Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılı gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verilerini açıkladı.
TUİK verilerine göre Türkiye ekonomisi 2023 yılında yüzde 4,5, 2023’ün son çeyreğinde ise yüzde 4 büyüdü.
2023’te bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak, finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma değeri yüzde 9, inşaat yüzde 7,8, hizmetler yüzde 6,4, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 4,6, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 3,8, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 2,7, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 1,3, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 1,2 ve sanayi yüzde 0,8 arttı. Tarım sektörü ise yüzde 0,2 geriledi.
Kişi başına GSYH değeri, 2023’te cari fiyatlarla 307 bin 952 lira (13 bin 110 dolar) olarak hesaplandı.
Burjuva muhalefetin bir dizi sözcüsü, burjuva muhalefetin peşine takılan bir dizi solcu büyüme olgusunu reddediyor. Ekonominin büyüdüğüne inanmıyor. TUİK’in rakamlarının şişirilmiş rakamlar olduğunu, TUİK’in yalan söylediğini, büyüme rakamlarının gerçeği yansıtmadığını söylüyor.
İşçilerin, emekçilerin ekonomik durumundan yola çıkarak, kapitalist bir ülke ekonomisinin durumu hakkında fikir yürütmek, halkın ekonomik durumunda bir iyileşme yoksa büyüme yoktur demek, içinde yaşadığımız toplumun kapitalist bir toplum olduğu gerçeğini yok saymaktır. Kapitalizmin ne olduğunu kavramamaktır.
Kapitalist toplumda ekonomik büyüme, öncelikle ve esas olarak egemen sınıfın, burjuvazinin ekonomisinin büyümesi, burjuvazinin gelirinin, kârının ve servetinin artmasıdır. Kapitalist toplumda büyümeden işçi sınıfı ve emekçilerin alacağı payı belirleyecek olan büyümenin hacmi, oranı vb. değil işçi sınıfı ve emekçi yığınların burjuvaziye karşı sınıf mücadelesidir. Sınıf mücadelesinin geri düzeyde seyrettiği günümüz koşullarında, ekonomik büyümeden işçi ve emekçilerin hiç bir pay almaması, büyümeye rağmen emekçi halkın yoksullaşması normal durumdur.
Burjuvazi işçilerin sırtından muazzam kârlar elde edip zenginleşirken, işçi sınıfı ve emekçi yığınların toplumsal zenginlikten aldığı pay geriliyor alım güçleri düşüyor.
Sermayenin ekonomik büyümeden aldığı pay büyürken, işçi emekçilerin aldığı pay küçülüyor.
İşçi sınıfı ve emekçiler yalnızca yoksullaşmakla kalmıyor. Onların eline geçen para ile satın alabildikleri mal ve hizmetler de –öncelikle sınıf mücadelesinin gerilediği dönemlerde- küçülüyor. Ücretler nominal olarak yükselirken, o ücretlerle erişilebilecek mal ve hizmetler artan enflasyon, öncelikle de işçi ve emekçiler için belirleyici olan zorunlu yaşam maddelerinin –yiyecek, giyecek-enerji-ulaşım-konut/kira vb- tüm enflasyondan yüksek olan enflasyonu sayesinde küçülüyor.
Türk İş‘in açlık/yoksulluk sınırı hesaplamalarına göre, bugün Türkiye’de ücretlilerin çoğunluğunun aldığı ücret olan, aslında çoktan ortalama ücret durumuna gelmiş olan, asgari ücret, bir bekar işçinin yaşam maliyetinin bile altındadır. Bunun adı yoksullaşmadır. Zaman zaman, özellikle seçim öncesi dönemlerde ve tabii yükselen sınıf mücadelesi şartlarında görece yüksek ücret/maaş artışları ile de yoksullaşmada gerilemeler olabilmektedir. Fakat anda Türkiye’de işçi ve emekçiler yoksullaşıyorlar.
Kapitalizm burjuvazinin iktidar olduğu toplumun adıdır. Kapitalizmde ekonomik büyüme topluma bire bir yansımaz. Kapitalist toplum, toplumun tüm üyeleri için refah toplumu değildir. Kapitalist ekonominin büyümesi, öncelikle kapitalistlerin zenginleşmesi anlamına gelir!
Kapitalist toplumda büyüme, kapitalist ekonominin büyümesidir. Bu büyüme zenginlerin daha zengin olması biçiminde yansır topluma. Emekçilere ise en iyi hâlde kırıntılar düşer!
Kapitalizmde ekonominin büyümesi bu şekilde anlaşılmalıdır.
29 Şubat 2024