Çarşamba, Haziran 4, 2025
  • Tüm Yazılar
Yeni Dünya İçin ÇAĞRI
E-DERGİ OKU
  • Anasayfa
  • Dünya
    • Tümü
    • Afrika
    • Amerika
    • Asya
    • Avrupa
    • Ortadoğu
    Gazze: Soykırım sürüyor!

    Gazze: Soykırım sürüyor!

    Çiçekleri koparabilirler, ama baharın gelişini durduramazlar!

    Çiçekleri koparabilirler, ama baharın gelişini durduramazlar!

    BİR-KAR ve YDİ Çağrı’nın ortak toplantısı Hakkında

    BİR-KAR ve YDİ Çağrı’nın ortak toplantısı Hakkında

    Hindistan Pakistan savaşına dair

    Hindistan Pakistan savaşına dair

    Toplantı: “71 Devrimci Hareketinin mirası ışığında güncel devrimci sorumluluklar”

    Toplantı: “71 Devrimci Hareketinin mirası ışığında güncel devrimci sorumluluklar”

    Almanya Ulm’de 1 Mayıs

    Almanya Ulm’de 1 Mayıs

    Trending Tags

      • Avrupa
      • Amerika
      • Ortadoğu
      • Afrika
      • Asya
      • Pasifik
    • Yayınlar
      • Son Sayı
      • YDİ Çağrı / Tüm Sayılar
      • Tekoşîna Komunîst/Komünist Mücadele
      • Yeni İşçi Dünyası
      • Yeni Dünya İçin
      • Yeni Kadın Dünyası
      • Yeni Dünya Gençliği
      • Eğitim Dizisi
      • Bildiriler
      • Broşürler
    • İşçi Dünyası
      YDİ ÇAĞRI

      Mayıs sayımız, sayı 69 çıktı!

      Bir işçi düşmanı Çalık Holding!

      Bir işçi düşmanı Çalık Holding!

      1 Mayıs’ı sınıfsal özüne uygun kutlamak için ne yapmalı?

      1 Mayıs’ı sınıfsal özüne uygun kutlamak için ne yapmalı?

      Mersin de 1 Mayıs

      Mersin de 1 Mayıs

      İzmir’de 1 Mayıs

      İzmir’de 1 Mayıs

      1 Mayıs çalışmamız sürüyor

      1 Mayıs çalışmamız sürüyor

      Trending Tags

      • Kürdistan
        “Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı” yapıldı

        “Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı” yapıldı

        Şeyh Said (Azadi Ayaklanması) üzerine

        Şeyh Said (Azadi Ayaklanması) üzerine

        Panel: Yüzüncü yılında Azadi Ayaklanması

        Panel: Yüzüncü yılında Azadi Ayaklanması

        Newroz ateşi ile devrim ocağını körükle!

        Newroz ateşi ile devrim ocağını körükle!

        Adım adım “barış”a doğru mu?

        Adım adım “barış”a doğru mu?

        Îhmalkirina îradeya hilbijêran û  JI  QEYÛMAN RE NA!

        Îhmalkirina îradeya hilbijêran û JI QEYÛMAN RE NA!

        Trending Tags

        • Güncel
          12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

          12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

          Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

          Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

          Kemalistlerin Lozan histerisi

          Kemalistlerin Lozan histerisi

          Miktat Çamkıran Yeni Dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!

          Miktat Çamkıran Yeni Dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!

           Komünist önder İbrahim Kaypakkaya anıldı

           Komünist önder İbrahim Kaypakkaya anıldı

          YDİ ÇAĞRI

          Yeni sayımız, sayı 219 çıktı!

          Trending Tags

          • Gençlik
            Kimsenin payandası olmayacağız!

            Kimsenin payandası olmayacağız!

            Kayyım uygulaması: Faşizm!

            Kayyım uygulaması: Faşizm!

            Üniversiteler, kampüsler savaş çığırtkanlığı yeri değildir!

            Üniversiteler, kampüsler savaş çığırtkanlığı yeri değildir!

            Protesto haktır!

            Protesto haktır!

            Kaza değil cinayet!

            Kaza değil cinayet!

            ÇEDES projesine hayır!

            ÇEDES projesine hayır!

            Trending Tags

            • Kadın
              “Alevi kadınlara yönelik sistematikleştirilmiş saldırılara karşı susmuyoruz!”

              “Alevi kadınlara yönelik sistematikleştirilmiş saldırılara karşı susmuyoruz!”

              Melek’ten mektup var…

              Melek’ten mektup var…

              Emperyalist yayılmacılığa ve savaşlara hazırlığın nüfus politikası olarak  “Aile Yılı”

              Emperyalist yayılmacılığa ve savaşlara hazırlığın nüfus politikası olarak “Aile Yılı”

              İran: Baskının gölgesinde direniş ve Kürt kadınlarının mücadelesi

              İran: Baskının gölgesinde direniş ve Kürt kadınlarının mücadelesi

              Kadıköy’de kitlesel 8 Mart eylemi

              Kadıköy’de kitlesel 8 Mart eylemi

              Erkek egemen sisteme karşı mücadeleye!

              Erkek egemen sisteme karşı mücadeleye!

              Trending Tags

              • Makaleler
                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu  II

                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu II

                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                İkinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasının üzerinden 80 yıl geçti…

                İkinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasının üzerinden 80 yıl geçti…

                Viyanalı işçiler faşizme karşı silahlı mücadele içinde (Şubat 1934)

                Viyanalı işçiler faşizme karşı silahlı mücadele içinde (Şubat 1934)

                2025 Merkezi Yönetim Bütçesi ve üzerine yürütülen tartışmalar

                2025 Merkezi Yönetim Bütçesi ve üzerine yürütülen tartışmalar

                Emperyalizm üzerine kimi yazılar

                Emperyalizm üzerine kimi yazılar

                Trending Tags

                • Çevre
                  Öldüren deprem değil, rant, kâr üzerine kurulu sömürü düzenidir!

                  Öldüren deprem değil, rant, kâr üzerine kurulu sömürü düzenidir!

                  Gezegene ihanette sınır tanımayanlar

                  Gezegene ihanette sınır tanımayanlar

                  COP29 İklim Zirvesi (zırvası!) Bakü’de yapıldı

                  COP29 İklim Zirvesi (zırvası!) Bakü’de yapıldı

                  Ülkelerimizde nükleer santral istemiyoruz!

                  Ülkelerimizde nükleer santral istemiyoruz!

                  Kaz Dağları’nda bakır madenine karşı eylem!

                  Kaz Dağları’nda bakır madenine karşı eylem!

                  16 Kasım 2024 Uluslararası Çevre Mücadele Günü İçin Sokağa!

                  16 Kasım 2024 Uluslararası Çevre Mücadele Günü İçin Sokağa!

                  Orman yangınlarında rekor artış!

                  Orman yangınlarında rekor artış!

                  5 Haziran Dünya Çevre Günü

                  5 Haziran Dünya Çevre Günü

                  Ayvalık’ta “havlunu al gel” kıyı eylemi

                  Ayvalık’ta “havlunu al gel” kıyı eylemi

                  Trending Tags

                  • Youtube TV
                  • İletişim
                    • Hakkımızda
                    • Tüm Yazılar
                  Sonuç yok
                  Tüm Sonucu Görüntüle
                  • Anasayfa
                  • Dünya
                    • Tümü
                    • Afrika
                    • Amerika
                    • Asya
                    • Avrupa
                    • Ortadoğu
                    Gazze: Soykırım sürüyor!

                    Gazze: Soykırım sürüyor!

                    Çiçekleri koparabilirler, ama baharın gelişini durduramazlar!

                    Çiçekleri koparabilirler, ama baharın gelişini durduramazlar!

                    BİR-KAR ve YDİ Çağrı’nın ortak toplantısı Hakkında

                    BİR-KAR ve YDİ Çağrı’nın ortak toplantısı Hakkında

                    Hindistan Pakistan savaşına dair

                    Hindistan Pakistan savaşına dair

                    Toplantı: “71 Devrimci Hareketinin mirası ışığında güncel devrimci sorumluluklar”

                    Toplantı: “71 Devrimci Hareketinin mirası ışığında güncel devrimci sorumluluklar”

                    Almanya Ulm’de 1 Mayıs

                    Almanya Ulm’de 1 Mayıs

                    Trending Tags

                      • Avrupa
                      • Amerika
                      • Ortadoğu
                      • Afrika
                      • Asya
                      • Pasifik
                    • Yayınlar
                      • Son Sayı
                      • YDİ Çağrı / Tüm Sayılar
                      • Tekoşîna Komunîst/Komünist Mücadele
                      • Yeni İşçi Dünyası
                      • Yeni Dünya İçin
                      • Yeni Kadın Dünyası
                      • Yeni Dünya Gençliği
                      • Eğitim Dizisi
                      • Bildiriler
                      • Broşürler
                    • İşçi Dünyası
                      YDİ ÇAĞRI

                      Mayıs sayımız, sayı 69 çıktı!

                      Bir işçi düşmanı Çalık Holding!

                      Bir işçi düşmanı Çalık Holding!

                      1 Mayıs’ı sınıfsal özüne uygun kutlamak için ne yapmalı?

                      1 Mayıs’ı sınıfsal özüne uygun kutlamak için ne yapmalı?

                      Mersin de 1 Mayıs

                      Mersin de 1 Mayıs

                      İzmir’de 1 Mayıs

                      İzmir’de 1 Mayıs

                      1 Mayıs çalışmamız sürüyor

                      1 Mayıs çalışmamız sürüyor

                      Trending Tags

                      • Kürdistan
                        “Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı” yapıldı

                        “Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı” yapıldı

                        Şeyh Said (Azadi Ayaklanması) üzerine

                        Şeyh Said (Azadi Ayaklanması) üzerine

                        Panel: Yüzüncü yılında Azadi Ayaklanması

                        Panel: Yüzüncü yılında Azadi Ayaklanması

                        Newroz ateşi ile devrim ocağını körükle!

                        Newroz ateşi ile devrim ocağını körükle!

                        Adım adım “barış”a doğru mu?

                        Adım adım “barış”a doğru mu?

                        Îhmalkirina îradeya hilbijêran û  JI  QEYÛMAN RE NA!

                        Îhmalkirina îradeya hilbijêran û JI QEYÛMAN RE NA!

                        Trending Tags

                        • Güncel
                          12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

                          12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

                          Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

                          Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

                          Kemalistlerin Lozan histerisi

                          Kemalistlerin Lozan histerisi

                          Miktat Çamkıran Yeni Dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!

                          Miktat Çamkıran Yeni Dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!

                           Komünist önder İbrahim Kaypakkaya anıldı

                           Komünist önder İbrahim Kaypakkaya anıldı

                          YDİ ÇAĞRI

                          Yeni sayımız, sayı 219 çıktı!

                          Trending Tags

                          • Gençlik
                            Kimsenin payandası olmayacağız!

                            Kimsenin payandası olmayacağız!

                            Kayyım uygulaması: Faşizm!

                            Kayyım uygulaması: Faşizm!

                            Üniversiteler, kampüsler savaş çığırtkanlığı yeri değildir!

                            Üniversiteler, kampüsler savaş çığırtkanlığı yeri değildir!

                            Protesto haktır!

                            Protesto haktır!

                            Kaza değil cinayet!

                            Kaza değil cinayet!

                            ÇEDES projesine hayır!

                            ÇEDES projesine hayır!

                            Trending Tags

                            • Kadın
                              “Alevi kadınlara yönelik sistematikleştirilmiş saldırılara karşı susmuyoruz!”

                              “Alevi kadınlara yönelik sistematikleştirilmiş saldırılara karşı susmuyoruz!”

                              Melek’ten mektup var…

                              Melek’ten mektup var…

                              Emperyalist yayılmacılığa ve savaşlara hazırlığın nüfus politikası olarak  “Aile Yılı”

                              Emperyalist yayılmacılığa ve savaşlara hazırlığın nüfus politikası olarak “Aile Yılı”

                              İran: Baskının gölgesinde direniş ve Kürt kadınlarının mücadelesi

                              İran: Baskının gölgesinde direniş ve Kürt kadınlarının mücadelesi

                              Kadıköy’de kitlesel 8 Mart eylemi

                              Kadıköy’de kitlesel 8 Mart eylemi

                              Erkek egemen sisteme karşı mücadeleye!

                              Erkek egemen sisteme karşı mücadeleye!

                              Trending Tags

                              • Makaleler
                                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu  II

                                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu II

                                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                                İkinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasının üzerinden 80 yıl geçti…

                                İkinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasının üzerinden 80 yıl geçti…

                                Viyanalı işçiler faşizme karşı silahlı mücadele içinde (Şubat 1934)

                                Viyanalı işçiler faşizme karşı silahlı mücadele içinde (Şubat 1934)

                                2025 Merkezi Yönetim Bütçesi ve üzerine yürütülen tartışmalar

                                2025 Merkezi Yönetim Bütçesi ve üzerine yürütülen tartışmalar

                                Emperyalizm üzerine kimi yazılar

                                Emperyalizm üzerine kimi yazılar

                                Trending Tags

                                • Çevre
                                  Öldüren deprem değil, rant, kâr üzerine kurulu sömürü düzenidir!

                                  Öldüren deprem değil, rant, kâr üzerine kurulu sömürü düzenidir!

                                  Gezegene ihanette sınır tanımayanlar

                                  Gezegene ihanette sınır tanımayanlar

                                  COP29 İklim Zirvesi (zırvası!) Bakü’de yapıldı

                                  COP29 İklim Zirvesi (zırvası!) Bakü’de yapıldı

                                  Ülkelerimizde nükleer santral istemiyoruz!

                                  Ülkelerimizde nükleer santral istemiyoruz!

                                  Kaz Dağları’nda bakır madenine karşı eylem!

                                  Kaz Dağları’nda bakır madenine karşı eylem!

                                  16 Kasım 2024 Uluslararası Çevre Mücadele Günü İçin Sokağa!

                                  16 Kasım 2024 Uluslararası Çevre Mücadele Günü İçin Sokağa!

                                  Orman yangınlarında rekor artış!

                                  Orman yangınlarında rekor artış!

                                  5 Haziran Dünya Çevre Günü

                                  5 Haziran Dünya Çevre Günü

                                  Ayvalık’ta “havlunu al gel” kıyı eylemi

                                  Ayvalık’ta “havlunu al gel” kıyı eylemi

                                  Trending Tags

                                  • Youtube TV
                                  • İletişim
                                    • Hakkımızda
                                    • Tüm Yazılar
                                  Sonuç yok
                                  Tüm Sonucu Görüntüle
                                  Yeni Dünya İçin ÇAĞRI
                                  Sonuç yok
                                  Tüm Sonucu Görüntüle
                                  Anasayfa Makaleler

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu II

                                  2 Haziran 2025
                                  İçinde Makaleler, Tüm Yazılar
                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu  II
                                  0
                                  PAYLAR
                                  52
                                  GÖRÜNTÜLEME
                                  Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

                                  [Yeni Dünya İçin Çağrı’nın 217. sayısında, emperyalist sistemdeki gelişmeler, buna bağlı olarak Kuzey

                                  Kürdistan-Türkiye’nin bu sistem içerisindeki yeri; gelinen yerde emperyalist bir güç olup olmadığı tartışmaları bağlamında, “Emperyalizm üzerine kimi yazılar” başlığı altında 1997’de yayınlanmış olan yazıları yeniden okurlarımızın bilgisine sunduk. Türkiye’nin emperyalist olarak değerlendirilmesi gerektiğini, bu değerlendirmenin yapılmasının zamanının çoktan gelmiş olduğunu düşünen bir

                                  Yeni Dünya İçin Çağrı okuru, tartışmaya katkı olması açısından yazdığı yazının birinci bölümünü dergimizin 218 sayısında ve sitemizde yayınladık. Okurumuzun gönderdiği yazının ikinci bölümünü yayınlıyoruz. Okuyucularımızdan talebimiz, bu tartışmalara katkı sunmaları ve görüşlerini yazılı olarak bize göndermeleridir. YDİ Çağrı ]

                                   

                                  Emperyalist Dünya Sistemi İçinde Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin Konumu Üzerine – II

                                  Bu bölümde, önceki bölümde paylaştığım anlayış temelinde Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin dünya kapitalist-emperyalist sistemi içindeki konumuna somut veriler ışığında gireceğim.

                                  Bu yazıda ilk olarak, birçok alanda, Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin güncel durumu üzerinde durulacaktır. Yöntem olarak birincisi güncelle geçmiş arasında, ikinci olarak da seçili ülkeler ile kıyaslamalar yapılması ve bu temelde yapılan yorumlamalar biçiminde bir yol izlenecektir.

                                  Veriler ve gelişmeler temelinde, onun, dünya emperyalist sistemi içinde nasıl konumlandırılmasının doğru olacağı, daha açık ifadeyle ezen/ezilen ülkeler bağlamında hangi tarafta değerlendirilmesi gerektiği üzerinde duracağım.

                                  Onun emperyalist bir güç olarak değerlendirilmesi durumunda –ki benim görüşüm gelinen yerde artık böyle değerlendirilme yapılması yönündedir–, soruna mekanik tarzda yaklaşmanın yanlış olduğu bilinci ile bunun nasılını ve hangi işlevleri yerine getirebildiğini, kısaca güç dengeleri bağlamındaki yerini de tartışmak yerinde olacaktır.

                                  Önce günümüzde somut durumun ne olduğuna verilerle bakacağım. Bu, bir anlamda “Nereden Nereye Türkiye” (NNT, Sosyo Ekonomik Yapı Araştırması, H. Yeşil, Çağrı Yayınları, 2009, Yeni Dünya İçin Çağrı, Özel sayı:190, Nisan 2009, İstanbul) araştırmasında yer alan veri ve bilgilerin, aradan geçen bunca yıl sonra güncellenmesi anlamına da gelecek ve gelişmenin hangi yönde olduğu ve hızı konusunda bir bilgi verecektir.

                                  Yazıda önce ülkenin ekonomik, mali durumuna bakılacak, önemli sektör ve alt sektörlerde gelişmenin vardığı düzey ve gelişmenin yönü konusunda açıklık sağlanıp, gelinen yerde emperyalistleşme bağlamında ekonomik, mali açıdan yeterli bir düzey oluşup, oluşmadığı tartışılacaktır.

