Bir genç arkadaşımız Greta Thunberg, Birleşmiş Milletler Örgütü’nün New York’ta yapılan İklim Zirvesi’nde kürsüden haykırıyordu geçtiğimiz Eylül ayında:
“Benim burada olmamam gerek, okyanusun ötesinde okulda olmam gerek. Sizler ne cesaretle bizden umut bekliyorsunuz. Boş sözlerinizle çocukluğumu ve hayallerimi çaldınız. Ben yine de şanslı çocuklardan biriyim. İnsanlar ölüyor, ekosistemimiz çöküyor, kitlesel yokoluşla karşı karşıyayız ama siz para ve sonsuz ekonomik büyüme masallarından bahsediyorsunuz. Bu ne cüret! Buraya gelip her şeyi yaptığınızı söylüyorsunuz. Gerçekten durumun ciddiyetini anlıyorsanız ve hâlen harekete geçmiyorsanız bu şeytan olduğunuzu gösterir ama buna inanmak istemiyorum. Bizi hayal kırıklığına uğratıyorsunuz ama gençler artık sizin ihanetinizin farkına vardı. Gelecek nesillerin gözü sizin üstünüzde olacak.”
Birleşmiş Milletler Örgütü İklim Zirvesi kürsüsünde yankılanan ses geleceğini sahiplenenlerin, gençlerin, bizim sesimizdir.
“Fridays for Future” (“Gelecek İçin Cumalar”) eyleminin başlatıcısı İsveçli Lise Öğrencisi Greta Thunberg’in dünyayı mahveden, yaşanmaz hâle getiren kapitalist/emperyalist sistemin temsilcilerinin yüzlerine karşı onların talanlarını, yalanlarını, utanmazlıklarını… haykırması, milyonların sahiplendiği, milyarların da sahiplenmesi gereken bir eylem çığlığıdır.
Greta’yı o kürsüden konuşturan; Greta ve arkadaşlarının başlattığı küresel çapta bir çığ gibi büyüyen, dünyanın birçok yerinde sahiplenilen, milyonları sokağa çıkaran eylemliliklerin nedeni dünyanın ve insanlığın geleceğidir: Dünyanın fiziki olarak geleceğine ilişkin duyulan kaygı, küresel ısınma/iklim değişikliği ve bunun yaratacağı tahribatlar… insanlığın yaşam temellerinin ortadan kaldırılmasına karşı duyulan öfkedir!
Kısacası geleceğimizdir söz konusu olan…
Dünyamızı mahvediyor, geleceğimizi çalıyorlar!
Sorun geleceğimiz kadar önemli… Yaşanabilir bir dünyada yaşamak istiyoruz ama kapitalistler/emperyalistler “kâr için, daha fazla kâr için… en fazla kâr için” yaşanabilir bir dünyayı talan ediyor, dünyayı yaşanmaz hâle getirmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Son yıllarda çokça duyduğumuz “küresel iklim değişikliği” ve “küresel ısınma”yı bilim insanları üzerinde yaşadığımız dünyamızı tehdit eden en önemli yıkımlardan birisi olarak tanımlıyorlar.
“Küresel iklim değişikliği” ve bunun sonucu “küresel ısınma”nın temelinde kapitalist/emperyalistlerin üretim ve daha fazla kâr elde etmek için sanayide büyük çapta fosil yakıtları kullanmalarından kaynaklanıyor. Bu durumda atmosfere salınan sera gazı birikimlerinde hızlı bir artış oluyor ve doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi sonucunda yerkürenin ortalama yüzey sıcaklıklarındaki artış yaşanıyor. Buna ormanların yokedilmesi ve arazilerin kullanımındaki hoyratlık ve toprağın talanının olumsuz etkileri de bu zincire eklendiğinde felaketler başlıyor:
— Buzulların erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, birçok bölgenin sular altında kalması…
— Sıcaklık artışı ile çölleşme yaşanması…
— Yağış rejiminin değişmesi sonucu su sıkıntısı yaşanması ya da sellerin meydana gelmesi
— Yaz aylarında yağış miktarının azalması, tarımda su tüketiminin giderek artması, yüzey sularının kaybedilmesi, su kıtlığının yaşanması…
— Artan sıcaklıklar nedeniyle bitkisel üretim dönemlerinin değişmesi, buna bağlı olarak yiyecek sıkıntısının başgöstermesi…
— Orman yangınlarında artış…
— Kar yağışı ve erime dönemlerinin değişimi nedeniyle doğal afetlerin artması…
— Doğaya dayalı tarım ve hayvancılık gibi sektörlerde çalışan kesimlerin geçim kaynaklarının tehdit altına girmesi ve buna bağlı olarak yaşanacak olan kitlesel göçler…
Bu saydıklarımız gelecekte yaşanacak olanlardan bazıları. Peki ya bugüne kadar yaşananlar?
