Salı, Haziran 3, 2025
  • Tüm Yazılar
Yeni Dünya İçin ÇAĞRI
E-DERGİ OKU
  • Anasayfa
  • Dünya
    • Tümü
    • Afrika
    • Amerika
    • Asya
    • Avrupa
    • Ortadoğu
    Gazze: Soykırım sürüyor!

    Gazze: Soykırım sürüyor!

    Çiçekleri koparabilirler, ama baharın gelişini durduramazlar!

    Çiçekleri koparabilirler, ama baharın gelişini durduramazlar!

    BİR-KAR ve YDİ Çağrı’nın ortak toplantısı Hakkında

    BİR-KAR ve YDİ Çağrı’nın ortak toplantısı Hakkında

    Hindistan Pakistan savaşına dair

    Hindistan Pakistan savaşına dair

    Toplantı: “71 Devrimci Hareketinin mirası ışığında güncel devrimci sorumluluklar”

    Toplantı: “71 Devrimci Hareketinin mirası ışığında güncel devrimci sorumluluklar”

    Almanya Ulm’de 1 Mayıs

    Almanya Ulm’de 1 Mayıs

    Trending Tags

      • Avrupa
      • Amerika
      • Ortadoğu
      • Afrika
      • Asya
      • Pasifik
    • Yayınlar
      • Son Sayı
      • YDİ Çağrı / Tüm Sayılar
      • Tekoşîna Komunîst/Komünist Mücadele
      • Yeni İşçi Dünyası
      • Yeni Dünya İçin
      • Yeni Kadın Dünyası
      • Yeni Dünya Gençliği
      • Eğitim Dizisi
      • Bildiriler
      • Broşürler
    • İşçi Dünyası
      YDİ ÇAĞRI

      Mayıs sayımız, sayı 69 çıktı!

      Bir işçi düşmanı Çalık Holding!

      Bir işçi düşmanı Çalık Holding!

      1 Mayıs’ı sınıfsal özüne uygun kutlamak için ne yapmalı?

      1 Mayıs’ı sınıfsal özüne uygun kutlamak için ne yapmalı?

      Mersin de 1 Mayıs

      Mersin de 1 Mayıs

      İzmir’de 1 Mayıs

      İzmir’de 1 Mayıs

      1 Mayıs çalışmamız sürüyor

      1 Mayıs çalışmamız sürüyor

      Trending Tags

      • Kürdistan
        “Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı” yapıldı

        “Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı” yapıldı

        Şeyh Said (Azadi Ayaklanması) üzerine

        Şeyh Said (Azadi Ayaklanması) üzerine

        Panel: Yüzüncü yılında Azadi Ayaklanması

        Panel: Yüzüncü yılında Azadi Ayaklanması

        Newroz ateşi ile devrim ocağını körükle!

        Newroz ateşi ile devrim ocağını körükle!

        Adım adım “barış”a doğru mu?

        Adım adım “barış”a doğru mu?

        Îhmalkirina îradeya hilbijêran û  JI  QEYÛMAN RE NA!

        Îhmalkirina îradeya hilbijêran û JI QEYÛMAN RE NA!

        Trending Tags

        • Güncel
          12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

          12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

          Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

          Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

          Kemalistlerin Lozan histerisi

          Kemalistlerin Lozan histerisi

          Miktat Çamkıran Yeni Dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!

          Miktat Çamkıran Yeni Dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!

           Komünist önder İbrahim Kaypakkaya anıldı

           Komünist önder İbrahim Kaypakkaya anıldı

          YDİ ÇAĞRI

          Yeni sayımız, sayı 219 çıktı!

          Trending Tags

          • Gençlik
            Kimsenin payandası olmayacağız!

            Kimsenin payandası olmayacağız!

            Kayyım uygulaması: Faşizm!

            Kayyım uygulaması: Faşizm!

            Üniversiteler, kampüsler savaş çığırtkanlığı yeri değildir!

            Üniversiteler, kampüsler savaş çığırtkanlığı yeri değildir!

            Protesto haktır!

            Protesto haktır!

            Kaza değil cinayet!

            Kaza değil cinayet!

            ÇEDES projesine hayır!

            ÇEDES projesine hayır!

            Trending Tags

            • Kadın
              “Alevi kadınlara yönelik sistematikleştirilmiş saldırılara karşı susmuyoruz!”

              “Alevi kadınlara yönelik sistematikleştirilmiş saldırılara karşı susmuyoruz!”

              Melek’ten mektup var…

              Melek’ten mektup var…

              Emperyalist yayılmacılığa ve savaşlara hazırlığın nüfus politikası olarak  “Aile Yılı”

              Emperyalist yayılmacılığa ve savaşlara hazırlığın nüfus politikası olarak “Aile Yılı”

              İran: Baskının gölgesinde direniş ve Kürt kadınlarının mücadelesi

              İran: Baskının gölgesinde direniş ve Kürt kadınlarının mücadelesi

              Kadıköy’de kitlesel 8 Mart eylemi

              Kadıköy’de kitlesel 8 Mart eylemi

              Erkek egemen sisteme karşı mücadeleye!

              Erkek egemen sisteme karşı mücadeleye!

              Trending Tags

              • Makaleler
                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu  II

                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu II

                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                İkinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasının üzerinden 80 yıl geçti…

                İkinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasının üzerinden 80 yıl geçti…

                Viyanalı işçiler faşizme karşı silahlı mücadele içinde (Şubat 1934)

                Viyanalı işçiler faşizme karşı silahlı mücadele içinde (Şubat 1934)

                2025 Merkezi Yönetim Bütçesi ve üzerine yürütülen tartışmalar

                2025 Merkezi Yönetim Bütçesi ve üzerine yürütülen tartışmalar

                Emperyalizm üzerine kimi yazılar

                Emperyalizm üzerine kimi yazılar

                Trending Tags

                • Çevre
                  Öldüren deprem değil, rant, kâr üzerine kurulu sömürü düzenidir!

                  Öldüren deprem değil, rant, kâr üzerine kurulu sömürü düzenidir!

                  Gezegene ihanette sınır tanımayanlar

                  Gezegene ihanette sınır tanımayanlar

                  COP29 İklim Zirvesi (zırvası!) Bakü’de yapıldı

                  COP29 İklim Zirvesi (zırvası!) Bakü’de yapıldı

                  Ülkelerimizde nükleer santral istemiyoruz!

                  Ülkelerimizde nükleer santral istemiyoruz!

                  Kaz Dağları’nda bakır madenine karşı eylem!

                  Kaz Dağları’nda bakır madenine karşı eylem!

                  16 Kasım 2024 Uluslararası Çevre Mücadele Günü İçin Sokağa!

                  16 Kasım 2024 Uluslararası Çevre Mücadele Günü İçin Sokağa!

                  Orman yangınlarında rekor artış!

                  Orman yangınlarında rekor artış!

                  5 Haziran Dünya Çevre Günü

                  5 Haziran Dünya Çevre Günü

                  Ayvalık’ta “havlunu al gel” kıyı eylemi

                  Ayvalık’ta “havlunu al gel” kıyı eylemi

                  Trending Tags

                  • Youtube TV
                  • İletişim
                    • Hakkımızda
                    • Tüm Yazılar
                  Sonuç yok
                  Tüm Sonucu Görüntüle
                  • Anasayfa
                  • Dünya
                    • Tümü
                    • Afrika
                    • Amerika
                    • Asya
                    • Avrupa
                    • Ortadoğu
                    Gazze: Soykırım sürüyor!

                    Gazze: Soykırım sürüyor!

                    Çiçekleri koparabilirler, ama baharın gelişini durduramazlar!

                    Çiçekleri koparabilirler, ama baharın gelişini durduramazlar!

                    BİR-KAR ve YDİ Çağrı’nın ortak toplantısı Hakkında

                    BİR-KAR ve YDİ Çağrı’nın ortak toplantısı Hakkında

                    Hindistan Pakistan savaşına dair

                    Hindistan Pakistan savaşına dair

                    Toplantı: “71 Devrimci Hareketinin mirası ışığında güncel devrimci sorumluluklar”

                    Toplantı: “71 Devrimci Hareketinin mirası ışığında güncel devrimci sorumluluklar”

                    Almanya Ulm’de 1 Mayıs

                    Almanya Ulm’de 1 Mayıs

                    Trending Tags

                      • Avrupa
                      • Amerika
                      • Ortadoğu
                      • Afrika
                      • Asya
                      • Pasifik
                    • Yayınlar
                      • Son Sayı
                      • YDİ Çağrı / Tüm Sayılar
                      • Tekoşîna Komunîst/Komünist Mücadele
                      • Yeni İşçi Dünyası
                      • Yeni Dünya İçin
                      • Yeni Kadın Dünyası
                      • Yeni Dünya Gençliği
                      • Eğitim Dizisi
                      • Bildiriler
                      • Broşürler
                    • İşçi Dünyası
                      YDİ ÇAĞRI

                      Mayıs sayımız, sayı 69 çıktı!

                      Bir işçi düşmanı Çalık Holding!

                      Bir işçi düşmanı Çalık Holding!

                      1 Mayıs’ı sınıfsal özüne uygun kutlamak için ne yapmalı?

                      1 Mayıs’ı sınıfsal özüne uygun kutlamak için ne yapmalı?

                      Mersin de 1 Mayıs

                      Mersin de 1 Mayıs

                      İzmir’de 1 Mayıs

                      İzmir’de 1 Mayıs

                      1 Mayıs çalışmamız sürüyor

                      1 Mayıs çalışmamız sürüyor

                      Trending Tags

                      • Kürdistan
                        “Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı” yapıldı

                        “Rojava Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı” yapıldı

                        Şeyh Said (Azadi Ayaklanması) üzerine

                        Şeyh Said (Azadi Ayaklanması) üzerine

                        Panel: Yüzüncü yılında Azadi Ayaklanması

                        Panel: Yüzüncü yılında Azadi Ayaklanması

                        Newroz ateşi ile devrim ocağını körükle!

