2018’de yapılan seçimlerden sonra erken seçim tartışmaları hep yapıla geldi.
Her erken seçim tartışmasında biz aşağıda kısaca aktaracağımız tavrı takındık.
“Türk Tipi Partili Başkanlık sistemine resmen geçişin ilk seçimi 2018 Haziran’ında yapılan, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri idi. Seçimlerin bittiği, sonuçların açıklandığı andan itibaren erken seçim tartışmaları da başladı. Burjuva muhalefet partileri önce hemen seçimlerin hileli olduğu, kurulacak yönetimin meşru olmadığı, seçimlerin yenilenmesi gerektiği tezine sarıldılar. Bu bağlamda yönetime en fazla 6 aylık ömür biçildi. Altı ay sonrasında bu kez sistemin işlemediğinin görüldüğü tezi temelinde erken seçim için “en geç” 2019 Haziran’ı, sonra 2020 Baharı, sonra 2020 Yazı vs. dillendirildi. Hükümet katiyen yönetemiyordu, ülkeyi felakete sürüklüyordu. Çözüm sandıktı. Zaten mutlaka sandık en geç 2020 Sonbaharında gündeme gelecekti. Bu zorunluluktu vs.
MHP destekli Erdoğan/AKP hükümeti ise hep seçimlerin zamanında yapılacağını söyledi durdu. 2020 geçip, 2021’e gelindiğinde Korona’nın da derinleştirdiği krizin etkilerinin açık olarak göründüğü şartlarda, burjuva muhalefet partileri “yönetememezlik” temel tezi temelinde, erken seçimi bıraktılar, hemen seçim, derhal seçim moduna geçtiler.
Erken seçim/baskın seçim tartışmalarında en önemli mesele şu şudur:
AKP-RTE istemedikçe ne erken seçim ne de baskın seçim olmaz.
Bugünkü parlamento yapısında AKP’nin katılmadığı bir erken seçim kararı, parlamentoyu feshetme
kararı mümkün değildir. MHP saf değiştirse bile mümkün değildir bu.
AKP-RTE beş yıllığına seçilmiştir, Parlamentoda açık ara birinci partidir. Ülkeyi istediği gibi yönetme
durumunda ve konumundadır. Seçimi öne almasının kendine getireceği bir yarar yoktur.
AKP istemezse, erken seçimi zorlayacak tek şey, Kuzey Kürdistan-Türkiye’de büyük ayaklanmalar olması, bir türlü genel kaos ortamının, bir iç savaş ihtimalinin ortaya çıkması Kuzey Kürdistan-Türkiye’nin gerçekten yönetilemez duruma gelmesi, AKP’nin erken seçimi iç savaşı engellemek için tek yol olarak görmesi olabilir. Bugün böyle bir gelişme hepten dıştalanmasa bile, küçük bir ihtimal olarak görünüyor.
Burjuvazi tarafından gündem hep erken seçim tartışmaları ile meşgul edildi. Biz en başından itibaren işçiler, emekçiler açısından faşizmin egemen olduğu Türkiye’de yapılan ve yapılacak seçimlerin özde hiçbir şey değiştirmeyeceğini, bunun egemenlerin gündemi olduğunu açıkladık. Seçimlerde halka dayatılan tercihlerin ‘kırk satır mı/ kırk katır mı?’ tercihi olduğunu açıkladık. İşçilere, emekçilere, ‘bizim gündemimiz sınıf mücadelesinin sorunları olmalı’ dedik. Bunun yanında burjuva medyada yürütülen seçim tartışmalarının da gerçekte havanda su dövmekten öte bir anlamı olmadığını anlattık. AKP’nin ve Erdoğan’ın istemediği şartlarda bir erken seçim olmayacağını, onların da böyle bir niyetlerinin olmadığını ortaya koyduk.”
Gelişmeler bu tavrımızı doğruladı.
AKP/MHP 18 Haziran 2023’te yapılacak seçimi, üniversite sınavları ile çakışması, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun Kurban Bayramı’na denk gelmesi, hac ve okulların tatil olması gibi nedenlerle öne çekme, seçimi 14 Mayıs’ta yapma konusunda anlaşmış durumdadır.
Seçimler ister 14 Mayıs’ta, ister 18 Haziran’da yapılsın işçiler, emekçiler, ezilenler için özde değişen bir şey olmayacaktır.
Bu nedenle işçiler, emekçiler burjuvazinin seçim aldatmacasıyla oyalanmamalı, sınıf mücadelesinin sorunlarına yoğunlaşmalıdırlar.
28 Ocak 2023