Ernst Thälmann, 16 Nisan 1886’da Hamburg’da küçük esnaf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Hamburg, Almanya sosyal demokrasisinin de kalesiydi. Daha küçük yaşlarda okuldan arta kalan zamanında ailesinin işlettiği küçük dükkânda çalışmaya başlayarak emekçi halkın yaşadığı ağır yoksulluk ve kapitalistlerin aşırı zenginliği arasındaki uçurumu algıladı. Thälmann’ın annesi Maria-Magdelena dindar bir kadındı. Babası, burjuva ve askeri derneklere üye bir kişiydi. Ancak yıllar sonra yaşam koşulları, geçim sıkıntısı ve enflasyonun baskısı yüzünden Alman Komünist Partisi’ne üye oldu.
O zamanki Alman İmparatorluğu’nun ikinci büyük kenti olan Hamburg, bir sanayi ve ticaret merkeziydi. Hamburg, aynı zamanda Avrupa’nın en büyük limanlarından biri, endüstri, ticaret merkezi ve kapitalist sömürü toplumunun sınıf çelişkilerinin çok açık bir şekilde göze çarptığı bir şehirdi. Thälmann, eğitimine devam etmek ve öğretmen olmak istiyordu. Eğitimine devam etmesi için ailesi maddi olarak destek vermedi. Bu yüzden Thälmann, okul öğrenimini sürdürme imkânı bulamadı. Babasının küçük dükkânında çalışmaya devam etti. Küçük yaşlarda başladığı bu aile şirketindeki zor işler nedeniyle ailesi ile sorunlar yaşadı. Thälmann, işine karşılık harçlık değil, emeğinin karşılığını istedi. İsteği reddedilince, Hamburg limanında vasıfsız işçi olarak iş aramaya başladı. Daha 10 yaşında iken, Kasım 1896-Şubat 1897 tarihleri arasında iş bırakan liman işçileri ile tanıştı.
1902’de ailesi ile yaşadığı bir tartışma sonucu evi terk etti. Evsizlerin kaldığı bir yurda yerleşti. Daha sonra bir bodrum katına taşındı. 1904’ten itibaren bir yük gemisinde kazancı olarak çalışmaya başladı. Bu yük gemisi ile birçok ülkeyi gezdi. Birinci Dünya Savaşı’na kadar, Hamburglu liman işçilerinin hakları için verdiği mücadelenin yanında yer aldı. Thälmann, 15 Mayıs 1903’te, daha 17 yaşında iken Almanya Sosyal Demokrat Partisi’ne üye oldu. Bu dönemde SPD’nin 16 bin 500 üyesinden 300’ünü gençler oluşturuyordu.
1 Şubat 1904’te “Almanya Ticaret, Nakliyeciler ve Karayolu İşçileri Derneği”ne üye oldu. O, artık bir sendikacıydı ve sendikalarda egemen olan reformizme karşı da mücadele yürütüyordu. 1915 yılı Ocak ayında Ernst Thälmann da askere çağrıldı. Birliğine hareketinden önce, işçi Rosa Koch ile evlendi. Rosa, sadece onun yaşam arkadaşı değil, aynı zamanda da mücadele yoldaşıydı. Bu evlilikten İrma adlı bir kızı dünyaya geldi.
Thälmann, askerliğini yaptığı dönemde de boş durmadı. Emperyalist savaşa, ordudaki kölece disipline ve keyfi uygulamalara karşı çıktı. Askerde, Spartaküs grubunun yayınları eline geçiyordu, ayrıca arkadaşlarının yolladığı bildiri ve diğer yayınları okuyordu. Ekim 1918’de askerden izine geldi ve dört arkadaşı ile birlikte cepheye geri dönmedi.
Parti ve sendika için yorulmak bilmez bir çalışma içerisindeydi. 1909’da, daha 23 yaşındayken “Alman Taşıma İşçileri Birliği“nin arabacılık dalı ikinci başkanı, 1914’te ise Hamburg birinci başkanı oldu. Thälmann, 1911, 1912 ve 1914 yıllarında, “Alman Taşıma İşçileri Birliği Hamburg Birinci Bölgesi” yerel yönetim kurulu üyeliğine seçildi. 1912’de, Birlik Kongresi’nde delegeydi.