                        Newroz ateşi ile devrim ocağını körükle!

                        Adım adım “barış”a doğru mu?

                        Adım adım “barış”a doğru mu?

                        Îhmalkirina îradeya hilbijêran û  JI  QEYÛMAN RE NA!

                        Îhmalkirina îradeya hilbijêran û JI QEYÛMAN RE NA!

                        Trending Tags

                        • Güncel
                          12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

                          12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

                          Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

                          Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

                          Kemalistlerin Lozan histerisi

                          Kemalistlerin Lozan histerisi

                          Miktat Çamkıran Yeni Dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!

                          Miktat Çamkıran Yeni Dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!

                           Komünist önder İbrahim Kaypakkaya anıldı

                           Komünist önder İbrahim Kaypakkaya anıldı

                          YDİ ÇAĞRI

                          Yeni sayımız, sayı 219 çıktı!

                          Trending Tags

                          • Gençlik
                            Kimsenin payandası olmayacağız!

                            Kimsenin payandası olmayacağız!

                            Kayyım uygulaması: Faşizm!

                            Kayyım uygulaması: Faşizm!

                            Üniversiteler, kampüsler savaş çığırtkanlığı yeri değildir!

                            Üniversiteler, kampüsler savaş çığırtkanlığı yeri değildir!

                            Protesto haktır!

                            Protesto haktır!

                            Kaza değil cinayet!

                            Kaza değil cinayet!

                            ÇEDES projesine hayır!

                            ÇEDES projesine hayır!

                            Trending Tags

                            • Kadın
                              “Alevi kadınlara yönelik sistematikleştirilmiş saldırılara karşı susmuyoruz!”

                              “Alevi kadınlara yönelik sistematikleştirilmiş saldırılara karşı susmuyoruz!”

                              Melek’ten mektup var…

                              Melek’ten mektup var…

                              Emperyalist yayılmacılığa ve savaşlara hazırlığın nüfus politikası olarak  “Aile Yılı”

                              Emperyalist yayılmacılığa ve savaşlara hazırlığın nüfus politikası olarak “Aile Yılı”

                              İran: Baskının gölgesinde direniş ve Kürt kadınlarının mücadelesi

                              İran: Baskının gölgesinde direniş ve Kürt kadınlarının mücadelesi

                              Kadıköy’de kitlesel 8 Mart eylemi

                              Kadıköy’de kitlesel 8 Mart eylemi

                              Erkek egemen sisteme karşı mücadeleye!

                              Erkek egemen sisteme karşı mücadeleye!

                              Trending Tags

                              • Makaleler
                                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu  II

                                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu II

                                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                                Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                                İkinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasının üzerinden 80 yıl geçti…

                                İkinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasının üzerinden 80 yıl geçti…

                                Viyanalı işçiler faşizme karşı silahlı mücadele içinde (Şubat 1934)

                                Viyanalı işçiler faşizme karşı silahlı mücadele içinde (Şubat 1934)

                                2025 Merkezi Yönetim Bütçesi ve üzerine yürütülen tartışmalar

                                2025 Merkezi Yönetim Bütçesi ve üzerine yürütülen tartışmalar

                                Emperyalizm üzerine kimi yazılar

                                Emperyalizm üzerine kimi yazılar

                                Trending Tags

                                • Çevre
                                  Öldüren deprem değil, rant, kâr üzerine kurulu sömürü düzenidir!

                                  Öldüren deprem değil, rant, kâr üzerine kurulu sömürü düzenidir!

                                  Gezegene ihanette sınır tanımayanlar

                                  Gezegene ihanette sınır tanımayanlar

                                  COP29 İklim Zirvesi (zırvası!) Bakü’de yapıldı

                                  COP29 İklim Zirvesi (zırvası!) Bakü’de yapıldı

                                  Ülkelerimizde nükleer santral istemiyoruz!

                                  Ülkelerimizde nükleer santral istemiyoruz!

                                  Kaz Dağları’nda bakır madenine karşı eylem!

                                  Kaz Dağları’nda bakır madenine karşı eylem!

                                  16 Kasım 2024 Uluslararası Çevre Mücadele Günü İçin Sokağa!

                                  16 Kasım 2024 Uluslararası Çevre Mücadele Günü İçin Sokağa!

                                  Orman yangınlarında rekor artış!

                                  Orman yangınlarında rekor artış!

                                  5 Haziran Dünya Çevre Günü

                                  5 Haziran Dünya Çevre Günü

                                  Ayvalık’ta “havlunu al gel” kıyı eylemi

                                  Ayvalık’ta “havlunu al gel” kıyı eylemi

                                  Trending Tags

                                  • Youtube TV
                                  • İletişim
                                    • Hakkımızda
                                    • Tüm Yazılar
                                  Sonuç yok
                                  Tüm Sonucu Görüntüle
                                  Yeni Dünya İçin ÇAĞRI
                                  Sonuç yok
                                  Tüm Sonucu Görüntüle
                                  Anasayfa Makaleler

                                  Komünistler ve seçimler

                                  15 Aralık 2021
                                  İçinde Makaleler, Tüm Yazılar
                                  Komünistler ve seçimler
                                  0
                                  PAYLAR
                                  170
                                  GÖRÜNTÜLEME
                                  Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

                                  Ülkelerimizde seçimlere  çok önem affediliyor.

                                  Son yıllarda yapılan her seçim “kader seçimi” olarak değerlendiriliyor.

                                  Solun önemli bir bölümü, seçimleri gidişatı kökten değiştirecek seçimler olarak değerlendiriyor, bu temelde bilinç veriyor.

                                  Komünistler açısından seçimlerin önemi işçi sınıfı ve emekçilerin bilinç düzeyini göstermesi açısından bir ölçü olmasında yatmaktadır.

                                  Rusya’da Bolşeviklerin seçimlere yaklaşımı, parlamentoya katıldıklarında yürüttükleri faaliyetle­ri anlatan bir makale Yeni Dünya İçin Çağrı’nın 194. Sayısında (Şubat, Mart, Nisan 2019) yayımlandı.

                                  Bolşeviklerin seçimler konusunda, parlamenter çalışmada takındığı tavırların bir özeti­ni sunan ve bundan çıkarılan dersleri özetleyen makaleyi içerik açısından doğru ve güncel olduğu için yeniden yayımlıyoruz. YDİ Çağrı

                                  KOMÜNİSTLER VE SEÇİMLER

                                  Ülkemizde her seçim egemen sınıfların bütün sözcüleri tara­fından olduğu gibi, devrimci güçlerin önem­li bir bölümü açısından da gidişatı kökten değiştirecek ”ka­der seçimleri“ olarak değerlen­diriliyor. Bunu şimdi mart ayında yapılacak Yerel Seçimler için de yaşıyoruz. Aslında burjuvazinin egemenliği altında yapılan seçimlerin işçi sınıfı ve emekçiler açısından olduğu gibi, örgütlü komünist hareket açısından da belirleyici bir önemi yoktur. Burjuvazinin egemenliği şartlarında yapılan seçimlerle burjuvazinin sınıf ikti­darının niteliğinde bir değişme olmaz. Burjuvazinin iktidarı şartlarında yapılan seçimler esas olarak işçi­lerin-emekçilerin bilinç ve örgütlenme seviyesi konu­sunda bilgi veren bir araçtır. Komünistler açısından ve tabii şartların elverdiği ölçüde bu seviyeyi yükselt­mek için kullanılabilir bir araçtırlar. Seçimlere katı­lıp katılmamak, katılınacaksa bunun nasılı vs. komü­nistler açısından taktik bir sorundur. Bu bağlamda, Dünya Komünist Hareketi açısından bugüne kadarki en önemli deneyim Rusya’da Lenin önderliğindeki Bolşeviklerin yaşadığı deneyimdir. Bu deneyimden öğrenmek bütün komünistlerin görevidir. Bu bilinçli aşağıda Rusya’da, Rusya Sosyal Demokrat İşçi Parti­si içindeki Bolşevik kanadın seçimler konusunda ve parlamenter çalışmada takındığı tavırların bir özeti­ni ve bundan çıkardığımız dersleri sunuyoruz:

                                  ÇARLIK DUMASI VE BOLŞEVİKLER

                                  1905 Devrimi

                                  Rusya’da 1905 yılında devrimci mücadele giderek şiddetleniyor ve devrim ateşi tüm Rusya‘yı sarıyordu. Bolşevikler tarafından yönetilen eylemler giderek ak­tif ve siyasi bir karakter almaya başlıyordu. Devrimci olayların akışı, Lenin’in üzerinde çalıştığı Bolşevik Parti‘nin strate­ji ve taktiğinin doğruluğunu ka­nıtlıyordu. Dev­rim, işçi sınıfı ve köylüler arasın­daki ittifakı şe­killendiriyordu. Emperyalizm ve proleter dev­rimleri çağında, proletarya, bur­juva-demokratik devrime önderlik etme sorunu ile ilgili ilk tarihsel sınavını veriyordu…

                                  Lenin, partiyi ve işçi sınıfını Çarlık rejimine karşı silahlı ayaklanmaya yöneltiyordu. Bildiri olarak ya­yınlanmış 1 Mayıs çağrısında Lenin şöyle yazıyordu: “Çarlık rejimini yıkmak ve tüm halkın özgürlüğe ka­vuşması için elimizde silahla ayaklanma başlatacağız. İşçiler ve köylüler, haydi silah başına!” (V. İ. Lenin, Bütün Eserleri, c.8, s.345).

                                  Çarlığa karşı, devrimci hareketin gelişiminde yeni önemli bir gelişme, ülkede, orduda ayaklanmalar dö­nemini başlatan “Prens Potemkin Tavriçeski” zırhlı kruvazöründeki denizcilerin ayaklanmasıydı. Lenin, bu ayaklanmanın, ordunun bir bölümünün açıkça devrim tarafına geçişi anlamına geldiğini ve devrim­ci ordunun çekirdeğini oluşturmanın ilk adımı ola­rak muazzam bir önem taşıdığını belirtiyordu.

