Kayseri’de 7 yaşındaki bir kız çocuğuna Suriyeli olduğu iddia edilen bir kişinin cinsel tacizde bulunduğu haberlerinin yayılmasıyla birlikte ırkçı-şoven duygularla kışkırtılan kalabalık gruplar göçmenlere ait işyerleri ve araçlara saldırdı, yaktı, yıktı! Bir çok kişi yaralandı, linç edilerek öldürülmekten son anda kurtuldu.
Kayseri’den sonra Konya, Antalya, Hatay, Gaziantep, Antalya, İstanbul gibi diğer şehirlerde mülteci karşıtı gösteriler ve saldırılar yaşandı.
Antalya’nın Serik ilçesi Kökez Mahallesi’nde 17 yaşında Ahmet Handan El Naif isimli Suriyeli işçi sokakta yürürken önü 3 kişi tarafından kesildi. Ahmet Handan El Naif bıçaklanarak öldürüldü.
Bu şoven-milliyetçi saldırganlık ülkede uzun bir süredir bilinçli olarak kışkırtılan göçmen düşmanlığının, kötü giden her şeyin sorumlusu olarak göç ve göçmenliğin hedef gösterilmesinin bir sonucudur. Egemenlerin kendi aralarındaki iktidar dalaşında maalesef göçmenlere karşı düşmanlık tohumları ekilerek, bu bir politik araç olarak kullanılmaktadır.
Kayseri’deki ırkçı-şoven saldırganlık bunun sadece yeni bir örneğidir.
Ne adına yapılırsa yapılsın bu tür ırkçı saldırganlıklara karşı durulmak zorundadır.
Kayseri’de bir kız çocuğunun istismar edildiği iddiası şoven-milliyetçiliğin bahanesi olmuştur! Bir kişinin işlemiş olabileceği bir suçun, bu bir küçük kız çocuğuna yapılmış bir cinsel taciz olsa dahi, bütün bir göçmenler topluluğuna saldırıya dönüştürülmesi milliyetçi-şoven duygulara teslim olunmasından başka bir şey ifade etmez! Sanki cinsel taciz ve istismar bu topraklara göçmenlerle birlikte gelmiştir? Sanki kadınlara ve çocuklara cinsel taciz, tecavüz ve istismar Türk ulusundan vb. kişilerde hiç görülmemiş bir şeydir!!! Sanki bu coğrafyada ırkı-milliyeti ve etnik kökeninden bağımsız olarak kız çocuklarının babaları, amcaları, dayıları, abileri tarafından tacize uğraması olayları hiç yaşanmamıştır! Sanki “aile içi cinsel istismar” olarak adlandırılan kötülük göç ve göçmenler öncesi hiç duyulmamıştır!!!
Söz konusu olan saldırganlıkta esas mesele kız çocuklarının korunması ve suçlunun cezalandırılması değil, bunun bahane olarak kullanılarak ırkçı-şoven-faşist zihniyetle göçmenlerin hedef gösterilmesidir. Ve bunu sözümona iktidara karşı “muhalefet” yapma adına gayet bilinçli bir şekilde kullananlar yine egemenlerin “muhalif” kesimidir.
Irkçı-şoven saldırganlık işçi ve emekçilerin işi olamaz, olmamalıdır!
Savaşlardan, ırkçı saldırganlıklardan, yoksulluktan kaçan ve ülkelere sığınan göçmenlerin hedef gösterilmesine karşı çıkalım. İşçi ve emekçi kitleleri ırk-milliyet-cinsiyet temelinde ayrıştıran ve birbirine karşı kışkırtan egemenlik oyunlarına alet olmayalım! Irk-milliyet-cinsiyeti değil, sınıf kardeşliğini yükseltelim! Her türden ırkçı-şoven provokasyona karşı göçmenlerin yanında saf tutalım, bu saldırıları geri püskürtelim!
Göç ve göçmenlik emperyalist-kapitalist sistemin, savaşların, katliamların, yerinden yurdundan edilmenin bir sonucudur. Öfkemizi kapitalist-emperyalist sistemin kurbanlarına değil, bizzat kapitalist sistemin kendisine yöneltelim. Egemenlerin iktidar dalaşı için çanak tuttukları, kışkırttıkları düşmanlıklara prim vermeyelim.
Kahrolsun ırkçılık-milliyetçilik-cinsiyetçilik ve her türden gericilik!
Kahrolsun sınıf kardeşliğini zehirleyen, halkları birbirine düşman eden emperyalist-kapitalist sistem!
3 Temmuz 2024