                                  Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH)

                                  Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 63,5 artarak 43 trilyon 410 milyar 514 milyon TL oldu. 1.322,4 milyar dolara (1,32 trilyon dolar) denk geliyor bu tutar. Dünya GSYH içindeki pay yüzde 1,2 civarındadır. Bu oran, 2013 yılında erişilen ve tüm zamanların zirvesi olan yüzde 1,24 oranına yakındır. 2020 yılında bu oran yüzde 0,85 olarak gerçekleşmiş ve 1980 yılındaki oranla aynı düzeyde olmuştur. “Nereden Nereye Türkiye” incelemesi dönemindeki oran yüzde 1,1 civarında idi. Yıllar itibariyle bakıldığında bu açıdan dalgalanmalarla birlikte dünya GSYH’sından alınan payın yüzde 1 üzerinde seyrettiği görülüyor.

                                  Kişi başına GSYH 2024 yılında cari fiyatlarla 507 bin 615 TL, ABD doları cinsinden 15.463 olarak hesaplandı. Böylece uluslararası alanda kabul edilen ekonomik kategorilerde teknik olarak “Yüksek Gelirli Ülkeler Grubu”na dâhil olundu (Dünya Bankası, Temmuz 2024’te yayımladığı raporda 2024-2025 yılı için 14,005 dolar ve üstü kişi başı GSYH’sı olan ülkeleri “Yüksek Gelirli Ülkeler Grubu”na dâhil ediyor).

                                  Önceki yıl aynı yönteme göre cari fiyatlarla GSYH, bir önceki yıla göre yüzde 76,8 artarak 26 trilyon 545 milyar 722 milyon TL olmuştu; 1,13 trilyon dolara denk geliyordu bu. 2023 yılında ilk kez trilyon dolar sınırı aşılmış oldu.

                                  2023 yılında Gayrisafi Yurt İçi Hasılada –TÜİK’in yaptığı sınıflandırmaya göre– en yüksek payı yüzde 19,5 ile imalat sanayi almış idi (2022’de bu oran yüzde 22,1 olarak veriliyor). Nereden Nereye Türkiye’de (s. 394) 2006 yılı için bu oran 21,1 olarak verilmişti. İmalat sanayinin GSYH içinde aldığı pay yaklaşık aynı oranlarda kalmış görünüyor. Ekonomik faaliyetlere göre GSYH’ya baktığımızda, o dönemle 2023 yılı arasındaki en anlamlı değişikliğin tarım ve hizmetler sektöründe olduğunu görüyoruz. Tarımın yüzde 10 civarındaki payı, hizmetler lehine olmak üzere yüzde 6 düzeyine inmiştir.

                                  Kişi başına GSYH, 2023 yılında cari fiyatlarla 311 bin 109 TL, ABD doları cinsinden 13 bin 243 dolar oldu (TÜİK). Dünya Bankası’nın “Yüksek Gelirli Ülkeler Grubu” için 2023 yılı Temmuz’unda açıkladığı 13.846 dolar ve üstü verisine ulaşmaya ramak kaldığı yorumlarının yapıldığını gördük. 2024 verisi nihayet ilk kez bu hedefe varılmış olması anlamına geliyor. Bunun kalıcı olup olmayacağı bir dizi gelişmeye bağlı.

                                  Satın Alma Gücü Paritesi’ne göre hesaplama yapıldığında resim değişiyor.

                                  Satın Alma Gücü Paritesi’ne (SAGP) göre, 2023’te kişi başı GSYH 42.561 dolar oldu (Ticaret Bakanlığı – ticaret.gov.tr).

                                  Cari fiyatlarla bakıldığında yıllık artışların yüzde 60’lı, 70’li gibi yüksek oranlarda olduğu, hatta 2022’de bir önceki yıla göre yüzde 106,9’luk bir artışın da gerçekleştiği görülüyor. Burada enflasyondaki yüksek artışın payı olduğu açıktır. Ama örneğin ABD doları cinsinden bakıldığında da bir artış söz konusudur.

                                  Nereden Nereye Türkiye incelemesi yapıldığı dönemdeki verilerle karşılaştırıldığında, son 16-17 yıl içindeki gelişmenin hangi yönde olduğu görülmektedir; GSYH, 2007-2024 yılları arasında iki kata yakın büyümüştür.

                                  Satın Alma Gücü Paritesi (SAGP) ile bakıldığında gelişme/büyüme daha anlamlıdır. Burada üç kat artıştan söz edebiliriz. Tabii bu arada nüfusun da 10 milyon (yüzde 13 civarında) arttığını belirtelim.

                                  2023 yılı itibarıyla nominal GSYH sıralamasında dünyada 17.’lik ve Avrupa’da 6.’lık,  SAGP’ye göre ise GSYH dünya sıralamasında 11.’lik, Avrupa’da ise 4.’lük söz konusudur.

                                  2024 yılı için ise yine aynı yöntemle bakıldığında 12.’lik ve 5.’lik öngörüleri bulunuyor.

                                  IMF verilerine göre 2024 yılında GSYH’sı trilyon dolar sınırını aşmış olan ülke sayısı 19’dur ve Kuzey Kürdistan-Türkiye 17. sıradadır.

                                  Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin 2024 nominal GSYH’sının görece yüksek çıkmasının ve buna bağlı kişi başı gelir açısından yüksek gelirli ülkeler grubuna dâhil olmasının ardında TL’nin değerli tutulmasının da payı vardır. TL’nin dolar karşısında gerçek değerinden daha değerli tutulması –burada bir dizi faktör rol oynamakla birlikte, uzun vadede her iki para birimi üzerinde enflasyon oranları dikkate alınarak yapılacak değerlendirme dikkate alındığında, günümüzde TL’nin olması gerekenden daha değerli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır– nominal GSYH’nın dolar cinsinden görece yüksek çıkmasını beraberinde getirirken, bu defa SAGP ile yapılan sıralamada geriye düşme durumu ortaya çıkmaktadır.

                                  SAGP’ye göre yapılan sıralamadaki konum daha yukarıda olmakla birlikte, burada enflasyon oranı ve kur farkı gibi değişkenlerin büyük rol oynadığını gözden kaçırmamak gerekir. Enflasyonun yüksek seyrettiği dönemde Türk Lirası aynı paralelde değer yitirmediği, TL’nin değerli tutulduğu koşullarda, dolar cinsinden GSYH ve bununla ilintili veriler görece yüksek çıkmaktadır. Son birkaç yıl için geçerli olan bu durumda, nominal değer üzerinden yapılan hesaplama ile SAGP üzerinden yapılan hesaplamalardaki makas daralmaktadır.

                                  TÜİK hesaplamalarına göre (https://data.tuik.gov.tr/17 Aralık 2024); 2023 yılında SAGP’ye göre kişi başına Gayrisafi Yurt İçi Hasıla endeks değeri 72 olmuştur. AB-27 ortalama 100 olarak alındığında bazı ülkelerin endeks değerleri şöyledir: Hollanda 133, Almanya 116, Fransa 99, İtalya 98, İspanya 91. Dolayısıyla SAGP üzerinden yapılan hesaplamalarda Kuzey Kürdistan-Türkiye, bu ülkeler karşısında avantajlı olmakla birlikte, TL’nin değerli tutulması sonucu avantajda 2022 yılına göre bir miktar düşüş olmuştur (Almanya/Kuzey Kürdistan-Türkiye 1,61; 2022’de oran 1,75 idi).

                                  2024 yılı için nominal değerler üzerinden hesaplandığında, nüfusları birbirine yakın iki ülke, Almanya (4,71 trilyon dolar) ve Kuzey Kürdistan-Türkiye (1,34 trilyon dolar) arasındaki fark, Almanya’nın 3,5 kat büyüklükte GSYH’ya sahip olmasıyla birlikte, SAGP hesaplamasıyla fark yarı yarıya azalmaktadır (Almanya 6,02 trilyon dolar, Kuzey Kürdistan-Türkiye 3,46 trilyon dolar; oran 1,74 kat).

                                  Geçmiş 17 yıl içinde nominal GSYH açısından yapılan hatta uzun yıllara giden sıralamalara bakıldığında fazla bir şey değişmediği görülüyor; sıralamadaki yer, 16.’lık ile 19.’luk arasında gidip geliyor. SAGP’ye göre yapılan sıralamada ise anlamlı bir değişiklik olduğu görülüyor; 2000-2010 yılları boyunca aynı yöntemle yapılan sıralanmada dünyada 18. ve Avrupa’da 6.’lık söz konusu idi.

                                  IMF’ye göre 2023 yılında kişi başı milli gelir sıralamasındaki yer dünya 72.’liğidir. Bazı kaynaklar bunu 69.’luk olarak verip yorumlar yapıyorlar. Buna göre Kuzey Kürdistan-Türkiye 2022 yılında 78. sıradaydı. Gelinen nokta önemli bir yükseliş gibi görünse de 2003 yılındaki sıralamada da 69. sıra söz konusu idi.

                                  Bu gelişmeler iki türlü yorumlanabilir. Ya gelgitlerle aynı yerde sayılmıştır ya da büyüyen salt Kuzey Kürdistan-Türkiye değildir, diğer ülkeler de gelişmelerini sürdürüyordur.

                                  Bazı uzmanlar –tabii esas olarak hükümet muhalifi olanlar–, kişi başı gelirin 2013’te yaptığı geçici zirve ile kıyaslandığında 2023 yılında aslında yüzde 23 ile 26 arasında daha düşük olduğunu değişik faktörleri işin içine katarak savlıyorlar. Ancak böyle kıyaslamalara dünya sıralaması açısından bakılacaksa, diğer ülkelerde de aynı ya da benzer faktörleri işin içine çekmek gerekir ve bu işi karmaşıklaştırır. Bu yüzden sıralamalarda yine TÜİK, Dünya Bankası, IMF gibi kurumların görüşlerini baz almak yerinde olur.

                                  2023 yılında SAGP bazında yapılan dünya sıralamalarındaki yer biraz daha üstlerdedir; Dünya Bankası’na göre 58.’lik söz konusudur.

                                  Bu veriler nasıl yorumlanmalı, nasıl değerlendirme yapılmalıdır?

                                  Kişi başı GSYH, ülkenin ekonomik performansının; kapitalizmin gelişme düzeyinin, verimlilik düzeyinin ne olduğunun göstergesidir ve yaşam standartlarını belirlemede ve refah düzeyini ölçme konusunda önemli bir veridir. Kapitalizmde, bu ortalama olarak saptanan kişi başı gelir, hiçbir biçimde eşit olarak dağılım göstermez. Yüksek gelir gruplarındaki insanların geliriyle, düşük gelir gruplarındaki insanların gelirleri arasında muazzam farklar vardır. Alt gelir grubundaki emekçi sınıf ve katmanların göreceli durumları da ülkenin varlık durumuna göre farklılık gösterir. Yoksul ülkelerle kıyas içinde zengin ülkelerin alt sınıflarında görece bir refah söz konusudur ama bu iki tip ülke zenginleri arasında da dağlar kadar fark vardır.

                                  Buna karşın dünya çapında güç dengeleri söz konusu olduğunda başka bir dizi değişkeni göz önünde bulundurmak kaçınılmazdır.

                                  Güç dengeleri bağlamında ülke nüfuslarının boyutu önemli bir değişkendir. Burada kişi başı olandan çok toplam GSYH’nın önemli olduğu görülüyor. Kişi başı geliri her iki açıdan, nominal ve SAGP temelinde ölçülen GSYH açısından Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin epey gerisinde olan Çin, söz konusu ülkenin bir bütün olarak GSYH’sı olduğunda aynı ölçütlerle 2. ve 1. güç konumundadır.

                                  Buna karşın kişi başı gelirde çok üstte yer alan ve çok daha az nüfusa sahip ülkelerin birçoğunun dünya güç dengeleri bağlamında pek bir öneme sahip olmadıkları görülür.

                                  Bu nedenle güç dengeleri bağlamında kişi başı gelir sıralaması, başka faktörlerle birlikte ele alınıp değerlendirilmek durumundadır. Toplam GSYH sıralamasında bile bir dizi başka faktör dikkate alınmazsa, güç dengesi bağlamında eksik kalınmış olur.

                                  Son 10 yıllık (2013-2023 arası) verilere bakıldığında GSYH açısından hızlı yükseliş gösteren bazı ülkeler olduğunu görüyoruz. Ancak kişi başı gelirde 2023’te görece üst sıralarda yer alan ve hızlı yükselme göstermiş olan İrlanda (14. sıradan 2. sıraya!), Singapur, İzlanda, Litvanya, Letonya, Bulgaristan, Romanya vb. ülkelerin güç dengeleri açısından fazla önemli olmadıkları ya da Kuzey Kürdistan-Türkiye ile kıyas durumunda onun kadar önemli olmadıkları açıktır. Yani sıralamada bu vb. ülkelerin Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin üstünde bir yerde olmasının pek bir anlamı yoktur; bu ülkelerde genel olarak GSYH’nın artmış olması gerçeğine karşın bu böyledir.

                                  Sıralamada Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin gerisinde olup yükselmekte olan bazı ülkeler ile önünde olduğu hâlde dönem içinde gerileme gösteren büyük ülkelerin (Japonya, Rusya, Brezilya gibi) dikkate alınması gerekir.

                                  Nereden Nereye Türkiye döneminden günümüze Kuzey Kürdistan-Türkiye nominal GSYH’sının iki kata yakın büyüme gösterdiğini yukarıda belirtmiştik. Bu, aynı sürede ortalama dünya GSYH’sının büyüme oranının biraz üzerinde bir büyüme oranıdır. Kuzey Kürdistan-Türkiye  süreç içinde dünya sıralaması bağlamında yerini korurken, bazı büyük güçlerle aradaki farkı kapatma yönünde bir gelişim göstermiştir.

                                  Kuzey Kürdistan-Türkiye açısından dünya GSYH sıralamasında bulunan yerin, ileri-geri gidişlerle birlikte çok fazla değişmemiş olması, güç dengeleri bağlamında onun bulunduğu konum açısından pek bir şey değişmediği anlamına da gelir mi? Salt GSYH’nın boyutları ve sıralamadaki yer temelinde buna olumlu ya da olumsuz yanıt verilemez. GSYH’yı oluşturan alt bileşenlere, bunlarda süreç içinde ne gibi değişiklikler olduğuna bakılmalıdır. Süreç içinde bir büyüme olduğu görülmektedir. Ama bu, büyümenin, ekonominin tüm bileşenlerinde aynı biçim ve hızda gerçekleştiği anlamına gelmez. Tersine alt sektörlerden bazıları, diğerlerinden çok daha hızlı gelişmiş, öne çıkmış olabilir; kapitalizm koşullarında beklenen böyle bir gelişmedir. Sektör şirketlerinden bazıları da aynı biçimde öne çıkarak, küresel çapta başa güreşir duruma gelmiş olabilirler. Bunlara bakılıp, buradaki gelişmelerin anlamlandırılması gerekir.

                                  Ek olarak ülkelerin GSYH oluşumunda etki gösteren birkaç veri:

                                  – Rekabet Gücü

                                  Dünya Rekabet Gücü Sıralaması (immib.org.tr’den yararlanıldı)

                                  Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü (IMD) tarafından her yıl yayınlanan bir “Dünya Rekabet Gücü Sıralaması” bulunmaktadır. Bu sıralamanın ülke GSYH oluşumunda ve ülkelerin dış ticaretinde küçümsenmeyecek rol oynayabilecekleri düşünülebilir.

                                  2024 yılında yayınlanan raporda dünyada en fazla rekabet gücüne sahip ekonomiler olarak Singapur, İsviçre, Danimarka, İrlanda, Hong Kong, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Tayvan, Hollanda ve Norveç sıralanmaktadır. “Avrupa bölgesi ilk 10’da yer alan altı ülke ile rekabet gücü alanında önemli bir hâkimiyeti elinde bulunduruyor. Asya bölgesinin ilk 10’da üç ekonomisi bulunurken, bölgenin en büyük ekonomileri Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore’nin ilk 10’a girememesi dikkat çekiyor.

                                  Bir önceki yıla göre üç basamak yükselen Singapur, özellikle iş gücü piyasası, teknolojik altyapı, uluslararası ticaret, yurtdışı yatırım ve ticaret hukuku alanlarında ön plana çıkıyor. Listenin ikinci sırasında yer alan İsviçre için kamu maliyesi, üretkenlik, verimlilik, finansman, sağlık, çevre ve eğitim öne çıkan alanlar. Bir önceki yıl listenin zirvesinde bulunan Danimarka ise bu yıl 3.lüğe gerilemiş durumda. Üretkenlik, verimlilik, teknolojik altyapı ve eğitim Danimarka’da rekabetçiliği destekleyen unsurlar. Dünyanın en büyük ekonomilerinden ABD listede 12. sırada yer alırken, Çin 14. sırada kendine yer buluyor. Almanya 24. sırada, Japonya ise 38. sırada bulunuyor. Doğu Asya ve Batı Avrupa en rekabetçi bölgeler olarak karşımıza çıkarken, Güney Amerika’nın rekabet gücü azalıyor.

                                  Türkiye ise bir önceki yıl 47. sırada yer aldığı listede bu yıl 53. sırada. Sadece nüfusu 20 milyon ve üzeri olan ülkeler değerlendirmeye alındığında ise Türkiye 21. sırada yer alıyor. Raporda, rekabet gücünü etkileyen faktörler arasında Türkiye’nin en güçlü olduğu alanların yurt içi ekonomi ve uluslararası ticaret olduğu belirtiliyor.”

                                  Sıralamada ilk 10 içinde yer alan ülkeler, görece hızlı gelişim gösterme, katma değeri görece yüksek üretim yapma ve benzer konularda öne çıkmakla birlikte, küresel güç bağlamında belirleyici öneme sahip tüm unsurlar birlikte ele alındığında, bunların, geri sıralara düşecekleri açıktır.

                                  Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin sıralamadaki yeri bir hayli geride olmakla birlikte, nüfus unsuru göz önünde bulundurulduğunda sıralamadaki yerin ciddi biçimde yükseldiği görülüyor; baz alınan nüfus arttıkça, örneğin 20 yerine 50-60 milyon gibi daha fazla nüfus baz alındığında kuşkusuz sıralamadaki yer de –GSYH sıralamasında olduğu gibi– yukarı doğru değişme gösterecektir. Örneğin G20 içindeki 19 ülke baz alındığında rekabet gücü sıralamasında birkaç basamak daha yukarıda yer alındığı görülüyor.

                                  Ayrıca görüldüğü üzere Japonya’nın sıralamadaki yeri de pek iyi değildir.

                                  Buradan rekabet gücü önemli olmakla birlikte, emperyalist güç bağlamında bunun tek başına ve birebir etkisi olmadığı sonucu çıkarılabilir.

