Şarkıcı Gülşen, nisan ayında verdiği bir konser sırasında İmam Hatip Liselilere yönelik sarf ettiği sözlerinden dolayı “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek suçundan” tutuklandı.
Sahnede istediğini giydiği, istediğini söylediği, LGBTİ+’lara ve kadınlara desteğini özgürce ifade ettiği için Gülşen sarf ettiği bir söz yüzünden tutuklanırken, Firdevs Babat, Ramazan Babat tarafından cinsel saldırıya uğramasına rağmen tutuksuz yargılanıyordu! Firdevs, Babası Ahmet Babat tarafından elindeki koruyucu silahıyla 17 kurşunla öldürüldü.
Bölgede kadın düşmanı politikalarını, savaş politikasıyla derinleştiren devlet, her gün kadınların öldürülmesine sessiz kalıyor. Koruyucu sistemini destekleyen bu devlet, kadınları ellerine silah verdiği bu katillerden korumuyor. Bir üniforma sahibi olan her erkeğe, şiddetin her türlüsünü uygulama hakkı tanıyan, cinsel saldırıya ve istismara göz yuman ikiyüzlü ahlak politikası bu katliamın baş failidir. Devletin ahlakı her gün kadınları öldürüyor!
Şarkıcı Gülşen’in tutuklanması da erkek egemen devletin, kadın düşmanı ve ikiyüzlü politikasının bir sonucudur. Aynı zamanda her gün örneklerini yaşadığımız, burjuva anlamda hukukun değil gugukun egemen olduğunun yeni bir örneğidir.
Türkiye’de burjuva anlamda hukuk rafa kaldırılmıştır.
Yargı tamamen yürütmenin emirleri doğrultusunda hareket etmektedir. Yürütme talep etmekte, yargı gereğini yapmaktadır. Lafa gelince “yargı bağımsız” olmaktadır. Lafa değil icraata bakıldığında, olan bitenin hukuk ile bir ilgisinin olmadığı, fakat guguk ile hayli bir ilişkisinin olduğu görülecektir.
Bu da yeni bir durum değildir.
Kuzey Kürdistan /Türkiye de bütün Cumhuriyet dönemi boyunca yargı her zaman doğrudan siyasi iktidar ile iç içe olmuştur.
Yasalar karşısında herkesin eşit olduğu bir durum hiç yaşanmamıştır. Yargı bürokrasisinde “dayısı” olanlar, rüşvetle işini yaptırabilenler; siyasi baskı ile işini yaptırabilenler vb. için yasalar onlara uygun bir şekilde yorumlanıp uygulanmıştır.
Maddi ve manevi işkence, mahkumiyet kararı olmaksızın uzun tutukluluk süreleri kural dışı değil, kural olmuştur. “Karakolda doğru söyler, Mahkemede şaşar” Osmanlıdan bu yana işkencenin yaygın kullanımını iyi ifade eden bir özdeyiştir.
Sanıklar bütün toplumda en baştan suçlu olarak ilan ve teşhir edilmiştir ve edilmektedir.
Davalarda yasal yollarla elde edilmiş olmadıkları açık olan “delil”ler, mahkumiyet kararlarında temel alınmıştır. vs.
Bu yüzden ülkelerimizde burjuva anlamda hukuktan söz edilemez.
Ülkelerimizde en başından bugüne kadar hukuk adına uygulanan hukuksuzluktur. Hukuk denen şey guguktur ülkelerimizde.
Bu guguk aynı zamanda çifte standartçıdır!
Söz konusu muhalifler, devrimciler, komünistler, yurtseverler olunca guguk anında harekete geçmektedir.
Muhaliflere, devrimcilere, sosyalistlere, yurtseverlere yönelik suçlara ise guguk sessiz kalmaktadır.
Bunun son örneği geçtiğimiz günlerde yaşandı.
HDP Milletvekili Garo Paylan’a 2016’da mecliste suikast planlandı. Planı Alaattin Çakıcı’nın eski avukatlarından Mehmet Sinan İnce ifşa etti. Mehmet Sinan İnce suikast ile ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunan Garo Paylan’ı “seni iki defa önümüze düşürdük, yapmak istesek yapardık” diyerek tehdit etti. Suikast planı ve alenen Garo Paylan’ın tehdit edilmesine guguk sessiz kaldı.
Yolsuzluk, rüşvet, yiyicilik iddialarına guguk sessiz kalmaktadır.
Gelişmeler şunu gösteriyor: Sınıflar üstü bir hukuk yoktur!
Sınıflı bir toplumda sınıflar üzeri, tarafsız, toplumun bütün sınıflarından, katmanlarından tüm bireylerine karşı eşit davranarak adalet dağıtan bir hukuk olmaz.
Burjuvazinin egemen olduğu sınıflı toplumlarda burjuva hukuku egemendir. Burada hukuk esas olarak burjuvazinin işçi sınıfı ve emekçiler üzerindeki diktatörlüğünün bir aracıdır. Burjuvazinin yasalarla da garanti altına alınmış iktidarını sürdürmenin, ona yasal meşruiyet görüntüsü vermenin bir aracıdır. En ileri burjuva demokrasisinde bile, burjuva hukuku işçi sınıfı ve emekçiler karşısında burjuvazinin haklarını savunur
İşçi sınıfı diktatörlüğünde de hukuk tabii ki tarafsız olmayacaktır. Burjuvaziye karşı işçi ve emekçilerden yana olacaktır.
Ülkelerimize gerçek hukukun da gelmesinin yolu işçilerin emekçilerin iktidarından geçer…
26 Ağustos 2022
Yeni Kadın Dünyası