                                  İşçi sınıfının silahlı ayaklanmaya hazırlandığı sı­rada, Lenin parti örgütlerine, ordu hakkında büyük bir titizlikle inceleme yapmalarını ve yüzlerce, hatta binlerce mücadele bölüğünün örgütlenmesi göre­vini veriyordu. Özellikle büyük kentlerde ve işçile­rin yaşadığı yerleşim bölgelerinde silahlı bölüklerin oluşturulmasını önemli görüyordu. Mücadele grup­larının oluşturulmasının, onların çeşitli silahlarla donatılmasının, askeri olarak eğitim ve yetiştirme çalışmasının gerekli olduğunun altını çiziyordu. “St Petersburg Komitesi Mücadele Komisyonuna” Ekim 1905 ‘te yazdığı bir mektupta, (Bkz. Tüm Eserler; cilt 8, s. 437-439) silahlı ayaklanma hazırlıklarına ilişkin somut ipuçları veriyordu. Önerisi üzerine, yerel parti örgütlerinde silahların tedariki ve üretilmesi ile il­gilenen mücadele grupları oluşturuldu. Bolşevikler, askerler ve denizciler arasında büyük bir propaganda ve ajitasyon çalışması da yapıyorlardı. En tanınmışı “Kasarma” (Kışla) olan 20’den fazla askeri dergi ya­yınlıyorlardı. Kasarma, direktifi Lenin’den alıyordu ve yaklaşık 20 bin adet basılıyordu.

                                  Çar, büyümekte olan devrimci yükselişi engellemek üzere bir danışma Duma’sı toplama sözü verdiğinde ve bu tasarı üzerinde çalışması için Bakan Bulygin’e emir verdiğinde, Bolşevikler Duma’yı boykot kararı aldı. Lenin Bulygin’in Duma’sını, halkın ilgisini dev­rimden uzaklaştıracak bir yem olarak niteliyordu. Bulygin’in Duma komedisi, Rusya proletaryası tara­fından sona erdirildi.

                                  1905 yılının sonbaharında devrimci hareket ülkede eşi görülmemiş bir boyut kazanıyordu. Ekim ayında siyasi grev tüm Rusya’ya yayılıyordu, grev yapanla­rın sayısı 2 milyonu aşıyordu, bunlardan yaklaşık 1 milyonu sanayi işçisiydi. Grev, “Çarlık rejimine son! Yaşasın demokratik cumhuriyet!” sloganıyla yayılı­yordu.

                                  Lenin, 1905 yılının son aylarını devrimci kasırga dönemi olarak adlandırıyordu. Olayların en üst nok­taya tırmandığı sırada yazdığı “Rusya’ da genel siyasi devrim” başlıklı makalesinde şöyle yazıyordu: “En büyük iç savaşlardan birinin, insanlığın yaşadığı en büyük özgürlük mücadelelerinden birinin nefes kesen sahnelerini görüyoruz.“ (V. İ. Lenin, Bütün Eserleri, c.9, s.392). Rusya’ daki genel grev silahlı ayaklanmaya yöneliyordu. O zamanlar Lenin coşkuyla şöyle yazı­yordu: “Halkın grevi en üst noktasına ulaştı. Rusya’nın her yanında kahramanca bir dayanışma hızla gelişir­ken yükselen proletaryanın güçlü eli tüm sanayi, tica­ri ve devlet yaşamını durduruyordu. Ülke fırtınanın önünde sessiz kalıyordu.“ ( Age. s. s.430/451).

                                  Siyasi genel grev, yeni ve başka ülkelerde o zama­na değin görülmemiş olan bir proleter mücadele bi­çimiydi. Ülkede köylü hareketi de alışılmamış bir boyut kazanıyordu. Rusya halkının yaşattığı devrim modeli, Rusya’daki tüm milliyetlerin emekçilerini coşturuyordu. Çarlık Rusya’sının Ukrayna, Beyaz Rusya, Polanya, Baltık bölgesi, Kafkasya, Orta Asya ve diğer uç bölgeleri, Çarlık rejimine ve büyük toprak sahiplerine karşı kahramanca bir mücadele yürütü­yorlardı. Proletaryanın Bolşeviklerin önderliğindeki kesimi, Rusya Krallığı’ndaki halkların ulusal kurtu­luş hareketini coşkuyla destekliyordu.

                                  Genel grev sırasında Rusya proletaryası, dünya ta­rihinde ilk defa proleter siyasal kitlesel örgütler; işçi delegelerden oluşan Sovyetleri yaratıyordu. Grev mücadelesinin öncü organları olarak ortaya çıkan Sovyetlerden çoğu, genel devrimci hareketin organ­larına dönüştü. Lenin, Sovyetlerin siyasi bir grevle canlandırılmış, özgürlük mücadelecilerinin kanıyla beslenmiş bir zemin üzerinde oluştuğunu belirtiyor­du. 1905’in Ekim ve Kasım aylarında ülkenin bir dizi kentinde ve işçi yerleşim bölgesinde Sovyetler ortaya çıktı. Olayların gelişmesi ve grevden ayaklanmaya ge­çiş ile birlikte, Sovyetler kitlelerin silahlı mücadelesi­nin organlarına, yeni bir devrimci iktidarın çekirdek örgütlerine dönüştüler. Daha sonra, Lenin, proletarya diktatörlüğünün devlet biçimi sorunu üzerinde çalış­tığında, 1905-1907 yılları arasındaki devrim dene­yimlerini ve ilk Sovyetlerin faaliyetini esas alıyordu.

                                  Ayaklanmanın organı ve yeni bir devrimci iktida­rın çekirdek biçimi olarak Sovyetleri ilk kez Lenin, 1905 yılının Kasım ayının ilk günlerinde, Rusya’ya giderken kısa bir süre kaldığı Stockholm’de yazdı­ğı “Görevlerimiz ve İşçi Delegasyonlarının Sovyeti (redaksiyona mektup)” başlıklı programatik maka­lesinde değerlendiriyordu. Lenin, Petersburg Sovye­tini, halkta kökleri derin olan ve kitlelerin güvenini ve desteğini kazanan genel Rusya politik merkezin çekirdek biçimi olarak görüyordu. Lenin, işçi delege­lerinden oluşan Sovyetin, tüm işçilerin, memurların, hizmetlilerin, gündelikli çalışanların, vd. delegelerin kendi içinde yer alması için çaba göstermesi gerekti­ğini yazıyordu; Sovyetin, emekçilerin yaşamının iyi­leştirilmesi için mücadele etmek isteyen ve buna aday herkesi kapsaması gerekiyordu.

                                  Lenin, işçi delegeleri Sovyetinin geçici bir devrim­ci hükümete dönüşmesi gerektiğine işaret ediyordu; programında, “politik özgürlüğün tamamen, fiilen gerçekleştirilmesi, tüm halk tarafından seçilenlerin oluşturacağı meclisin görevlendirilmesini” öngörmek durumundaydı; “özgür ve silahlı halka dayanıyordu ve Rusya’daki yeni koşulları oluşturmak için tüm ik­tidar ve güce sahipti.”

                                  Bolşevikler, Bulygin Duması’na boykot ilan ettiler. Menşevikler ise, tam tersine, Duma’yı boykot etme­meyi kararlaştırdılar ve ona katılmayı gerekli gördü­ler. Kitlelerin devrimci ayaklanmalarının gündemde olduğu bir ortamda, bu devrimci ayaklanmayı bas­tırmanın bir aracı olarak piyasaya sunulan bir par­lamento için yapılacak seçimlere katılma bir siyasi aymazlıktı aslında.

                                  Sonuçta aslında sadece bir danışma meclisi olarak tasarlanan Bulygin Duması devrim dalgasıyla süpü­rülüp atıldı.

                                  Rusya‘da işçiler ve köylüler 1905’te ayaklandı. Fakat bu birinci Rus Devrimi yenildi, Çarlığın iktidarını yıkma hedefine varamadı. Bu yenilgiye yol açan se­bepler şunlardı:

                                  “1) Devrimde, hala işçilerle köylülerin çarlığa karşı sağlam bir ittifakı yoktu. Köylüler, toprak ağalarına karşı mücadele için ayaklanmışlardı ve onlara karşı işçilerle ittifaka girmeye istekliydiler. Fakat Çar dev­rilmeden toprak ağalannın devrilemeyeceğini, Çarın toprak ağaları ile elele hareket ettiğini henüz kavrama­mışlardı. Büyük sayıda köylü hala Çara inanmakta, umutlarını çarcı Devlet Dumasına bağlamaktaydı. Köylülerin önemli bir kesimini çarlığı devirmek için işçilerle ittifak kurma eğiliminde olmamasının nedeni budur. Köylüler gerçek devrimcilerden —Bolşevikler­den— daha çok, uzlaşıcı Sosyalist-Devrimci Partiye inanıyorlardı. Sonuç olarak, köylülerin toprak ağları­na karşı yürüttükleri mücadele yeterince örgütlenme­mişti. Lenin şöyle diyordu:

                                  “Köylülerin eylemi çok dağınık, çok örgütsüz ve ye­terince atak değildi; bu da devrimin yenilgisinin temel nedenlerinden biriydi.”

                                  2) Köylülerin büyük bir kısmının çarlığı devirmek için işçilere katılmaktan çekinmesi, çoğunlukla üni­forma giymiş köylü çocuklarından oluşan ordunun davranışlarını da etkiledi. Çarın ordusundaki bazı birliklerde huzursuzluk başgösterdi, fakat askerlerin çoğu grevleri ve işçi ayaklanmalarını bastırmakta hala Çara yardım ediyorlardı.

                                  3) İşçilerin eylemi de yeterince düzenli değildi. İşçi sınıfının ileri kesimleri, 1905’te kahramanca bir dev­rimci mücadeleye giriştiler. Daha geri kalmış kesimler — daha az sanayileşmiş bölgelerdeki işçiler, köylerde yaşayanlar— eyleme daha yavaş katıldılar. Onların devrimci mücadeleye katılmaları 1906’da hızlandı, oysa o zamana kadar işçi sınıfının öncüleri büyük öl­çüde zayıflatılmıştı.

