Avusturya Marksist Leninist Partisi’nin –AMLP- kurucusu ve başkanı Franz Strobl 15 Haziran 2016 Çarşamba günü Avusturya’nın Hainburg kentinde hayata gözlerini yumdu.
Franz Strobl 90 yılı aşkın hayatı boyunca “Büyük İnsanlık”ın kurtuluşu için, sömürüsüz bir dünya için savaşmış bir komünistti.
O, bir işçi ailesinin çocuğu olarak daha küçük yaşlarda, işçi sınıfının ve emekçi yığınların sömürülmesi temelinde yükselen zenginliğin, işçilerin emekçilerin yoksulluğu anlamına geldiğini yaşayarak gördü.
Genç yaşlarında işçilerin yoksulluğunun bir kader olmadığını, bunun kapitalist sistemin sonucu olduğunu, buna karşı mücadele edilmesi gerektiğini kavradı. Mücadelenin ancak örgütlü olarak yürütüldüğünde başarılı olabileceğini kavradı. Onun bunları kavramasında örnek aldığı ve 1930’lu yıllarda devrimci Komünist bir parti olan Avusturya Komünist Partisi önemli rol oynadı. Franz genç yaşlarında Avusturya Komünist Partisi’nin örgütlü bir üyesi olarak mücadeleye katıldı. Avusturya’nın Nazi Almanya’sı tarafından işgalini yaşadı. İşgale, faşizme karşı mücadeleye illegal Komünist Parti saflarında katıldı.
İkinci Dünya Savaşı ertesinde yasal statü kazanan Komünist Parti’de Franz Strobl partinin Eğitim ve Yayıncılık bölümlerinde çok önemli görevler üzerlendi. 1956’da SBKP 20. Kongresi ertesinde revizyonist SBKP yöneticilerinin bütün dünyada “kardeş partileri”ne dayattığı revizyonist çizgiye karşı giderek artan bir açıklıkla tavır aldı. Partinin diğer yöneticilerinin uzlaşma taleplerini geri çevirdi. 1960 başlarında giderek daha fazla açığa çıkan uluslararası komünist hareketin genel hattı konusunda çizgi mücadelesinde SBKP’nin revizyonist çizgisine karşı ÇKP’nin çizgisi yanında tavır aldı. Genel Hat hakkında bu mücadelenin 1963 yılında kamuoyu önünde açıkça yürütülmeye başlanmasından hemen sonra, birkaç yoldaşı ile birlikte açık tavır koydu. Revizyonistleşen parti önderlerinin uzlaşma önerilerini geri çevirdi. Tehditlere pabuç bırakmadı. Parti içinde mücadele imkanlarının kalmadığını gördüğü noktada birkaç yoldaşı ile birlikte Avusturya Komünist Partisi’nden ayrıldı. Kısa bir grup dönemi ertesinde, Avusturya Marksist Leninist Partisi’nin kurulmasına önderlik etti. 1963’de onun redaktörlüğünde ilk sayısı yayınlanan “Rote Fahne” (Kızıl Bayrak), Avrupa’da yeni oluşmaya başlayan yeni Marksist Leninist hareketin ilk gazetesi oldu. Ve bütün diğer batı Avrupa ülkelerinde revizyonist Komünist Parti’lerinden kopuşa çağırının sesi oldu. Avrupa’daki genç Marksist Leninist güçlere cesaret verdi.
Franz Strobl’in en önemli özelliklerinden biri onun şu veya bu öndere, şu veya bu “büyük” ağabey! partiye değil, kendi kavradığı ölçüde ML bilimine, komünizm davasına bağlı olmasıydı.
Bu özellik kendini daha sonraki gelişmeler içinde de gösterdi.
Franz Strobl, 1960’lı yıllarda oluşan yeni ML hareket içinde, bu hareketin merkezi kabul edilen Çin Komünist Partisi’ndeki revizyonist gelişmeyi gördüğünde, yanlışlara karşı açık tavır takınmayı görev bildi. Eleştiriler nedeniyle ÇKP’nin “dostluğu”nu yitirdi.
Ardından benzer gelişmeler Arnavutluk Emek Partisi’nde de yaşanınca, gördüğü yanlışlara açık tavır takınarak, AEP’nin “desteğini” de yitirmeyi, kopmayı göze almaktan çekinmedi.
Onun için “revizyonistlerin “dostluğu” değil, düşmanlığı onur”du.
Franz Strobl, bir komünist önder olarak tabii ki hatasız değildi. O Stalin’in “Yalnızca ölüler hata yapmaz” sözlerini sürekli yinelerdi. Önemli olanın hataların görüldüğü yerde özeleştiri ile aşılması idi.
Onun kuşkusuz en büyük hatası, biraz da yaşadığı deneyimlerden yola çıkarak, haklı olarak savunduğu “Partiyi temiz tutmak gereklidir” ilkesini, yer yer genç unsurlara güvenmeme pratiğine dönüştürmesi idi. Partiyi koruma adına uyguladığı aşırı dar kapı politikası sonuçta partinin varlığını sürdürecek genç haleflerin kazanılıp, yetiştirilmesini engelledi. Parti giderek sağlam eski kadroların yaşlılık sonucu verim düşmesi, yaşlılık ölümleri sonucu kan kaybetti.
Franz bu hatayı gördüğü zaman iş işten geçmiş, parti giderek pratikte yok olmaya yönelmişti.
Hayatının son döneminde Franz Strobl, siyasi açıdan, Avrupa Birliği bağlamında, ulusal bağımsızlığı savunma adına yanlış bir çizgiyi Kızıl Bayrak’ta savunmaya başlamıştı.
Franz ağır hasta olduğu son günlerinde bile kaygısının merkezinde komünizm davası olan, kendisini ziyarete gelenlerle yeni –belki son –bir Kızıl Bayrağı nasıl çıkaracağı konusunda konuşan bir devrimci idi.
Franz, komünist olmayı insan olmakla eşitleyen bir Komünistti.
Onun anısı önünde saygı ile eğiliyoruz.
19.06.2016