Birinci Emperyalist Savaş’ın öngününde, Ernst Thälmann 28 yaşında Hamburg’da tanınan ve işçiler tarafından sevilip sayılan doğal bir önder durumundadır. Alman emperyalizmi Ağustos 1914’te dünya savaşını başlattı. Sosyal demokratlar açıkça kendi burjuvazilerinin yanında yer aldılar ve savaş politikasını desteklediler. Parti içinde ve tüm toplantılarda Ernst Thälmann aynı görüşteki yoldaşları ile birlikte parti içindeki oportünistlere karşı mücadele etti. Savaş nedeniyle birçok sınıf bilinçli işçi cepheye alındı ve bu, parti içi mücadeleyi daha da zorlaştırdı.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) 4 Ağustos 1914’te, savaş kredilerine onay verdi. İkinci Enternasyonal’in bu güçlü partisinin savaş kredilerine onay vermesi, “anavatanın savunulması” ve “hizipçiliğe izin vermeme” parolası altında, açıkça Alman emperyalizminin safında yer alması anlamına geliyordu. SPD, II. Enternasyonal’in emperyalist savaşa karşı aldığı kararlardan dönüyordu. Thälmann, parti önderliğinin bu tutumu nedeniyle, sağcı önderlerle birlikte davranmanın artık olanaksız olduğunu anlamaya başladı. Alman komünistleri, halkların katledilmesine ve emperyalist savaşa karşı mücadele ediyorlardı. Karl Liebknecht, Rosa Luxsemburg, Leo Jogiches, Franz Mehring ve Clara Zetkin bu mücadelede öne çıkan isimlerdi. Karl Liebknecht, 4 Ağustos 1914’te, İmparatorluk Meclisi’ndeki oylamada savaş kredilerine parti disiplini gereği evet oyu kullandı. 2 Aralık 1914’te, İmparatorluk Meclisi’nde yapılan ikinci oylamada ise hayır oyu kullandı.
Ocak 1917’de Sosyal-Demokrat Parti, emperyalist savaş politikasını reddeden tüm örgütleri partiden ihraç etti. Nisan 1917’de, SPD’nin açık sosyal şoven tavrından rahatsız olan merkezci önderler, “Almanya Bağımsız Sosyal-Demokrat Partisi (USPD)”ni kurdular. Spartaküs grubu, siyasal-ideolojik bağımsızlığını koruyarak USPD’ye katıldı. Thälmann ve arkadaşlarının çoğunluğu da USPD’ye katıldı.
1918 Alman Kasım Devrimi patlak verdiğinde, Thälmann Hamburg İşçi ve Askerler Konseyi’ne seçildi. Bu dönemdeki politik ve sendikal çalışmasının tümü, işçileri silahlı karşı devrime karşı örgütlemeye yoğunlaştırmıştı. “Taşıma İşçileri Birliği”nin 1919’daki 10. Kongresi’nde, “sendikaları politik sorunlardan uzak tutmanın olanaksız olduğuna” dikkat çekerek, “sendikaların yeniden sınıf mücadelesi ruhuyla donatılmasını” talep etti.
Aralık 1918 sonunda, Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg önderliğinde, Almanya Komünist Partisi (KPD) kuruldu. 12 Ocak 1919’da Sosyal Demokrat İçişleri Bakanı Noske’nin silahlı güçleri tüm Berlin’i işgal ve kontrol altına aldı. 15 Ocak1919’da Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg karşı devrimin paralı askerlerince tutuklanarak hunharca katledildiler.
Thälmann, USPD içinde “Sol” grubu temsil ediyordu. USPD Hamburg Bölge Grubu Başkanı idi. USPD’nin sağcı önderlerine karşı da mücadele ediyordu. Thälmann, USPD’nin, 12-17 Ekim 1920 tarihleri arasında Halle’de yapılan Olağanüstü Kongresi’ne katıldı. Diğer solcu delegelerle birlikte, Komünist Enternasyonal’e hemen katılınması ve böylece KPD ile birleşme doğrultusunda oyunu kullandı. 156 oya karşı 237 oyla KPD ile birleşme kararı alındı. Sağcılar çoğunluk kararına uymadı ve kongreyi terk ettiler. Sağcılar, kendilerini USPD olarak ilan ettiler ve böylece USPD bölündü.
