İsrail ve Filistin’de Mayıs/Haziran aylarında önemli gelişmeler yaşandı.
Doğu Kudüs’te Arap nüfusun yoğun olarak yaşadığı bir mahallede, buradan göçmüş olan Yahudi ev sahiplerinin mülkiyet hakkını koruma adına, kimi evlerin Arap Filistinli nüfusunun tahliye edilme kararına karşı bir direniş gelişti. İsrail polisi direnişçilere vahşice saldırdı.
İsrail polisi, işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa’da, bu direnişe destek veren cemaate saldırdı. Çıkan çatışmada 200’e yakın Filistinli yaralandı.
Müslümanların kutsalı Mescid-i Aksa’ya bu saldırı daha geniş çatışmaların tetikleyicisi oldu.
İsrail’de Mart ayında erken genel seçim yapıldı. Seçim sonuçları Likud/Netanyahu yönetimi için Filistin’de yeni, kontrollü bir savaş aslında zorlu yürüyen yeni hükümet kurma pazarlıklarında, siyonist güçleri Likud bloğu etrafında saflaştırmanın bir aracı olarak kullanılmak istendi.
Çatışmaların yayılması ertesinde Hamas devreye girdi. İsrail’in saldırı politikasını sürdürmesi halinde var olan ateşkesi sonlandıracağını duyurdu. Ateşkesin sonlandırılması işgal altındaki bölgelerden, öncelikle de Gazze’den İsrail’e ilkel füzelerle saldırma anlamına geliyordu.
İsrail’in cevabı yine her zamanki gibi, bütün askeri gücüyle işgal altındaki bölgeleri yoğun bombalama, Hamas yöneticilerine yönelik ise nokta operasyonları ile yok etme saldırıları oldu.
Çatışmalar iki hafta tam bir savaşa dönüştü. Sonunda ABD tarafından devreye sokulan Mısır’ın arabuluculuğu ile yeni bir ateşkes yapıldı.
Yeni kontrollü/sınırlı savaşın bilançosu Filistin tarafında 232 ölü, yüzlerce yaralı, Gazze’de yeni büyük yıkım; İsrail’de ise, İsrail sınırları içinde, Hamas’ın füze saldırıları sonucu 12 ölü, onlarca yaralı oldu. Bu İsrail Filistin çatışmasında yeni olan bir şey. İlk kez delinmez denen İsrail savunma sistemi “Demir Kubbe” delindi. Bu yüzlerce füzenin aynı anda ateşlenmesi sonucu elde edilen bir sonuçtu. Hamas açısından bu “başarı” hanesine yazıldı.
Son Gazze savaşı, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) önderliğindeki yönetim açısından, daha önce Hamas/FKÖ arasında yapılan bir anlaşma sonucu kararlaştırılan seçimlerin “ertelenmesi” için bahane oldu.
Hamas ve El Fetih’in uzlaşmasıyla Mahmud Abbas tarafından çıkarılan kararnamede, 22 Mayıs’ta milletvekili, 31 Temmuz 2021’de devlet başkanı ve 31 Ağustos 2021’de de Filistin Ulusal Konseyi seçimlerinin yapılması öngörülmüştü.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin katılımına izin verilinceye kadar seçimlerin ertelendiğini duyurdu.
Yani bu seçimlerin yapılması için yeni tarih sonuçta İsrail’in keyfine bırakıldı.
Netanyahu’nun savaşta yükseltilen siyonist milliyetçi dalga üzerinden, tüm siyonist kesimleri Likud etrafında birleştirme ve hükümette kalma planı tutmadı.
15 Haziran’da tek ortak noktası “Likud /Netanyahu yönetimi gitsin de nasıl giderse gitsin” olan 8 partilik koalisyon hükümeti, 120 kişilik parlamentoda 62 oy ile “güven oyu” alarak 16 yıllık Netanyahu yönetimine son verdi.
İsrail’in yeni başbakanı siyonizm konusunda Netanyahu’dan daha da sağda olan, bağımsız Filistin devletine ilke olarak karşı olan ve son Netanyahu hükümetinde “savaş” bakanlığı yapan Bennet isimli siyonist. Koalisyon en sağından, en ‘sol’una tam bir çorba. Anlaşmaya göre iki yıl sonra başbakanlığı ‘sol’cu partinin başkanı devralacak!!!
Bu hükümetin iki yıl sürmeyeceğini, ilk ciddi krizde dağılacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yok! Erken seçim yakında gündeme gelecek, ama toplumun bu bölünmüşlüğü durumunda çözüm olmayacaktır!
İsrail Filistin açısından yeni bir gelişme de ABD’deki yeni yönetimin yeniden iki devletli çözüm siyasetine dönme sinyalleri vermesidir.
Bu ABD Dışişleri sözcüsü Blinken tarafından açıkça dillendirildi.
Bu aslında 4 yıllık Trump parantezi sonrasında yeniden Obama siyasetine geri dönüş anlamına geliyor.
Bu tabii ABD’nin sonuçta İsrail’in en önemli destekçisi olması konumunda bir değişiklik anlamına gelmiyor.
Filistin’de uzun vadede tek gerçek çözüm, içinde tüm milliyetlerin eşit haklarla birlikte yaşadıkları çok uluslu birleşik bir Filistin devletidir.
Bu işçi sınıfı önderliğinde devrim gerçekleşmeden mümkün değildir.
Bütün diğer çözümler geçici çözümlerdir.
Burada önemli sorunlardan biri de, İsrail devletine karşı mücadelede “Bütün Yahudiler bölgeden def olsun” vb. Yahudi düşmanı pozisyonlara düşmekten kaçınmaktır. Hamas, Hizbullah gibi dinci örgütlerin, bu arada İran’ın da tavrı açık antisemit (Yahudi düşmanı) tir.
İsrail devleti Filistin Arap halkına karşı faşist, ırkçı bir siyaset izlemektedir. Fakat o bölgedeki diğer burjuva devletler ne kadar yaşama hakkına sahipse, İsrail devleti de o kadar yaşama hakkına sahiptir!
İsrail devletini yıkacak olan İsrailli Arap ve Yahudi emekçilerin ortak devrimidir.
8 Temmuz 2021