Geçen yıl Ege’nin karşı kıyısı Yunanistan adalarında başlayan ve darısı bize düşen sahillerin ve deniz kıyılarının işgaline karşı “havlunu al gel” eylemi bu yıl Ayvalık’ta yine ses yükseltti.
Bu yıl “Havlunu al gel” eylemi Çeşme-Fethiye-Akbük-İzmir, Güzelbahçe-Urla ile sınırlı kalmadı. Bu yıl “Havlunu al gel” eylemi Datça’dan, Marmaris-Akyaka’dan, Çanakkale’den, Adalardan, Altınoluk’tan, Burhaniye’den, Bodrum’dan, Dalyan’dan, İznik’ten ses yükseltti. Ayvalık’taki “havlunu al gel” eylemi kıyı hareketin parçasıydı. Kıyıları özgürleştirmek için bugün her zamankinden daha güçlüyüz, demek istiyordu örgütlenen “Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı” kurduğu KIYIDA’yı Türkiye’nin dört bir yanına yaydıklarını destek gördüklerini ilan ediyorlar.
İçinde yaşadığımız 2024 yılının 18 Mayıs’ında çevre dostları yine Ayvalık Sarımsaklı plaj girişinde bir araya geldi.
Çevre dostları kıyı/sahil işgaline karşı ellerindeki “Bu Ne Beach’im İş”, “Kıyılar Hepimizin”, “Şezlong İşgaline Son”, “Plajlar Kumuyla Güzel”, “Plajlar Rant Alanı Değildir”, “Denizime Kumsalıma Dokunma” yazılı afiş ve pankartlarda yazanlar aynı zamanda haykırılan birer slogandı. Az da olsak sesimizi yükseltiyoruz, diyorlardı. Bu yılda yine kadın katılımcı fazlaydı.
“Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı” adına koşan çevre dostu kadın arkadaş şunları söyledi:
“Kıyı savunucuları olarak bizler; doğanın bir parçası olan kıyıların yok edilmeye çalışıldığını biliyoruz. Kıyılar üzerindeki rant politikalarına dur diyoruz. Çünkü bir yandan kıyıların işletmeye açılması yoluyla özel-mülkleştirildiğini ve halkın serbest ve ücretsiz erişimine kapatıldığını görüyor, diğer yandan da kıyılardaki doğal yaşamı bozan tüm yapılaşma ve hizmet adı altındaki faaliyetlerin kıyı ekosistemine geri dönüşsüz zararlar verdiğini biliyoruz.”
“Her yıl binlerce türün yok olduğu bir yeryüzünün, doğaya hâkim olma anlayışındaki endüstriyel kapitalizmle mücadele etmeden kurtulamayacağının farkındayız. Ekolojik ortak varlıkları yok etmeye devam ederek, çeşitli ticari yöntemlerle kıyıların yok edilmesine çözüm bulunamayacağını düşünüyoruz.”
“Ticari girişimler kâr güdüsünden ayrı düşünülemez; kıyılara kâr edilecek varlıklar olarak bakılamaz. Kıyıların deniz ve kara ekosistemlerinin bir araya geldiği, tüm canlılar ve cansızların varoluş alanı olduğunu biliyoruz; bu ortak varlığın kâr uğruna yok edilerek, bir avuç sermayedara terk edilmesine karşı çıkacağız.”
“Endüstriyel kapitalizmin deniz, göl ve akarsu kıyılarını yok edeceği ve yıllar sonra geriye terk edilmiş, yağmalanmış kıyılar kalacağı konusunda uyarıyor ve daha çok kâr uğruna kıyıların bu hâle getirilmesine izin vermeyeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz. Yerellerdeki özerk kıyı hareketleri olarak haklılığımızdan aldığımız güçlerimizin farkındayız ama bir araya gelmenin, dayanışmanın gücünün de farkındayız.”
“Bizler bu talan politikalarına karşı yerel direnişlerimizi güçlendirmek ve yereller arasında dayanışma köprüleri kurmak amacıyla bir araya geliyoruz.”
“Kıyı savunucuları olarak, mücadelemizde haklıyız. Yaptığımız şey basit; kamusal haklarımızı, ekolojiyi ve müşterek varlığımız olan doğayı savunuyoruz. Yasal düzenlemelerin verdiği güvenceyi, kıyıların kamu yararına kullanılmasının zorunlu olduğunu biliyor, bizler zaten bizim olanı geri almak için mücadele ediyoruz. Kıyılar konusunda belirlenmiş kotalar üzerinden pazarlık yapmayacağımızı; bizlerden çalınan kıyıların hepsini geri istediğimizin bilinmesini istiyoruz. Kıyıların sadece insanların olmadığı bilinciyle, tüm ekosistemiyle bir bütün olarak korunması için, tüm kıyıların kendi doğallığında bırakılması için mücadele ediyoruz”
“Denizler, Nehirler Sermaye değildirler!”
Daha sonra “Ayvalık Tabiat Platformu” adına konuşan kadın arkadaş Ayvalık açısından güncel bir soruna da parmak bastı. Dikkat çektiği olay, Türkiye’nin kanını emen büyük tekellerinden Koç grubunun Ayvalık kıyı şeridindeki Marina talanıydı, Setur Marina’nın peyzaj çalışması aldatmacasıyla betonlaştırılarak AVM çevrilmesine yerinde dikkat çekmesi önemliydi. Konuşmacı aynı zamanda andaki CHP Balıkesir Büyükşehir ve Ayvalık belediyelerine “kıyı kanunu uygulansın” diye seslendi. AKP’nin talanına karşı çıktıklarını söyleyenlerin kıyı şeridi talanına karşı ne derece ciddi olduklarını hangi tedbirleri alacaklarını göreceğiz. Ama bugünden gördüklerimiz, Ayvalık’ta şimdiden kıyı şeridi talancıları neredeyse şezlonglarını denizin içine girecek şekilde sıralamaya başladılar bile… Müdahale eden yok.
Konuşmacılar; söylediklerinde haklıydı. Eklemek istediğimiz kapitalist barbarlık varlığını sürdürdükçe, kıyılarımızda, dağlarımız, yaylalarımızda sesimizi yükseltmedikçe rant uğruna talan devam edecektir. Kapitalizmden nihai kurtuluş gerçekleşmeden kazanılan her mücadelenin reform talebinin yeniden kaybedilme tehlikesinin sigortası toplumsal sosyalist devrimdir. Çevre için yürütülen kavga da bu sosyalist devrim mücadelesinin bir parçası olmak zorundadır. Denizler, nehirler, tarlalar, fabrikalar sermayenin elinden ancak zor ile alınır, bu da böyle biline!
Ayvalık’tan YDİ Çağrı okuru…
18.05.2024