlükçü Partisi)’nün çektiği parlamento temsil edilen tüm partiler hep bir ağızdan büyük bir tantana ile bu yabancı düşmanı, İslam düşmanı ve tabii ki Erdoğan düşmanı yaygaraya katıldılar. Burjuva demokrasinin temel taşlarından biri olan ifade/toplantı/gösteri/yürüyüş yapma özgürlüğü ve hakkı işlerine geldiğinden hiçe sayıldı. Neymiş efendim, böylesine otoriter hatta diktatör bir kişi Erdoğan ve onun temsilcilerine Türkiye siyasetini, bunun beraberinde getirdiği gerginlikleri buraya Avusturya’ya taşınmasına izin verilemezmiş. Böylesi bir pratik aynı zamanda buradaki Türkiyelilerin buraya entegrasyonuna (siz asimilasyona anlayın!) zararlı imiş. Buradakiler buranın kültür, geleneklerine uyum sağlamalı, esas olarak buranın sorunlarına odaklanmalı imiş. Vs. vb. Sözün kısası böylesi bahanelerle Avusturya toplanma ve gösteri /yürüyüş yapma yasası esas olarak bu hakkın kısıtlanması doğrultusundaki daha gerici önlemler, yaptırımlar dâhil edilerek değiştirildi. Faşist ve gericilere kalsa, bu yasa değişikliğine gösteri/yürüyüş izni başvurusu yapanın bu eylemde çıkacak hasar ve zararın tazmininden onu mükellef kılacaklardı. Sosyal-demokratlar ve Yeşiller bu kadarına yanaşmadılar. Şimdilik… Yani bununla Avusturya emperyalist burjuvazisi iç faşistleşme doğrultusunda bir adım daha attı.
Daha sonra zaten aralarında didişen, bir araya gelip, anlaşıp ortak yeni yasalar çıkarmakta çok zorlanan koalisyonu oluşturan partilerden ÖVP’nin başkanı ve başbakan/şansölye yardımcısı ve ekonomi bakanı, hem kendi partisi içinde kendisini pek takan olmadığından, çok ciddi bir rakibi olduğundan, hem de kendisine çok ağır kişisel/ailevi hakaret edildiğinden, hem parti başkanlığından hem de hükümet görevlerinden istifa etti. Hükümette dışişleri bakanlığı ve entegrasyon devlet sekreterliği görevindeki Avrupa Birliği’nin en genç dışişleri bakanı Sebastian Kurz – 30 yaşında- zaten kamuoyu yoklamalarında başı çektiğinden, en kısa süre içinde yapılması gereken olağanüstü parti kongresinde kendisinin partisi ÖVP’nin başına geçmesi isteniyorsa, bunun için şartları olduğunu, bu şartları kabul edilmezse aday olmayacağını dayattı. Elleri ona mahkûm olan bu partinin organları ve kodamanları ezici çoğunlukla onun tüm şartlarını kabul ettiler ve onu parti başkanı seçtiler. Bu durumda Kurz, tek adamlıkta çok sert eleştirdiği Erdoğan gibi ÖVP içinde tek seçici ve belirleyici oldu. Hatta erken seçimlere, seçmen pusulalarında geleneksel partisinin adıyla değil kendi ismiyle- parti ismi sonradan gelecek bir şekilde giriyor. Çünkü o, Fransa’da Macron’a özenerek artık bir ‘hareket’… Önümüzdeki seçimdeki kendisinin adaylarını da çoğunlukla kendi partilileri arasından değil, partisizler, bağımsızlardan seçiyor, pardon belirliyor… Federal şansölye SPÖ-parti başkanı C. Kern bu durumda temayüllere ve koalisyon anlaşmasına göre, Kurz’un ÖVP-parti başkanı sıfatıyla aynı zamanda şansölye yardımcılığı görevini de üstlenmesini talep etti. Çünkü derdi onun popülaritesini yıpratmaktı. Kurz, Kern’in bu manevrasını yemedi. Bunun üzerine Kern de bundan sonra hükümetin planladığı projeleri gerçekleştirme de ÖVP ile anlaşma sağlanmazsa, parlamento içindeki diğer güçlerle özgür ittifaklara girilebileceğini öne sürdü. Sonunda özetle parlamentodaki tüm partiler 15. 10. 2017’de erken seçime gitmek konusunda anlaşarak bu koalisyon hükümetinin miadı dolmuş oldu. Şimdiye kadar ne koalisyonu oluşturan partilerin kendi aralarında anlaşarak, ne parlamentodaki diğer siyasi gruplarla ittifak yaparak çıkarmadıkları birçok yasa, proje birdenbire seçmene hoş görünmek için hızlı, seri bir şekilde üzerinde anlaşılarak parlamentodan çıkar hale geldi. Bunlar arasında eğitim ‘reformu’, bakıma muhtaç kişilerin bakım masraflarının kendileri ve yakınlarından tazmin edilmesi yasanın kaldırılması, 50 yaşının üzerindeki işsizlere 20.000 işyeri yaratılması için bütçeden kaynak ayırma gibi halkın önemli kesimlerini ilgilendiren yeni yasalar var.