                                  – Üretkenlik Kapasitesi

                                  G20 Grubu Ülkelerin Üretkenlik Kapasitelerinin Değerlendirilmesi (dergipark.org.tr, Nisan 2022) (…araştırmanın amacı, dünyanın en büyük ekonomilerine sahip olan G20 grubunda yer alan 19 ülkenin en son ve güncel olan 2000-2018 yıl aralığındaki Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı Üretkenlik Kapasitesi Endeksi (PCI) bileşenlerine ait değerler üzerinden üretkenlik kapasiteleri…)

                                  Bir dizi farklı yöntem ile yapılan karşılaştırmalı analizler sonucu, araştırmadaki tablo 9’da “Farklı Kriter Ağırlıklarına Göre Ülkelerin Üretkenlik Kapasitelerinin Sıralamaları” verilmiştir. Sıralama şöyledir:

                                  Almanya, ABD, Güney Kore, İngiltere, Fransa, Japonya, Çin, Kanada, Avustralya, İtalya, Rusya, Türkiye, Arjantin, Suudi Arabistan, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya, Meksika, Endonezya.

                                  “Türkiye” G20 ülkeleri arasında üretkenlik kapasitesinde 12. sırada yer almaktadır.

                                  • Dijital Güç

                                  IMD-Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü’nün “Dünya Dijital Rekabet Gücü 2024” genel sıralamasında Türkiye, değerlendirmeye alınan 67 ülke içinde 55. sırada yer alıyor. 2020’de ise 64 ülke içinde 44. sırada görünüyor.

                                  Dünya Ekonomik Forumu (weforum.org) internet sayfasında dijital teknolojilerin önemi konusunda şunlar söyleniyor: “Dijital teknolojiler etkili bir şekilde uygulandığında, yalnızca eğitim ve işin okullardan ve ofislerden eve taşınmasını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda şirketlerde ve hükümetlerde süreçleri organize etmenin giderek daha verimli yollarını da sağlıyor.

                                  3D baskı, artırılmış ve sanal gerçeklik, sensörler, yapay zekâ, kuantum hesaplama ve robotik gibi yeni teknolojiler de hemen hemen her sektörü altüst etme potansiyeline sahiptir. Bu teknolojilerdeki ulusların rekabet gücü, ülkelerinin önümüzdeki on yıllarda ne kadar müreffeh olacağını belirleyecektir.”

                                  Aynı yerde “Dijital Yükseliş” bölümünde 2018 ve 2020 arasında göreceli dijital rekabet gücünde oluşan değişiklikler üzerinde duruluyor. G7 içinde, Kanada en fazla ilerleme kaydeden ülke. Japonya ve Almanya G7 içinde bu bağlamda en fazla düşüş yaşayan ülkeler olmuştur. İtalya, bir önceki yıl sonuncu sırada yer aldığı G7 içindeki konumunu 2021’de ikinci sıraya yükseltebilmiştir.

                                  G20 içinde ise Çin dijital rekabette önemli kazanımlar elde ederken, ABD aynı zaman diliminde kayıplar yaşamıştır. G20’deki en iyi “Dijital Yükselen” ülkeler sırasıyla Çin, Suudi Arabistan, Brezilya, Arjantin ve Türkiye olmuştur. Hindistan, Japonya ve Almanya ise sonuncu durumdadır. Bunun yükselme ve gerileme anlamında bir sıralama olduğunu dikkatten kaçırmamalıyız. Kuzey Kürdistan-Türkiye’de bu dönemdeki yükselişin sonraki yıllarda sürdürülemediği görülüyor.

                                  • Küresel İnovasyon Endeksi

                                  Buraya “globaltechmagazine.com” internet sitesinde yer alan WIPO- “Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü”nün “Küresel İnovasyon Endeksi”ni de ekleyebiliriz. Burada 2023 yılının en yenilikçi ekonomilerinin hangileri olduğu konuyor. “Bilim yatırımları, teknolojik ilerleme, teknolojinin benimsenmesi ve sosyo-ekonomik etki gibi 4 ana metrikle 132 ülkenin listelendiği endekste, inovasyona yönelik performansıyla 13 yıldır zirvedeki yerini koruyan İsviçre 67,6’lık puanla bayrağı yine elinde tutuyor. 2023’teki ilerlemesiyle önceki yıla kıyasla ABD’yi bir basamak geride bırakan İsveç de 64,2 ile ikinci olarak konumlanıyor. Onları Birleşik Krallık, Singapur ve Finlandiya takip ediyor. 2024’te bilim ve teknoloji alanında vites yükseltmeyi hedefleyen Türkiye ise 2022’ye göre iki sıra düşerek listede 39. sıraya yerleşiyor”.

                                  İmalat sanayisinin durumu ve önemi

                                  İmalat sanayisinin ekonomi içindeki yeri, bir ülkenin gelişme sürecindeki en temel göstergedir. Ülkeler geliştikçe sektörlerin ekonomi içindeki payları da değişim gösterir. Önceleri tarım gibi doğal kaynaklara dayalı sektörler ekonomi içinde önemli bir paya sahipken, ülke geliştikçe bu pay yerini imalat sektörüne bırakır ve hizmet sektörünün payı da artmaya başlar. İmalat sanayi içinde yer alan makine sanayisinin gelişmesi sayesinde tarımda makineleşme artar ve kapitalist üretim ilişkisi baskın duruma gelir. Gelişmiş ülkelerde ekonomi içinde hizmetler sektörü en önemli sektör hâline gelmiştir. Ancak bu sektörün temelinde yatan da sanayi sektörü ve onun önemli bileşeni olan imalat sanayi sektörüdür. Şu veya bu oranda gelişmiş bir imalat sanayisi olmaksızın diğer sanayi alt sektörlerindeki gelişme de imalat sanayisince desteklenemez, buradaki gelişme güdük kalır veya ancak dışa bağımlı olarak gelişme gösterebilir.

                                  İmalat sanayisi tarım ve diğer mamul mal üreten sektörlerin daha verimli çalışması için makineler üretir, altyapıyı inşa etmek ve çalıştırmak için gerekli alet ve malzemeleri sağlar, hizmetler sektörünün gelişmesi için yeni ürünler geliştirir.

                                  Bir ülkenin imalat sanayisi ne kadar gelişmişse ekonomik açıdan dışa bağımlılığı o kadar az olur. Üretilen ürünlerin miktarı kadar niteliği de önemlidir. Nitelikli imalat, ihracat rakamlarına olumlu olarak yansır ve burjuva iktidarı koşullarında ülke kapitalizminin güçlenmesini sağlar.

                                  Tarihsel süreç, teknolojik gelişmelerin genelde imalat sanayisi ile ortaya çıktığını gösterir. Teknolojik gelişmelerin artması ise imalat sanayinin sermaye yoğun üretim teknolojisine sahip olmasına ve sanayideki verimlilik artışlarının diğer sektörlere göre daha yüksek olmasına sebep olmuştur.

                                  Sonuçta ülkelerin imalat sanayileri ve onun içinde makine sanayisi, gelişme açısından belirleyici öneme sahiptir. Bu nedenle bu sektörler üzerinde ayrıntılı biçimde durulacaktır.

                                  Burada imalat sektörü açısından dünya ve Kuzey Kürdistan-Türkiye’deki gelişmeleri kapsayan “TMMOB Makina Mühendisleri Odası” kaynaklı “İmalat Sanayiine Bütünsel Bir Bakış, 2003-2021 Dünya ve Türkiye” adlı çalışmadan yararlanacağız. Yaptığımız alıntılara kendi yorumlarımızı katacağız. Bakış açılarımızdan kaynaklanan farklardan dolayı farklı sonuçlara varma durumu söz konusu olduğunu belirtelim.

                                  İmalat sanayii katma değeri ve yapısı

                                  Dünya genelinde yaratılan GSYH’nin ortalama olarak yüzde 16,1’i (son 10 yıllık ortalama) imalat sanayisi katma değerinden oluşmaktadır. 2002 yılında 5,8 trilyon dolar olan imalat sanayii katma değeri, 2002-2021 döneminde yüzde 180 artarak 16,4 trilyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

                                  Tablo 2’de Dünya Bankası veri tabanından yararlanılarak hazırlanan “Dünya İmalat Sanayii Katma Değerinin Gelişimi ve Ülke/Ülke Gruplarının Payı” yüzde olarak verilmiştir.

                                  Buna göre;

                                  2004-2021 arası 17 yıllık dönemde imalat sanayii katma değerindeki artış dolar üzerinden yüzde 125 olmuştur.

                                  Listede yer alan ülkeler ve ülke grupları bazında gerçekleşen değişiklikler şöyledir:

                                  Dönem boyunca tabloda yer alan tüm ülke ve ülke gruplarında imalat sanayii katma değerinde artış olmakla birlikte, artış oranları birbirinden farklılaşmaktadır. Bu artış oranları yüzde olarak şöyle gerçekleşmiştir: Çin 678, Hindistan 298, Güney Kore 120, Rusya 186, Türkiye 159, Brezilya 54, Güney Afrika 7.

                                  Tabloda yer alan ülkelerden dördünün dünya ortalaması üzerinde gelişme gösterdikleri görülüyor. Kuzey Kürdistan-Türkiye ortalama üzerinde gelişme gösterenler arasında dördüncü sırada yer almaktadır ve görüldüğü üzere Çin’in durumu bir başkadır.

                                  Gelişmeye bağlı olarak dünya katma değerinden alınan pay da değişmiştir: Çin payını 8,60’dan 29,76’ya, Hindistan 1,54’ten 2,73’e, Rusya 1,24’ten 1,57’e, Türkiye 0,95’ten 1,10’a arttırırken, payı azalan ülkelerde oranlar, Güney Kore 2,85’ten 2,79’a, Brezilya 1,39’dan 0,95’e, Güney Afrika 0,63’ten 0,3’e biçiminde oluşmuştur.

                                  Avrupa Birliği’nin payının 25,33’ten 15,55’e, Yüksek Gelir Grubu Ülkelerin payının 76,42’den 52,98’e gerilemesine karşın, tabloda yer alan Orta Yüksek Gelir Grubu Ülkelerin payının 17,50’den 38,62’ye çıktığı görülüyor.

                                  Buradan şu sonuçları çıkarabiliriz:

                                  Küresel payı dikkate alınmaya değmez konumda bulunan ve “Düşük Gelir Grubu” olarak adlandırılan ülkeler, imalat sanayisi gelişmiş olan ülkelere –başta en gelişmiş emperyalist ülkelere olmak üzere– bağımlı durumdadırlar. Bunlar dünya nüfusu içindeki payları açısından azınlıkta olmalarına karşın ülke sayıları bağlamında çoğunlukta olan ülkelerdir.

                                  Orta-yüksek gelir grubuna dâhil olan ülkeler paylarını yüksek gelir grubu aleyhine arttırmışlardır. Bu gelişme bu grup ülkelerinin, aralarında farklar bulunmakla birlikte, yüksek gelir grubu ülkelerden görece bağımsızlaştıklarını ve bu eğilimin artan biçimde sürdüğünü gösterir. Bu grup ülkelerin içinde Çin’in konumunun diğerlerinden farklı olduğu su götürmez; o tek başına bu grubun payının yüzde 77’sini karşılar durumdadır ve artışın esas kaynağı odur. Grubun geri kalan ülkeleri aralarındaki farklarla birlikte paylarını bir bütün hâlinde grup olarak korumuşlardır. Bu grup ülkelerin bir bölümünde artış, bazılarının payında azalma yönünde gelişme olmuştur.

                                  “İmalat sanayii katma değerinde, 2004-2021 döneminde, yüksek gelir grubu ülkelerin payı yaklaşık 24 puanlık bir azalış gösterirken, orta yüksek gelir grubu ülkelerin payında aynı oranda bir yükseliş yaşanmıştır. 2021 yılı itibarıyla imalat sanayii katma değeri içinde yüksek gelir grubu ülkelerin payı %53 iken, Türkiye’nin de içinde yer aldığı orta yüksek gelir grubu ülkelerin payı %46,7, düşük gelir grubu ülkelerin payı ise %0,3’tür.

                                  Ülke GSYH’si içinde imalat sanayii katma değerinin payı incelendiğinde; yüksek gelir grubu ülkelerde imalat sanayii katma değer payının, dünya ortalamasının altında, %13 seviyesinde olduğu görülürken, orta yüksek gelir grubu ülkelerde ise dünya ortalamasının bir hayli üzerinde, %22-23 mertebesinde olduğu dikkati çekmektedir. Ülke bazında değerlendirildiğinde Çin’de, imalat sanayii katma değer payının yüksek olduğu görülürken, yıllar itibarıyla azalış kaydettiği dikkati çekmektedir. Çin’de GSYH içinde imalat sanayii katma değerinin payı 2004’te %32 iken, 2021’de %27,4 olarak gerçekleşmiştir. Güney Kore’de ise imalat sanayii katma değerinin GSYH içindeki payı stabil olup %25-26 seviyesindedir”.

                                  Tablo 3’te İmalat Sanayii Katma Değerinin GSYH içindeki payı yüzde olarak verilmiştir. Tabloda yukarıda alıntıda söz edilenler dışında dikkat çekici bir durum Kuzey Kürdistan-Türkiye’de payın artış göstererek 16,9’dan 22,2’ye çıkmış olmasıdır. Yüksek gelir grubu ülkelerde oran 15,5’ten düşerek 13,4’ü gördükten sonra 14,5’e yükselmiştir.

                                  Bu verilerden yola çıkarak şunu da düşünebilir, tartışabiliriz: Küresel çapta bakıldığında, imalat sanayi üretiminin “orta yüksek gelir grubu” ülkelere kaydığı, “yüksek gelir grubu” ülkelerde hizmet sektörünün görece daha gelişmiş olduğu görülüyor.

                                  (Bu gelişme, küresel çapta daha fazla sermayeye sahip olan gelişmiş kapitalist/emperyalist ülke kapitalistlerinin “orta yüksek gelir grubu” ülkelere yaptıkları doğrudan sermaye yatırımları katkısıyla da gerçekleşiyor.

                                  Yalnız günümüzde bu emperyalist ülkelerin yaptıkları yatırımlar sonucu yaşanan gelişme ile yüz yıl öncesi koşullarda gerçekleşen gelişme arasında ciddi bir fark bulunuyor. Eskiden ülke dışına yapılan yatırımlar, bir avuç emperyalist ülkenin –birbirlerine yaptıkları bir yana– sömürge, yarı-sömürge ülkelere yapması biçiminde idi. Bu sömürge, yarı-sömürge ülkelerde ise kapitalizm pek gelişmemişti ve henüz gelişme aşamasında idi. Gözle görülür bir emperyalist sömürü, sömürgesel ve yarı-sömürgesel bağımlılık söz konusu idi ve buna karşı oluşan ulusal etmen/ulusal başkaldırılar vb. yaygındı.

                                  Günümüzde, geçmişin sömürge, yarı-sömürge ülkelerinin birçoğu siyasi bağımsızlıklarını kazanmış durumdadır. Bunların bir bölümünde kapitalizm de epey gelişmiş durumdadır.

                                  Bu iki farklı objektif durumun farklı sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. Özellikle yukarıda kıyaslama içine giren ülkeler, G20 içinde büyük emperyalistler dışındaki diğer ülkeler için bu daha açık gibi).

                                  “İmalat sanayiinin yapısal durumunu ve ülkeler arasındaki farklılığı ortaya koyan önemli göstergelerden bir tanesi de çalışan başına katma değerdir. Sektörün verimlilik düzeyinin bir göstergesi olan çalışan başına katma değer, gelişmiş ülkelerde bir hayli yüksek iken Türkiye gibi orta yüksek gelir grubu ülkeler ve az gelişmiş ülkelerde düşük düzeyde bulunmaktadır. Nitekim imalat sanayiinde çalışan başına ortalama katma değer yüksek gelir grubu ülkelerde 87.000 USD seviyesinde iken orta yüksek gelir grubu ülkelerde ortalama 26 bin USD düzeyindedir”.

                                  Grafik 1’de İmalat Sanayiinde Çalışan Başına Katma Değer (Ülke/Ülke Gruplarına Göre, USD) verilmiştir. Burada yukarıdaki alıntıda söylenenler dışında başka şeyler de göze çarpıyor. Grafikte 2004-2019 arası veriler yer alıyor. Buna göre AB ortalaması 66.449 USD, OECD ortalaması 77.191 USD’dir. Yüksek gelir grubu ülkeler bu tutarın üzerinde ortalama çalışan başı katma değere sahiptir. Ama burada sadece gelinen düzey değil, gelişmenin yönünü daha iyi görebilmek amacıyla, artış tutarı ve hızı da dikkate alınmalıdır. Dönem boyunca artış yüksek gelir grubunda yüzde 15, Almanya’da yüzde 25 (85.123) olurken, Çin’de yüzde 190 (27.436), orta-yüksek gelir ülkelerinde yüzde 100 (26.310), Kuzey Kürdistan-Türkiye’de ise yüzde 60 (36.800) olmuştur. Eğilim, orta-yüksek gelir ülkelerinin aradaki farkı kapatmaları yönündedir; tabii farklı oranlarda olmak üzere. Çin’in durumu artış oranı açısından yine farklıdır, ama Kuzey Kürdistan-Türkiye’de çalışan başına katma değerini yüksek gelir grubu ortalamasının dört katı oranında arttırabilmiştir; çalışan başına katma değeri orta-yüksek gelir ülkeleri ortalamasının, bu arada Çin’dekinin epey üzerindedir. Bu, grup ülkeleri içinde yer alan Kuzey Kürdistan-Türkiye’de verimliliğin görece yüksek olduğunun bir göstergesidir.

                                  “İmalat sanayinin kalitesini ortaya koyan gösterge niteliğinde olan orta ve yüksek teknolojili sektörlerin toplam imalat sanayi katma değeri içindeki payı da imalat sanayiindeki yapısal durumu ortaya koyan bir diğer önemli göstergedir. Yüksek gelir grubu ülkelerde imalat sanayiinin GSYH içindeki payı azalış göstermekle birlikte özellikle üretimin teknoloji içeriğini ifade eden orta ve yüksek teknolojili sektörlerin payının yükseldiği dikkati çekmektedir.

