Ülkelerimizde dokuz yıl önce önemli bir direniş yaşandı. Gezi Parkı direnişi… Çevreye duyarlı insanların bir yeşil alanı savunması ile başladı her şey.
Yeşile sahip çıkma temelinde başlatılan hareket yeni ve ‘alışılmamış’ bir hareketti.
AKP’nin kapitalist rant için ‘ben çevre mevre dinlemem’ diyen anlayışına karşı başladı Gezi Parkı direnişi. Her tarafı beton yığını olan Taksim meydanındaki tek ve küçücük yeşil alandı Gezi Parkı.
Gezi Direnişinden dokuz yıl sonra, Gezi Davası’nda verilen hapis cezaları siyasi iktidarın, AKP’nin Gezi Direnişinden korkmaya devam ettiğini gösteriyor. Gezi Davası’nda verilen cezalar aynı zamanda Gezi Direnişinden intikam alma edinimidir.
Yeni Dünya İçin Çağrı sayı 165’de (Eylül, Ekim 2013) yayınlanan “Gezi direnişi ve yanlış değerlendirmeler yumağı” başlıklı, Temmuz 2013 tarihli yazımızda Gezi Direnişini kısaca şöyle değerlendirmiştik:
Neydi gezi?
Gezi parkı direnişi çevreye duyarlı genç insanların bir isyanıdır
Bu isyan çıkış noktasında hükümetin Gezi Parkı etrafında Osmanlı dönemine ait Topçu Kışlası’nı yeniden inşa etme ve kışlanın içerisine rant amaçlı AVM yapma isteğine, bunun için ağaçların sökülmesine karşı bir isyandır. Bu isyan özgürlük, demokrasi, katılımcılık talep edenlerin; kendilerini ilgilendiren bir konuda, hayata, doğaya duyarlı olanların isyanıdır.
Gezi Parkı Direnişi içinde farklı kesimlerin, farklı renklerin yer aldığı bir direniştir
Gezi direnişi başta Başbakan olmak üzere, AKP hükümetinin uzlaşmasız tavrı, yerel idarecilerinin sahtekâr tavırları ve polisin çevre duyarlılığını sergileyen eylemcilere karşı kullandığı faşist şiddet, olabilecek en geniş koalisyonu kendiliğinden oluşturdu. Bir çevre duyarlılığı ile başlayan hareket AKP hükümetine karşı öfke patlamasına dönüştü. AKP’nin siyasetinden rahatsız olan her görüşten, her renkten, her örgütten insan bir araya geldi. Katılımdaki bu çeşitlilik Gezi direnişinin en özgün yanlarından birisidir.
Gezi Parkı Direnişi eylem biçimleri açısından çok yaratıcı bir direniştir, güler yüzlüdür
Mizahın kullanımı direnişin en önemli özelliklerinden birisidir. Faşist teröre karşı ‘Çapulcu mizahı’ hareketi sempatik kılmıştır. Harekete karşı olan yandaş medyanın birçok kalemi bile bu yaratıcılığı teslim etmek zorunda kalmışlardır. Mizahın direnişte bu denli kullanılması Gezi direnişinin en özgün bir diğer yanıdır.
Gezi Parkı Direnişi kendiliğinden başlayan bir direniştir
Kısa sürede sadece Gezi Parkıyla sınırlı kalmayan ve ülkelerimizin birçok şehrinde destek eylemleriyle genişleyen bir eylemdir. Önder güç, önder parti, önder figür vs. bu eylemde yoktur. Bu eylemde eylemi kendi siyasi hesapları için kullanma çabaları vardır.
Gezi Parkı Direnişinde devrimci, sosyalist ve komünistler hazırlıksız yakalandılar
Ve ama süreçte eylemler içinde aktif rol aldılar. Bu harekette yer alan devrimci, sosyalist, komünist örgütler, çevreci sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve örgütsüz, hayatlarına karışılmasından rahatsız insanların önemli bölümü gerçekten demokrasi, özgürlük istiyordu, bunun propagandasını yaptılar; eylemlere geniş katılım nedeniyle geniş bir kitle ile kucaklaştılar.
Gezi Parkı Direnişini kendi siyasi hesapları için kullanmak isteyenler de vardı!
Başlangıçta bu eylemler içerisinde yer almayan, hareketi kendi iktidar dalaşlarının bir kaldıracı haline getirmek isteyen güçler de eylemlerde boy göstermeye başladılar. CHP, İP, HKP gibi partiler, bunların uzantıları eylemleri, süreç içinde çıkış noktasındaki taleplerinden, hedeflerinden uzaklaştırdılar. Hareket içinde ulusalcılar, ulusalcı “sosyalistler” darbeciler/darbe çığırtkanları, AKP hükümetinin yayılmacı dış politikasından rahatsız olan kimi yabancı güçler ve uzantıları… hareketi kendi çıkarları doğrultusunda araç olarak kullanmaya çalıştılar. AKP hükümetini seçimlerle iktidardan uzaklaştırma umudunu kaybeden, Kemalist faşist güçler için Gezi direnişi bulunmaz bir fırsat oldu. Faşistler ve tüm gericiler, Geziye destek adına bu hareketi yoğun bir biçimde milliyetçiliğin, ırkçılığın, Türkçülüğün, Kemalizm’in, propagandası için kullandılar. “Ne mutlu Türküm diyene!”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!”, “Tayyip istifa, hükümet istifa!” sloganları hareketin sloganları haline geldi. Gezi eylemleri, başlangıçtaki haklı ve doğru taleplerden uzaklaşarak egemenler arasındaki iktidar dalaşının çatışmasına dönüştürüldü. Bu kesimlerin faşist propagandaları yer yer etkin oldu. Bunda en önemli etkenlerden birisi bu kesimlerin daha örgütlü ve donanımlı olmalarıdır. İyi kullandıkları sosyal medya ve görsel medyanın da etkisiyle eylemlerde bu kesimler öne çıktılar. Eylemler süreç içinde “Tayyip’i neyle ve nasıl olursa olsun götürme” yönünde başka bir içerik kazandı.
Bizim kavgamız, sadece AKP hükümetini değil, faşist TC devletini yıkma kavgasıdır
Bu yüzden Gezi Parkı direnişinin haklı taleplerinden uzaklaşması ve hareketi Kemalist faşistlerin iktidar dalaşı eksenine oturtma çabalarına karşı olduğumuzu, bu dalaşta taraf olmadığımızı açıkladık. Bu bilinçle, olduğumuz alanlarda hareketin içerisine doğru görüşleri taşımaya çalıştık. Kısaca hareketi doğru okuyarak, net ayrım çizgilerini ortaya koyduk.
(Yeni Dünya İçin Çağrı sayı 165, Eylül-Ekim 2013)
31 Mayıs 2021