İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi, gözaltına alınması ve tutuklanmasını protesto eden eylemler sürerken, AKP/MHP iktidarı eylemleri bastırmak/durdurmak için şiddetin dozunu giderek artırıyor.
Kitlesel gösteriler, yürüyüşler yoğun polis şiddeti ile bastırılmaya çalışılıyor. Faşist terör özellikle üniversite gençliğine karşı yoğunlaştırılıyor. Gözaltılar, tutuklamalar, biber gazı, polis barikatları, yasaklar… vs. ile hareket engellenmeye çalışılıyor.
Bu sabah çeşitli şehirlerde yapılan ev baskınlarında sendikacılar, gazeteciler, siyasi parti yöneticileri ve üyeleri çok sayıda kişi gözaltına alındı.
İzmir’de Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası Genel Başkanı Öznür Acar Odabaş gözaltına alınanlar arasında. İstanbul’da DİSK Enerji-Sen hukuksuz bir biçimde basıldı. Sendika başkanı Süleyman Keskin gözaltı kararıyla aranıyor.
Devlet İmamoğlu protesto eylemlerine katılan sol ve devrimci gruplara saldırıyor. CHP’ye şimdilik uyarılarla yetiniyor.
Eylemlerin kitleselleşerek sürmesi, yaygınlaşması durumunda AKP/MHP iktidarı şiddetin dozunu giderek artıracaktır.
Kitlelerin AKP/MHP iktidarına karşı patlayan öfkesini, CHP kendi siyasi çıkarları için kullanıyor.
CHP’nin derdi düzeni değiştirmek, demokrasi getirmek vb. değildir. CHP ile AKP arasında yürüyen kavga iktidar kavgasıdır, devlet nimetlerinden kimin yararlanacağı kavgasıdır.
CHP, AKP/MHP iktidarının İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmasını engellemek yaptığı siyasi operasyonu sokağı hareketlendirerek, bütün muhalefeti kendi etrafında toplayarak, AKP’yi Erdoğan’ı en kısa süre içinde erken seçime zorlamak için kullanıyor.
AKP/MHP iktidarından hoşnut olmayan emekçilerin bir bölümünün katıldığı, yüksekokul gençliğinin bir bölümünün militan eylemleri CHP’yi aşmıştır ve CHP’yi de peşinden sürüklemektedir.
Eksik olan devrimci önderliktir. Eylemlerde devrimci bir önderlik yoktur. Eylemlerde devrimci grupların varlığı bu gerçeği değiştirmiyor.
Eylemlerde yer alan emekçiler burjuvaziden bağımsız, kendi temel talepleri, kendi çıkarları, kendi özgünlükleri içinde hareket edemediği için eylemler sonuçta burjuva klikler arasında iktidar kavgasının bir parçası olarak kalmaktadır.
Bugün burjuva klikler arasında süren kavga işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin kavgası değildir.
CHP’nin iktidar olma kavgası demokrasi kavgası değildir. Biz bu kavgada taraf değiliz!
İktidara hangi düzen partisi gelirse gelsin, işçileri, emekçileri ezen, sömüren, baskı altında tutan düzenin partileri arasında tercih yapmak, bir partiye karşı diğer partiyi savunmak, taraf olmak zorunda değiliz.
Bizim tarafımız işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin yanı, sınıf mücadelesi ve devrim mücadelesidir.
Bizim için sorun şu ya da bu düzen partisinin iktidarda olması değil, işçileri, emekçileri sömüren, baskı altında tutan bu sermaye düzeninin varlığıdır. İşçileri, emekçileri açlığa, yoksulluğa mahkûm eden bu sermaye düzeninin, sermaye devletinin yıkılmasından yanayız! İşçilerin, emekçilerin burjuva siyasetten bağımsız, kendi sınıf mücadelesini vermesinden yanayız!
Burjuva kliklerin iktidar dalaşının parçası olmadan, bağımsız sınıf mücadelesini yürütmekten yanayız.
İşçiler, emekçiler, ezilenler bulundukları her alanda taleplerini meydanlara taşımalı, sömürüye, baskıya, adaletsizliğe, seçmen iradesini hiçe sayan uygulamalara karşı; iş, ekmek, özgürlük için kendi mücadelesini vermelidir.
Gerçek demokrasi burjuva partiler arasındaki kavgada taraf olmak ile kazanılmaz!
Sömürü düzeni sürdüğü sürece gerçek demokrasi gelmez!
Gerçek demokrasi ancak işçi sınıfı önderliğinde devrim ile kazanılır!
Mücadelenin hedefi sadece “”tek adam rejimi” değil, sömürü düzenin yıkılması olmalıdır!
24 Mart 2025