                                  4) İşçi sınıfı, devrimin önde gelen ve temel gücü idi, fakat işçi sınıfı partisinin saflarında gerekli birlik ve dayanışma yoktu. RSDİP —işçi sınıfı partisi— iki gru­ba bölünmüştü: Bolşevik- ler ve Menşevikler. Bolşevik­ler tutarlı bir devrimci çizgi izliyor ve işçileri, Çarlığı devirmeye çağırıyorlardı. Menşevikler uzlaşıcı taktik­leriyle devrimi köstekliyor, büyük sayıda işçinin aklını karıştırıyor ve işçi sınıfını bölüyorlardı. Bu yüzden, işçiler devrimde daima düzenli hareket edemediler ve işçi sınıfı, saflarında hala birlik olmadığından, devri­min gerçek önderi olamadı.

                                  5) Çarlık istibdadı, 1905 devrimini bastırmada Batı Avrupa emperyalistlerinden yardım aldı. Yabancı ka­pitalistler, Rusya’daki yatırımlarının ve büyük karları­nın başına birşey gelmesinden korkuya kapılmışlardı. Üstelik Rus devrimi başarıya ulaşırsa diğer ülkelerin işçilerinin de devrim için ayaklanmasından korkuyor­lardı. Bu nedenle Batı Avrupa emperyalistleri, cellat çarın yardımına koştular, Fransız bankacıları, devri­min bastırılması için Çara büyük bir kredi verdiler. Al­man Kayzeri, Rus Çarına yardım amacıyla müdahale için büyük bir orduyu hazır bekletiyor.

                                  6) 1905 Eylül’ünde Japonya ile yapılan barışın Çara önemli yaran dokundu. Savaşta yenilgi ve devrimin tehdit edici gelişmesi Çarı barış anlaşmasını bir an önce imzalamaya zorlamıştı. Savaşın kaybedilmesi çarlığı zayıflattı. Barış yapılması, çarın durumunu sağlamlaştırdı.”(“Eserler, Cilt 15”, Stalin, s.111-112, İn­ter Yayınları, Aralık 1990, İstanbul).

                                  Birinci Rus Devrimi ertesi Rusya’da “Stolipin geri­ciliği” dönemi olarak adlandırılan, işçi sınıfı ve emek­çi yığınlar açısından karanlık bir dönem başladı.

                                  1905 Devriminin zirvesine ulaştığı bir noktada, devrimci güçlerin daha da büyümesinden korkan Çar 17 Ekim 1905’de “Burjuva özgürlükleri” ve “yasa koyucu” bir Duma sözü vererek bir manifesto yayın­ladı. Bu Manifesto, halka, “yurttaşlık özgürlüklerinin sarsılmaz temellerini, gerçek kişi dokunulmazlığını, vicdan ve söz özgürlüğünü, toplantı ve örgütlenme özgürlüğünü” vaat ediyordu. Bir Yasama Duması’nı toplantıya çağırmayı ve seçim hakkını bütün sınıfları kapsayacak şekilde genişletmeyi vaat ediyordu.

                                  Lenin bu manevrayı önceden tahmin etmişti. Dev­rimi boğmak çabasındaki Çarın budanmış bir ana­yasa teklifi önerebileceği uyarısını yapıyordu. Le­nin, devrimci proletaryanın ilk galibiyetine dikkati çekiyor ve artık devrimin tabanının genişletilmesi ve derinleştirilmesi, işçi sınıfının köylüleri yanına çekmesi, düşmana karşı yeni ve daha güçlü bir saldı­rı düzenlenmesi ve “eli kanlı Çarın tacını yeryüzün­den silmek” gerektiğine işaret ediyordu. Lenin şöyle diyordu: “Programımız; boykot düşüncesinin en ener­jik biçimde desteklenmesi; burjuva demokrasisinin boykotu reddeden sağ kanadının hainler olarak sergi­lenmesi; boykotu, aktif hâle sokmak, yani en yaygın bi­çimde ajitasyonu geliştirmek; ayaklanmayı savunmak ve otokrasinin devrilmesi geçici bir devrimci hüküme­tin kurulması için savaş müfrezelerinin ve devrim­ci ordu gruplarının derhal örgütlenmesi için çağrıda bulunmak; bu geçici devrimci hükümetin kesinlikle zorunlu olan temel programını bir ayaklanma bayrağı ve Odesa olaylarının gelecekteki bütün tekrarlarında, bir model olarak hizmet edecek bir programı yaymak ve halka benimsetmek. Sınıf bilincine ulaşmış prole­taryanın partisinin taktikleri böyle olmalıdır.“ (“1905 Devrimi Üzerine Yazılar, Lenin, s.166-167, Yöntem Yayınları, Nisan 1976, İstanbul).

                                  Birinci Devlet Duması (Nisan-Temmuz 1906)

                                  Çarlık hükümeti, devrime karşı şiddet eylemlerini uygulamakla yetinmiyordu. Çarlık hükümeti, şiddet önlemleriyle elde ettiği ilk başarılardan sonra, yeni, “yasa koyucu” bir Duma toplayarak devrime yeni bir darbe indirmeye karalıydı! Böyle bir Duma’nın top­lanmasının amacı; işçileri/köylüleri devrimden ko­parmak ve devrime son vermekti. Çarlık hükümeti, Bulygin Duması’ndan farklı olarak, yeni Duma’nın “yasa koyucu“ bir Duma olarak toplanması için Ara­lık 1905’de yasa çıkardı. Çarlığın çıkardığı seçim kanunu anti-demokratikti. Genel seçim hakkı yok­tu. Nüfusun yarısından çoğunun –örneğin kadınla­rın ve iki milyonu aşkın işçinin– oy hakkı tamamen gaspedilmişti. Seçimler eşit değildi. Seçmenler dört kuryeye ayrılmıştı: Toprak sahipleri kuryesi (çiftlik sahipleri), şehir kuryesi (burjuvazi), köylü kuryesi ve işçi kuryesi. Seçimler doğrudan değil, çok dereceli idi. Fiilen, seçimin gizliliği diye birşey yoktu.

                                  Çar’ın amacı kitleleri devrimden saptırmaktı. Bu amaç için Duma araç olarak kullanılmak isteni­yordu. Bu dönemde köylülerin önemli bir bölümü, Duma aracılığıyla toprak elde edebileceklerine inanı­yordu. Kadetler, Menşevikler ve Sosyal-Devrimciler, ayaklanma olmadan, devrim olmadan, halkın ihtiyaç duyduğu düzenin elde edilebileceğini öne sürerek iş­çileri ve köylüleri aldatıyorlardı.

                                  Bu, Bulygin Duma‘sından değişik olarak “yasa ya­pıcı“ biçiminde tanımlanan yeni Duma konusunda da Bolşevikler, Tammerfors Konferansı’nda alınan karara uygun olarak, boykot taktiğini ilan ettiler ve uyguladılar. Menşevikler bu seçimlere katıldı. Ku­rulan Birinci Devlet Duması’nın yeterince uysal ol­madığı görülünce, Çarlık hükümeti 1906 yazında Duma‘yı dağıttı.

                                  Lenin “‘Sol Radikalizm‘, Komünizmde Çocukluk Hastalığı“ adlı eserinde, “Bolşevizmin İşçi Hareketi İçinde Hangi Düşmanlara Karşı Mücadelede Geliş­miş, Güçlenmiş Ve Çelikleşmiştir“ başlıklı makale­sinde, 1906’da yapılan Duma boykotunun hata oldu­ğunu değerlendirmektedir. Lenin şöyle demektedir:

                                  “Zaten Bolşevikler’in, 1906 yılında “Duma”yı boy­kot etmeleri, küçük ve kolay düzeltilebilir de olsa bir hataydı. Fakat devrimci dalganın hızlı bir yükselişinin ve bu yükselişi bir ayaklanmaya dönüşmesinin bekle­nemeyeceği ve öte yandan, yenilenme sürecinde bulu­nan burjuva monarşisinin bütün tarihsel durumunun gerekli kıldığı legal ve illegal çalışmanın birleştirilme­sinin sözkonusu olduğu 1907-1908 ve sonraki Duma boykotları çok ciddi ve kolayca düzeltilmesi mümkün olmayan hatalardı. Bugün geriye baktığımızda, geç­mişte kalan, ne var ki sonraki dönemlerle bağlantısı şimdi açıkça görülebilen bu tarihsel dönemi değerlen­dirirken, Bolşeviklerin, 1908 ile 1914 arasında, illegal mücadele biçimlerini mutlaka legal mücadele biçimle­riyle, tamamen gerici parlamentoya ve gerici yasalarla bağlı diğer kurumlara (sigorta sandıkları vs., mutlaka katılmayla birleştirme zorunluluğunu, son derece zor­lu mücadeleler pahasına yerine getirmemiş olsalardı, proletaryanın devrimci partisinin sağlam çekirdeğini (geliştirmek ve güçlendirmek bir yana) koruyamaya­caklarını görürüz.“ (“‘Sol Radikalizm‘, Komünizmde Çocukluk Hastalığı“, Lenin, s.28, İnter Yayınları).

                                  İkinci Devlet Duması (Şubat-Haziran 1907)

                                  Çarlık hükümeti, işçilere/köylülere karşı şidde­tini arttırıyordu. Çarlık hükümeti, İkinci Devlet Duması’nı toplantıya çağırma kararı aldı. Bolşevik­ler, II. Duma seçimlerine katılmayı kararlaştırdılar. Bolşevikler Duma’ya, Menşevikler gibi Kadetlerle bir blok halinde organik “yasa koyucu” çalışma yapmak için değil, Duma‘dan devrimin çıkarları için bir kür­sü olarak yararlanmak amacıyla gittiler.

