Macron’un “emeklilik reformu” adı altında emeklilik yaşını 64’e çıkarma ve prim ödeme günlerini artırma girişimine karşı tüm işçi sendikaları tarafından ortak örgütlenen bu büyük grev ve direniş mücadelesi 19 Ocak’tan bu yana devam ediyor. İki ay boyunca ve defalarca milyonlarca işçi, genç ve emekli taleplerini dile getirdi. Fransa’nın tüm bölgelerinde, büyük kentlerden irili ufaklı kasabalara dek ve tüm meslek sektörlerinde grevler ve büyük gösteriler gündemdeydi.
16 Mart’ta emeklilik yasası mecliste oylanacaktı. Fakat olmadı! Senatoda yasanın onaylanması için çoğunluğu sağlayan ve onaylayan hükümet, mecliste çoğunluğu sağlayamayacağını anlayınca, “emeklilik reformu”nu meclise sunmadan geçirme oyununa başvurdu. Buna karşı 16 Mart saat 16’da birlik olan sendikalar, işçi ve emekçiler Paris’te meclis binası önünde ve birçok büyük ve küçük şehirlerde protesto eylemleri için toplandılar. Eylemler gece saat 21’e kadar sürdü ve kitle polis müdahalesi ile dağıtıldı. Çoğunluğu Paris’te olmak üzere 120 kişi gözaltına alındı. En son 15 Mart’ta Fransa’nın her tarafında grev ve protesto eylemleri yapılmıştı. Bu, 19 Ocak’tan bu yana yapılan geniş kitle katılımlı 8. genel grev protesto eylemiydi. Örneğin 7 Mart’taki eyleme Fransa çapında katılım 2 milyonun üzerinde olmuştu.
Bütün bu gelişmeler bize şimdi ne olacak sorusunu sorduruyor. Macron, tüm grev ve gösterilere rağmen “emeklilik reformu”nu geçirmek niyetinde. Ama işçi ve emekçiler de direnişlerinde kararlı. Şu anda ülkede bütün rafineler grevde. Önümüzdeki iki gün içinde istasyonlarda benzin kıtlığı bekleniyor. Paris, Nantes gibi büyük şehirlerde çöpçüler grevde. Demiryolları işçileri yüzde 30’luk bir grev seviyesinde direnişlerini sürdürüyor, trenlerin sadece üçte ikisi çalışır durumda. Önümüzdeki birkaç gün belirleyici olacak: Eğer eylemler geniş kitle katılımlı ve bütün ülkeyi kapsayacak bir hâl alırsa, hükümet geri adım atabilir; ama şu anki durum pek öyle ilerleyecekmiş gibi görünmüyor. Bu süreçte sendikaların birlikte hareket ettiğini söylemiştik. Ama haftada bir ya da iki haftada bir, bir günlük genel grev ve protesto çağrısı yapma şeklinde bir yol izlediler. Bu, devamlılığı olan bir eylem biçimi değildi. Ve çok büyük katılım olmasına karşın hükümet bu durumu kendine yönelik bir tehdit olarak görmedi. Sendika liderlerinin Cumhurbaşkanı Macron ile görüşme talepleri bile ciddiye alınmadı. Sürekliliği olan bir grev ve eylem biçimi olmadığından çok etkili olmadı, yani hayat, üretim durmadı. Diğer taraftan 16 Mart’tan (49.3 maddeye dayanarak meclise sunmadan emeklilik yasasının geçirildiği gün) bu yana protesto eylemleri radikalleşerek sürüyor. Bu eylemler birçok durumda askerin, polisin saldırısı ile dağıtılıyor. Bugüne kadar 300’den fazla gözaltı oldu.
Fransa’da dört yıldan beri, “Sarı Yelekliler” hareketinden bu yana, kitle hareketlerinde radikalleşme devam ediyor. Gelinen aşamada “emeklilik reformu” protesto eylemlerinde bir ayrışma söz konusu. Sendikalar bir tarafta, kitleler bir tarafta… her zaman birlikte hareket etmiyorlar. Aynı zamanda sendikaların çağrısına da katılan kitle kendi başına eylemler yapıyor. Hem birbirinden kopuk ve hem de birlikte hareket gibi bir görünüm kazanıyor. Böyle olunca da hükümet bu hareketi ve sendikaları bir tehdit, bir tehlike olarak görmüyor. İşte bu yüzden meclise getirmeden “emeklilik reformu”nu geçirme gibi bir yola başvurma cüretini gösterebiliyor.
Şimdi bütün dikkatler 23 Mart Perşembe günü bütün sendikaların birlik içinde çağrıda bulunduğu genel grev ve eylemlere çevrilmiş durumda.
Fransa’dan bir YDİ Çağrı Okuru
21 Mart 2023