Thälmann, USPD içindeki solun KPD ile birleşmesi için mücadele etti. KPD ile USPD “Sol”un birleşme süreci, 4-7 Aralık 1920’de, Berlin’de yapılan ortak kongrede, Almanya Birleşik Komünist Partisi (VKPD)’nin kurulmasıyla sonuçlandı. Kongre, Thälmann’ı, VKPD’nin Merkez Denetleme Kurulu’na seçti. Kongre, aynı zamanda birleşmeyi ilan eden, “Alman proletaryasına ve enternasyonal proletaryaya açıklama”yı oybirliği ile kabul etti. VKPD artık, saflarında 300 bin üyeyi bir araya getiren ve Birlik Kongresi’nde, partinin işçi-emekçi kitleleriyle, bağını derinleştirmeye yönelen devrimci bir kitle partisiydi.
“Birleşik Alman Komünist Partisi” içerisinde iki çizgi mücadelesi sürüyordu. VKPD’nin başkanı Paul Levi idi. Paul Levi, merkezci güçleri destekleyerek Komünist Enternasyonal’e saldırıyordu. O, Komintern’in Batı Avrupa sorunlarını anlamadığını, Komintern’e katılmanın 21 koşulunun yanlış olduğunu savunuyordu. Paul Levi, Rosa Luxemburg’un yanlışlarını sistemleştirerek Luxemburgizm akımını ortaya çıkarmıştı! Şubat 1921’de, VKPD Merkez Denetleme Kurulu toplandı. Merkez Denetleme Kurulu’nun çoğunluğu, parti başkanı Paul Levi’nin Komintern’e saldırısına karşı tutum aldı.
Thälmann Mayıs 1921’de Merkez Kurul oturumuna da katıldı. Bu oturumda Komintern’in III. Kongresi’ne katılacak delegasyona seçildi. Haziran 1921’de, Sovyetler Birliği’ne gitti. 1921 Haziran-Temmuz’unda toplanan Komintern’in III. Kongresi’nde, Lenin ve Dünya Komünist Hareketi’nin diğer önderleri ile tanıştı.
22-26 Ağustos 1921’de, “Birleşik Alman Komünist Partisi” 7. Kongresi yapıldı. Bu kongrede parti, “Almanya Komünist Partisi” ismini aldı. Thälmann, 22 Ekim 1923’te Hamburg ayaklanmasına önderlik etti. Ayaklanma, Alman proletaryasının yenilgisiyle sonuçlandı. Alman emperyalizmi kazanmıştı. KPD önemli deneyler kazandı; fakat Alman burjuvazisinin iktidarına son verebilecek kadar geniş bir cephe örgütünden yoksundu. Thälmann 1923 Mayıs’ında, KPD Merkez Komitesi’ne seçildi. 23 Kasım 1923’te KPD yasaklandı. Mart 1924’te, KPD’nin yasaklama kararı kaldırıldı.
Nisan 1924’te, KPD’nin 9. Kongresi toplandı. Bu kongrede partinin görevleri üzerine raporu Thälmann sundu. 9. Kongre’de, sağ oportünist etkinliğin hâkimiyeti kırıldı. Thälmann, KPD başkanı oldu. 9. Kongre’de, İmparatorluk Meclisi için yapılacak seçimlerde, KPD’nin milletvekilleri listesi kararlaştırdı. Thälmann başkan adayıydı. 4 Mayıs 1924’te, yapılan seçimlerde Thälmann milletvekili seçildi. 1924 seçimlerinde KPD, 3 milyon 693 bin oy (%12,6) aldı ve İmparatorluk Meclisi’ne 62 milletvekili gönderdi.
Thälmann, Haziran-Temmuz 1924’te, Moskova’da yapılan Komünist Enternasyonal’in V. Kongresi’ne katıldı. Kongre başkanlığına Thälmann seçildi. Thälmann, V. Dünya Kongresi’nin hemen ardından, KEYK başkanlık kurulunun temsilcisi olarak Kızıl Sendikalar Enternasyonali’nin III. Kongresi’ne de katıldı.