                                  Lenin, II. Duma’ya ve seçim anlaşmalarına ilişkin partinin taktiği sorununa büyük bir önem veriyordu. Kasım 1906‘dan Şubat 1907’ye kadar yapılan parti konferanslarında, Lenin kararlı bir şekilde Bolşevik taktiğin ne olması gerektiğini anlatıyordu. II. Çarlık Duma’sı seçimleri, Şubat 1907’de yapıldı. Bolşevikler, seçim kampanyasında işçi sınıfının partisinin tam özerkliği için mücadele ediyor ve sol blok taktiğini uyguluyorlardı. Bolşevikler, kent ve kırsaldaki de­mokrat küçük burjuvaziyi savunan, Çarlığa ve liberal burjuvaziye karşı olan partilerle bir seçim anlaşma­sı yapmaya çalışıyorlardı. Lenin, devrimci sosyalde­mokrasinin temel görevini, küçükburjuva katman­ların, öncelikle de köylülerin üzerinden Kadetlerin (Anayasacı Demokratlar… Bunlar Çarlığın iktidarını “Anayasa“ ile sınırlamayı ve Çarlıkla iktidarı paylaş­mayı uman liberal burjuva kesimlerinin partisi idiler) baskısını kaldırmak olarak görüyordu. Lenin, ısrarla, Kadetlerle birlikte Menşevik blok taktiğine ve bunun Duma’da desteklenmesine karşı mücadele ediyordu. Kadetlerle anlaşmayı, ilkesel açıdan imkânsız, siyasi açıdan ise zararlı görüyordu.

                                  Menşevikler, giderek Kadetlere yamanmaya çalışı­yorlardı. Lenin, yazılarında, Menşeviklerin işçi kitle­lerini arkadan vurarak hareket ettiklerini, Kadetlerle ittifaka girdiklerini, Duma’daki yerleri için pazarlık yaptıklarını ve ikiyüzlü davranarak taraftar olduk­larını gizlemeye çalıştıklarını gösteriyordu. Lenin tarafından maskeleri düşürülen Menşevikler, Bol­şeviklere karşı kızgın bir mücadele yürütüyorlardı. Menşevik Merkez Komitesi, (IV. Birleşme Kongre­si’inde, Yeni seçilen MK’nın çoğunluğu Menşevikler­den oluşuyordu.) işi, Lenin’ i “Petersburg Seçimleri ve 31 Menşevik’in İkiyüzlülüğü” (“Toplu Eserler”, Cilt 12) başlıklı broşürü nedeniyle “parti mahkemesin­de” yargılamaya kadar vardırıyorlardı. Üç Menşevik, üç Bolşevik ve Letonya sosyaldemokrasisi, Polonya sosyaldemokrasisi ve “ittifak” merkez komiteleri ta­rafından belirlenen üç başkanlık divanı üyesiyle bir mahkeme kuruldu. Mahkeme, Mart 1907’de yapıldı. Onlarca kişinin tanıklığına başvurularak iki otu­rumda dava görüldü. Menşeviklerin hazırladığı mah­kemenin ilk oturumunda Lenin RSDİP’in Petersburg örgütündeki Menşeviklerin bölücü faaliyetinin mas­kesini düşüren bir konuşma (“Savunma konuşması” ya da Merkez Komitesi‘nin Menşevik grubuna karşı suçlama konuşması) yaptı.

                                  Duma kampanyası, Menşevik Merkez Komitesi‘nin karşıdevrimci, uzlaşmacı politikasını çok ciddi olarak ortaya çıkarıyordu. Çoğu parti örgütü bu politikaya karşı çıkıyordu. Ülkedeki ve RSDİP’deki durum, he­men bir parti kongresinin toplanmasını gerektiriyor­du. Lenin, Parti kongresinin hazırlanması için aktif bir faaliyet yürütüyordu. Şubat 1907’de RSDİP’in V. Parti kongresi için karar taslakları yazıyordu. Lenin, ülkedeki delege seçimlerinin ötesine taşan ve Mart ‘ta yapılan Bolşevik öncüler toplantısında, güncel durum ve partinin görevlerine ilişkin bir konuşma yapıyor­du. Nisan ayında “Petersburg bölünmesi ve bununla ilişkili parti mahkemesinin kurulması üzerine RSDİP V. Parti Kongresi Raporu” başlıklı broşürü yayınla­nıyordu. O zamanlar, Lenin de V. Parti Kongresi‘nin delegesi olarak seçilmişti ve Verçne-Kamskaya (Ural) bölgesindeki RSDİP’in örgüt delegesi idi.

                                  V. Parti Kongresi‘nden önce, Menşevikler, Sosyal­demokratlar dışında Sosyaldevrimcilerin ve anarşist­lerin de içinde yer alacağı “geniş bir işçi partisi” oluş­turmak için çeşitli işçi örgütlerinin temsilcilerinden oluşan bir “işçi kongresi” toplamayı öneriyorlardı. Lenin, gerçekte, gerçek proletarya partisinin tasfiyesi, onun devrimci programından ve devrimci taktiğin­den vazgeçmek demek olan bu Menşevik görüşe ka­rarlı biçimde karşı çıkıyordu.

                                  30 Nisan 1907’de (13 Mayıs), Londra’nın bir ke­nar semtindeki bir kilisede, RSDİP V. Parti Kong­resi başladı. Parti Kongresi‘ne, 147 000 parti üyesi­ni temsil eden 336 delege katıldı. Bolşevikler, Parti Kongresi‘nde çoğunluktaydılar; ilkelere ilişkin tüm konularda, Polonya Sosyaldemokratları ve Letonya delegasyonunun çoğunluğu tarafından desteklendi­ler. Lenin, Parti Kongresi‘nin çalışmalarına aktif ola­rak katıldı; başkanlık divanına seçildi, yedi oturum­da başkanlık yaptı ve tekrar tekrar konuşmalar yaptı.

                                  V. Parti Kongresi‘nin çalışmaları içinde, Lenin’in burjuva partilerine karşı tavır hakkında yaptığı ko­nuşması önemli bir yere sahipti. Bu sorun, o zaman­lar RSDİP’i ikiye bölen ilkesel fikir ayrılıklarının; Rusya’daki burjuva devriminin değerlendirilmesi ile bağlantılı olan fikir ayrılıklarının merkezinde yer alıyordu. Lenin, burjuva partilerine karşı tavır soru­nunda, herşeyden önce partilerin sınıfsal karakteri­nin belirlenmesi gerektiğini söylüyordu. Ardından, devrimin sürdürülmesi ya da geliştirilmesi için farklı sınıfların çıkarlarının nasıl bir ilişki içinde olduğu­nun, farklı partilerin buradaki rolünün ne olduğunun açıklanması gerekiyordu; ayrıca, işçi partisinin poli­tikası için pratik olarak yol göstermek gerekiyordu.

                                  Parti Kongresi, Çarlığa ve Kadetlere karşı müca­delede köylü devrimciliğinin partisi olan Narodnik/ Trudovik partiler ittifak yapmayı –bunların sosyalist olmadıklarının teşhiri ile birlikte– mümkün görüyor­du. Bunlarla ittifak, geniş köylü ve kentli küçükburju­va kitlelerinin çıkarlarını ve tavrını dile getirecekti. Parti Kongresi, popülist ya da Trudovik partilerinin sözde sosyalist karakterinin maskesinin düşürülme­sini ve onu aynı zamanda bütün güçleri kullanarak burjuva liberallerinin etkisinden ve yönetiminden uzak tutmanın gereğine işaret ediyordu.

                                  Menşeviklerin proletaryanın özerkliğini reddetme ve liberal burjuvaziyle uzlaşma üzerine kurulu çizgi­si, Parti Kongresinde tam bir fiyasko yaşadı. Lenin, daha sonra şöyle söylüyordu: “Londra parti Kongresi aracılığıyla proleter olmayan partiler hakkında Bol­şevik kararın kabul edilmesi, işçi partisinin sınıf mü­cadelesinden ayrılan tüm sapmaları kararlı biçimde reddettiği; proleter olmayan partilere yönelik sosya­list eleştirinin ve gelecekteki devrimde proletaryanın bağımsız devrimci görevinin kolayca kabul edildiği anlamına gelmektedir. Menşeviklerin kararın değişti­rilmesine yönelik önergelerinin reddedilmesi, çok daha fa zlasını vurguladı.” (V. İ. Lenin: Eserler, c. l2, s.504).

                                  Lenin ve Bolşevikler, Parti Kongresinde, Menşe­viklerin, ittifakçıların ve Troçkistlerin oportüniz­mine karşı Bolşevizm platformunda devrimci sos­yaldemokrasinin biraraya gelmesi için mücadele etti. V. Parti Kongresi, devrimde Bolşevik çizginin doğru olduğunu, bu çizginin sınıf bilincine sahip Rusya işçi çoğunluğu tarafından desteklendiğini teyit etti.

                                  Beşinci Parti Kongresi’nden kısa süre sonra Çarlık hükümeti, 3 Haziran darbesi denilen darbeyi gerçek­leştirdi. 3 Haziran 1907’de Çar, II. Devlet Duması’nı da dağıttı. II. Duma’daki Sosyal-Demokrat fraksiyo­nun üyeleri mahkemeye verildiler; işçi sınıfının tem­silcileri, kürek cezasına ve sürgüne mahkûm edildi. İkinci Duma’da, on iki Menşevik ve on bir Bolşevik milletvekili işçi seçim konseyleri tarafından seçilmiş­ti. II. Devlet Duması’nın Sosyaldemokrat milletvekil­leri tutuklandı ve Sibirya’ya sürüldü. Yeni bir seçim yasası çıkarıldı. İşçilerin ve köylülerin hakları daha da kısıldı. Çarlık hükûmeti taarruzunu sürdürüyor­du.

                                  Üçüncü Devlet Duması (Haziran1907-1912)

                                  Çarlık hükûmeti III. Devlet Duması’na seçimler için yeni bir yasa çıkardı. Yeni seçim yasası, Duma’da çiftlik sahiplerinin, ticaret ve sanayi burjuvazisinin temsilci sayısını oldukça artıracak biçimde tasarlan­mıştı. Aynı zamanda, zaten az olan işçi ve köylü tem­silci sayısı eskisine göre birkaç kat azaldı.