                                  1990-2019 dönemini kapsayan 29 yıllık sürede Güney Kore imalat sanayii katma değeri içinde orta ve yüksek teknolojili ürün payı 18,7 puan artarak %63,8 düzeyine ulaşırken, AB ülkelerinden ve önemli bir sanayi ülkesi olan Almanya’da orta ve yüksek teknolojili ürünlerin payı, 8,9 puan artarak %60,7 olmuştur. Bu dönemde Fransa imalat sanayiinde bu oran %2,1 puan azalmasına rağmen %50,4 olarak gerçekleşirken, Japonya’da 5,7 puan artarak %56,6, Çin’de 3,6 puan artarak %41,5, Hindistan’da ise 1,3 puan artarak %41,3 düzeyinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde Türkiye imalat sanayii katma değerinde orta ve yüksek teknolojili ürünlerin payı, 7,4 puan artış göstererek, %33,7 olmuştur. Bu oran 2021 yılı itibarıyla ise %33,2 olarak gerçekleşmiştir.”

                                  Orta ve yüksek teknolojili ürünlerin önemi açık olmakla birlikte, veriler bir bütün olarak incelendiğinde bunun tek başına yeterli ve belirleyici olmadığı da görülüyor. Örneğin orta ve yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi içindeki payının oldukça yüksek ve Kuzey Kürdistan-Türkiye’dekinden (yüzde 33,7) 1,89 kat fazla olan Güney Kore (yüzde 63,8), diğer verilerle bakıldığında Kuzey Kürdistan-Türkiye kadar başarılı gözükmemektedir. Yukarıda daha önceki verilerde imalat sanayiinde dünya katma değerinden alınan payın yüzde olarak Kuzey Kürdistan-Türkiye’de 0,95’ten 1,1’e artarken (bu yüzde 15,8 artış anlamına gelir), Güney Kore’de 2,85’ten 2,79’a düştüğünü (bu yüzde 2,1 azalma demektir) görüyoruz. Aynı biçimde ülke GSYH’si içinde imalat sanayii katma değerinin payı incelendiğinde, Güney Kore’nin imalat sanayii katma değerinin GSYH içindeki payı yüzde 25-26 düzeyinde takılmış iken, Kuzey Kürdistan-Türkiye’de bu oran yüzde 16,9’dan 22,2’ye yükselmiştir.

                                  Bir konu üzerinde daha durmalıyız. İmalat sanayi içinde teknoloji yoğun ürünlerin oranının yüksek olmasının ülkenin gelişmişliği ile bir bağı vardır kuşkusuz. Emperyalistleşme açısından da belli bir oranı yakalamış olmanın, teknoloji yoğun üretimin artış yönünde sürmesinin önemi olmakla birlikte, bu tek başına belirleyici bir kriter gibi ele alınmamalıdır. Yukarıdaki veriler de bunu destekler niteliktedir; en yüksek oranı yakalamış Güney Kore’nin, Almanya, Fransa, Çin gibi ülkelerden daha büyük emperyalist olduğu düşünülemez.

                                  İmalat sanayii ihracatında ürünlerin teknoloji düzeyine bakıldığında ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır: “Dünya Bankası verilerine göre; 1990-2019 dönemini kapsayan 29 yıllık sürede yüksek gelir grubu ülkelerden Almanya’da orta ve yüksek teknolojili ürün ihracatının payı, 5 puan artarak %73,9 düzeyine ulaşırken, Fransa’da 7,2 puan artarak %66,5, İtalya’da 3,7 puan artarak %53,8, Japonya’da 2,5 puan artarak %80,6, Güney Kore’de 22,7 puan artarak %73,8 olmuştur. Bu dönemde, orta yüksek gelir grubu ülkelerden Çin’de ise orta ve yüksek teknolojili ürün ihracatının payı 31,8 puan artarak %60,3 olurken, Hindistan’da ise 18,6 puan artarak %36,7 olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde Türkiye imalat sanayii ihracatında orta yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin payı, 24,1 puan artış göstererek, %44,4 olmuştur.”

                                  Buradan “imalat sanayii ihracatının teknoloji düzeyi incelendiğinde yüksek gelir grubu ülkelerde imalat sanayii ihracatında orta ve yüksek teknolojili ürün payının yüksek olduğu, orta yüksek gelir grubu ülkelerde ise bu oranın daha düşük olduğu görülmektedir” sonucu çıkarılıyor. Bu kısmen doğrudur, çünkü örneğin Çin’de oran İtalya’nınkinden yüksek duruma gelmiştir. Ayrıca artış hızına bakıldığında, yukarıdaki tüm ülkeler içinde Kuzey Kürdistan-Türkiye, Çin’den sonra ikinci durumdadır. Yüksek gelirli grup ülkelerinde ise, Güney Kore hariç, artış oranının göreceli olarak oldukça düşük olduğu gözden kaçmıyor.

                                  “Türkiye, 2021 yılı itibarıyla GSYH’nin büyüklüğü açısından ülkeler sıralamasında 19. sırada iken, imalat sanayii katma değerinde 12. sırada bulunmaktadır”. Bu, Kuzey Kürdistan-Türkiye’de GSYH içinde imalat sanayisinin öneminin daha belirgin hâle gelmiş olmasının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

                                  Araştırmada bir bölüm “İmalat Sanayiinin ve Alt Sektörlerinin Değerlendirilmesi ve Gelişiminin İncelenmesi”ne ayrılmıştır.

                                  İmalat sanayisinin GSYH içindeki yeri 2002-2021 dönemi için incelenmektedir.

                                  “Temel gösterge grupları; reel göstergeler (girişim sayısı, üretim değeri, üretim endeksi, kapasite kullanım oranı, katma değer, ciro), dış ticaret göstergeleri (ihracat, ithalat ve dış ticaret dengesi), istihdam ve verimlilik göstergeleri, finansal göstergeler (likidite, devir hızları, finansal yapı ve kârlılık oranları) ve imalat sanayi alt sektörlerinin performans analizi olarak belirlenmiştir”.

                                  İmalat sanayisinin GSYH içindeki yeri

                                  Önceki bölümde değinildiği gibi 2002 yılında, cari fiyatlara göre, GSYH içinde yüzde 16,9 olan imalat sanayi katma değerinin payı, 2021 yılında yüzde 22,2’ye yükselmiştir.

                                  “Türkiye’de, 2002-2021 döneminde, imalat sanayiinde yıllık ortalama büyüme hızı %6,3 olarak gerçekleşirken, bu dönemde, GSYH ortalama büyüme hızı ise %5,3 olmuştur”. Yani imalat sanayi büyüme hızı, GSYH’ninkinin üzerindedir. Bu, büyümede imalat sanayi etkisinin görece fazla olduğunu gösterir; büyümenin sürükleyicisi imalat sanayisi olmuştur ve bu, süreç içinde daha büyük bir sanayileşmenin gerçekleştiği anlamına gelir.

                                  İmalat sanayisinde süreç içinde birçok açıdan değişiklik olduğu izlenmektedir.

                                  “Üretim düzeyi sektörün ülke ekonomisi içindeki yerini ortaya koyan önemli göstergelerden birisidir. İmalat sanayiinde 2003 yılında 149,4 milyar USD olan üretim değeri, 2003-2021 döneminde %268 artarak 2021 yılında 550 milyar USD’ye ulaşmıştır. İmalat sanayiindeki üretim değeri alt faaliyet kolları itibarıyla incelendiğinde en yüksek üretim değerinin %14 pay ile ana metal sanayiinde olduğu ve bunu %12,3 ile gıda, %8,5 ile tekstil, %7,8 ile motorlu kara taşıtları ve %6,6 ile fabrikasyon metal ürünlerinin imalatı izlemektedir. Bu beş faaliyet kolu, imalat sanayii üretim değerinin %49’unu oluşturmaktadır”.

                                  2003-2021 döneminde imalat sanayi üretim değerinde sektörel yoğunlaşma ilk 5 sektörde azalma göstermiş, yoğunlaşma diğer sektörlere dağılım göstermiştir.

                                  İlk 5 sektör sıralaması da değişmiş, sıralama 2003’te sektörel olarak gıda, tekstil, giyim eşyaları, ana metal sanayi, otomotiv şeklindeyken, 2021’de ana metal sanayi, gıda, tekstil, otomotiv, metal ürünleri olarak gerçekleşmiştir. Ana metal sanayisinin ilk sıraya yükseldiğini, ilk 5 alt sektör sıralamasında artık giyim eşyalarının olmadığını, onun yerine metal ürünlerinin geldiğini görüyoruz.

                                  2003-2021 sektörlerin üretim değeri değişim (büyüme) oranları (yüzde olarak ve büyüme oranına göre sıralama ile) şöyledir:

                                  Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı 1.438, yani yaklaşık 14,5 katı; diğer ulaşım araçları 834; fabrikasyon metal ürünleri 558,1; kâğıt ve kâğıt ürünleri 549,6; ana metal sanayii 522,3; ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri 483; başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman 477; elektrikli teçhizat 391; kauçuk ve plastik ürünler 389; mobilya 275; motorlu kara taşıtı, treyler ve yarı treyler 258; kimyasallar ve kimyasal ürünler 257.

                                  Geri kalan alt sektörlerde büyüme oranı daha düşük düzeydedir.

                                  Genel olarak bakıldığında sanayi türünün ağır sanayiye doğru kaydığı görülmektedir.

                                  “Grafik 13: Üretim Değerinin Ölçek Büyüklüğüne Göre Dağılımı”nı yüzde olarak gösteriyor.

                                  Kıyaslama yapabilmek ve gelişmenin yönünü göstermek amacıyla buradan çıkarttığımız ilk ve son yıla ait verileri aşağıda tablo halinde veriyoruz.

                                  Yıllar Mikro

                                  (1-9 çalışan)

                                  Küçük

                                  (10-49 çalışan)

                                  Orta

                                  (50-249 çalışan)

                                  Büyük

                                  (250+ çalışan)

                                  2009 11,3 18,2 21,9 48,7
                                  2021 6,4 12,3 22,0 59,3

                                  İmalat sanayisinde üretim değerinin önemli kısmı her iki yıl için, 250 ve üzerinde istihdama sahip büyük işletmelerden kaynaklanmıştır. 2021 yılı itibarıyla üretim değerinin yüzde 59,3’ü büyük ölçekli işletmelerden, yüzde 22’si ise orta ölçekli işletmelerden oluşmaktadır. Girişim sayısının yüzde 87’sini oluşturan mikro işletmelerin üretim değeri içindeki payı ise yüzde 6,4’tür.

                                  12 yıllık süreç içinde orta ölçekli işletmeler, toplam üretim değeri içindeki yerini yüzde olarak korurken, mikro ve küçük işletmeler büyük işletmeler lehine pay kaybına uğramışlardır. Bu, Kuzey Kürdistan-Türkiye imalat sanayisinde yoğunlaşmanın, kapitalizmin gelişme karakteristiğine uygun olarak sürdüğünü göstermektedir. Tekelleşmenin oluşması ve var olanların daha büyümesi açısından esaslı bir zemindir bu

                                  Üretim endeksi                                                                                                                                                            Toplam sanayi ile imalat sanayi üretim endeksi yıllar itibariyle kıyaslandığında imalat sanayi endeksinin görece hızlı artış gösterdiği tespit edilmektedir. Bu, toplam sanayi içinde imalat sanayisinin giderek daha ağır bastığının bir göstergesidir.

                                  2015 yılı üretim endeksi 100 olarak alındığında 2002 yılında 42,5 olan imalat sanayi üretim endeksi, 2002-2021 döneminde yüzde 222 artış kaydederek, 2021’de 136,7 düzeyine ulaşmıştır. Aynı dönemde sanayi üretim endeksi yüzde 209 artış göstererek, 2021’de 135,6 düzeyinde gerçekleşmiştir.

                                  Katma değer

                                  Üretim sürecindeki girdi ile çıktı arasındaki farkı ifade eden katma değer işletme faaliyetinden elde edilen gayri safi geliri kapsamaktadır. İmalat sanayisinde 2003 yılında 37,5 milyar dolar olan katma değer, 2003-2021 döneminde yüzde 236 artarak 2021 yılında 126 milyar dolara ulaşmıştır.

                                  İmalat sanayisinde yaratılan katma değer alt faaliyet kolları itibarıyla incelendiğinde en yüksek katma değerin yüzde 12,8 pay ile ana metal sanayiinde olduğu ve bunu yüzde 9,9 ile tekstil, yüzde 8,9 ile gıda, yüzde 7,5 ile motorlu kara taşıtları ve yüzde 7,2 ile kimyasallar ve kimyasal ürünler izlemektedir. Bu beş faaliyet kolu, imalat sanayi katma değerinin yüzde 46,3’ünü oluşturmaktadır.

                                  2003 yılında sıralama ve oranlar yüzde olarak şöyle idi:

                                  Tekstil (12,6), Gıda (12,2), Giyim (10,4), Otomotiv (8,5), Ana Metal (7,5).

                                  Katma değer oluşumunda alt sektörler bazında yaşanan değişiklik ve bu değişikliğin ağır sanayi yönünde olduğu açıkça görülüyor.

                                  Aynı dönemde ilk 5 sektörün katma değerinde yoğunlaşma oranı azalma göstererek yüzde 35,2’den 31,5’e gerilemiştir. Bu, geri kalan diğer sektörlerde de görece olumlu gelişmeler olduğunu gösterir.

                                  2003-2021 döneminde katma değerde en yüksek artış yaklaşık 13 kat artışla (yüzde 1.338,9) makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımında gerçekleşirken bunu yüzde 746 ile diğer ulaşım araçları, yüzde 572 ile kâğıt ve kâğıt ürünleri, yüzde 515 ile fabrikasyon metal ürünleri izlemiştir. Tütün ürünleri imalatında ise bu dönemde katma değerde yüzde 30 azalış gerçekleşmiştir. Bu dönemde 13 alt faaliyet kolu tarafından yaratılan katma değerde, imalat sanayii ortalamasının üzerinde artış gerçekleşirken, 11 faaliyet kolunda ise ortalamanın altında bir performans yaşanmıştır. Katma değer açısından imalat sanayii içinde ilk üç sırada yer alan sektörlerden ana metal sanayiinde katma değer, 2003-2021 döneminde, yüzde 475 artarken, tekstil ürünleri imalatında ancak yüzde 163, gıda ürünlerinin imalatında ise ancak yüzde 144 artış gerçekleşmiştir.

                                  Diğer görece hızlı artış gösteren alt sektörler, yüzde 381,9 ile “başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman” ve yüzde 256,1 ile “bilgisayarlar, elektronik ve optik ürünler” olmuştur.

                                  Görece hızlı gelişen sektörlerin hangileri olduğuna odaklanıldığında, gelişimin hangi yönde olduğu daha iyi görülüyor. Tabii “bilgisayarlar, elektronik ve optik ürünler” sektöründeki gelişmenin, küresel eğilime ve bu sektörün yüksek teknoloji ürünler içindeki yerine bakıldığında daha yüksek olması beklenirdi. Burjuva yönetim tarafından stratejik olarak belirlenen ve buna uygun teşvik mekanizmaları devreye sokulan sektörde önümüzdeki dönem gelişmeleri dikkatle izlenmelidir.

                                  İmalat sanayisinde yaratılan katma değerin önemli kısmı 250 ve üzerinde istihdama sahip büyük işletmelerden kaynaklanmıştır. 2021 yılı itibarıyla katma değerin yüzde 65,3’ü büyük ölçekli işletmelerden, yüzde 21,5’i ise orta ölçekli işletmelerden gelmektedir. Girişim sayısının yüzde 87’sini oluşturan mikro işletmelerin katma değer içindeki payı ise yüzde 3,8’dir. Yukarıdaki grafikte mikro işletmelerin aynı yıl içinde, toplam üretim değerinin yüzde 6,4’ünü gerçekleştirildiği paylaşılmıştı. Şimdi yaratılan katma değerin, bu üretim değerinin çok altında olduğunu görüyoruz. Bu, mikro işletmelerdeki verimliliğin, kâr oranının görece düşük olduğu anlamına da gelir.

                                  2009-2021 döneminde üretim değerinde büyük ölçekli işletmelerin payında yaklaşık 12 puanlık önemli bir artış yaşanırken, mikro ve küçük işletmelerin payında azalış gerçekleşmiştir.

                                  Grafik 18: Katma Değerin Ölçek Büyüklüğüne Göre Dağılımı (%2009-2021)

                                  Yıllar Mikro

                                  (1-9 çalışan)

                                  Küçük

                                  (10-49 çalışan)

                                  Orta

                                  (50-249 çalışan)

                                  Büyük

                                  250+ çalışan)

                                  2009 8,0 16,1 22,1 53,8
                                  2021 3,8 9,4 21,5 65,3

                                  Toplam üretim değerinin grafik 13’te aktardığımız gibi yüzde 59,3’ünü gerçekleştiren büyük işletmelerin, katma değerin yüzde 65,3’ü gibi daha büyük oranını gerçekleştirdiğini görüyoruz. Küçük işletmelerde tersi durum söz konusudur. Bu da yoğunlaşmanın sonuçlarından biridir.

                                  Katma değer oranı

                                  İmalat sanayisinin katma değer oranı (katma değer/üretim değeri) (2021 yılında ortalama yüzde 22,9 olan bu oran 2003 yılında 25,1 imiş.) “Alt faaliyet kollarına göre analiz edildiğinde, en yüksek katma değer oranının %40,6 ile temel eczacılık ürünleri ve eczacılığa ilişkin malzemelerde olduğu ve bunu sırasıyla %33,5 ile diğer ulaşım araçları, %33,1 ile bilgisayarlar, elektronik ve optik ürünlerin izlediği görülmektedir”.

                                  Katma değer oranının görece yüksek olduğu diğer alt sektörler, yüzde 29,2 ile “makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı”, yüzde 28,9 ile “diğer metalik olmayan mineral ürünler”, yüzde 27,6 ile “kimyasallar ve kimyasal ürünler”dir.

                                  Burada, yüksek katma değer oranına sahip sektörlerin yüksek teknolojili ürün üretenler olduğu dikkat çekmektedir. Geleneksel üretim kapsamında olan gıda, deri ve deri ürünleri imalatı gibi düşük teknolojili sektörler ise düşük katma değer oranına sahiptir.

                                  Ciro

                                  Buradaki gelişme de yukarıda üretim değerine göre yapılan sıralama ile paralellik göstermektedir.

                                  2003 yılında 153,7 milyar dolar olan ciro, 2003-2021 döneminde yüzde 275 artarak 575,8 milyar dolara yükselmiştir. İmalat sanayiindeki ciro, alt faaliyet kolları itibarıyla bakıldığında en yüksek değerin yüzde 13,6 pay ile ana metal sanayiinde olduğu ve bunu yüzde 12,8 ile gıda, yüzde 8,5 ile tekstil, yüzde 7,6 ile motorlu kara taşıtları ve yüzde 6,6 ile fabrikasyon metal ürünlerinin izlediği görülmektedir. Bu beş faaliyet kolu, imalat sanayii cirosunun yüzde 49’unu oluşturmaktadır.

