Siyonist İsrail devleti kurulduğundan bu yana Filistinlilere yönelik sömürgeci, emperyalist, barbar bir siyaset izledi.
1948, 1967, 1973 savaşlarında Filistin devleti için öngörülen toprakların tamamını işgal etti.
Filistinliler Batı Şeria’da, Gazze’de etrafı duvarlarla çevrilmiş, açık hava hapishanesinde yaşamak zorunda bırakıldılar.
Milyonlarca Filistinli diasporada mülteci kamplarında yaşamak zorunda bırakıldı.
Siyonist devlet kendi topraklarından Filistinlileri kovmak için her türlü baskıyı yaptı/yapıyor.
Adım adım kendi yurtlarından sürülen, kendi yurtlarında açık hava hapishanelerinde yaşamak zorunda bırakılan Filistinlilerin Siyonist işgale karşı mücadelesi/direnişi hep sürdü.
***
Siyonist İsrail devleti, 7 Ekim 2023’te, İzzeddin el-Kassam Tugaylarının gerçekleştirdiği “Aksa Tufanı” saldırısını fırsat bilerek Gazze’ye saldırdı.
Aradan 1 yıl geçti.
Bu bir yıl içinde Hamas’ın saldırılarını fırsata çeviren, Gazze’ye saldıran Siyonist İsrail devleti on binlerce Filistinliyi katletti, on binlercesini yaraladı, milyonlarca Filistinliyi yerinden yurdundan etti.
Gazze’de yerle bir olan binaların altında kaç cesedin olduğu bilinmiyor.
Batı Şeria’da İsrail katliamlar gerçekleştirdi.
Siyonist İsrail devleti Gazze’de Filistin halkına karşı başlattığı soykırım/katliam savaşını Lübnan’a taşıdı. Savaş Gazze ve Lübnan’da bütün şiddetiyle sürüyor.
İsrail savaşa İran’ı çekmek, savaşı bölge savaşına çevirmek için Lübnan’da İran’ın uzantısı olan Hizbullah’a saldırdı/saldırıyor.
16 Hizbullah komutanı öldürüldü. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ağır bombardıman sonucu öldürüldü. Güney Lübnan, Beyrut sürekli bombalanıyor. İsrail ordusu Lübnan’a karadan girmeye çalışıyor. Hizbullah’ın direnişi sonucu ilerleme sağlayamıyor.
1 Ekim’de gece saatlerinde İran, İsrail’i 200 civarında güdümlü füzeyle vurdu.
Netanyahu hükümet yetkilileri saldırıya, “bizim seçtiğimiz yöntemle ve bizim seçtiğimiz yer ve zamanda karşılık vereceğiz” açıklaması yaptı.
Batılı emperyalistler, İran’a nasıl bir yanıt verilmesi gerektiği üzerine İsrail ile pazarlık yapıyor.
Dünyanın genelinde emperyalistler arasında yürüyen bir paylaşım savaşı var.
Ortadoğu’da yürüyen ve genişleme potansiyeli olan savaş da, emperyalistler arası dünya genelinde yürüyen yeniden paylaşım savaşının bir parçasıdır.
Bu savaş, Batılı emperyalistlerin “güvenilmez” rejimleri “demokrasi”, “insan hakları”, “batının yüce insani değerleri” vb. adına devirip, Ortadoğu’da kendi egemenliklerini kurmak ve pekiştirmek için yürütülmektedir.
Ortadoğu’da süren savaş iki yanlı haksız savaştır. Batılı emperyalistlerin desteklediği siyonist İsrail bir yandan Filistinlilere soykırım uygulamakta, diğer taraftan atom silahına sahip bölgesel bir güç olma yolunda ilerleyen, Batılı emperyalist güçlerin kontrolü altında olmayan, Batılı büyük emperyalist güçler tarafından yıkılması hesapları yapılan İran’ı savaş içine çekmek için uğraşmaktadır. İsrail’in İran’ın Hizbullah, Husiler gibi bölgedeki uzantısı örgütlere saldırmasının temelinde bu hedef vardır.