                                  Çarlık hükûmeti, canla başta proletaryanın siyasi ve iktisadi örgütlerini yıkmaya girişti. Zindanlar, ka­leler ve sürgün yerleri, devrimcilerle tıka basa doluy­du. Devrimciler hapishanelerde vahşice dövülüyor, eziyet ve işkence görüyorlardı. Çarlığın en gerici des­tekçilerinin partisi Kara Yüzler terörü gemiyi azıya almıştı. Çarlığın bakanı Stolypin, ülkeyi darağaçla­rıyla doldurdu. Binlerce devrimci idam edildi.

                                  III. Duma, bileşimi itibariyle bir Kara Yüzler ve Kadetler Duması’ydı. Toplam 442 temsilciden 171’i Sağcı (Kara Yüzler), 113’ü Oktobrist ve aynı soydan grupların üyeleri, 101’i Kadet ve onlara yakın grup­ların üyeleri, 13’ü Trudovik ve 18’i Sosyaldemokrattı. 18 Sosyaldemokrat milletvekilinin dokuzu Menşevik dokuzu ise Bolşevikti.

                                  Üyelerinin çoğunluğunu aristokratların ve bü­yük toprak sahiplerinin oluşturduğu III. Duma, hükümetin uysal bir aracı niteliğindeydi. Sosyalde­mokratların fraksiyonları ve burjuva demokratları (Trudovikler) sayıca azdılar ve hükümetin sunduğu karar tasarılarının Duma tarafından onaylanmasını önlemeye hiçbir şekilde güçleri yetmiyordu. Liberal buruvazinin partisi olan Kadetler, hükümet karşıtı olduklarını söyleseler de cesur açıklama ve eylemler­den kaçınıyorlardı. Kadetler ve kendilerine yakın bir grup olan “İlerlemeciler”, “Duma’ya sahip çıkmak” sloganı altında suskun ve itaatkâr bir konumdaydılar. Trudovikler, Duma’da Kadetlerle İşçi Demokrasisi (Bolşevikler) arasında yalpalıyorlardı. Lenin, Trudo­viklerin Duma’da çok zayıf olmalarına rağmen, köylü kitlelerini temsil ettiklerine işaret etti. Trudoviklerin Kadetlerle, İşçi Demokrasisi arasında yalpalaması, küçük mülk sahiplerinin sınıfsal durumlarının kaçı­nılmaz sonucuydu.

                                  Lenin, devrimin yenilgisine ilişkin koşullardaki Bolşevik taktik üzerinde çalışılması ve yürütülme­sine büyük önem veriyordu. Ekim sonunda Teriyoki ve kasımda Helsingfors’ta yapılan parti konferansın­da III. Çarlık Duma’sı ve Duma’daki Sosyaldemok­rat grubun taktiği hakkında konuşma yapıyordu. Bu konferanslar zorlu bir mücadeleyle geçiyordu. Men­şevikler ve İttifakçılar, 3 Haziran rejimi hakkında Lenin ‘in düşüncelerini ve partinin görevlerini kabul etmediklerini açıklıyorlardı. Her iki konferansta da Bolşeviklerin kararları oy çoğunluğuyla kabul edili­yordu.

                                  1905 Devrimi yenilgiye uğramış, yoğun gericilik yılları başlamıştı. Lenin, yeni bir devrimci saldırıya hazırlık için güçlerin varlığını korumasına ve top­lanmasına yönelik parti politikası ve taktiğini geliş­tiriyordu. Bolşeviklere, açıkça ortaya çıkmak için en küçük olasılığı bile dikkate almayı, hep proletarya içinde yeni katmanları harekete katmayı ve devrimci mücadele ruhuyla davasına yönelmek gerektiğini an­latıyordu.

                                  İllegal işçi partisini yaşatma ve güçlendirme görevi, ancak sayısız düşmana, Menşeviklere, Troçkistlere ve onların taraftarlarına karşı yürütülecek uzlaşmaz bir mücadele ile başarılabilirdi. Devrim programından, partinin taktik ve görevlerinden uzaklaşan Menşe­vikler, devrimin yükselişine inanmıyor, panikler­cesine geri çekiliyorlardı. İşçilerin burjuvazi ile itti­fak yapmasını talep ediyor, illegal parti örgütlerini dağıtmak ve illegal devrimci çalışmayı durdurmak istiyorlardı. Tüm güçlere, reformist, legal bir parti örgütlemeyi öneriyorlardı. Menşevikler, işçi hareke­tine çok büyük zarar veren marksist parti likidatörle­riydiler. Menşevik likidatörler, Çarlığa karşı yeni bir demokratik-devrimin kaçınılmaz olduğunu reddet­tiklerinden ve devrimi bitmiş gördüklerinden, illegal devrimci proletarya partisinin tasfiyesini savunuyor ve Çarlıkla barışmaya ve reformlar için mücadeleye çağırıyorlardı.

                                  Lenin, likidatörlüğün ortaya çıkmasının tesadüfi olmadığını, onun derinlere uzanan sosyal bir olgu olduğunu; bu olgunun, liberal burjuvazinin karşıdev­rimci tavrı ve devrimin küçükburjuva piyonlar içinde çözülmesi ile ayrılmaz biçimde bağlantılı olduğunu açıklıyordu. Menşeviklerin likidatörlüğünün kayna­ğı hakkında şöyle yazıyordu: “Esas olarak sosyalist proletaryanın devrimci sınıf mücadelesinin reddine dayalı ideolojisinde ve özel olarak da burjuva demok­ratik-devrimde proletarya hegemonyasının reddi.” (V. İ. Lenin, Eserler, c. 15, s.214/215). Örgüt açısından, li­kidatörlük, illegal sosyaldemokrat bir partinin redde­dilmesi, RSDİP’den vazgeçmesilmesi, partiden ayrıl­ma ve partiye karşı legal basının sütunlarında ve legal işçi örgütlerinde mücadeledir. Lenin, likidatörlüğe karşı acımasız bir mücadele yürütmeden, onu yok et­meden partinin ileri gidemeyeceğini vurguluyordu.

                                  İdeolojik yozlaşma ve çözülme, yalnızca doğrudan likidatörlüğü değil, Otzovizm denilen “tersten liki­datörlüğü” de ortaya çıkarmıştı. 1908 yılının ilk ay­larında Bolşevikler içinde oportünist bir grup ortaya çıktı. Bu grup içinde, Bogdanov, Aleksinski, Luna­çarski gibi kimi “ağır toplar” yer alıyordu. Bu grup, partinin gericilik koşullarında yalnızca illegal olarak çalışabileceği görüşündeydi ve bu nedenle, Duma’dan sosyaldemokrat grubun görevden uzaklaştırılmasını öneriyordu. Otzovistler, partinin Duma kürsüsünü kullanmasını ve yarı legal ve legal işçi sınıfı örgütle­rinde dayanak noktaları yaratılmasını engelliyorlar­dı. Böylece, partinin kitlelerle bağlantısını koparıyor ve kitlelerin yönetiminden vazgeçiyor ve partiyi yeni bir devrimci yükseliş mücadelesi için güçleri topla­mada beceriksiz olan sekter bir örgüte dönüştürme­ye çalışıyorlardı. Gerektiğinde mücadelenin biçim ve yöntemlerini değiştirmeyi ve ana amacı hiçbir zaman unutmadan, durumu dikkate almayı öngören Marksizm’in özünü ve taktiğini yozlaştırıyorlardı. Otzovistler, partiyi zayıflatıyor ve ona çok büyük za­rar veriyorlardı. Sekterlik sürekli biçimde kaçınılmaz olarak partinin geniş emekçi kitlelerinden izolasyo­nuna neden olacaktı.

                                  Lenin, Otzovizmin Marksizm’in yolundan saptığı­nı ve bu nedenle ilkesel olarak Bolşevizmden ayrıl­dığını saptıyordu. Otzovistlerin tavrı, nesnel olarak, partinin tarafsız kitlelerden izolasyonuna yol açıyor ve böylelikle, işçi sınıfının devrimci partisinde çö­zülmeye yol açıyordu. Lenin, Otzovizmi Bolşevizmin karikatürü olarak tanımlıyordu.

                                  Parti, meclis üyelerini kürsülerde devrimci talep­lerin ve sloganların ajitasyonu ve propagandası için Duma’ya gönderiyordu. Hemen hemen hiçbir parla­mento dışı propaganda, ajitasyon ve örgüt aracının bulunmadığı bu koşullarda, Duma kürsüsünden ya­rarlanılması siyasi açıdan muazzam bir önem taşı­yordu ve kitleleri uzun vadede devrim için harekete geçirecek güçlü bir araçtı. Otzovistler, partinin bu aracı kullanma fırsatını ortadan kaldırıyorlardı. Bu nedenle, Lenin, Otzovizmle uzlaşmaz bir mücadeleyi başlatıyordu. Partiyi savunmak için sağ ve sol likida­törlere karşı mücadele ediyordu.

                                  Parti için mücadele giderek çetin bir hâle geliyor­du. Otzovistler, işi, 1909’da Capri’de bir “parti” okulu açmaya ve bu okul kılıfı altında bir merkez kurmaya kadar vardırıyorlardı. Bunu, partinin okulu diye du­yurdukları için, bazı işçileri de kendi safarına çeke­biliyorlardı. Bogdanov, Lunaçarski, Aleksinski ve di­ğerlerinin kendilerine neler öğrettiklerini öğrenciler görebiliyor ve okulun sözde parti karakterinin farkı­na varıyorlardı. O zamanlar işçiler, Lenin’e Capri’ye gelmesini ve kendilerine konferanslar vermesini rica ediyorlardı. Lenin mektupla yanıt vererek okulun parti düşmanı karakterini ortaya koyuyor ve onun hakkında konferans vermeyi reddediyordu.