İmparatorluk Meclisi, 20 Ekim 1924’te feshedildi. Başta Thälmann olmak üzere, komünist milletvekillerinin çoğuna yeniden tutuklama kararları çıkartıldı. Thälmann yeniden illegaliteye çekildi. KPD Merkez Komitesi, bazı üyelerinin geçici olarak Almanya’yı terk etmelerini kararlaştırdı. Partinin doğrudan yönetimi, bir Yürütme Komitesi’ne devredildi. Bu Komite, Ernst Thälmann, Wilhelm Pieck, Arthur Rosenberg, Ernst Schneller ve Conrad Blenkle’den oluşuyordu.
7 Aralık 1924’te, İmparatorluk Meclisi için yeniden seçimler yapıldı. Thälmann, tekrar İmparatorluk Meclisi’ne seçildi. Ancak KPD, mayıs seçimlerine göre, yaklaşık bir milyon oy kaybetti. KDP, 2 milyon 709 bin oy (%9) oy aldı ve 45 milletvekili kazandı. KPD’nin İmparatorluk Meclis Grubu Başkanlığına Thälmann seçildi. Thälmann, milletvekili seçilmesi ile birlikte tekrar açık faaliyet yürütmeye başladı.
KDP’nin 11. Kongresi, 2-7 Mart 1927’de Essen’de toplandı. 9. Kongre’de, Thälmann KPD başkanı seçilmişti; ancak Thälmann’ın başkanlığı formaliteden öteye geçmiyordu. Çünkü KDP’nin çizgisini belirleyen KDP içindeki radikal “Sol”culardı. 11. Kongre, Thälmann ve yoldaşlarının parti yönetimini devralmalarından sonra yapılan ilk kongreydi.
1928’de, İmparatorluk Meclisi seçimleri yapıldı. KPD, bu seçimde 3 milyon 264 bin oy (%10,6) aldı ve 54 milletvekili kazandı. KPD, 1924’teki seçimlerden 554 bin oy daha fazla almıştı.
KPD 12. Kongresi, 9-15 Haziran 1929’da Berlin-Wedding semtinde yapıldı. Kongreye, 120 bin parti üyesini temsilen 217 delege katıldı. Kongreye, siyasi raporu Thälmann sundu. Raporda; parti, sınıf savaşımının gelecek dönemi için, büyük sermayenin sosyal-gerici saldırılarına karşı savunmaya, yaklaşmakta olan faşist tehlikeye karşı direnişe ve emperyalist savaş hazırlıklarına karşı mücadele çağrısı yapıldı.
14 Eylül 1930’da yapılan İmparatorluk Meclisi seçiminde KPD, 4 milyon 592 bin oy (%13,1) ve 77 milletvekili çıkardı. 1928 sonuçlarıyla karşılaştırıldığında KPD, 1 milyon 33 bin daha fazla oy almıştı. Oy oranını ise, yüzde 10,6’dan yüzde 13,1’e çıkarmıştı. Ama Nazi Partisi de 6,4 milyon oy almıştı; bu, 1928’e göre sekiz kat daha fazla oy demekti.
13 Mart 1932’de, Alman cumhurbaşkanlığı için seçimin ilk turu yapıldı. SPD, “ehven-i şer” siyaseti güderek o güne kadar başkan olan eski Mareşal Paul von Hindenburg’a oy verilmesi çağrısında bulundu. KPD, SPD’nin bu kararına karşı çıktı ve Thälmann’ı aday gösterdi. Thälmann, faşizme ve savaşa karşı kitlelerin kazanılması hedefiyle seçimlere katıldı. KPD, ilerideki gelişmeleri daha şimdiden görerek emekçileri çok önceden şu parolalarla uyardı: “Hindenburg’u seçen Hitler’i seçer!” ve “Hitler’i seçen savaşı seçer!” diyordu. Thälmann 4 milyon 983 bin 341 oy (%13,2) oy aldı. 10 Nisan’da yapılan ikinci tur seçimde Thälmann 3 milyon 706 bin 759 oy (%10,2) aldı. Bu sonuç ile KPD’nin adayı Thälmann, 13 Mart ile karşılaştırıldığında, 1 milyon 276 bin 582 (%2,2) oy daha az almıştı. Hitler, %36,8, Hindenburg ise %53 oy alarak cumhurbaşkanı seçildi.
