Devrimciler içinde yaşadığımız toplumu değiştirmeye, dönüştürmeye çalışan, yeni bir dünya uğrunda mücadele eden insanlardır. Bu mücadelede onlar bireysel çıkarı değil toplumsal çıkarı önplanda tutarlar.
Devrimcilerin bu mücadelede bireysel çıkarı yoktur. Tam tersine onlar can feda bir mücadele vererek “büyük insanlık” için hayatlarını ortaya koyarlar.
Bu yazımızda devrimcilerin kimi özelliklerine, dikkat edilmesi gereken kimi noktalara dikkat çekmek istiyoruz.
Bir devrimcinin ilk kavraması gereken şey, bir devrimcinin sürekli olarak kendi kendini sorgulaması, yenilemesi, hataları ve eksikliklerinin üzerine gitmesi gerektiği gerçeğidir. Hiç kimse anasından devrimci olarak doğmuyor. Devrimcilik bilinçli olarak seçilen bir yaşam tarzıdır. Devrimci doğulmuyor, devrimci olunuyor! Devrimcilik etrafımızın düşman bir ortamla çevreli olduğu bir ortamda sürekli kendi kendisi ile de mücadeleyi gerektiren, sonu olmayan bir süreçtir.
Günümüzde bu konuda iki türlü sapma, zaaf var. Birincisi: Devrimcilik zor iş, bana göre değil, başkaları yapsın deyip, bir süre yürütülen örgütlü faaliyetten geri çekilme biçiminde kendini gösteriyor. İkincisi: var olanla yetiniliyor, var olan durumda ben bu kadar yapabiliyorum denip, ilerleme yönünde kendisinin hata ve eksiklikleri ile mücadele bir kenara bırakılıyor.
Oysa bu konuda sorunu çözecek olan devrimcinin kendisidir. Her gün ben devrim için yapabileceğimin maksimumunu yapmak için kendi hata ve eksiklerimle yeterli mücadele ediyor muyum, kendimi geliştirmek için yeterli çaba sarf ediyor muyum sorularını kendimize sormalı ve bu sorulara olumlu cevap veremiyorsak, bunun temel nedeninin bizzat kendimiz olduğunu bilmeli, ona göre davranmalıyız.
Burada beraber çalıştığımız insanlar da, eleştiri özeleştiri yönetimini kullanarak ve tabii kendileri de örnek bir çalışma yürüterek bize yardımcı olmalıdır. Ama yalnızca yardımcı olabilir. Daha fazlası değil. Sonuçta gerçek devrimci bir kadro olup olmamak, her devrimcinin kendisine bağlı bir şeydir.
İnsanlarla ilişkide alçakgönüllü olmalıyız. Kuşkusuz biz yeni insanlarla ilişkide bilen ve öğreten konumundayız. Fakat iyi öğretmen dinlemesini bilen, kendisi de öğrenmeye açık, hata ve eksiğini açıkça ortaya koyan, bilmediği konularda araştırma ihtiyacını dile getiren, birlikte araştırmaya teşvik eden kişidir. Bu bağlamda yeni insanları inanan değil, araştıran, soran, doğrusunu bizzat kendi kafasıyla bulmaya çalışan insanlar olma yönünde eğitmeye çalışmalıyız. Bunun için tabii bizzat kendimiz öyle olmalıyız. Bu konuda da yine birlikte çalıştığımız, faaliyet yürüttüğümüz alanlarda birbirimizin çalışmalarını denetlemeli, birbirimize yardımcı olmalıyız.
Bir devrimcinin en önemli özelliklerinden biri özü ve sözünün; söyledikleri ile yaptıklarının uyumlu olmasıdır. Çok bilen, siyasi konuda çok ileri olan, başkalarına bir devrimcinin nasıl olması gerektiği konusunda çok güzel ve doğru şeyler anlatan birinin, kendi yaşamında, özel hayatında kendi somutunda bunları yaşamaması durumunda, örnek olmaması durumunda, tutarsız olması durumunda, o anlattığı doğruların insan kazanma bağlamında pek bir değeri kalmaz. İnsanlar haklı olarak söylenen söze değil, yapılan işe göre değerlendirir insanları ve örgütleri. Bu bağlamda her devrimci kendi özel yaşamında devrimci olarak davranmayı en önemli görevi olarak kavramalıdır. Yeni insanlarla ilişkilerde verilen sözlerin tutulması, tutarlı ve örnek davranma belirleyici önemdedir. İnsanlar örgüte, devrimci olarak tanıyıp örnek aldıkları insanlar üzerinden kazanılıyor! Eğer kazananlar tutarsızsa, kazanılanlardan çok ayrı şeyler beklemek hayalcilik olur.
Devrimci mücadele içerisinde bulunan her devrimci, devrimci mücadeleyi başkalarının mücadelesi olarak görmemeli kendi mücadelesi olarak kavramalı ve sürdürmelidir. Sürekli araştırmalı, sorgulamalı, okumalı kendimizi geliştirmeliyiz. Yerinde sayan değil, sürekli ileriye doğru giden devrimciler olmalıyız.
Bu konuda daha çok söylenilebilir. Daha çok şey yazılabilir. Şimdilik bu kadarının yeterli olduğunu düşünüyoruz.
14.01.2014