                                  Kısa bir süre sonra, Capri’deki okulda Bolşevik Lenin taraftarları ve Bogdanov taraftarları arasında mücadele başladı. İçlerinde, örgütleyicilerinden biri olan işçi Vilonov ‘un (Mikail) yer aldığı okulun altı öğrencisi, Lenin taraftarı olarak okuldan atıldılar. Atılanlar Lenin’in yanına gittiler. Capri’deki ders­ler sona erdikten bir süre sonra, diğer öğrenciler de Paris’e Lenin’in yanına gitti. Her iki gruba Lenin “Şu anki durum ve görevlerimiz” ve “Stoliplin’in toprak politikası” konuları üzerine konferans verdi. Uzun süre işçilerle sohbet etti; onların beynini ve kalpleri­ni kazandı ve Otzovizmin parti düşmanı karakterini anlamalarına yardımcı oldu.

                                  Lenin, RSDİP’in yaşatılması ve sağlamlaştırılması mücadelesinde, Rusya parti örgütlerine, çalışmaları­nın yönlendirilmesine ve parti kadrolarının hazırlan­masına, öncelikle de işçi saflarına yoğun ilgi gösterdi. Sanayi merkezlerinde oluşan ve parti çalışmasının giderek tüm yönetiminin ellerine geçeceği işçi grup­larına daha fazla ilgi gösterilmesi gerektiği düşün­cesindeydi. Bu gruplardan gerçek parti kadrolarının oluşması için tüm önlemlerin alınması gerektiğini açıklıyordu. Yalnızca bu temel üzerinde RDSİP’in varlığının korunması ve güçlendirilmesi mümkün olabilirdi. Israrla ve titizlikle, işçi saflarından parti kadrosu yetiştiriyordu.

                                  Duma kürsüsünün propaganda ve ajitasyon için kullanılmasına büyük önem veren Lenin, Duma fa­aliyeti açısından Bolşeviklerin görevleri hakkında da konuşuyordu. Sosyalist devrimin görevlerinin savu­nulmasına ve bilimsel sosyalizmin temel düşünce ve hedeflerinin propagandasına, Duma kürsülerinden aşağıya doğru bakılarak büyük dikkat gösterilmesi­nin gerektiğini açıklıyordu. Duma grubunun devri­min bayrağını, proleter bayrağı yüceltmesi gerektiği­ni söylüyordu. Grup ve parti, enerjik bir biçimde işçi yasasının hazırlanmasına ilişkin sorunlar hakkında tüm tartışmalara katılmakla, sosyal reformizmin iki­yüzlülüğünü ve yalancılığını kitleler önünde ortaya çıkarmakla ve hem liberalizmin karşıdevrimci ka­rakterini hem de küçükburjuva demokrasisinin dal­galanmalarını göstererek burjuva siyasi partilerinin sınıfsal karakterini açıklamakla yükümlüydüler.

                                  Lenin, yalnızca Likidatörler gibi açık oportünistle­re karşı değil, oportünizmi devrimci lafların ardına gizleyen sekterlere ve “solculara” karşı da mücadele ediyordu. Bu mücadele sırasında, Bolşevik Parti ken­di saflarını güçlendiriyor ve kendi devrimci politika ve taktiğinin doğruluğunu savunuyordu. Lenin, ilk Rus devriminin yenilgisinden sonra şöyle yazıyordu: “Bolşevikler, kendi ‘orduları ‘ için en büyük çoğunluk­la, en az kayıpla, en az bölünmeyle (derinliği ve iflah olmazlığı açısından) çekirdek yapısını azami koruya­rak, en az moral bozukluğu ile çalışmayı olabildiğince kapsamlı, doğru ve enerjik bir şekilde tekrar başlatmak için büyük bir beceriklilikle geri çekildiler. Bolşevikler, yalnızca bunu yapabiliyordu, çünkü boş laf eden dev­rimcilerin maskesini düşürmüşler; geri çekilmeyi ve geri çekilmeyi başarınayı bilmek gerektiğini ve bizzat en gerici parlamentolarda, en gerici sendika ve birlik­lerde, sigorta şirketlerinde ve benzeri örgütlerde legal çalışmayı mutlaka öğrenmek gerektiğini kavramak istemeyenierin başarısızlığını yüzlerine vurmuşlardı.” (V. İ. Lenin, Bütün Eserler, c.31, s.12/13).

                                  Dördüncü Çarlık Duması (1912)

                                  Beş yıllık yasal çalışma süresini tamamlayabilen ilk Duma, Üçüncü Çarlık Duması idi. Üçüncü Çarlık Duması, 1912 yazı ortalarında dağıldı.

                                  Dördüncü Duma’nın da Üçüncü Duma gibi olma­sı bekleniyordu. Seçim yasaları değişmemişti ve yeni Duma’daki çoğunluk, daha önce olduğu gibi Kara Yüzler’in yanında olacaktı. Dördüncü Duma’nın fa­aliyetleri de işçilerin/emekçilerin ve köylülerin aley­hinde olacaktı. Bolşevikler, Dördüncü Duma seçim­lerine aktif olarak katılma kararı aldı.

                                  Seçimlere katılma noktasında Sosyal Demokrat Parti saflarında herhangi bir görüş farklılığı olma­masına rağmen, seçim taktikleri ve Duma’da oluştu­rulacak grubun rolü üzerine Bolşevikler ile Menşe­vikler arasında keskin görüş ayrılıklan vardı. Üçüncü Duma’nın dağılmasından altı ay önce, 1912 Ocağında Prag’da yapılan parti konferansında ki bu konferans Bolşevik kanadın kendi partisini kurduğu konferans­tır, gelecek seçim kampanyasında izlenecek taktiğin çerçevesi çizildi. Konferans, “diğer bütün görevlerin tabi olacağı temel görevin sınıf çizgisinde sosyalist propaganda ve işçi sınıfının örgütlenmesi” olduğunu ortaya koymuştu. Partinin seçimlerdeki taktiği şöyle tanımlanmıştı:

                                  “ … Parti, aynı zamanda karşıdevrimci görüşleri ve burjuva liberallerinin (başta Kadetlerin partisi olmak üzere) sahte demokrasi anlayışını ısrarla teşhir ederek, Çarlık otokrasisine ve onu destekleyen büyük toprak sahiplerinin ve kapitalistlerin partilerine karşı aman­sız mücadele yürütmelidir. Proletaryanın partisinin, proleter olmayan diğer bütün partilerden bağımsızlığı­nın korunması; (Trudovikler, Narodnikler ve Sosyalist- Devrimciler gibi başlıca) demokratik grupların sahte sosyalizmlerinin küçük burjuva karakterinin gösteril­mesi ve bunların demokrasi görüntüsü altında, kitlesel devrimci mücadelenin sorunları üzerinde yalpalama­larının yol açtığı zararın teşhir edilmesi noktalarına özellikle dikkat edilmelidir.” (“Çarlık Dumasında Bol­şevikler“, A.Y. Badayev, s.13, Evrensel Basım Yayın, Nisan 1999, İstanbul).

                                  Bolşevikler, Duma seçimleri için yürütülen kam­panyayı, uzun erimli bir ajitasyon ve propaganda için olanak ve aynı zamanda da kitlelerin örgütlen­mesinin yöntemlerinden birisi olarak kabul etmiş­lerdi. Adaylarının seçilmesini başlı başına bir amaç olarak görmeyen Bolşevikler, yürütülen kampanyayı Duma’da birkaç sandalye elde etme hedefine indir­gemediler. Duma’daki grubun hem Duma içindeki hem de Duma dışındaki etkinlikleri çok büyük bir devrimci öneme sahipti. Fakat seçim kampanyasının kendisi de daha az önemsiz değildi. Bütün bu süreç­lerde sosyaldemokrasinin devrimci konumu, söylemi yumuşatılmadan, revizyona tabi tutulmadan bütün saflığıyla korunmalıydı.

                                  Menşeviklere göre, Duma için yapılacak olan se­çimlerde iki cephe çarpışacaktı: Gericiler ve Kara Yüzler bir yanda, Liberaller (Kadetler, İlerlemeciler ve Sol Oktobristler arasında bir blok oluşturulması bek­leniyordu) diğer yanda. Bu tahminden yola çıkarak, Menşevikler kampanya için sloganlarını, “Gericiliğin Duma’daki konumunu bozmak için mücadele et­mek” ve “Duma’yı gericiliğin ellerinden kurtarmak” olarak ilan ettiler! Menşeviklerin bu pozisyonu, örtü­lü olarak Liberallerle birlikte hareket edilmesi anla­mına geliyordu.

                                  Bolşevikler ile Menşevikler arasındaki ayrılıklar, tarafların seçim kampanyalarında geliştirdikleri po­litik platformlarda daha belirgin bir biçimde görüle­biliyordu. Prag Konferansı’nda alınan kararlar doğ­rultusunda Bolşevikler seçimler sırasında izlenecek politik platformlarını şöyle tanımladılar:

                                  “Önümüzdeki seçimlerde partimizin temel slogan­ları şunlar olmalıdır: (1) demokratik bir cumhuriyet, (2) sekiz saatlik işgünü, (3) büyük toprak sahipleri­nin ellerindeki topraklara el konulması. Bütün seçim kampanyamız sırasında bu talepler, Üçüncü Duma deneyimleri ve hükümetin hem merkezi hem de yerel yönetimler nezdindeki bütün uygulamalarıyla temel­lendirilerek netlikle açıklanmalıdır. Genel oy hakkı, ifade özgürlüğü, hâkimlerin ve devlet görevlilerinin halk tarafından seçilmesi, düzenli ordunun yerine mi­lisin (halkın silahlandırılması) geçirilmesi vb. gibi sos­yaldemokrasinin asgari programının öteki maddeleri, yukarıdaki üç slogana bağlı olarak propagandamızda kullanılmalıdır.” (Age. s.14).