Thälmann 1932’de, emperyalizme ve faşizme karşı geniş bir anti-faşist cephenin kurulmasını önerdi. Çeşitli kentlerde komünistlerle sosyal-demokratlar arasında eylem birlikleri yapıldı. Faşist ırkçı propagandaya karşı çıkmak ve proletarya enternasyonalizminin propagandasını yapmak için Fransa, Polonya ve diğer ülkelerdeki işçilerle ortak eylemler yapma çağrısında bulundu. 1932 Ekim’inde gizlice Paris’e gitti. Paris’te, Fransız komünistleriyle yapılan toplantıda, Alman emperyalizminin saldırgan politikasını mahkûm etti ve Alman-Fransız emperyalistlerine karşı ortak mücadele çağrısında bulundu.
31 Temmuz 1932’de Almanya’da yeniden seçimler yapıldı. KPD, 31 Temmuz seçimlerinde 5 milyon 283 bin oy (%14,3) oy aldı ve 89 milletvekili çıkardı. 31 Temmuz seçimi Naziler için büyük bir zafer oldu. Naziler, 13 milyon 745 bin oy alarak, mecliste 230 sandalye elde ettiler. 608 sandalyeli mecliste yine de çoğunluğu sağlayamadılar. 30 Ağustos’ta, İmparatorluk Meclisi toplandı. Meclisin açılışını en yaşlı milletvekili olarak Clara Zetkin yaptı. Clara Zetkin konuşmasında, halkın yaşam haklarının bir bütün olarak korunması, hükümetin devrilmesi ve faşizmin yok edilmesi için bir uyarı konuşması yaptı.
Çeşitli ayak oyunları ile hükümet 12 Eylül’de düşürüldü. 6 Kasım 1932’de yapılan seçimlerde, KPD, 5 milyon 980 bin oy (%16,9) aldı ve 100 milletvekili çıkardı. 3 Aralık 1932’de Kurt von Schleicher önderliğinde hükümet kuruldu. KPD, savaş tehlikesine ve şovenizme karşı kampanya başlattı. Grevler, diğer eylemlerle mücadeleyi sürdürdü; illegal mücadele için hazırlıklara girişti. 1933 yılı başlarında tekelci burjuvazi, Hitler’in devreye sokulmasıyla faşist diktatörlüğün kurulması için kollar sıvandı. Tekelci burjuvazi, Hitler ile birlikte bir hükümetin kurulması yolunda anlaştı. 28 Ocak 1933’te, Schleicher hükümeti istifa etti. 29 Ocak’ta, KPD yayın organı Kızıl Bayrak’ta, faşist genel saldırıya karşı, birlik cephesiyle karşı konulması gerektiği ilan edildi. 30 Ocak 1933’te, Hitler, Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg tarafından başbakanlığa atandı. Aynı gün KPD, SPD’ye bir öneri götürerek, Hitler hükümetinin devrilmesi için birlikte genel grev çağrısında bulundu. SPD, bu öneriyi yine reddetti. 27 Şubat’ta Thälmann anti-faşist birleşik cephe çağrısında bulundu. [Bu çağrıyı da bu sayımızda yayınlıyoruz.]
Thälmann, KPD Merkez Komitesi’nin 7 Şubat 1933’te Berlin’in güneyindeki Ziegenhals’ta yaptığı illegal bir toplantıda, bu organın önünde son kez konuşma yaptı. [Bu konuşmayı bu sayımızda yayınlıyoruz.] Legal hayallere kapılmamak gerektiğini belirterek, partinin, tarihinde ilk kez bu kadar zor ve ağır koşullar altında mücadeleyle karşı karşıya olduğuna dikkatleri çekti. Faşist diktatörlüğe karşı, birlik cephesinin yaratılarak yapılması gereken her şeyin zaman geçirmeden yerine getirilmesi gerektiğini söyledi.
