Bahçeli’nin açıklamaları ve İmralı ziyareti ile başlayan Kürt sorununda yeni süreç devam ediyor.
28 Aralık 2024 ve 22 Ocak’ta Abdullah Öcalan’ı ziyaret eden İmralı Heyeti, 16 Şubat’ta Erbil’de Mesud Barzani ve Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani ile görüşecek. 17 Şubat’ta ise Süleymaniye’de KYB Lideri Bafil Talabani, Kubat Talabani ve KYB yetkilileri ile görüşecek.
Bir yandan Bahçeli’nin açıklamaları ve İmralı ziyareti ile başlayan süreç devam ederken, diğer yandan içerde ve dışarıda Kürt ulusal hareketine ve onu destekleyen halka yönelik saldırılar da hız kesmeden devam ediyor. Parlamentoda ve yerel yönetimlerde Kürtlerin ulusal haklarını da savunan DEM de bu saldırılardan payına düşeni alıyor. Halkın oylarıyla seçilmiş DEM Partili belediyelere kayyum atanmaya, seçilmiş belediye başkanları görevden alınmaya devam ediliyor. Operasyonlar, gözaltılar, tutuklamalar, baskılar hız kesmeden sürüyor.
Türk devleti Kürt ulusal kurtuluş hareketinin silahlı güçlerine teslimiyeti, silahları bırakmasını dayatıyor. Kapalı kapılar ardında adı konulmamış bir “Kürt sorununun çözümü” projesi hayata geçirilmeye çalışılıyor. Görüşmelerde, yürütülen pazarlıklarda nelerin konuşulduğu kamuoyuna henüz yansımış değil.
Faşizmin tonunda, devletin tutumunda değişen bir şey yok. Buna rağmen sürece dair Kürt hareketinden olumlu açıklamalar yapılıyor.
Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo ile yakalanıp Türk devletine teslim edilmesinin üzerinden 26 yıl geçti.
Komplonun 26 yıldönümü olan 15 Şubat’ta Öcalan’ın “tarihi çağrı” yapacağı bizzat DEM Partili yetkililer tarafından açıklandı. Sonrasında çağrının 15 Şubat’a yetişmeyeceği, fakat şubat ayı içinde yapılacağı belirtildi.
İmralı Heyeti’nin Erbil ve Süleymaniye ziyareti öncesinde ve komplonun 26 yıldönümü dolayısıyla PKK Yürütme Komitesi de açıklama yaptı.
Fırat Haber Ajansı’nda yayınlanan açıklamada “Önder Apo’un beklenen açıklamasıyla yeni bir süreç başlayacaktır. Her şey bir açıklama ile gerçekleşmeyecek ve her şeyi sadece Önder Apo yapmayacaktır. Sorun hepimizin olduğu gibi, görev de hepimizindir” denildi.
Açıklamada, “26’ncı yıl dönümünde (komplo) başta Kürdistan ve Türkiye ortamı olmak üzere dünyadaki herkes, Önder Apo’dan yeni bir çıkış, yeni bir başlangıç bekliyor. Öyle anlaşılıyor ki, çok ciddi bir karşıtlık ve darbesel bir müdahale olmazsa Önder Apo tarafından yeni bir süreç, herkes için bir değişim, dönüşüm ve yeniden yapılanma süreci başlatılacaktır. PKK ve Kürtler değişecek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türkiye ortamı değişecek, Ortadoğu ve tüm dünya değişecektir. Devlet korkmasın; Önder Apo ve Kürtler devleti yıkmayacak, demokrasiye duyarlı ve açık temelde yeniden yapılandıracaktır. Türkiye toplumu korkmasın; Önder Apo ve Kürtler Türkiye’yi bölmeyecek, Kürt özgürlüğü temelinde Türkiye’nin demokratikleşmesi için çalışacaktır. Önder Apo’nun ve Kürtlerin özgürlük ve demokrasi çabaları, Ortadoğu ve dünyada hiç kimseye karşı olmayacak; herkesin demokratik yararını esas alacaktır” vurgusu yapıldı.
Açıklamanın devamında da şu ifadelere yer verildi:
“Belli ki Önder Apo’un beklenen açıklamasıyla yeni bir süreç başlayacaktır. Kuşkusuz her şey bir açıklama ile gerçekleşmeyecek ve her şeyi sadece Önder Apo yapmayacaktır. Sorun hepimizin olduğu gibi, görev de hepimizindir. Herkesin yeni süreçteki görev ve sorumluluklarını doğru anlaması ve sahip çıkıp pratikte yerine getirmesi gerekecektir. Yeni süreç beklenti ya da temenni ile gerçekleşecek bir süreç olmayacaktır; tersine daha çok bilinçli, örgütlü ve katılımcı bir çalışma ve mücadele ile başarılacak bir süreçtir.”
PKK de yeni sürece dair olumlu açıklama yapıyor. Bu olumluluk o kadar ileri götürülüyor ki “Önder Apo tarafından yeni bir süreç, herkes için bir değişim, dönüşüm ve yeniden yapılanma süreci başlatılacaktır. PKK ve Kürtler değişecek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türkiye ortamı değişecek, Ortadoğu ve tüm dünya değişecektir” tespiti yapılıyor.
Öcalan’ın beklenen “tarihi çağrı”yı yapması, Kürt hareketinin bu çağrıya uyması ile Türk devleti değişir mi? Faşizmin tonunda yumuşama olur mu? AKP/MHP iktidarının siyaseti değişir mi?
Hayallere kapılmayalım!
Göreceli bir takım şeyler değişebilir, fakat devletin niteliğinde temel değişiklik olmaz.
Türk devletinde değişimi sağlayacak olan işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin sınıf mücadelesidir.
12 Şubat 2025