Geçtiğimiz günlerde İstanbul Arnavutköy İmrahor mahallesinde yıkım kararı alınan birçok ev zabıta ve polis eşliğinde iş makineleri ile yıkılmaya başlandı.
Toplamda 150 ev için yıkım kararı alındı. Yıkıma karşı direnen halka yoğun bir şekilde saldıran kolluk güçleri birçok insanı işkence ile gözaltına aldı. Gözaltılar uzun süre otobüslerde tutulduktan sonra serbest bırakıldı.
Sadece İmrahor değil Tayakadın, Taşoluk, Çardaktepe vs. birçok mahallede yıkımlar oluyor. Daha önce çeşitli yerlerden büyük şehirlere göçen insanların kendi el yordamıyla inşa ettikleri evlere hükümetler tarafından oy kaygısı ile imar affı veriliyordu. Çünkü ne bu evlerin imara uygunluğu, ne de insanların barınma hakkı önemseniyordu. Burada geçim kavgası veren emekçiler sadece birer oy olarak görülüyor, seçimden seçime hatırlanıyordu.
İmrahor’da da böyle oldu!
İmrahor’da 31 Aralık 2017’den önce ruhsata aykırı yapılan inşaatlara yapı kayıt belgesi verildi. Sonrasında süreç 2019 yılı sonuna kadar uzatıldı.
31 Mart yerel seçimlerinden önce, belediye yetkilileri Yapı Kayıt Belgesi için başvuran insanlara “Evleri yapın biz halledeceğiz.” diyerek başvuruları kabul etti. Evlerin yıkılmayacağına dair sözler verildi.
Seçimler geride kaldı, verilen sözler ise unutuldu. Yıkım kararı aldıran belediye iş makineleriyle, polisiyle, zabıtasıyla insanların kapısına dayandı.
İnsanların elinde olan az da olsa mülkü kaybetmek istememesi bu toplumsal sistemde anlaşılırdır. Geçmişte birçok emekçi semtinde devrimciler köyden göçen yoksul emekçilerin gecekondu inşa etmesini, ev sahibi olması için büyük çabalar sarf ettiler. Bu evlerin yıkılmaması için devletin kolluk güçlerine karşı militanca mücadele verdiler. Ama gelinen yerde insanlara konut inşa etmenin hazıra alıştırmak olduğu, insanları devrimci mücadeleye kazandırmadığı aksine küçük burjuva hayallere sevk ettiği pratikte tecrübe edilmiştir.
Biz devrimciler, komünistler insanları özel mülkiyet hasreti temelinde kazanamayız. Özel mülkiyetin değil toplumsal mülkiyetin teşvik edilmesi, işçi ve emekçilere geleceğin sosyalist kültürünün propagandasının yapılması görevimizdir.
İşçi ve emekçiler en temel barınma hakları için bile bu kapitalist sistemde canhıraş mücadele vermek zorundadır.
Daha ilerisi için sömürünün olmadığı, toplumsal mülkiyetin ve eşitliğin olduğu geleceğin sosyalist sistemi için mücadele etmelidir.
2 Haziran 2024
Yeni Dünya İçin Çağrı okuru