                                  2003-2021 döneminde ciro değerinde en yüksek artış yaklaşık 17 kat artışla makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımında gerçekleşirken, bunu yüzde 756 ile diğer ulaşım araçları, yüzde 583 ile fabrikasyon metal ürünleri, yüzde 561 ile kâğıt ve kâğıt ürünleri izlemiştir. “Bu dönemde 12 alt faaliyet kolunda ciro, imalat sanayii ortalamasının üzerinde artış gösterirken, 12 faaliyet kolunda ise ortalamanın altında bir performans yaşanmıştır. Ciro değeri açısından imalat sanayii içinde ilk üç sırada yer alan sektörlerden ana metal sanayiinde ciro, 2003-2021 döneminde, %522 artarken, tekstil ürünleri imalatında %154, gıda ürünlerinin imalatında ise %241 artış gerçekleşmiştir”.

                                  İmalat sanayisinde sağlanan cironun önemli kısmı 2021 yılında da beklendiği gibi, 250 ve üzerinde istihdama sahip büyük işletmelerden kaynaklanmıştır; oransal olarak bu, yüzde 57,8 anlamına geliyor. Mikro işletmelerin ciro değeri içindeki payı ise yüzde 7,4’te kalmıştır.

                                  İhracat                                                                                                                                                                         İmalat sanayi ihracatı, 2003’te 44,5 milyar dolar iken, 2021’de 211,5 milyar dolara ulaşmıştır. Toplam ihracat içerinde imalat sanayiinin payı da bu dönemde ciddi artış göstererek yüzde 37’den yüzde 94 düzeyine yükselmiştir.

                                  İmalat sanayisi içerisinde en yüksek ihracat değerine sahip alt faaliyet kolu ise ana metal sanayisidir. 2021 yılı itibarıyla yüzde 19,2 pay ile ana metal ilk sırada yer alırken, bunu sırasıyla yüzde 16,6 ile motorlu kara taşıtları, yüzde 12,4 ile giyim eşyası, yüzde 10,5 ile gıda ve yüzde 10,1 ile makine ve ekipman sektörü izlemektedir. Bu beş faaliyet kolu, imalat sanayii ihracat değerinin yüzde 69’unu oluşturmaktadır.

                                  İhracatın bileşimi süreç içinde ciddi bir değişim göstermiştir. 2003 yılında ihracattaki payı yüzde 22,4 olan ve en yakın takipçisinin iki katı orana sahip olan giyim eşyası ciddi gerileme gösterirken, ana metal sanayisinde büyük atılım olduğu görülüyor. Burada “makine ve ekipman sektörü”ndeki ihracat artışına özellikle dikkat çekmeliyiz.

                                  “İhracat büyüklüğü açısından imalat sanayii içinde ilk üç sırada yer alan sektörlerden ana metal sanayiinde ihracat, 2003-2021 döneminde, %644 artarken, motorlu kara taşıtları imalatında %398, giyim eşyası imalatında ise %87 artış gerçekleşmiştir”.

                                  İstihdam

                                  2003 yılında imalat sanayinde 2,2 milyon kişi olan çalışan sayısı, 2003-2021 döneminde yüzde 116 artarak, 2021 yılında 4,7 milyon kişi düzeyine ulaşmıştır. Nereden Nereye Türkiye dönemine (s. 107, Ocak 2008 verisi) göre artış iki katın üzerindedir. (2024’ün ilk aylarında yaşanan istihdam kayıpları ile sayının 4,8 milyona indiği bilgisi kimi yayın organlarına yansıdı. 2021 sonrasında da bir artış yaşandığı görülüyor.)

                                  “İmalat sanayiindeki çalışan sayısı alt faaliyet kolları itibarıyla incelendiğinde en fazla çalışan sayısının giyim eşyalarının imalatı, gıda ve tekstil ürünlerinin imalatında olduğu dikkati çekmektedir. Bu üç faaliyet alanındaki çalışan sayısı, imalat sanayii genelinin %38’ini oluşturmaktadır”.  Bu üç faaliyet dalının emek yoğun iş dalları olması nedeniyle bu durum anlaşılır bir sonucu göstermektedir.

                                  Ancak istihdamdaki artış oranları, üretimin yoğunlaştığı alanlardaki gelişmelere ve bu gelişmelere bağlı sıralama değişikliklerine bağlı olarak farklı bir görünüm sunmaktadır. Bu üç faaliyet alanında dönem içinde istihdam artışı sırasıyla ve yüzde olarak 75, 113 ve 49 olurken, en yüksek istihdam artışını gösteren faaliyet alanları yaklaşık 8 kat artışla makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımında gerçekleşmiş, onu yüzde 237 ile diğer ulaşım araçları, yüzde 205 ile fabrikasyon metal ürünleri ile elektrikli teçhizat, yüzde 190 ile kâğıt ve kâğıt ürünleri izlemiştir. Bu imalat sanayi sektörlerindeki gelişmeye bağlı yer değiştirmelerin bir sonucudur.

                                  Çalışan başına katma değer

                                  Burada yukarıda Grafik 1’de 2019 yılı için 36.800 dolar olarak paylaşılan veri ile çelişkili biçimde “İmalat sanayii genelinde çalışan başına katma değer, USD bazında, 2003-2021 döneminde %54,8 artarak 26.744 USD olarak gerçekleşmiştir” denmekte. İki yıl içinde ve verimliliğin artış yönünde olduğu koşullarda böyle bir düşüş beklenen bir gelişme gibi gözükmüyor.

                                  Çalışan başına üretim endeksi (verimlilik)

                                  “Üretimde çalışan kişi başına üretim olarak adlandırılan emek verimlilik endeksi (üretim artış endeksi/istihdam endeksi), 2009-2021 döneminde, imalat sanayi genelinde %28,6 artarak 113,2 olurken, aynı dönemde çalışılan saat başına verimlilik endeksi %47,7 artarak 124,1 olarak gerçekleşmiştir”. En yüksek verimliliğin “bilgisayarlar, elektronik ve optik ürünler imalatında” oluştuğu görülüyor.

                                  Bu, kapitalizmin kendi yasaları çerçevesinde geliştiğinin ve sömürü oranının arttığının da bir işaretidir.

                                  Ar-Ge harcamaları ve imalat sanayinin teknolojik yapısı

                                  İmalat sanayi Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı 2003 yılında yüzde 0,43 iken, 2021’de yüzde 1,13’e yükselmiştir.

                                  “İmalat sanayiinde 2021 yılı itibarıyla Ar-Ge harcamaları toplamı 32,7 milyar TL (3,7 milyar USD) olup toplam Ar-Ge harcamalarının %40’ını oluşturmaktadır.

                                  İmalat sanayiinde Ar-Ge personeli olarak çalışan sayısı, 2021 yılı itibarıyla, 75.509 kişi olup bunun %70’i araştırmacı personelidir. Ar-Ge personeli açısından imalat sanayi, toplam Ar-Ge personeli sayısının %21,1’lik kısmını oluşturmaktadır.

                                  İmalat sanayiinde yapılan Ar-Ge harcamalarının önemli bir bölümü teknoloji düzeyi yüksek olan üretim grubuna aittir. 2021 yılı itibarıyla Ar-Ge harcamaları içinde yüksek teknoloji grubunun payı %47,5 iken, orta-yüksek teknoloji grubu %39,6, düşük teknoloji grubu %4,6, orta-düşük teknoloji grubu %8,3 paya sahiptir.

                                  Firmaların yapmış olduğu Ar-Ge harcamalarının patent, faydalı model ve tasarım sayılarına olan etkisi değerlendirildiğinde 2003-2021 döneminde önemli bir artışın olduğu dikkati çekmektedir. Bu dönemde patent tescil sayısı %965 artarken, faydalı model tescil sayısı %280, marka tescil sayısı %480, tasarım tescil sayısı ise %200 artış göstermiştir”.

                                  Ar-Ge harcamalarının yüzde 87,1 gibi büyük bir oranı yüksek ve orta-yüksek teknoloji grubunda yapılmıştır.

                                  Ar-Ge çalışmalarında bu gelişmeler olurken, imalat sanayisinin teknoloji düzey durumu güncel olarak şöyledir:

                                  “Yüksek teknolojili ürün üretiminin %3,1 olduğu imalat sanayinde, orta-yüksek teknolojili ürün üretiminin payı %25,4 düzeyindedir. Teknolojik yapı 2009-2021 dönemi itibarıyla değerlendirildiğinde, dönem içerisinde imalat sanayii üretiminde yüksek ve orta yüksek teknolojili ürün üretiminin payında önemli bir değişiklik olmadığı görülürken, düşük teknolojili ürün payında yaklaşık 7 puanlık bir azalma olduğu, orta-düşük teknolojili ürün payında ise yaklaşık 6 puanlık bir artış olduğu dikkati çekmektedir.

                                  İmalat sanayinin teknoloji düzeyi katma değer açısından incelendiğinde, 2021 yılı itibarıyla yaratılan katma değerin %5,2’lik kısmının yüksek teknolojili ürünlerden oluştuğu görülürken, %28’lik bölümünün de orta-yüksek teknolojili ürünlerden sağlandığı dikkati çekmektedir.

                                  Yüksek teknolojili ürün ihracatının %3 olduğu imalat sanayiinde, orta-yüksek teknolojili ürün ihracatının payı %33,4 düzeyindedir”.

                                  Ar-Ge alanındaki hızlı gelişmenin imalat sanayi üretimine olumlu anlamda pek yansımadığı görülüyor. Belki burada henüz sözcüğünü kullanmak da yerinde olabilir. Çünkü bütün bu çalışmalar sonunda elde edilen teknolojilerin üretime yansımayacağı düşünülemez. Küresel ölçekte gelişmelere bakıldığında, bu açıdan genellikle sıçramalar biçiminde değişiklikler göze çarpıyor. 2021 sonrası döneme bakmalı, önümüzdeki süreçteki gelişmeleri izlemeliyiz.

                                  (TÜİK 10 Şubat 2025 tarihli “Sanayi Üretim Endeksi, Aralık 2024” bülteninde, yüksek teknolojide yıllık artışın yüzde 43,5 olduğu bilgisi yer alıyor.)

                                  İmalat sanayinin finansal yapısı

                                  “2015-2021 döneminde imalat sanayi açısından finansal yapının olumlu bir tablo sergilediğini ortaya koymaktadır.

                                  … imalat sanayinin kısa vadeli yabancı kaynaklarını finanse edecek işletme sermayesi büyüklüğüne sahip olduğu, dönem süresinde net işletme sermayesinin hep pozitif olduğu ve imalat sanayinin likidite yapısının da güçlendiği anlaşılmaktadır”.

                                  Burada “yabancı kaynak”tan kasıt, yabancı sermaye olmayıp, şirket dışı sermaye –ağırlıklı olarak banka sermayesi– anlamındadır.

                                  İmalat sanayisi ile ilgili olarak TÜİK verilerinden önemli gördüklerimizi ve yukarıda değinilmemiş olanları buraya yorumlarla ekliyoruz.

                                  Ekonomik faaliyet türüne göre maddi mallara ilişkin gayri safi yatırım harcamaları

                                  2023 yılında toplam 4,19 trilyon TL olmuştur. Sektörler bazında en büyük yatırım 1,33 trilyon TL ile imalat sanayisine yapılmıştır.

                                  2022 yılında makine ve teçhizat yatırımlarının maddi mallara ilişkin gayrisafi yatırım harcaması içindeki payı yüzde 51,9 iken, 2023 yılında yüzde 52,6 olarak gerçekleşmiştir. Yaklaşık 2,2 trilyon TL tutarında makine ve donanım yatırımlarının 805,6 milyarı imalat sektöründe yapılmıştır. 2023 yılı ortalama dolar kuru 24 TL olduğuna göre burada sırasıyla 91,7 ve 33,6 milyar dolar gibi tutarlar söz konusudur.

                                  İstihdam

                                  İmalat sanayiinde çalışan sayısı 2009 2023 Artış (yüzde)
                                  Toplam 2.417,013 4.729,485 95,67
                                  250 kişi ve üstü çalışan 792.446 1.836,421 131,74

                                  2009-2023 arası 14 yılda imalat sanayiinde çalışan sayısı yaklaşık 2 kat artarken, 250 ve üstü istihdama sahip büyük işletmelerde artış 2,3 kat ile ortalamanın üzerinde olmuştur. Bu da imalat sanayiindeki yoğunlaşmanın göstergelerinden biridir. Bu sektörde büyük işletmelerde çalışan sayısının toplam çalışanlara oranı her iki yıl için yüzde olarak sırasıyla 32,8 ve 38,8 olmuştur.

                                  İMALAT SANAYİ ÜRETİMİNDE ÖNDE GELEN SEKTÖRLER

                                  İmalat sanayi sektöründe makine sanayisinin özel bir önemi bulunmaktadır. Buna aşağıda genişçe yer verilecektir.

                                  Önce ama imalat sanayisindeki gelişmeler ve buna bağlı sektör sıralamasında gerçekleşen değişikliklerin ortaya koyduğu sonuçlara örnek oluşturması amacıyla yükselme gösteren “Fabrikasyon Metal Ürünleri” sektörü ile ilgili bazı bilgileri aktarmak istiyorum. (Veri ve bilgiler İSO’dan)

                                  Fabrikasyon Metal Ürünleri sektöründe yer alan sadece iki faaliyet alanı ile ilgili bilgilere bakıldığında ve kullanım alanlarına dikkat edildiğinde bu iki alt sektörün önemi daha iyi anlaşılıyor. Bu faaliyet alanlarının çıktısı olan ürünler tek başlarına ele alıp değerlendirildiğinde, gelir bağlamında ülkelerin ekonomilerine çok az katkı yaptıkları görülür. Ancak işlevleri açısından değerlendirildiğinde, bunlar olmaksızın sanayi üretiminin de olamayacağından dolayı, önemleri daha iyi anlaşılır. Bu iki faaliyet alanında küresel çapta var olan rekabet de gözden kaçmıyor.

                                  Bağlantı elemanları sanayi

                                  “Fabrikasyon Metal Ürünleri İmalatı” ana sektörü içinde yer alan bu üretim dalı kapsamına girenler; vidalar, cıvatalar, somunlar, rondelalar, pimler, klipsler, mandallar, kaynaklar ve yapıştırıcılar gibi çeşitli şekil ve boyutlarda ürünlerdir.

                                  Kullanım alanı olarak; otomotiv, makine, gemi inşa, raylı sistemler ve havacılık-uzay sanayinden beyaz eşya sanayine, inşaat-yapı işlerinden elektronik sektörüne, savunma sanayinden ve mobilya sanayinden medikal ekipmanlara kadar hemen tüm sanayilerde yer bulmaktadır.

                                  2023 yılında girişim sayısı 660 adete, istihdam ise 14.650 çalışana ulaşmıştır.

                                  Aynı yıl üretim değeri 45,79 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Bu üretim değeri ile GSYH içinde ufak bir yer tutsa da bunlar olmadan sanayi üretimi olamayacağı için bu üretim dalı önemlidir. Aynı şey aşağıda yer verdiğimiz “Tel ve Tel Ürünleri Sanayi” için de geçerlidir. Görüleceği gibi bu alanlarda kapitalist ülkeler arasında bir rekabet de söz konusudur.

                                  “Üretim değeri 2015-2023 arasında ABD doları cinsinden de 2 katından fazla büyüme sağlamıştır.

                                  Bağlantı elemanları sanayinin yarattığı katma değer 2023 yılında 13,46 milyar TL’ye ulaşmıştır. ABD doları cinsinden yapılan hesaplamalarda yaratılan katma değerde 2015 yılından sonra önemli artış olmuştur… Bağlantı elemanları ortalama yüzde 30 katma değer yaratma oranı ile imalat sanayi ortalamasının 4 puan üzerinde bulunmaktadır”.

                                  2015-2023 arasındaki işgücü verimlilik artışı yüzde 47,9 olmuştur ve 2023 yılsonu itibariyle üretim kapasitesi 1.496.255 tondur.

                                  “2023 yılında üretimden satışlardan sağlanan ciro 2,19 milyar dolar olmuştur. Satışların 1,38 milyar doları yurtiçine, 810 milyon doları ise dış pazarlara gerçekleşmiştir.

                                  2023 yılında ihracat 809,7 milyon dolar ve 185.268 ton olmuştur”. Bu, kg başına 4,37 dolar ihraç değeri anlamına geliyor ve ortalama kg başı değerin 3 kat üzerinde bir değere karşılık geliyor.

                                  Dünya genelinde bu sektördeki görünüm nasıldır ve Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin yeri nedir?

                                  “Üretici ülkeler genel olarak dört ana gruba ayrılmaktadır. İlk grupta Çin, ABD, Almanya ve Tayvan yer almaktadır… İkinci grupta geleneksel üretici ve ihracatçı gelişmiş ülkeler yer almaktadır. Bu ülkeler yüksek katma değerli bağlantı elemanlarına ağırlık vermektedir… Artan sayıda gelişen ülke bu grup içine girmektedir. Türkiye bu grupta yer almaktadır. Hindistan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Vietnam, Tayland, Meksika ve Malezya bu grupta yer alan diğer gelişen ülkelerdir”.

                                  “2023 yılı verileri ile Çin en büyük ihracatçı olarak ilk sıradadır. Çin 2023 yılında 9,19 milyar dolar bağlantı elemanı ihracatı yapmıştır. Almanya, ABD ve Tayvan en yüksek ihracat yapan diğer üç ülke olarak Çin’i izlemektedirler.

                                  Geleneksel Avrupalı üretici ülkelerden İtalya Fransa, Hollanda ve Birleşik Krallık ile İsviçre yine önemli ihracatçı ülkelerdir. Asya bölgesinde iki önemli üretici Japonya ve Güney Kore de yüksek ihracat gerçekleştirmektedir.

                                  Bu ülkelerin ardından Hindistan ve Türkiye sıralanmaktadır. Her iki ülke de ihracatlarını ortalamanın üzerinde artırarak ihracat sıralamasında yükselmektedirler.

                                  Türkiye bağlantı elemanları ihracatının, dünya ihracatı içinde 2015 yılında yüzde 0,90 olan payı izleyen yıllarda atmıştır. Türkiye’nin bağlantı elemanları ihracat payı 2022 yılında yüzde 1,56’ya, 2023 yılında ise yüzde 1,63’e yükselmiştir”.