Batılı emperyalistlerin, siyonist İsrail’in kendi çıkarları doğrultusunda Ortadoğu’yu dizayn etme savaşına İran ve uzantıları olan örgütler direnmektedir.
Bu örgütlerden Hamas Filistin’de İslam devleti kurmak için savaşıyor. Hizbullah dinci faşist İran devletinin uzantısı olarak bölgede Şii İslam’ın yayılması için mücadele ediyor.
Hamas, Hizbullah, İslami Cihad gibi örgütlerin anda Batılı emperyalist güçlere karşı direnmesinden, bu örgütlerin anti-emperyalist ya da devrimci örgütler oldukları sonucu çıkarılmamalıdır.. Hamas, Hizbullah, İslami Cihad anti-emperyalist, devrimci örgütler değil, İslamcı, faşist, antisemitist örgütlerdir.
Bu örgütler emperyalizme karşı değildir, karşı oldukları Batılı emperyalist güçlerdir. Bu örgütler Ortadoğu’da Rusya ve Çin emperyalizmi ile birlikte hareket eden bölgesel gerici devletlerin uzantıları olarak hareket etmektedir.
Diğer yandan Filistin’de, Lübnan’da Siyonist İsrail devletinin işgaline karşı çıkmak, direnmek, mücadele etmek; haklı ve meşrudur.
Lübnan’da Hizbullah’ın, Filistin’de Hamas’ın Siyonist işgale karşı verdiği savaşın haklı yanı vardır. Biz bu haklı yanı tespit eder ve destekleriz. İşgale karşı savaşın haklı yanını desteklemek, Hizbullah ve Hamas’ı örgüt olarak desteklemek değildir.
İşgale karşı savaşın haklı yanını tespit edip desteklerken, aynı zamanda bu örgütlerin gerçekte anti-emperyalist ve devrimci örgütler değil, İslamcı faşist örgütler olduğunu, bu örgütlere desteğimizin yalnızca işgale karşı mücadeleyle sınırlı olduğunu da vurgulamak istiyoruz.
Bu örgütlerin Siyonist işgale kaşı verdikleri mücadelenin haklı yanını desteklemek ayrı bir şey, bu örgütleri bir bütün olarak desteklemek başka bir şeydir.
Bizim desteğimiz bu örgütlere değil Filistin, Lübnan halkının Siyonist işgale karşı mücadelesine, direniş içinde varsa komünist devrimci güçleredir.
Burjuvaziden dost olmaz!
Türk devleti, devleti yöneten AKP/MHP iktidarı sözde Filistin halkının dostudur. Onlar için belirleyici olan kendi çıkarlarıdır.
İsrail ile ticaret sürüyor. Türkiye üzerinden İsrail’e petrol sevkiyatı devam ediyor.
Sömürgeci, işgalci konumda olanların, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını zor ile engelleyenlerin, Filistin için kendi kaderini tayin hakkını savunmaları sahtekârlıktır.
Recep Tayyip Erdoğan’ın, 1 Ekim Meclis açılışında sarf ettiği, “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır” sözleri, “cephe gerisini sağlama alma” amaçlı olup, dikkatler İsrail’e çekilerek şoven milliyetçilik yükseltilmek istenmektedir.
Keza Bahçeli’nin mecliste DEM Parti vekilleri ile tokalaşması, CHP Genel Başkanı Özgür Özele yönelik sözleri de aynı amacı taşımaktadır.
Milliyeti ne olursa olsun işçiler, emekçiler kendi burjuvazisinin bayrağı altında değil, işçi sınıfının kızıl bayrağı altında toplanmalı, gerçek düşmanı olan kendi burjuvazisinin iktidarını yıkmalı, kendi iktidarını kurmak için mücadele etmeli, örgütlenmelidir.
Lübnan’da, Gazze’de derhal ve kayıtsız koşulsuz ateşkes!
İsrail, Lübnan’dan ve Gazze’den derhal geri çekilmelidir!
6 Ekim 2024