Birleşmiş Milletler verilerine göre 20 yılda kayıtlara geçen küresel olarak toplam 6,457 doğal afetin %90’ı sel, fırtına, sıcak hava dalgası, kuraklık ve diğer aşırı iklim hareketlerinden kaynaklanmış; 1995 yılından bu yana aşırı iklim hareketleri kaynaklı afetler nedeniyle 606 bin kişi yaşamını yitirmiş, 4,1 milyar insan iklim hareketlerinden etkilenmiştir. (BM tarafından Ekim 2015’te yayımlanan, “İklim Bağlantılı Doğal Afetlerin İnsani Maliyeti” başlıklı rapor)
Dünyamızı yok oluşa götüren kapitalist/emperyalist sistemdir!
Ve bunu yapan bugünkü kapitalist/emperyalist sistemden başkası değil… Bize yaşanamaz bir dünyayı onlar hazırlıyorlar, çünkü yukarıda belirttiğimiz “küresel iklim değişikliği” ve “küresel ısınma”nın temel nedenlerinden birisi olan karbondioksit (CO2) başta olmak üzere atmosfere ölçüsüz miktarda gaz salımını yapanlar kapitalistlerdir/emperyalistlerdir. Onlar için belirleyici olan dünyanın geleceği, felaketlerden öte kendi çıkarlarıdır. Onlar için merkezde duran insan, çevre, doğa değil, paradır! Onlar için önemli olan dünya değil, “dünyanın parası”dır! Daha fazla kazanmak için daha fazla üretmek, daha fazla satmak, bunun için dünyanın zenginliklerini daha fazla talan etmek… Onlar için önemli olan budur!
Yukarıda sıraladığımız veriler, öngörüler… açıklandığında… yerkürenin geri dönülmez bir çöküşe sürüklendiği ortaya konulduğunda, özellikle yaşanılanların/yaşanılacak olanların birinci derecede sorumlusu olanlar, kapitalist/emperyalist sistemin temsilcileri yaygarayı basıyor, felaket tellallığı yapıldığını öne sürüyorlar… Ya da bunu söyleyenler şahsında karalama kampanyaları yürütüyor, Greta Thunberg şahsında olduğu gibi olayı magazine indirgeyerek gerçekliği gözlerden gizlemeye çalışıyor, kendi suçlarını örtbas etme telaşına düşüyorlar. Kimi zaman da göstermelik çevre zirveleri düzenleyerek güya “önleyici” kararlar alıyor ve ama uygulama yönünde ciddi hiçbir adım atmıyorlar…
Onların dünyanın geleceğine ilişkin olumlu bir çözümleri yoktur, olamaz! Onlar dünyanın yaşanmaz hâle gelmesinin birinci dereceden sorumluları ve suçlularıdır! Sorunun yaratıcılarından, kapitalist/emperyalist sistemden bir beklentimiz yoktur, olamaz!
Bizim geleceğimizi kendi ellerimize almamız, geleceğimize, dünyamıza sahip çıkmamız gerekiyor. Dünyamızı talan edenlerden, geleceğimizi ipotek altına alanlardan, dünyayı bize yaşanmaz hâle getiren kapitalist/emperyalistlerden, onların sistemlerinden hesap sormak, geleceğimizi elimize almak görevi ve sorumluluğu biz gençlere, geleceğin sahiplerine düşüyor!
“Bizlerin geleceğini çalıyorsunuz!”
Greta Thunberg’in zirve kürsüsünden haykırdığı gibi “Gençler artık onların (kapitalistlerin/emperyalistlerin) ihanetinin farkına vardı. Gelecek nesillerin gözü onların üstünüzde olacak.”
Bu sözlerin sahibi Greta Thunberg ve arkadaşlarının başlattığı“Fridays for Future” (“Gelecek İçin Cumalar”) eylemleri dünyanın karşı karşıya olduğu iklimsel tehlikelere dikkat çeken önemli eylemliliklerden birisi oldu. Greta ve arkadaşları, Paris İklim Anlaşmasına uygun olarak küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutacak kararlar alınıp güvenle uygulanana kadar her cuma “iklim grevine” devam etme karar alarak eylemi sürekli hale getirdiler.
“Küresel iklim değişikliği” ve “küresel ısınma”ya karşı ilgisizliği protesto etmek, soruna dikkat çekmek amacıyla 15 Ağustos 2018’de cuma günü İsveç Parlamentosu önünde üç haftalık oturma eylemiyle başlayan “Fridays for Future” (“Gelecek İçin Cumalar”) eylemleri kısa sürede dünyanın çeşitli ülkelerinde/bölgelerinde destek buldu.