Erken seçim kararı alındıktan sonra burjuva partilerde deyim yerindeyse taş üstünde taş kalmadı. Parlamentoda temsil edilen BZÖ-partisi ile Avusturya-Kanada kökenli milyarder Stronach’ın kendi parasıyla kurduğu grubuna artık para vermeyeceğini açıkladığından, bu parlamento grubu da gelecek seçimlerde aday olmayacağını açıkladı. Genç teşkilatının eleştirisine maruz kalan Yeşillerin sözcüsü (onlarda başkan, eş başkan yok…) sağlık nedenleriyle istifa etti. Gençlik teşkilatı bu istifayı yeterli görmedi. Daha köklü parti içi demokrasisi talep ettiler. İstekleri kabul görmedi. Onlar da Yeşillerden ayrılıp 15. 10. 17’deki seçimlere revizyonist Avusturya ‘Komünist’ Partisi ‘K’PÖ ile K’P’Ö + (Plus) adıyla girmeye karar verdiler. Milletvekili adaylarını da eğilim belirleme usulü seçen genel kurulda yeni yönetim de seçildi. İçlerinde kurucuların da bulunduğu birçok hâlihazırdaki milletvekili aday listelerine seçilebilecek sırada listelere seçilemediler. Seçilemeyen kimi adaylar seçilebilecekleri başka kapılar arama telaşı içine düştüler. Yeşillerin kurucularından 31 yıldır parlamentoda Yeşilleri milletvekili olarak temsil eden eski Troçkist P. Pilz de bu seçilebilecek sıraya konmayanlar arasındaydı. Anti parantez bu sıraya dâhil edilmeyenlerin arasında birkaç dönemdir Yeşillerin göç/men sözcüsü milletvekili Türkiye kökenli Alev Korun da var. Aday sıralarını belirme seçiminden sonra emekliye ayrılacağını ilan etmişti. Pilz şu anda parlamentoda Avusturya federal ordusuna alınan jet uçakları yolsuzluğunu araştırma komisyonunun başkanı ve Yeşillerin temsilcisidir. Şimdiye kadar da parlamentoda görüşülen yolsuzluk-yiyicilik soruşturmalarında önemli rol oynamıştır. Şimdi ise kendi listesi ile ayrı bir grup olarak seçimlere gireceğini söylüyor.
Avusturya’da seçimlerde yüzde 4’lük bir baraj vardır. En az üç aktif milletvekilinin imza verdiği bir grup seçimlere katılabilir. Aksi takdirde belli bir sayıda seçmenin imzasına gerek var… Pilz, Yeşillerin daha geniş/yaygın bir seçmen kitlesini kapsama stratejisini kabul ettirmek için Yeşiller içinde mücadele ettiğini söylüyor. Yani realos/’gerçekçi’ takımından. Şimdi de kendisinin yeni listesiyle oyların en az %6 ve ötesini almayı hedeflediğini, en az 100.000 oy alırsa, bu şekilde kırmızı (sosyal-demokratlar) ile mavilerin (FPÖ’lü faşistlerin) koalisyonunu engelleyeceğini iddia ediyor. Bunu da adalet için, siyasi İslam’a (siz Erdoğan ve taraftarları anlayın!) ve AB içindeki aşırı milliyetçilere karşı mücadele çizgisiyle yapacağını söylüyor. Avusturya’da Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı DİTİB-derneklerinde görevlilerin Erdoğan-MİT ajanlığını yapıp, Fetöcüleri ve Erdoğan-muhaliflerini ona gammazladığını Avusturya kamuoyuna ifşa eden de Pilz idi.
