Emperyalist ve gerici müdahale olmaksızın özgür, demokratik bir Suriye için! Rojava’yı koruyun!
Suriye’de 13 yıl süren kanlı savaşın ardından Esad rejiminin egemenliği 7 Aralık’ta sona erdi. Halkın bir kesiminin demokrasi talepleriyle rejime karşı kitlesel protestolar şiddetli saldırılarla bastırılırken, Suriye, emperyalistlerin ve gerici bölgesel güçlerin savaş alanı hâline geldi. HTŞ’nin pek direnişle karşılaşmadan askeri olarak yürüyüp ilerlemesi, ordu dâhil olmak üzere kitlelerin Esad’dan her türlü desteğini çektiğini gösteriyor. Bu, aynı zamanda onun rejiminin etnik/ulusal ve dini azınlıkları gaddarca ezdiğinin bir faturasıdır. Rusya, Ukrayna’daki güç yoğunlaşması nedeniyle Suriye’yi bölgedeki güç-siyasi nüfuz stratejisinin bir parçası olarak gözden çıkardı. Esad, kendisinin sıkı müttefikinin yanına, Moskova’ya kaçtı. Başkent Şam ve diğer bazı Suriye şehirleri iki hafta içinde İslamcı HTŞ (Heyet Tahrir el Şam) liderliğindeki bir ittifak tarafından askeri olarak ele geçirildi. Kökleri El Kaide’ye dayanan ve Cabad Al-Nusra cephesi ile bağlantı olan bu örgüt, arka planda Erdoğan ile birlikte hareket ediyor. Fakat, yeni iktidar sahipleri ABD ve AB tarafından da “iyi haber” olarak selamlandı. Bu, özellikle Ukrayna ve Lübnan’da güçlü bir şekilde birbirine bağlı olan İran ve Rusya’nın Suriye üzerindeki nüfuzunun zayıflamasına bir tepkidir. Esad’ın devrilmesinin hemen ardından siyonist İsrail birlikleri Suriye sınır bölgesini işgal ederek bir “dördüncü cephe” açtılar. Tüm bunlar, bunun hiçbir şekilde Suriye’nin bir iç çatışması olmadığını, bilakis emperyalist bloklar ve her türden gerici, faşist güçler arasındaki çelişkilerin bir tırmanması olduğunun altını çizmektedir. Kitlelerin Esad’ın devrilmesinden duyduğu sevinç, orada hiçbir şekilde demokratik bir halk hükümetinin kurulup yerleşmediğini gizleyemez. Eğer HTŞ, El Kaide ve İD’den ayrı olduklarını ilan ediyorlarsa, o zaman Afganistan’daki Taliban’ın başlangıçta üstüne yemin-billahlar ettikleri vaatlerini, verdikleri güvenceleri hatırla(t)mak gerekir. Onların faşist egemenliği, şimdi hiç olmadığından daha kötü ve daha kadın düşmanıdır. Ancak böylesi güçler kısmen kitle tabanlarını koruyabilmek ya da genişletebilmek için daha ılımlı bir yol izlemek zorunda da kalmaktadırlar. Ama her şeyden önce, Suriye ve Ortadoğu’da çeşitli emperyalist ve diğer gerici, faşist güçler arasındaki nüfuz mücadelesi keskinleşmeye devam edecektir.
Durumun ciddiyeti ve onun tehdit edici daha fazla tırmanması dikkate alındığında ICOR şunları açıklıyor:
1.ICOR, ABD emperyalizmi, Rus emperyalizmi, faşist rejim ve NATO üyesi Türkiye, siyonist İsrail ve diğer tüm buraya karışan yabancı güçler tarafından desteklenen ve Suriye’yi işgal etmek ve bölmek için daha önce işledikleri bir dizi cürümleri sürdüren terörist grupları en keskin bir şekilde mahkûm etmektedir. HİÇBİR emperyalist güç Suriye halkına kalıcı barış getirmeyecektir. Rusya, ABD, Türkiye, İran ve İsrail de dâhil olmak üzere tüm yabancı güçler Suriye’yi derhâl terk etmelidirler.
2.O, özerk yönetilmekteki Rojava’ya ve onun demokratik özerkliğine yönelik saldırıları ve imha girişimlerini kararlılıkla mahkûm etmektedir.
3.ICOR, Suriye’ye yönelik siyonist İsrail saldırganlığını ve yeni Suriye topraklarının işgalini mahkûm eder. O, kendisinin emperyalist-siyonist 4. Cephe yönelimiyle, şimdi Filistin halkına karşı yürüttüğü acımasızca imha savaşının bu aşamasında, Suriye’ye karşı kendisinin Büyük İsrail hayalini de sürdürdüğünü saptar. Tüm bunlar, emperyalist güçlerin ve faşist bölgesel güçlerin, en başta da faşist Türk devletinin kendi çıkarları peşinde koştuğunu ve Suriye halkları için sadece felaket yaydığını göstermektedir.
4.O, Suriye’de savaş cephesinin açılmasının ve Suriye’ye yönelinmesinin Batı Asya/Ortadoğu’nun emperyalist yeniden düzenlenmesi projesinde ek bir yapı taşı olduğu görüşündedir. Onun görüşüne göre, Türk devletinin her şeyden önce Kürt ulusunun kendi devletini kurma hakkı da dâhil olmak üzere kendi kaderini tayin hakkını engellemek ve Rojava’daki özerk yönetimi yok etmek istemektedir.
5.O, İslamcı-faşist grupların emperyalizmin aleti oldukları görüşündedir. ICOR, müdahalelerin Suriye halklarının acılarını arttırdığını, özellikle işçiler, kadınlar ve gençler için yoksulluğu, sömürüyü ve baskıyı yoğunlaştırdığını açıklar. Bunlar zorunlu göçü ilerletmekte ve doğayı tahrip etmektedir. Orada yaşayan tüm halkların yararına olacak barışçıl bir Suriye, ancak Suriye’deki ilerici ve devrimci güçlerin eseri olabilir. ICOR, dünyanın dört bir yanındaki tüm komünistleri ve devrimcileri emperyalist müdahalelere karşı mücadele etmeye ve emperyalizme ve faşizme karşı birleşmiş direnişe çağırmaktadır.
Suriye’nin geleceği, ne İslamcıların egemen olduğu bir devlette ne de emperyalistlerin ve bölgesel güçlerin çıkarlarına göre bölünmüş bir Suriye’de bulunmaktadır.
Suriye’nin geleceği, halkların özgürce ve eşit koşullarda bir arada yaşadığı, işçi emekçilerin iktidarda olduğu demokratik bir Suriye’de yatmaktadır.
Suriye’nin geleceğine Suriye’de yaşayan halklar karar vermek zorundadır.
Suriye’deki emperyalist ve siyonist İsrail saldırganlıklarını durdurun!
Emperyalist ve her türlü gerici müdahale olmaksızın özgür, demokratik bir Suriye için!
Sosyalist perspektifi güçlendirin!
Öz yönetimli, demokratik Rojava’yı koruyun!
Proleter enternasyonalizmi düşüncesini güçlendirin ve ICOR’u güçlendirin!
19 Aralık 2024
ICOR: Devrimci Parti ve Örgütlerin Uluslararası Koordinasyonu