                                  Tel ve tel ürünleri sanayi

                                  Temel olarak metal teller ve ürünleri, kaynak telleri ve yaylar olarak üç ana grupta yer almaktadırlar. Bu ürünler, otomotiv, havacılık, inşaat, alt yapı, raylı sistemler, enerji, savunma sanayi gibi sektörleri içeren çeşitli sanayilerde ve endüstrilerde kullanım alanı bulmaktadır.

                                  2015 yılında girişim sayısı 1.016 iken 2023 yılında 1.440 adete ulaşmış, 2023 istihdamı 18.280 olarak gerçekleşmiştir.

                                  “2023 yılında üretim değeri 81,42 milyar TL veya 3,43 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Üretim değeri 2015-2023 arasında ABD doları cinsinden de 2 katına yakın büyüme sağlamıştır.

                                  Tel ve tel ürünleri sanayinde yaratılan katma değer ise, 2023 yılında 17,02 milyar TL’ye ulaşmıştır.

                                  Tel ve tel ürünleri sanayi üretim kapasitesi 2023 yılı itibariyle 2.880.000 ton olarak hesaplanmıştır… Üretim 2022 ve 2023 yıllarında düşmüş ve 2023 yılında 1.608.933 ton olarak gerçekleşmiştir”.

                                  “2023 yılında üretimden satışlardan sağlanan ciro 3,55 milyar dolar olmuştur. Satışların 2,31 milyar doları yurtiçine, 1,24 milyar doları ise dış pazarlara gerçekleşmiştir. 

                                  Tel ve tel ürünleri ihracatı 2015 yılında 305.416 ton ve 689,1 milyon dolar olarak gerçekleşmiş, ihracat birim fiyatı 2,26 dolar/kg olmuştur. İzleyen yıllarda ihracat artışı yaşanmıştır. 2023 yılında ihracat 395.682 ton ve 1,24 milyar dolar, ortalama ihracat birim fiyatları ise 3,13 dolar/kg olmuştur.

                                  Girdilerin yüzde 95’i yurtiçindendir. Yurtiçinden vasıflı çelik temin edilebilmektedir… Tel ve tel ürünleri sanayinin makine parkı çok yenidir ve modern üretim teknolojisine sahiptir…  

                                  2023 yılı verileri ile Çin en büyük ihracatçı olarak ilk sıradadır. Çin 2023 yılında 9,19 milyar dolar bağlantı elemanı ihracatı yapmıştır.

                                  Türkiye’nin dünya tel ve tel ürünleri ihracatı içindeki payı 2015 yılında yüzde 2,24 iken 2023 yılında yüzde 3,02 olarak gerçekleşmiştir”.

                                  Görüldüğü üzere bu üretim alanı, sanayi üretiminde vazgeçilmez önemi yanında, kapitalist ülkeler arasında küresel çapta rekabetin de nesnesi durumundadır.

                                  Makine sanayi

                                  Bu sanayi sektörü konumuz bağlamında özel bir öneme sahiptir. Zira bu faaliyet alanı, yakın döneme dek, sayıları fazla olmayan gelişmiş kapitalist ve büyük emperyalist güçlerin tekelinde olan bir sektördü. Bu alandaki teknik üstünlüklerine dayanarak, bu güçler dünyayı domine eder durumda idiler. Son 30-40 yıllık süreçte bu alanda sonradan yarışa katılmaya başlayan kapitalist ülkelerin yükselmelerine tanık olduk.

                                  Bu, kuşkusuz önemli bir gelişmedir. Ezen/ezilen ülkeler bağlamında, makine sanayisinin ülke ekonomisinde oynadığı rolün belirleyiciliği vardır. Geçtiğimiz yüzyılın ortalarında “Politik Ekonomi Ders Kitabı”nda (Cilt 1, s. 335-336, İnter Yayınları, Ocak 1992, İstanbul), ağır sanayi ve makine sanayi bağlamında bağımlı ülkelerle ilgili söylenenler önemlidir. Bu ülkelerde “…iktisadi bağımsızlığın temeli olarak ağır sanayi, son derece zayıf gelişmiştir: Makine sanayii hemen hiç yoktur. Egemen tekeller, üretim aletleri sanayiinin oluşturulmasını engellemek için özel önlemlere başvurur: Bunlar sömürge ve bağımlı ülkelere bunun için gerekli olan kredileri vermeyi reddeder ve bunlara gerekli donatımı ve patentleri satmaz”.

                                  Emperyalist sistem sürdüğü müddetçe bu anlayış ve yaklaşım geçerli olacaktır. Kapitalist-emperyalist devletlerin diğer ülkeleri bu açıdan da bağımlı tutarak sömürü çarkını sürdürebilmelerinin temel yolu yukarıdaki alıntıda ortaya konan gibidir.

                                  Süreç içinde bazı ülkelerde ağır sanayi konusunda ve makine sanayisinde gelişmeler olmuşsa, bu, emperyalist güçlerle bir zıtlık, bir çelişki içinde olagelmiştir.

                                  (Bu son yazılanlar, üzerinde daha fazla durulmayı ve tartışılmayı hak ediyor. İleride bunun üzerinde durmalıyız.)

                                  Makine imalat sektörünün sanayileşmiş bir ülke statüsüne ulaşmada kritik rol oynayan stratejik bir alan olduğu, işin doğrudan içinde yer alan burjuva çevrelerce de vurgulanmaktadır. Bunların konu ile ilgili paylaşımlarında, sektördeki gelişimin, sadece ülkenin ekonomik büyümesine değil, aynı zamanda küresel ticaretteki rekabet gücüne de doğrudan katkı sağladığı ortaya konmaktadır.

                                  Bu sektör genel olarak imalat sanayisinin gelişmesinde belirleyici rol oynamaktadır. Şu ve bu oranda gelişmiş bir makine sanayi olmaksızın, ülke kapitalizmi, burjuvazinin azami çıkarlarına uygun biçimde gelişemeyeceği gibi, bu alanda dışarıya bağımlı kalır.

                                  Tersi bir gelişmede, yani makine sanayi gelişmesi durumunda, gelişmeye paralel biçimde sadece ülke içindeki gereksinim karşılanmaya başlanmakla kalınmaz, bu sektörde dünya sahnesinde de boy gösterilmeye başlanır.

                                  Makine sanayi için ağır sanayinin zirve noktasıdır dersek yanlış olmaz. Konusu; demir-çelik, döküm gibi ağır sanayi dallarında üretilen yarı mamul malların, mühendislik bilimi yetenek ve yetkinliklerinin kullanılmasıyla gelişmiş üretim araçlarına döndürülmesidir. Makinelerin elektrik, elektronik sistemlerle donatılması, bu üretim dallarında da paralel bir gelişme sağlanmış olmasını varsayar. Tüm bu üretim dalları birbirlerinin gelişimini teşvik eder. Gelişmeye paralel Ar-Ge çalışmaları da yine karşılıklı biçimde artarak sürer.

                                  Ülkede makine sanayi gibi görece yüksek teknoloji gerektiren bir sektör gelişiyor ve belli bir düzeye gelebiliyorsa, imalat sanayisinin diğer dallarında gelişimi yakalamak çok daha kolay olur. Hatta bu diğer dallarda gelişimin çok daha önce yakalanmış olduğunu düşünmek yanlış olmaz.

                                  Burada makine sanayisinin, ülkelerin küresel sistemdeki konumu konusunda belirleyici önemde rol oynadığını belirterek, ülkelerimizdeki somut durumun ne olduğuna bu alanda rakip ülkelerle kıyaslamalar yaparak bakalım.

                                  Veriler konusunda, sektörde faaliyet gösteren işletmelerin oluşturduğu bir üst kuruluş olan  “Türkiye Makine Federasyonu – Makfed”in Aralık 2024 tarihli “Makine İmalat Sektörü Türkiye ve Dünya Değerlendirme Raporu” adlı çalışmasından yararlanacağım. Burada eksik olan ve ama bence önemli olan veriler konusunda başka kaynaklardan eklemeler yaparak yorumlarda bulunacak, sonuçlar çıkaracağım.

                                  Raporda federasyon başkanının paylaşımına göre 2023 yılında küresel makine sanayi üretiminde bir durgunluk dönemine girildiği koşullarda Türk makine sanayi sektöründe gelişme devam etmiş, “serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatımız yüzde 11 artarak 28,2 milyar dolara” yükselmiştir. Başkan, pandemi sonrası dönemde sektörün 18 çeyreklik bir büyüme göstermiş olduğunu belirttikten sonra sorunlara değiniyor; 2024 yılının üçüncü çeyreğindeki küçülme yüzde 8,6’ya ulaşmış, yılsonu itibarıyla Kapasite Kullanma Oranı da yüzde 72’ye gerilemiştir.

                                  Küresel gelişmelere bağlanan bu olumsuz durumdan çıkış yolları konusunda şöyle görüşler ortaya konmuştur: “İşletmelerimizin dayanaklılığı arttırılmalı”, ”ölçek ekonomisini yakalamak üzere bir araya” gelinip, birlikte iş yapılmalı, “doğrudan yabancı yatırımları da tetikleyecek olan uluslararası işbirliklerine açık” olunmalı, “dijital teknolojileri en etkin şekilde kullanarak verimliliği… arttırıcı çalışmalara odaklan”ılmalıdır.

                                  Son dönemde makine ithalatında yüzde 5 kadar bir düşüş olmasına karşın “hâlâ 15 milyar dolar kadar dış ticaret açığı” verilmesi önemli bir sorundur. Buna bağlı alınması gereken önlemler konusundaki öneriler de sıralanıyor. “Uzak Doğu’nun niteliksiz ve dampingli mallarının haksız rekabetinden korunmaya yönelik alınan tedbirlerin etkinliğinin artırılması gerekiyor”… “Yatırım Teşvik sistemi ithalatı kolaylaştırmak yerine yerli malını destekler yapıya kavuşturulmalı”… “Kamu İhale Kanunu ve istisnaları yanı sıra kamu özel işbirliği projeleri gibi alımlarda, yerli malını tercih eden uygulamalar da geliştirilmeli”.

                                  “Makine alımında karara etki eden temel unsur olan finansmana erişim konusunda, tüm rakiplerimizde olduğu gibi alıcı kredisi olarak adlandırdığımız müşteri finansmanı için etkin bir mekanizmanın oluşturulmasını da elzem görüyoruz”.

                                  “Rekabet ortamını bozan ve ölçek ekonomisinin gelişimini olumsuz etkileyen haksız rekabetle mücadelede, ürün güvenliği başta olmak üzere ithalatta ve piyasada teknik ve idari mevzuata dair piyasa gözetimi ve denetiminin etkinleştirilmesinde yetkili kuruluşlarımıza ihtisas derneklerimizle her türlü desteğe hazırız”.

                                  Görüldüğü gibi federasyon başkanı, tüm rakip ülkelerdeki destek uygulamalarından başka bir şey beklemiyor devletinden. İç pazar rakiplere karşı daha fazla korunmalı ve yerli kapitalistlerin dünya pazarlarına daha etkin yayılabilmesi için gerekenler yapılmalıdır. Hedef ülke pazarlarındaki alıcıları kredilendirip, borçlandırarak mamul ürün dış satımı yapmak tipik emperyalist bir girişimdir.

                                  Ayrıca yıllardan beri ithal makinelerin önemli bölümünün yerli üretimle rahatlıkla ikame edilebileceğini de savunmaktadır aynı şahıs. Bu nedenle önerdiği önlemler, değişik nedenlerle çekici durumda olan ithal makinelerin bir biçimde ve olabildiğince önünün kesilmesi doğrultusundadır.

                                  Öte yandan makine sanayisinin ülke gereksinimlerini büyük oranda karşılayabilecek duruma gelmiş olması ciddi bir gelişmedir.

                                  Türkiye Makine Sektörü Temel Göstergeleri

                                  2020 yılında makine sektöründe 46.225 girişim faaliyet gösterirken; bu sayı 2023 yılında 56.679 adete ulaşmıştır. Makine sektörünün imalat sanayi genelindeki girişimci payı ise yüzde 12,3’e yükselmiştir. Üç yıllık artış yüzde 22,6’dır.

                                  Ancak raporda yer alan başka bir bölümde sanayi tesisi olarak başka bir sayı paylaşılmıştır. Buradan sektördeki girişim sayısının tümünün imalat tesisi olmadığı, sektördeki tüm girişimleri kapsadığı anlaşılıyor. Üretim tesisleri ile ilgili bilgiler aşağıda başka bölümde yer almaktadır.

                                  Makine sektörü cirosu 2020 yılında 231,6 milyar TL iken, 2023 yılında 1.362,3 milyara yükselmiştir. Bu büyük artışta enflasyon artışının büyük etkisi vardır. Her iki yıl için ortalama dolar kuru ile hesaplandığında sırasıyla 33 ve 57 milyar dolar sayılarına ulaşıyoruz. Burada da yüzde olarak 72,7 gibi yüksek bir artışın olduğu görülüyor. Ciro artışının, aynı dönemdeki girişim sayısındaki artışın 3-4 kat üzerinde olduğu görülüyor. Girişimlerin boyutlarının büyüdüğü ve üretim miktarlarının arttığı anlamına gelir bu.

                                  GSYH ve makine sanayi cirolarına bakarak, 2023’te makine sektörü cirosunun GSYH’nın yüzde 5,04’ü gibi bir değere denk geldiğini söyleyebiliriz.

                                  Raporda, Dünya Bankası’nın 2023 yılında Türkiye için kullandığı SAGP çevrim deflatörü kullanılarak, SAGP türünden 195,4 milyar dolarlık değere ulaştığı da paylaşılıyor.

                                  2023 yılında makine sektöründe istihdam bir önceki yıla göre yüzde 4,6 artarak 501.108 olmuştur. İstihdam artışının arkasında kapasite kullanımındaki artışlar ile devreye giren yeni girişim ve yatırımlar bulunmaktadır. Makine sektörünün toplam imalat sanayi istihdamı içindeki payı da yüzde 9,9’a yükselmiştir. Alt sektörler bazında en dikkat çekici artış, bir önceki yıla göre yüzde 13,8 ile elektrik motorlarının, jeneratörlerin ve transformatörlerin imalatı sektöründe gerçekleşmiştir.

                                  Rapordaki ilgili tablodan 2020 yılı istihdamı (395.816) ile 2023 yılı karşılaştırdığımızda, üç yılda yüzde 26,6’lık artışın olduğunu hesaplıyoruz.

                                  “2023 yılında makine sektöründe yaratılan katma değer %92,7 artarak 371,3 milyar TL olmuştur… Makine sektörünün yarattığı katma değerin, toplam imalat sanayi katma değeri içindeki payı da %9,7’ye yükselmiştir…

                                  Alt sektörler bazında en dikkat çekici artış %104,2 ile makine ve ekipman kurulumu ve onarımı sektöründe gerçekleşmiştir… makine ve ekipman imalatındaki katma değer artışı ise %92,9 olarak gerçekleşmiştir ”.

                                  Makine sektörü katma değerinin 2020 yılında 58,9 milyar TL olduğunu (tablo 6) görüyoruz. Yukarıda yaptığımız gibi dolar bazında baktığımızda burada da üç yıllık dönemde (8,4 milyar dolardan 15,5 milyar dolara) 2 kata yakın artış olduğunu söyleyebiliriz.

                                  Makine sanayinde işgücü verimliliği, 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 3,3 artmıştır.

                                  Makine sanayinde işgücü verimliliği, imalat sanayi ile kıyas içinde daha fazla artış göstermiştir. Rapordaki şekil 6’dan 2021 yılında 100 olan verimliliğin 2023 yılında makine sanayisinde 110,3’e yükselmişken, imalat sanayisinde ancak 100,7’ye yükseldiği görülüyor.

                                  Verimliliğin artması kapitalistlerce istenen bir gelişmedir, öte yandan ama bu işgücü üzerinde sömürü oranının arttığını gösterir.

                                  Makine sanayi sektörüne yapılan yatırımlarda görünüm şöyledir:

                                  “2023 yılı tamamında yatırım konusu makine sanayi kapsamında olan toplam 1.503 teşvik belgesi düzenlenmiştir. 2023 Ocak-Ağustos dönemi itibarıyla ise 19,67 milyar TL yatırım tutarına ulaşıldığı ortaya çıkmaktadır”.

                                  Verilen teşvik belgelerine göre 2023 Ocak-Ağustos döneminde yatırımların yüzde 91,4’ü yerli sermaye, yüzde 8,6’sı ise yabancı sermaye tarafından gerçekleştirilmektedir.

                                  İmalat sanayi geneline bakıldığında ise bu oranlar yüzde 95’e yüzde 5 olarak gerçekleşmiştir. Bu durum makine sektörünün yabancı sermaye tarafından daha fazla tercih edildiği biçiminde yorumlanmaktadır.

                                  2023 yılında makine sanayine yönelik doğrudan yabancı sermaye yatırımları hızlı bir artış göstererek 114 milyon dolara ulaşmıştır. Bu yatırım miktarı, 2023 yılında imalat sanayine yönelik toplam yabancı sermaye yatırımlarının yüzde 6,7’sini oluşturmaktadır. Bu son verilerden 2023 yılı bütününde makine sanayine yapılan toplam yatırımların 32 milyar TL civarında olduğu anlaşılıyor.

                                  “2024 yılının ilk yarısında ise makine sanayine yönelik yabancı sermaye yatırımları 6 milyon dolar olarak gerçekleşmiş ve 2023 yılındaki yüksek seviyeden belirgin bir şekilde gerilemiştir.

                                  Makine sanayindeki uluslararası doğrudan yatırım stoku, 2023 itibarıyla sadece 288 milyon USD düzeyindedir ve imalat sanayine yapılan toplam uluslararası doğrudan yatırım stokunun yalnızca %0,4’ünü oluşturmaktadır”.

                                  Yatırımların artarak sürmesi, makine sektöründe bir yandan yerli makine kullanımının da artış eğiliminde olduğunu gösterebilir. Nitekim 2020 yılında yüzde 35 olan yerli makine kullanım oranı, üç yıl içinde yüzde 58’e yükselmiştir.

                                  “2023 yılı Ocak-Ağustos dönemine ait verilere göre, makine sanayindeki alt grup yatırımları önemli değişimler göstermektedir. “Diğer Özel Amaçlı Makineler” kategorisi, 7.624 milyon TL ile en yüksek yatırım tutarına ulaşmıştır ve 2022 yılının tamamına ait veriye kıyasla yaklaşık iki katına çıkan bir artış sergilemiştir. Benzer şekilde, “Diğer Genel Amaçlı Makineler” kategorisi de 2.233 milyon TL yatırım ile dikkat çekmiş ve 2022 yılının tamamına ait veriye göre büyüme kaydetmiştir. Bu kategoriler, sektördeki teknolojik dönüşüm ve özel kullanım alanlarına yönelik yatırımların ağırlık kazandığını ortaya koymaktadır”.