Diğer taraftan 16 Nisan Anayasa Referandumu için Avusturya’da geçerli seçmen kütükleri her nasılsa faşist FPÖ’ye sızdırıldı. Bu kütüklerde Avusturya resmi makamlarının bilgisi/onayı haricinde çifte vatandaş olup hem Avusturya seçimlerinde hem de Türkiye seçim/referandumlarda oy kullananların oldukları öne sürüldü. FPÖ, incelenip soruşturulması için bu kütükleri savcılığa verdi. İspatlanması halinde, Avusturya vatandaşlığının iptal edilmesi tehlikesi var sayılıyor. Yani hele hele seçim ajitasyon-propagandası döneminde faşist, gerici, burjuva partiler bu konularda birbirleriyle yarış halinde…
Avusturya’da şuandaki kamuoyu yoklamalarında S. Kurz’lu ÖVP birinci parti, FPÖ ikinci parti ve SPÖ üçüncü parti. Ama aradaki farklar çok büyük olmadığından seçime kadar bu sıralama değişebilir deniyor…
SPÖ’ye gelince: Zaten partisinin Burgenland eyaleti teşkilatının orada faşist FPÖ ile koalisyon hükümeti içinde birlikte çalışan bu parti, şimdiye kadar merkezi planda reddettiği FPÖ ile merkezi federal hükümette koalisyon yapmama çizgisini değiştiriyor. 15.10.’daki erken seçimlerden sonra parti üyelerinin oyuna sunacağı koalisyon ortaklığı için koşulları içeren bir sorular kataloğu hazırladı. Eğer üyeler bu kataloğu kabul ederse, bu koşulları muhtemel koalisyon ortağı FPÖ’ye güya dayatacak. Bu kataloğun içinde AB’ni kabul etme koşulu da var… Anda bu parti içindeki çoğunluk eğilimi, zaten seçimlerde işçi emekçilerin oylarında 1. parti olan FPÖ ile koalisyon yapmak yönünde…
Bu arada erken seçim kararı ve yeni somut durum nedeniyle yüzde 4 barajının altında kalma telaşına düşen parlamentodaki bir diğer parti NEOS (Yeniler), ki bu parti ÖVP’den ayrılıp, sözde liberal siyaset yapmaya çalışan bir grup, bunun için son federal başkanlık seçimlerine bağımsız aday olarak girip, birinci turda yüzde 19’a yakın oy eski yüksek hâkime Griss’i transfer etti.
Avusturya’daki biz işçi-emekçileri ilgilendiren, ilgilendirmesi gereken bir güncel konu da şu: SPÖ-ÖVP koalisyon hükümeti sosyal ortaklara (sendikalar birliği + işçi oda ile patronların tavan birlikleri) asgari ücretin brüt 1.500 avro olması ve patronların dayatması üzerine günlük çalışma saatinin 12 saate, haftada 60 saate kadar esnekleştirilmesi hakkında anlaşmaları için onlara 30 Haziran 2017tarihine kadar süre tanımıştı. Aksi halde bunları kendisi hükümet olarak yasalaştırmakla tehdit etmişti. Aslında bazı TİS’lerde günlük iş saatinin 12 saate kadar çıkarılması bazı bürokrat engellere rağmen zaten mümkündü. Patron tarafı bu engellerin kaldırılarak, daha da esnekleştirilmesini talep ediyordu. Şu anda yürürlükte olan kural günlük çalışma saatinin en fazla10 saat olmasıdır. Sendikalar ve işçi odası ise pazarlık koşulu olarak yıllık izin hak sürelerinde iyileştirmeleri talep etti. Sonuçta taraflar çalışma saatlerinin esnekleştirilmesi konusunda anlaşmaya varamadılar. TİS’li asgari ücretin 2020 yılına kadar 1.500 avro brüte çıkarılması konusunda uzlaştılar. Sendikaya göre kimi TİS’lere bu asgari ücrete zaten ulaşılmış durumda. Onlara göre bu ücret brüt 1.700 avro olmalı. Koalisyon hükümeti dağıldığından konu hükümet açısından şimdilik askıda…
Burjuvazinin, seçimler bir şeyleri değiştirmiş olsaydı, biz bu seçimlere zaten izin vermezdik, anlayışında olduğunun bilincindeki işçiler ve emekçiler bu erken seçimleri de boykot edeceklerdir. Sosyalist devrimi gerçekleştirecek Bolşevik bir partinin Avusturya’da inşası için çalışmalarını yerli ve göçmen kökenli proletarya canla başla sürdürecektir.
16. 07. 2017
Avusturya’dan Bir Yeni Dünya İçin ÇAĞRI Okuru