1933’te Hitler’in iktidarıyla devrimci, komünist, muhalif avı başladı. 3 Mart 1933’te Thälmann tutuklandı ve Berlin Emniyet Müdürlüğü’nde tek kişilik bir hücreye konuldu. KDP yönetimi, 5 Mart’ta Thälmann’ın yurtdışına çıkmasını kararlaştırmıştı. Kaldığı yer, Nazi ajanları tarafından açığa çıkarıldı.
5 Mart 1933’te, İmparatorluk Meclisi seçimlerinde, faşist teröre rağmen, KPD, 4 milyon 848 bin oy (%12,3) aldı ve 81 milletvekili çıkardı. Thälmann da milletvekili seçilenler arasındaydı. Komünistler ve sosyal-demokratlar beraberce oyların yüzde 30,6’sını alırken, Naziler bekledikleri çoğunluğu sağlayamadılar. Bunun üzerine Naziler, özel bir yetki yasası çıkartarak KPD’nin 81 meclis sandalyesini feshetti; bazı SPD ve KPD milletvekilleri tutuklandı.
Thälmann 23 Mayıs’ta, Berlin-Moabit gözetim hapishanesine götürüldü, çevresinden tecrit edildi. Naziler, aralıksız sorgularla Thälmann’ı itiraflarda bulunması ve yoldaşları üzerine bilgiler vermesi için zorladılar. Bütün bu girişimler bir sonuç vermeyince, Thälmann 9 Ocak 1934’te Gestapo Karargâh’ına götürüldü. Gestapo Karargâh’ında vahşi işkencelere maruz kaldı. O, bir komünistti. Nazilere boyun eğmedi, çözülmedi, hep direndi. O, işkencelerdeki tavrı, direnişi ve komünizme olan inancı ile anti-faşistlere, yoldaşlarına örnek bir komünist oldu.
Gestapo; Thälmann’ı, 13 Ağustos 1937’de, Hannover’deki bir hapishaneye gönderdi. Ağustos 1943’te, Bautzen hapishanesine nakledildi. Hapishanede en zor koşullar altında notlarını yazmaya devam etti. O, barbar Hitler faşizminin kaçınılmaz yenilgiye uğrayacağını belirtiyordu. O, Alman işçi sınıfının devrimci gücüne, tüm dünya halklarına ve Sovyetler Birliği’nin zaferine inanıyordu. On bir buçuk yıl hücrelerde, hapishanelerde ve toplama kampında kaldı. On bir yıl süren işkence ve hücre hapsi Thälmann’ı yıldıramadı. Ernst Thälmann’ın serbest bırakılması için dünyanın farklı yerlerinde kampanyalar yürütüldü. Naziler O’nu mahkemeye çıkarmadan 18 Ağustos 1944’te kurşuna dizdiler.
Katledilişinin 80. yıldönümünde Ernst Thälmann’ı saygı ile anıyoruz. Ernst Thälmann, Alman Komünist Partisi ve Alman proletaryasının önderi idi. O, Marksizm-Leninizm’i Almanya’daki somut koşullara uyarlayarak KPD’yi marksist-leninist bir parti hâline getirdi. 1923 Hamburg ayaklanmasının yöneticisi, Almanya Komünist Partisi lideri Ernst Thälmann’ın yaşamı, mücadelesi, Nazi toplama kampındaki direnişi bugün de uluslararası işçi sınıfına yol göstermeye devam ediyor. O’nun bıraktığı miras, mücadele azmi tüm marksist-leninist partilerin teori ve pratiğinde, Alman işçi sınıfının kalbinde yaşamaya devam ediyor, edecek…
19 Mayıs 2024
Kaynakça
*“Alman Proletaryasının Önderi Ernst Thaelmann”, Günter Hortzchansky, Walter Wimmer, Evrensel Basım Yayın, Eylül 1994, İstanbul.
*“Konuşmalar ve Denemeler Tarih Üzerine Alman İşçi Hareketi”, Kızıl Bayrak Yayınevi, 1975, Almanca.