                                  Özel Amaçlı Makineler, yatırım ve faaliyet türüne özel olarak tasarlanıp geliştirilmiş makinelerdir ve bu alanda gelişme olması önemlidir. Aşağıda özellikle savunma sanayi için böyle makineler üreten şirketlerle ilgili birkaç örnek vereceğiz.

                                  Makine sanayisindeki gelişme yurt içinde yapılan toplam makine ve donanım yatırımlarının artması tarafından da teşvik edilmektedir. “Makine ve teçhizat yatırımlarının GSYİH içindeki payı da artmaya devam ederek %15,0’a yükselmiştir. Bu oran, son yıllarda kaydedilen en yüksek seviyedir ve sektörün ekonomideki stratejik önemini vurgulamaktadır”.

                                  Rapordaki tablodan (tablo 14) 2019’da bu payın yüzde 9,6 düzeyinde olduğunu ve sonraki yıllarda düzenli bir artış gösterdiğini anlıyoruz.

                                  Ve görüldüğü gibi yatırımları ağırlıklı olarak yerli sermaye yapıyor.

                                  Burada üzerinde durmamız ve düşünmemiz gereken önemli bir nokta bulunuyor.

                                  Tüm veriler açık bir biçimde gösteriyor ki, ülkedeki makine sektörü gibi gelişmiş bir sanayi dalında yabancı sermayenin payı oldukça düşüktür. Gelişip gelinen noktaya esas olarak yerli sermaye yatırımları ile ulaşılmıştır.

                                  Burada yukarıda bölüm başında “Politik Ekonomi Ders Kitabı”ndan yaptığımız alıntıyı anımsatarak şunları düşünmeden edemiyorum:

                                  Orada söylenenler esas olarak sömürge ve yarı-sömürge ülkeler için olsa da “Latin Amerika’nın bazı ülkeleri gibi sanayinin nispeten daha gelişmiş olduğu yerler”de işin içine katılmıştır. Emperyalistlerin çıkarları gereği, geri ülkelerin öylece kalmaları için her yola başvurdukları açıktır.

                                  Üretim aletleri sanayisinin oluşturulması emperyalizme rağmen bir biçimde başarılabildi ise, ya Kuzey Kürdistan-Türkiye orada kastedildiği anlamda bağımlı bir ülke değildir ya da orada yazılanlar anlamında bağımlı olduğunu kabul ettiğimizde oradaki tez, en azından Kuzey Kürdistan-Türkiye somutunda, o kesinlikle doğru değildir.

                                  Açık olarak görünen o ki, –hemen tüm sanayi dallarında olduğu gibi– makine sanayisinde gelişme, burjuvazinin siyasi bağımsızlığını kazanmış devletinin kanatları altında, küresel emperyalist sömürü koşullarına rağmen oluşmuş, büyümüş ve küresel rekabete girecek duruma gelmiştir. Bu gerçek, yabancı sermaye olmaksızın bunun gerçekleşmesinin mümkün olamayacağı gibi bir anlayışın pek de doğru bir yanı olmadığını gösterir.

                                  Bu sorunlu gördüğümüz konuya, yazının genel sonuçlar çıkarmaya çalışacağım ileriki bölümlerinde döneceğim. Burada “Türkiye” için Komintern ve Sovyet belgelerinde 1920’li 30’lu yıllar, ekonomik gelişmişlik düzeyinin bugünkü ile karşılaştırıldığında çok geri olduğu bir dönemde, “bağımlı” olmaktan ziyade, “siyasal bağımsızlığını kazanıp ekonomik bağımsızlık için uğraş veren” ülke gibi tanımlamalarda bulunulduğuna dikkat çekmek istiyorum.

                                  Makine sanayinde yoğunlaşma

                                  Sektördeki işletmelerin ölçekleri aşağıdaki gibidir ve veriler sektörde ciddi bir yoğunlaşma olduğunu göstermektedir.

                                  50-249 arası çalışana sahip girişimlerin payı yüzde 4,2 ve 250 ve üzerinde çalışana sahip firmaların toplam girişim sayısı içindeki payı yüzde 0,6 oranındadır.

                                  Bununla birlikte 50-249 kişi çalıştıran işletmeler istihdamın yüzde 29,9’unu ve 250 ve üzeri çalışana sahip büyük ölçekli firmalar ise yüzde 29,6’sını oluşturmaktadır.

                                  Yani istihdamın yarısından fazlası, payı yüzde 5’i bulmayan girişimler tarafından yapılmaktadır.

                                  Girişim Ölçeklerine Göre Satışlarda yoğunlaşmaya işaret etmektedir.

                                  “Makine sanayinde toplam net satışlar, 2020 yılında 145,4 milyon TL iken 2023 yılında 810,1 milyon TL’ye ulaşarak dört yıllık dönemde nominal olarak yaklaşık 5,6 kat artış göstermiştir.

                                  Makine sanayinde net satışlar 2020-2023 döneminde tüm firma ölçeklerinde belirgin bir artış göstermiştir. Mikro ölçekli firmaların net satışları 2020’de 6,6 milyon TL iken 2023’te 34,2 milyon TL’ye, büyük ölçekli firmaların ise aynı dönemde 61,6 milyon TL’den 413,4 milyon TL’ye yükselmiştir”.

                                  Satışların yarıdan fazlası girişimlerin yüzde 1’i kadar bile olmayan işletmeler tarafından gerçekleştirilmiştir ve üç yıllık sürede satışlardaki artış oranı büyük işletmelerde, küçük girişimlere oranla daha yüksek olmuştur.

                                  Makine sanayi firmalarının mali kaynak yapısına değinildiği yerde şu bilgiler paylaşılıyor: “Makine sanayi firmalarının bilançolarındaki pasif yapısı incelendiğinde; 2022’de %41,1 olan özkaynak oranı, 2023 yılında hafif bir düşüşle %40,8’e gerilemiştir… toplam makine ve teçhizat kredileri 2021 yılında 41,2 milyar TL iken 2024 yılında 207,1 milyar TL’ye ulaşmıştır”.

                                  Makine sanayinin kredi kullanımının imalat sanayi içindeki payında da artış görülmektedir; 2021 ile 2024 yılları arasında oran yüzde 45 artış göstererek yüzde 5,2’ye ulaşmıştır.

                                  Makine sanayisinin uzun vadeli yurtdışı kredi kullanımı 2020 ile 2024 yılları arsında yüzde 119 artış göstererek 89,2 milyon dolardan 195,1 milyon dolara yükselmiştir.

                                  Aynı yıllarda imalat sanayisinde uzun vadeli yurtdışı kredi kullanımı 21 ile 25 milyar dolara arasında olmuştur.

                                  İmalat sanayinde olduğu gibi makine sanayinde de şirketler, öz kaynaklarının üzerinde olan tutarda kredi kullanmaktadır. Yüzlerce milyar TL tutarındaki kredilerin bir bölümü yurtdışı kaynaklıdır ve bu krediler büyümeyi destekler niteliktedir. Öte yandan bu aynı zamanda sanayi sermayesi ile banka sermayesinin iç içe girmesinin bir biçimi olarak görülmelidir.

                                  2020-2023 yılları arasında makine sanayinde Ar-Ge harcamaları nominal olarak yaklaşık beş kat artarak 1.772 milyon TL’den 9.010 milyon TL’ye yükselmiştir. “Yapılan hesaplamalara göre, makine sanayi Ar-Ge harcamalarında 2020-2023 yılları arasında her yıl reel olarak yıllık bileşik büyüme oranı…ile %9,37 artış kaydedilmiştir”.

                                  “Sektördeki Ar-Ge çalışanlarının toplam sayısı 2020 yılında 9.070 iken 2023 yılında 10.392’ye ulaşmıştır”.

                                  “Makine sanayinde yerli patent ve faydalı model başvuruları 2023’te 2020’ye göre %25 düşerek 1.527’ye gerilemiştir”. Bu bize, 2020 yılındaki başvuru sayısının 2.036 olduğunu gösterir.

                                  Ar-Ge harcamalarında “Makine sanayinin imalat sanayindeki payı 2021’de %18,1 ile en yüksek seviyeye ulaşmış, 2023’te ise %17,0 seviyesine düşmüştür”.

                                  Sektörde tescil edilen marka sayısı 2020 yılında 3.839, 2023 yılında ise 5.889 olmuştur.

                                  Makine sanayinin toplam yerli marka tescilleri içerisindeki payı ise yıllar boyunca yüzde 2 civarında sabit kalmıştır. Tescil edilen endüstriyel tasarım sayısı 2020 yılında 847 iken, 2023 yılında 680’e gerileyerek, imalat sanayi genelinde tescil edilen tasarım sayısının (54 bin civarı) küçük bir oranını oluşturmuştur.

                                  “Makine sektörü, 2024 itibarıyla Türkiye genelinde 169 Ar-Ge merkezi (%12,7), 37 tasarım merkezi (%11,1), 271 TÜR (Teknolojik Ürün Deneyim) belgesi (%19,6) ve 64 tekno yatırım projesiyle (%31,4) teknoloji geliştirme ve inovasyon alanında öncü bir rol üstlenmiştir”.

                                  Makine sektöründe üretim yapan tesis sayısı ve alt dallardaki yoğunlaşma açısından görünüm şöyledir:

                                  Toplam 14.745 tesis bulunmaktadır. Tesislerin çoğunluğu mikro ölçeklidir ve sayıları 9.075’tir (toplam tesislerin yaklaşık yüzde 61,5’i).

                                  Toplam tesislerin yüzde 30,2’sini oluşturan küçük ve orta ölçekli olanlar sayısı 4.457’dir.

                                  Orta ölçekli tesislerin sayısı 1.063’tür ve bu, toplam tesislerin yüzde 7,2’sine denk gelmektedir.

                                  Büyük ölçekli tesislerin sayısı sadece 150’dir ve bu, toplam tesislerin yaklaşık yüzde 1’i kadardır.

                                  Orta ve büyük tesisler, sayıları düşük olmalarına karşın, beklendiği üzere üretimin büyük bölümünü gerçekleştirmektedir. Büyüme potansiyelleri görece daha yüksektir. Büyük ölçekli tesisler sektörde yüksek üretim kapasitesi ve teknoloji kullanımı açısından büyük bir ağırlığa sahiptir.

                                  Makine sektörü dış ticareti temel büyüklükleri

                                  Makine sektör ihracatı 2020 yılında 16,18 milyar dolar düzeyindeyken, 2023’te 25,26 milyar dolara yükselmiştir. 2024’te ise yüzde 1,5’lik artış öngörülmektedir. Yukarıda, bölümün başında federasyon başkanı, makine ihracatının serbest bölgeler dâhil 28,2 milyar dolar olduğunu belirtmişti. Buradan, serbest bölgelerden de 3 milyar dolara yakın bir ihracat gerçekleştirildiği anlaşılıyor.

                                  2020’de 24,86 milyar dolar olan ithalat, 2023’te 40,97 milyar dolara ulaşmıştır, ancak 2024’te yüzde 3,2’lik bir daralma öngörülmektedir.

                                  2020-2023yılları arasında ithalat artışı (yüzde 18,5) ihracat artışından (yüzde 11,4) daha hızlı olmuştur.

                                  İhracatın ithalatı karşılama oranı 2020-2023 yılları arasında yüzde 65,1’den yüzde 61,7’ye gerilemiş, 2024’te ise yüzde 64,6’ya yükselmiştir. Yani ihracat ithalatın ancak üçte ikisini karşılayabilmektedir.

                                  Ancak makine sektörü dış ticaretinde nereden nereye gelindiği de gelişmenin yönü açısından önemlidir. 20 yıl önce karşılama oranının bugünkünün tersi olduğunu, ihracatın ithalatı karşılama oranının ancak üçte bire yakın olduğunu (yüzde 28,4) görüyoruz. “Mimarlar ve Mühendisler Odası”nın konuyla ilgili bir yayınından (https://mmo.org.tr -Mühendis ve Makina • Cilt: 48 Sayı: 574) 2003 makine ihracatının 2,9 milyar dolar olduğunu öğreniyoruz. Buna göre makine ihracatı 20 yılda yaklaşık 10 kat artmıştır. Aynı dönemde küresel makine ihracatındaki artış 2 kattır. Bu veriler, Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin, dünya makine sektörü içinde yükselme gösterdiğine işaret etmektedir.

                                  Görece uzun bir süre değerlendirildiğinde ihracat artışının ithalat artışından çok daha fazla olması da bu sektördeki gelişmenin belirtilerinden biridir. Aynı 20 yıllık süreçte ithalattaki artış 4 kat olmuştur.

                                  Makine ihracatının toplam ihracat içindeki payı 2020-2023 yılları arasında yüzde 8,9 ile yüzde 9,9 arasında dalgalanmıştır. 2024’te bu pay yüzde 9,8 olarak gerçekleşmiştir. Toplam ihracatın artmasına paralel bir seyir izlemektedir makine ihracatındaki artış. Toplam ihracat içindeki oran, en gelişmiş ülkelere göre daha düşük olmasına karşın kötü bir oran değildir (Almanya’da bu oran yüzde 16 civarındadır).

                                  Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin dünya makine ihracatındaki payı ise 2020’deki yüzde 0,77’den 2023’te yüzde 0,98’e yükselmiştir.

                                  “2021-2023 periyodunda en yüksek artış oranı, %73 ile metal işleme ve takım tezgâhlarında gerçekleşmiştir”.

                                  İhracat birim değer endeksi 2021 yılındaki 100,3’ten 2023 yılında 120,0 düzeyine yükselmiştir. “Bu artış, ihraç edilen makine ve ekipmanların ortalama birim fiyatlarının yükseldiğini ve daha yüksek katma değerli ürünlere geçiş olduğunu göstermektedir. 2023 yılında birim değer endeksindeki %16,6’lık artış, Türkiye’nin ihracatta kalite ve teknoloji odaklı bir dönüşüm gerçekleştirdiğini ifade etmektedir. Artan fiyatlar gerek ürünlerin pazar algısının iyileştiğini gerekse de uluslararası rekabet gücünün arttığını işaret etmektedir”.

                                  “Bununla birlikte 2019 yılında 93,3 olan makine dış ticaret hadleri endeksi, 2023 yılında 109,3 seviyesine ulaşmıştır. Bu, Türkiye’nin makine ihracatının birim değerinin, ithalat birim değerine kıyasla daha hızlı arttığını göstermektedir.

                                  2022’den itibaren dış ticaret hadlerinin 100’ün üzerine çıkması, ihracatın ithalata göre daha avantajlı bir pozisyon aldığını ve Türkiye’nin dış ticaret dengesinde iyileşme sağladığını ortaya koymaktadır”.

                                  Ar-Ge harcamalarının, alınan patentlerin ve bunların ışığında ürün geliştirmelerin ürün fiyatlarında artışı beraberinde getirip olumlu yansıdığını görüyoruz.

                                  “Makine Alt Sektörlerinin Dünya İhracatı İçindeki Payları

                                  2023 yılında buhar ve merkezi ısıtma kazanları, %4,3 ile Türkiye’nin dünya makine ihracatında en yüksek paya sahip alt sektörü olmayı sürdürürken, tekstil makineleri %3,5 ile ikinci sırada yer almıştır. Bu iki sektör, küresel piyasalarda Türkiye’nin yenilikçi ve kaliteli üretim kabiliyetlerinin güçlü temsilcisi konumundadır.

                                  Özellikle en yüksek pay artışları 2022’den 2023’e geçerken görülmüştür. Deri makineleri, %0,6’dan %1,3’e çıkarak yaklaşık iki kat artış göstermiştir. Ayrıca endüstriyel ısıtıcılar (%1,2’den %1,5’e), tarım makineleri (%1,5’ten %1,7’ye), metal işleme ve takım tezgâhları (%0,9’dan %1,2’ye) ve buhar kazanları (%3,7’den %4,3’e) gibi sektörlerdeki büyümeler, küresel rekabetteki iddiamızın güçlendiğini ortaya koymaktadır”.

                                  “2022 yılı özelinde, Türkiye’nin alt sektörlerdeki toplam başarı oranı da çarpıcıdır. 24 alt sektörden 20’si dünya ihracatındaki payını arttırmayı başararak, sektörün genel anlamda yüksek bir performans sergilediğini ortaya koymuştur. Özellikle elektrik motorları ve jeneratörlerindeki %0,43 puanlık artış, küresel yeşil enerji dönüşümüne uygun inovasyonlar açısından dünya pazarlarına verdiğimiz önemi işaret etmektedir”.

                                  Dünya makine dış ticareti sıralamasında Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin alt sektörlere göre yeri (2023)

                                  Endüstriyel Klimalar ve Soğutma Makineleri İhracatında yüzde 2,8’lik ve Tekstil Makineleri İhracatında yüzde 3,1’lik paylarla 9’uncu. (Yukarıdaki alıntıda payların biraz daha arttığı belirtilmiş)

                                  Buhar ve Merkezi Isıtma Kazanları İhracatında yüzde 4,1 pay ile 10. (Üstteki alıntıda yüzde 4,3)

                                  Ambalaj Makineleri İhracatında yüzde 1,4 pay ile 12.

                                  Gıda Makineleri İhracatında yüzde 2,1 pay ile 13.

                                  Endüstriyel Isıtıcı İhracatı yüzde 1,5 pay ve Kauçuk ve Plastik Makineleri İhracatında yüzde 1,1 pay ile 16.

                                  Traktörler ve Tarım Makineleri İhracatında yüzde 1,5 pay ile 17.

                                  Elektrik Motorları ve Jeneratörleri İhracatında yüzde 1,4 pay ve Metal İşleme ve Takım Tezgâhları İhracatında yüzde 1,2 ile 19.

                                  Pompa ve Kompresör İhracatında yüzde 1,1 pay ve İçten Yanmalı Motorlar ve Aksamları İhracatında yüzde 1,3 pay ile 20.

                                  İnşaat ve Madencilik Makineleri İhracatında yüzde 2,25 ile 21.

                                  Türbin Turbojet ve Hidrolik Sistemler İhracatı, Endüstriyel Yıkama ve Kurutma Makineleri İhracatı, Yük Kaldırma, Taşıma ve İstifleme Makineleri İhracatında her birinde yüzde 0,8 paylarla 22.

                                  Vanalar ve Armatürler İhracatında yüzde 0,9 pay ve Hadde ve Döküm Makineleri ile Kalıplar İhracatında yüzde 1,8 pay ile 24.

