Sendikalar işçilerin öz örgütleridir. Görevleri işçilerin haklarını savunmaktır.
Sendikalar işçi sınıfının çeşitli örgütlenme biçimleri içinde, işçileri işyerindeki sorunları temelinde örgütleyen ve en geniş işçi kitlesini kendi somut çıkarları temelinde mücadeleye çeken ilk ve en basit kitle örgütlenmesidir.
Bugün sendikalar önemli ölçüde işçi sınıfının öz örgütlülükleri olmaktan uzaklaşmıştır.
Sendikaların büyük çoğunluğu aristokratlaşmış bir avuç sendika bürokratının egemen olduğu bürokratik, anti demokratik yapılar haline gelmiştir.
Sendikal yapının esas niteliğini belirleyen sendikaların büyük çoğunluğunun işçilerden çok sermayenin çıkarlarının bekçiliğini yapan kurumlar haline gelmiş olmalarıdır.
Özellikle sendika yönetimlerine çöreklenmiş bürokrat kesim, işçiden uzaklaştığı oranda sermayeye yakınlaşmış, sendikaları adeta sermayenin çıkarlarını işçi sınıfına karşı koruyan örgütler haline getirmiştir.
Sendika yönetimlerinin büyük çoğunluğu kendi kişisel çıkarlarını sınıfın çıkarları üzerinde tutmaktadır.
Bu gibi gerici yönetimler işçilerin mücadelesini örgütleme, onları mücadele içine çekmek yerine, onlara sendikanın işçiler adına mücadele yürüttüğü ve yürüteceği bilincini vermektedir.
Mevcut sendikal tabloyu kısaca şöyle özetleyebiliriz: Sendikalar içinde demokrasi yok. İşçilerin söz ve karar hakları yok. Sendika ağalarının, bürokratlarının egemenliği var. Ağaların dediği oluyor. Sendikalarda koltuk için her şey mübah görülüyor. Sendika yöneticileri, başkanları çok yüksek maaş alıyor. Vaz geçilmeyen imtiyazlar var. İşçilerin aidatları çarçur ediliyor. İşçiler masa başında satılıyor vb. Şu veya bu sendikanın, şu veya bu noktada farklı olması, bu mevcut genel tabloyu değiştirmiyor.
Bu mevcut tablo içinde yer alan sendikalardan biri de Tez Koop İş Sendikasıdır. Tez Koop İş sendika bürokratlarının kendi konumlarını ve çıkarlarını her şeyin üzerinde tuttukları sınıf işbirlikçisi, uzlaşmacı bir siyaset izleyen sarı bir sendikadır. Bu sarı sendikanın işçilerin haklarını nasıl koruduğunun yaşanmış onlarca örneği vardır. Bir örneği de bu yazının konusudur.
Kutsal Yazar, Tez Koop İş Sendikası üyesi olarak beş yıl Carrefoursa’da çalıştı.
Sendika içinde yaşanılan usulsüzlüklere karşı çıktı. Genel merkezin desteğiyle, oldu bittiye getirilerek, bir takım usulsüzler temelinde İstanbul 1 No’lu Şubenin Olağanüstü Genel Kurul’a götürülmesine, şube yönetiminin koltuklarını, çıkarlarını korumak için her türlü usulsüzlüğü/üçkâğıdı yapmasına, yüze yakın sendika temsilcisini görevden almasına karşı mücadele etti.
Carrefoursa işçileri 2021-2023 dönemi Carrefoursa Toplu İş Sözleşmesi ile kazanılmış haklarının bir bölümünü kaybetti. Bu duruma tepki gösteren, sesini yükselten, imza toplayan onlarca işçi sendika işveren işbirliğiyle işten atıldı.
Kutsal Yazar’da imzalanan sözleşmeye karşı çıktığı, imza topladığı için önce temsilcilikten alındı ve başka mağazaya sürgün edildi. Sonrasında sendika işveren işbirliği ile tazminatsız işten atıldı.
Sendika bürokratları, bilinçli, haklarının mücadelesini veren, sendikal bürokrasiye karşı mücadele eden işçi istemiyorlar Onlar patronlarla kurdukları ortaklığın, kendi çıkarlarını her şeyin üzerinde tuttukları düzenlerinin bozulmasını istemiyorlar.
Sendika içinde demokrasi mücadelesi veren, sendikal bürokrasiye karşı mücadele eden işçileri patronlarla bir olup işten attırıyorlar.
Kutsal Yazar temsilcilik görevinden alınmasına karşı hukuki mücadele yürüttü. Mücadeleyi kaybeden Kutsal Yazar icraya verildi.
Sendika bürokratları, işçilerin aidatlarını kendi saltanatlarını sürdürmek için istedikleri gibi kullanıyorlar. Yıllarca aidat ödemiş işçi, sendika yönetiminin yanlış edimlerine karşı hukuki mücadele verdiğinde ve bu mücadeleyi kaybettiğinde, sendikanın avukatı vekalet ücretini almak için işçiyi icraya veriyor.
Sendikal yapının, sendikal bürokrasinin çürümüşlüğünün sınırı yok!
Bu devran, sendikal bürokrasinin saltanatı hep böyle sürmeyecek!
Gün gelecek bilinçlenmiş, örgütlenmiş işçi sınıfı bu saltanata son verecek!
Sendikaları işçi sınıfının çıkarlarını koruyan, savunan örgütlere dönüştürmek, sınıf sendikaları yaratmak işçilerin ellerindedir. Yeter ki işçiler güçlerinin farkına varsın, bilinçlensin ve örgütlensin!
Kahrolsun sarı sendikacılık!
Kahrolsun sendikal bürokrasi!
20 Şubat 2025