Hareketin dünya çapında yayılması, kitleselleşmesi daha önce varolan çevre aktivisti kurumların çabalarını destekleme ve ileri taşıma yanında bu alanda yeni aktivitelerin, eylemliliklerin oluşmasına da yolaçtı. Berlin, Paris, Londra gibi Avrupa’nın belli başlı şehirlerinde yapılan “Extinction Rebellion” (“Yokoluş İsyanı”) buna örnektir. Londra, Amsterdam, Viyana, Madrid, Melbourne, Sydney, Brisbane, New York, Toronto, Halifax, Wellington… Dünyanın birçok şehrinde onbinler, yüzbinler iklime dikkat çekmek için meydanları dolduruyor, “sivil itaatsizlik” eylemlerini yaygınlaştırıyor. Ekoloji alanındaki en büyük sivil itaatsizlik eylemi olduğu açıklanıyor…
“Bizlerin geleceğini çalıyorsunuz!” diyordu Berlin’de yolları işgal edenler! Sorunu çözmek için geç kalındığına vurgu yapan Londralılar “mucizevi bir şeyler yapılması gerektiğini” söylüyorlardı! “Ne İstiyoruz? İklim Hareketi. Ne Zaman? Şimdi!” diye haykırıyordu Melbourne eylemcileri…
Tüm bu eylemlilikler soruna dikkat çekmesi açısından elbette yararlı eylemliliklerdir. Bu eylemliliklerin bir başka yanı da şudur: Eylemciler sorunun gerçek sorumlusu olan kapitalistlerin çıkarlarının koruyucusu ve kollayıcısı devletleri “sıfır emisyon” (doğaya salınan gazların sıfıra indirilmesi, “tamamen” ortadan kaldırılması) talebiyle sıkıştırması ve bu yolla kapitalist/emperyalist devletlerin teşhirine yolaçmasıdır.
Dünyayı yaşanmaz hâle getirenlerin bu devletlerin çıkarlarını koruduğu ve kolladığı kapitalist sistem olduğu gerçeği (bu eylemler üzerinden de) artık her geçen gün daha fazla insan tarafından görülmektedir. Bu yanıyla da bu tür eylemler diğer çevre hareketlerinden farklı olarak antikapitalist bir harekete dönüşme/devrimcileşme olasılığını/potansiyelini bağrında taşımaktadır.
Geleceğimize şimdiden sahip çıkalım!
Yarın geç olacaktır!
Kapitalist sistem geleceğimizi bugünden ipotek altına almıştır. Sorunun temelinde kapitalist/emperyalist sistem vardır. Ve bu kapitalist sistem yıkılmadan, dünyayı kâr uğruna yıkıma götüren bu sömürü çarkı kırılmadan dünyanın çöküşünü engellemek mümkün değildir.
Bu gerçeğin bilincinde olarak kapitalist sistem tarafından geleceği bugünden elinden alınmış genç arkadaşlarımıza çağrımız şudur:
Geleceğimizi elimizden alanlardan kendimizi kurtardığımızda ancak geleceğimizi kazanabiliriz! Geleceğimizi çalanlar kapitalistlerdir! Kapitalizmi yıkalım! Geleceğimizi kurtaralım!
Unutma: Gelecek biziz! Dünya bizim!
Unutma: Geleceğimize şimdiden sahip çıkalım! Çünkü yarın çok geç olacaktır! Ya da yarın olmayacaktır!
Bu bilinçle örgütlenmeye, mücadeleye! Sokağa, eyleme!
Unutma: “Küresel iklim değişikliği” ve “küresel ısınma” ile ilgili yapılan eylemlilikler, senin de katılman gereken, geleceğini sahiplendiğini göstereceğin eylemlerdir. Geleceğine sahip çık! Geleceğini çalan kapitalistlere, onların sistemlerine, koruyucularına/kollayıcılarına karşı sesini yükselt!
Unutma: Bu dünyayı ve geleceğimizi biz sahiplenip korumazsak, kapitalist sistemi ortadan kaldırıp yaşanabilir dünyayı biz inşa etmezsek gelecek de olmayacaktır.
Yeni bir dünya yaratmak düşüncesiyle yola çıkan bizler; biz gençler; yerkürenin yokolmasına seyirci kalamayız. Yapılacak çok işimiz var. Kapitalist sistemi yıkma mücadelesini tüm gücümüzle sahiplenmeli, örgütlenmeli, kapitalizmi yıkma mücadelesini yükseltmeliyiz!
Kapitalizmi, kapitalist/emperyalist sistemi yıkarak yenidünyayı, sosyalizmin dünyasını kurmalıyız!
Unutma: Yenidünyayı kurduğumuzda ancak gelecek bizim olacaktır! Ya da gelecek olmayacaktır!!!
14 Ekim 2019