                                  Kâğıt ve Basım Makineleri İhracatında yüzde 0,6 ve Diğer Makineler ve Aksamları İhracatında yüzde 0,7 pay ile 25.

                                  El Aletleri, T. Tezgâhı Ucu, Testere Başı vb. İhracatında yüzde 0,6 pay ile 27.

                                  Rulman İhracatında yüzde 0,6 pay ile 29.

                                  Büro Makineleri İhracatında ve Deri Makineleri İhracatında her birinde yüzde 0,1 paylarla 42.

                                  Dünya Makine Sanayinde Üretim

                                  “2024’te küresel makine pazarının 3,85 trilyon USD’ye ulaşması beklenirken, Çin %33,9’luk payıyla liderdir… Pazar, 2023 yılında küresel GSYİH’in yaklaşık %3,3’ünü oluşturmaktadır. Tarım, inşaat ve madencilik makineleri segmenti en büyük paya sahip olup, küresel toplam pazarın yaklaşık %20,6’sını temsil etmektedir”.

                                  Dünya Makine Sanayi Dış Ticareti

                                  “2023 yılında dünya makine ihracatı 2,58 trilyon USD ile zirveye ulaşmış, Çin %19,88 pay ile liderliğini sürdürürken, ABD %17,2 pay ile en büyük ithalatçı olmuştur. Türkiye ve BAE, %1,53’lük pay ile dikkat çekerken, Çin ve Tayvan gibi ülkelerde ihracat ve ithalat gerilemeleri yaşanmıştır”.

                                  Dünya Makine İhracatında Ülkeler

                                  Kuzey Kürdistan-Türkiye yüzde 0,98 pay ile 25. sıradadır ve dünya makine ihracatında, 22.-24. sıralarda yer alan İsveç, İspanya ve İsviçre’ye yakın oranda pay almaktadır.

                                  Rakip Analizi Kapsamında Ülkelerin İşgücü Açığına Bakış

                                  “… makine üreticileri açısından rakiplerin işgücü açığı verilerini analiz ederek, bu doğrultuda stratejiler geliştirilmesi mümkündür”.

                                  Rekabet hâlindeki kapitalist ülkeler arasında böyle bir açıdan da rekabet olması ve rakiplerin durumunun araştırılıp bu tip zaaflardan yararlanma hesaplarının yapılması ilginç geldiği için paylaşıyorum bunu.

                                  İki tür işgücü açığından söz ediliyor burada: “Genel Açık” ve “Ciddi Açık”.

                                  Genel Açık: “İşgücü… piyasasında arz ve talep arasında bir dengesizlik olduğu anlamına gelir”. Bu o kadar tehlikeli görülmüyor, hemen her ülkede birbirine yakın oranda bunun var olduğu belirtilip, “ancak bu durum genellikle operasyonel işleyişi tamamen aksatmaz” deniyor.

                                  Genel açık, genellikle düşük ve orta beceri gerektiren işlerde oluşmakta.

                                  Ciddi Açık: “İşgücü açığının kritik seviyelere ulaştığını… işletmenin temel faaliyetlerini ciddi şekilde etkilediğini ifade eder”.

                                  Ciddi açık, yüksek teknoloji, sağlık veya mühendislik gibi uzmanlık gerektiren alanları ilgilendiriyor.

                                  Bölümde yer alan grafiğe göre Almanya, Norveç ve Slovenya gibi ülkelerde “ciddi işgücü açığı” en yüksek seviyelerde gözlemlenmektedir.

                                  Güney Kore, Kolombiya ve Güney Afrika gibi ülkelerde ise ciddi açık oranları daha düşüktür.

                                  “Ciddi Açığın Yüksek Olduğu Ülkeler:

                                  Almanya, Slovenya ve Norveç, ciddi işgücü açıklarının %30-40 bandında olduğu ülkeler olarak dikkat çekmektedir”.

                                  “Genel Açığın Yüksek Olduğu Ancak Ciddi Açığın Daha Az Olduğu Ülkeler:

                                  İsveç, Çekya ve Macaristan, genel açık oranlarının %80’e yaklaştığı, ancak ciddi açıkların %20-25 bandında olduğu ülkelerdir”.

                                  Şekil 57’de Ülkelere Göre İşgücü Açığı (Açık Raporlayan Firma Yüzdesi) verilmiştir.

                                  Türkiye 31 ülke arasında en az ciddi açık veren ülkeler arasında 9. sıradadır.

                                  Bu işgücü açıkları, özellikle ciddi işgücü açığı, kalifiye işgücünün açık veren ülkeler tarafından çekilmesi girişimlerine sahne olmasını beraberinde getirmesi kaçınılmaz görünüyor. Tabii diğer ülkeler de kalifiye işgücünü kaybetmeme doğrultusunda önlemler geliştirme durumunda kalacaklardır.

                                  Buraya yukarıda yer verilmemiş olan, 2024 ilk 10 ayı ile ilgili Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan şu bilgileri de ekleyelim.

                                  “…yılın 10 ayı sonunda Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı miktar bazında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 4,3 gerilemeyle 3,1 milyon ton oldu. Değer bazında bakıldığında toplam ihracat geçen seneyle aynı seviye olan 23,3 milyar dolar olarak gerçekleşti”.
                                  Miktar bazında azalmanın birim fiyatlardaki artış ile karşılandığı görülüyor.

                                  Kilogram başına ortalama ihracat fiyatları 7,5 dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu, ortalama ihraç birim fiyatının 5 katı kadar bir büyüklüktür. Makine sektörü, savunma sanayi ürünleri kadar olmasa da ülkenin ihraç birim fiyat ortalamasını yükselten ürünler sunmaktadır.

                                  İlk 10 aylık “…dönemde, ihracat pazarları arasında yüzde 5’lik gerilemeye rağmen 3 milyar doları aşan Almanya ilk sırada bulunurken, Rusya ikinci ve yüzde 7,5’lik artış gerçekleşen ABD üçüncü sırada yer aldı”. 2023 yılında ise Almanya’ya yapılan makine sanayi ihracatı 3,5 milyar doları bulmuştur.

                                  Türk burjuvazisinin makine sanayi sektöründeki dış pazarlarının önemli oranda gelişmiş ülkeler olduğu görülüyor. Yukarıda belirtildiği üzere ilk üç pazar ülke büyük emperyalist güçlerin iç pazarlarıdır. Ancak gelinen yerde Türk burjuvazisinin, teknolojik açıdan geri olan, bağımlı ülke pazarlarında da kıyasıya rekabet içinde yer aldığı teknik olgunluğa eriştiği açıktır.

                                  Makine sanayinde yükselme hâlinde olup ciddi teknolojik olgunluğa erişen işletmelerle ilgili birkaç örnek:

                                  Bu işletmelerin ortak özellikleri olarak, geçmişlerinin 60-70 yıl kadar önceye dayanması, artık 3. kuşağın iş başında olduğu aile şirketleri görünümünde oldukları, tümüyle yerli sermaye işletmeleri olmaları, oldukça küçük üretim ile başladıkları üretim serüvenlerine günümüzde büyük ve önemli imalat sanayi dallarının gereksinimlerini karşılayabilecek ve dış pazarlarda da rekabet edebilecek düzeye gelmiş olmaları sıralanabilir.

                                  Aşağıda söz ettiğimiz şirketler, takım tezgâhları üretiyorlar, savunma sanayi, otomotiv, makine, özel imalat sektörleri, demir çelik, enerji, gemi inşa, çimento, madencilik gibi üretim dallarına hitap ediyor, havacılık sanayi prototipleme, kalıp, kompozit ürün kalıpçılığı gibi işler gerçekleştiriyor, bazıları çeşitli eksantrik ve hidrolik presler de üretiyor.

                                  Bunların başka sektörlerde de yatırımları bulunuyor.

                                  Hemen hepsinin Ar-Ge bölümleri, patentleri bulunuyor. Yurtdışında tanıtım ve pazarlama amaçlı girişimleri var ve bazıları yabancı işletmeleri bünyelerine katmış durumdalar.

                                  Dirinler şirketler grubu

                                  Biri Almanya’da olmak üzere 7 şirketten oluşan bir gruptur. Mazisi 1952 yılına dayanıyor. Kataloglarında “Dünyayı şekillendiriyoruz”, “Makine üreten makine üretiyoruz” şeklinde sloganlar kullanıyor. Makine üreten şirketten başka, diğerleri yanında, büyük bir dökümhaneye sahipler. Dökümhanede tek parçada 16 ton gri döküm, 20 ton sfero döküm yetenekleri olduğunu paylaşıyorlar. Aralık 2013 tarihinde yaptıkları tanıtımda şirket temsilcisi, “geçtiğimiz yıllarda CNC takım tezgâhları da üretmeye başladık. Ürünlerimizi yurt dışında gelişmiş sanayi ülkeleri dâhil (Almanya, Hollanda, Fransa, İtalya gibi) 5 kıtada 55’den fazla ülkeye ihraç etmenin haklı gururunu da yaşamaktayız.

                                  36 Eksen Özel Frezeleme ve Tornalama Tezgâhı tamamen Dirinler bünyesinde ve özgün olarak tasarlanmıştır. Bu tasarım sayesinde, verimliliği benzerlerine kıyasla %80 oranında artan yeni ürünümüzü sizlerle paylaşmaktan büyük sevinç ve gurur duyuyorum” şeklinde açıklamalar yapmıştı.

                                  Şubat 2013’te “Türkiye”nin ilk Milli Rüzgâr Santrali Projesi (MİLRES) için dişli kutusu ve tork kolu parçalarının Dirinler Döküm tarafından üretildiği açıklaması yapılmıştı.

                                  İğrek Makina

                                  Otomotiv sanayisinde olduğu gibi savunma sanayisinde kullanılan özel makineler üretmesi dikkat çekici.

                                  Savunma sanayi için ürettikleri ilk tezgâh Makine Kimya Endüstrisi’nde çalışmaktadır. 2022 yılında bu defa TUSAŞ için özel bir tezgâh tasarlanıp üretilmiştir. Bu 5 eksenli, 10 metre uzunluğunda, 180 tonluk bir tezgâhtır. Nakliyesi ancak 11 TIR ile yapılabilmiştir. Hem metal hem de kompozit malzemeleri işleyecek yeteneklere sahip olup, benzer özelliklere sahip dünyadaki az tezgâhtan biri olduğu söylenmektedir.

                                  İğrek Makina Grubu, Türkiye’nin ilk rüzgâr türbini olan MILRES projesinin konsorsiyum üyesi ve tedarikçilerinden biridir. 1,5 MW’lık yerli, direkt tahrikli rüzgâr jeneratörünün üretimini tamamlamış durumdadır. Uzun süredir birlikte çalıştığı Almanya’daki bir şirketin 5,0 MW’a kadar rüzgâr enerjisi üretimi yapabilen tesislerini satın alıp Türkiye’ye getirmiştir.

                                  Tezmaksan

                                  Uzun yıllar yabancı makine şirketlerinin distribütörlüğünü yapan şirket 2007 yılı sonrasında yerli üretim kararı vermiş, Sivas’ta gerçekleştirdiği yatırımla sanayi robotları dışında CNC tezgâhları üretimi yapıyor. “Dünyada yalnızca 4 ülkede üretilebilen, çok nitelikli CNC makine üretimine de başladık” şeklinde açıklama yapıyorlar. Hollanda’da bir şirket kurmuşlar. 35 ülkeye ihracatları var. Savunma sanayi için farklı üretimler için çalıştıklarını açıklıyorlar.

                                  Makine sanayi ile ilgili ilginç bir gelişmeyi aktararak devam edelim. 2010’da yayın organlarına düşen Wikileaks belgelerine göre ABD, Türkiye’de kendince stratejik önemde gördüğü mekânlar dışında şirketler de belirlemiş bulunuyordu. Çıkan haberlere göre Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nca hazırlanıp tüm büyükelçiliklere gönderilen 18 Şubat 2009 tarihli belge, 2008 yılı itibariyle, dünyada, ABD’nin ulusal güvenliği için kritik önem taşıyan tesislerin listesini içeriyordu. Bunların arasında 3 Türk makine üreticisi şirket de yer alıyordu: Durmazlar, Baykal ve Ermaksan.

                                  Durmazlar yetkilisine bu konu sorulduğunda kendisinin de şaşırdığı, NASA için makine ürettikleri için böyle bir şeyin olabileceği yanıtını vermişti.

                                  Durmazlar

                                  Geçmişi 1956 yılına dayanan şirket ilk ihracatını 1975 yılında Almanya’ya yapmış. 2021 yılı itibariyle 1.500 kişilik istihdamı ile son teknolojiyle donatılmış üretim parkuru ve toplam 150 bin metrekare kapalı alana sahip tesisleriyle üretiminin yüzde 80’ini DURMA markası ile 120 ülkeye ihraç eden bir şirket durumuna gelmiş.

                                  Almanya ve ABD’de tanıtım ve pazarlama faaliyeti yürüten ofisleri bulunuyor.

                                  Ermaksan

                                  1965’te ilk atölyeden başlayarak 70’lerde marangoz makineleri, 80’lerde tekstil makineleri, jeneratör ve elektrik motorları, 90’larda saç işleme makineleri, 2000’lerde ilk lazer kesim makinesi ve abkant presi üretir duruma gelmiştir. Sonrasında “Türkiye’nin ilk elektrikli panç presi üretildi. Türkiye’nin ilk metal 3D yazıcısı üretildi. Türkiye’nin ilk özel sektör yarı iletken tesisini kurarak, burada Türkiye’nin ilk lazer çip, diyot, rezonatör ve FBG sensörleri üretildi. Büyüyen talebi karşılayabilmek amacıyla üçüncü üretim tesisi açıldı”.

                                  “Uluslararası müşterilerine daha etkin hizmet sunabilmek amacıyla ABD’de ERMAKUSA, Almanya’da ERMAK DEUTSCHLAND şubeleri açıldı”.

                                  Baykal

                                  1950’lerin başında kuruluşu gerçekleşen şirket bugün 70.000 metrekarelik üretim alanına sahip üç fabrikayla Avrupa’nın en büyük sac işleme ve imalat makineleri tesislerinden biri hâline gelmiştir. Toplam 650 çalışanı vardır.

                                  Hollanda, İtalya ve Bulgaristan’da gerek iştirak ettiği gerekse yüzde 100 sermaye sahibi olduğu makine dağıtım ve pazarlama şirketleri bulunmaktadır. 2007 yılında, Alman Weinbrenner şirketini satın almıştır. Şirketin ürettiği abkant pres makinası, ABD’deki 11 Eylül saldırılarında yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’nin yerine yapılmakta olan “Özgürlük Kulesi” inşaatının çelik konstrüksiyon imalatında kullanılmıştır. “Baykal, dünya genelinde 100’den fazla ülkede atanmış bayiler aracılığıyla temsil edilmektedir”.

                                  Bölümü bitirirken, gelinen yerde artık gerek imalat sanayinde gerekse makine sanayinde emperyalistleşme bağlamında gerekli asgari bir teknik, teknolojik düzeyin yakalanmış bulunulduğu, gerekli zeminin oluştuğu görüşünde olduğumu belirtelim.

                                  İlgili

                                  Önceki yazı

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                                  İlgiliGönderiler

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I
                                  Makaleler

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                                  2 Haziran 2025
                                  12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!
                                  Güncel

                                  12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

                                  29 Mayıs 2025
                                  Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!
                                  Güncel

                                  Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

                                  27 Mayıs 2025
                                  Gazze: Soykırım sürüyor!
                                  Dünya

                                  Gazze: Soykırım sürüyor!

                                  20 Mayıs 2025
                                  YDİ ÇAĞRI
                                  İşçi Dünyası

                                  Mayıs sayımız, sayı 69 çıktı!

                                  20 Mayıs 2025
                                  Kemalistlerin Lozan histerisi
                                  Güncel

                                  Kemalistlerin Lozan histerisi

                                  19 Mayıs 2025

                                  Son Haberler

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu  II

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu II

                                  2 Haziran 2025
                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                                  2 Haziran 2025
                                  12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

                                  12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

                                  29 Mayıs 2025
                                  Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

                                  Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

                                  27 Mayıs 2025
                                  Gazze: Soykırım sürüyor!

                                  Gazze: Soykırım sürüyor!

                                  20 Mayıs 2025
                                  YDİ ÇAĞRI

                                  Mayıs sayımız, sayı 69 çıktı!

                                  20 Mayıs 2025
                                  Kemalistlerin Lozan histerisi

                                  Kemalistlerin Lozan histerisi

                                  19 Mayıs 2025
                                  Miktat Çamkıran Yeni Dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!

                                  Miktat Çamkıran Yeni Dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!

                                  19 Mayıs 2025
                                   Komünist önder İbrahim Kaypakkaya anıldı

                                   Komünist önder İbrahim Kaypakkaya anıldı

                                  18 Mayıs 2025
                                  Çiçekleri koparabilirler, ama baharın gelişini durduramazlar!

                                  Çiçekleri koparabilirler, ama baharın gelişini durduramazlar!

                                  17 Mayıs 2025
                                  • YDİ Çağrı / Tüm Sayılar
                                  • Youtube Kanalı
                                  • İletişim
                                  Tel: +0507 037 75 27

                                  © 2023 Yeni Dünya İçin Çağrı

                                  Sonuç yok
                                  Tüm Sonucu Görüntüle
                                  • YDİ ÇAĞRI
                                  • Güncel
                                  • İşçi Dünyası
                                  • Kadın
                                  • Gençlik
                                  • Kürdistan
                                  • Çevre
                                  • Dünya
                                    • Avrupa
                                    • Amerika
                                    • Ortadoğu
                                    • Afrika
                                    • Asya
                                    • Pasifik
                                  • Makaleler
                                  • Yayınlar
                                    • Son Sayı
                                    • YDİ Çağrı / Tüm Sayılar
                                    • Yeni İşçi Dünyası
                                    • Yeni Kadın Dünyası
                                      • Dört Duvar
                                    • Yeni Dünya Gençliği
                                    • Bildiriler
                                    • Broşürler
                                    • Yeni Dünya İçin
                                  • Youtube TV
                                  • Tüm Yazılar
                                  • İletişim
                                    • Hakkımızda
                                  • tr TR
                                    • tr TR
                                    • en EN
                                    • de DE
                                    • fr FR
                                    • es ES
                                    • ar AR
                                    • ku KU

                                  © 2023 Yeni Dünya İçin Çağrı

                                  Yeni Dünya İçin ÇAĞRI Size en son haberler ve güncellemeler için bildirimler göstermek istiyoruz.
                                  Reddet
                                  Bildirimlere İzin Ver