                                  Bolşevik Parti’nin bu üç temel sloganı, Rusya işçi ve köylülerinin temel taleplerini formüle etmişti. “Zayıf­latılmış/güçsüzleştirilmiş Duma, her ne kadar Çarlığı maskelese de “demokratik bir cumhuriyet” sloganı, çarlığın devrilmesi sorununu doğrudan gündeme ge­tiriyordu. Bu slogan, “boş anayasal hayalleri” teşhir ediyordu. Bu slogan, aynı zamanda işçi sınıfına, Çar­lık Duması’ndan çıkan reformların zerre kadar yararı olmayacağını ve varolan hükûmet biçimi altında işçi­lerin durumlarını iyileştirmenin hiçbir olanağı olma­dığını gösteriyordu.

                                  Diğer iki slogan, işçilerin ve köylülerin temel eko­nomik taleplerini dile getiriyordu. Sekiz saatlik iş günü, işçi sınıfının ekonomik mücadelesinin temel talebiydi. Sürekli yaygınlaşan grevlerin neredeyse tamamına, sekiz saatlik işgünü talebi kaynaklık edi­yordu. Büyük toprak sahiplerinin ellerindeki toprak­lara el konulması sloganı, köylü sorununa devrimci bir çözüm öneriyor ve yüz milyon Rusya köylüsünün istek ve özlemlerini formüle ediyordu.

                                  Asgari programın öteki maddeleri, bu üç temel tale­be bağlanmıştı. Bolşevikler bunların, ancak devrimci hareketin temel taleplerinin gerçekleştirilmesinden sonra elde edilebileceğini vurguluyorlardı.

                                  Menşevik platform ise, Bolşeviklerin bu üç temel sloganını içini boşaltıp budayarak sunuyordu. “De­mokratik cumhuriyet” yerine “halk temsilcilerinin egemenliği”ni talep ediyorlardı. “Büyük toprak sa­hiplerinin ellerindeki topraklara el konulması” yerine muğlak bir biçimde, “toprak yasasında düzenlemeye gidilmesi” isteğinde bulunuyorlardı. Menşevik plat­form, işçi sınıfının sürdürdüğü devrimci mücade­lenin taleplerinin ve sloganlarının yerine, olası bir yasal harekete uyarlanmış taleplerin geçirilmesini içeriyordu.

                                  Üçüncü Duma’nın dağılmasından hemen sonra, Duma’da hükümetin çoğunluğu sağlamasını garanti altına almak amacıyla İçişleri Bakanlığı tarafından seçimler için özel birtakım düzenlemeler yapıldı. Bazı seçim çevrelerinde ruhban sınıfa özel bir kontenjan tanınırken kalan bölgelerde ise ruhban sınıf, büyük toprak sahipleri kategorisine dâhil edildi. Ruhban sınıf, seçimlerde genellikle önemli bir ağırlığa sahip olmuş ve önceki Dumaların hepsinde papaz cüppe­si giyen çok sayıda milletvekili yer almıştı. Ortodoks Kilisesi, yönlendirdiği ruhban sınıfı mensuplarına, kiliseye gelenlerin hem duygularına tercüman olma­ları hem de oylarını almaları talimatını vermişti.

                                  Nüfusun çoğunluğunun Rus olmayanlardan oluş­tuğu ve hükümet karşıtı duyguların ağır bastığı merkezden uzak bölgelerde ise özel Rus kategorileri oluşturuldu. Çoğunluğunu hükümet görevlilerinin oluşturduğu bu özel Rus grupları, o bölgedeki yerli nüfus için belirlenenden çok daha fazla delege sayı­sına sahipti.

                                  Bolşevikler, işçi kategorisindeki bütün bölgeler­de aday çıkartılmasının ve Menşevik tasfiyeciler de dâhil olmak üzere diğer parti ve gruplarla hiçbir it­tifak yapılmamasının zorunlu olduğunu düşünüyor­lardı. Bolşevikler aynı zamanda, kentlerdeki seçim­lerde ikinci kategoride (birinci kategori büyük mülk sahiplerinden oluşuyordu ve demokrat adayların burada hiçbir şansı yoktu) ve köylerde yapılacak se­çimlerde aday çıkartılmasının gerekli olduğunu be­lirtiyorlardı. Köylerdeki seçim kampanyası, özellik­le ajitasyon açısından büyük önem taşıyordu. Fakat Bolşevikler, gerici adayların olası bir seçim zaferine karşı önlem olarak da Liberallere karşı burjuva de­mokratlarıyla (Trudovikler); ve kent kategorisindeki seçimlerin ikinci turunda hükümet partilerine karşı Liberallerle anlaşma yapılmasına olanak tanıyorlardı. Beş büyük kentteki (St. Petersburg, Moskova, Riga, Odessa ve Kiev) seçimler doğrudan iki aşamalı olarak yapılıyordu. Bu kentlerde Sosyaldemokratlar bağım­sız adaylar çıkarttılar ve Kara Yüzler’in adaylarının seçilmesi gibi bir tehlike söz konusu olmadığından, liberal burjuvazi ile hiçbir anlaşma yapmadılar. Bu taktikleri belirleyen Prag Konferansı kararları, “se­çim anlaşmalarının politik platformda bir değişikliğe yol açmamasını ve Sosyaldemokrat adaylar için her­hangi bir politik bağlayıcılık taşımamasını ve bunun yanında Liberallerin karşıdevrimci karakterini ve burjuva demokratlarını istikrarsızlığını ısrarla eleş­tirmekten sosyaldemokrasiyi alıkoymamasını” vur­gulamıştı. Bu bakımdan seçimlerin ikinci turunda Bolşeviklerin dâhil olduğu anlaşmalar, partiler bloğu niteliği taşımıyordu.

                                  Bolşeviklerin seçim kampanyası sırasında müca­dele etmek zorunda kaldıkları asıl sorun, Bolşevik Parti’nin illegal olması ve Çarlık polisinin sürekli ve doğrudan saldırılarına hedef olmasıydı. Yargılanma, tutuklanma ve sürgün edilme gibi her an burun bu­runa olunan tehditlere rağmen, seçim kampanyası yeraltından örgütlenmek zorundaydı.

                                  Seçimler sırasında Pravda’nın oynadığı rol çok önemliydi. İlerici, devrimci ve sınıf bilinçli işçi kit­lelerinin sözcüsü olarak hareket eden gazete, aynı zamanda, işçi hareketine çok büyük zararlar veren “parti-dışı” yönelimler ile liberal burjuvazinin etkisi­ne ve tasfiyecilere karşı mücadele ediyordu.

                                  1912 Haziran‘ından başlayarak Pravda, sayfaların­da, yaklaşan seçimlere ilişkin çeşitli makalelere, ya­zılara ve mektuplara yer verdi. Pravda aynı zamanda, kentlerdeki demokrat seçmenlerin seçimlere katılma­ma eğilimlerine karşı büyük bir kampanya yürüterek onlara kendi haklarına sahip çıkmaları ve seçimlere katılmak için gerekli formaliteleri yerine getirmeleri için çağrıda bulundu. Gazetenin her sayısında, seç­menler, adlarının seçmen listesinden çıkartılıp çıkar­tılmadığını kontrol etmeleri ve seçim komisyonlarına gerekli başvuruda bulunmaları için uyarıldı. Pravda, bunun yanında her okura, en az üç mesai arkadaşının veya komşusunun oyunu kazanma çağrısı yaptı.

                                  İşçi kategorisindeki seçimlerde Pravda’nın işlevi daha da önemliydi. Kentlerdeki seçimlerde asıl ilgi seçim toplantılarına yönelikti. Bu toplantılar da şüp­hesiz, polisin yoğun denetim ve saldırısına hedef olu­yordu. Buna karşılık işçi kategorisindeki seçimler için toplantı olanağı da yoktu. Yasalar, seçimlere ilişkin her ne şekilde olursa olsun işçi toplantısı düzenlen­mesini yasaklamıştı. Bu koşullar altında, Pravda’nın yaptığı ajitasyon daha büyük önem taşıyordu.

                                  Sosyalist Devrimciler Duma’yı boykot ediyorlardı. Seçimlerde, işçi kategorisinde mücadele eden sade­ce Sosyal Demokrat Partisi’ydi. Mücadele esas ola­rak, Bolşevikler ile Menşevikler arasında geçiyordu. Aynı zamanda, hesapta olmayan bağımsız adayların seçilmesi ve seçimlerin ilerleyen aşamalannda rol oynaması da mümkündü. Bu tür partisiz insanlar genellikle, partilerin destekledikleri adaylara karşı çıkarak, “bir kimsenin herhangi bir partinin direk­tifleriyle yönlendirilmemesini “ ve “işçiler tarafından tanınan dürüst kimselerin seçilmesi” gerektiğini söy­lüyorlardı.

                                  Bolşevikler bu yönelime ısrarla karşı çıkarak bu du­rumun işçi sınıfına zararlı olduğunu açıkladılar; bu tür partisiz insanların kesin karar ve ilkelerden yok­sun olduklarını ve yanlış bir yola kolaylıkla sapabile­ceklerini vurguladılar. İşçi sınıfını, gerçek anlamıyla ancak işçi sınıfının kendi platformunu ve programını savunan, Duma’daki milletvekillerini denetleyen bir parti temsil edebilirdi.

                                  Seçim tarihi yaklaştıkça mücadele kızıştı. Seçim­lerin kesin olarak ne gün yapılacağı önceden bilin­miyordu. Bu, hükümetin hilelerinden biriydi. Seçim tarihini aniden saptayarak işçileri gafil avlamaya ça­lışan hükümet, bu sayede oy kullananların sayısını azaltmayı hedefliyordu.

                                  St Petersburg’da işçi kategorisinde yapılacak seçim­lerin ilk aşaması olan delege seçimleri için 16 Eylül Pazar günü saptandı. İşçiler seçim tarihini ancak 14 Eylül Cuma günü öğrenebilmişlerdi, hatta bazı fabri­kalarda cumartesi günü. Semyanikovski işletmesinde seçimlerin duyurusu, işletmede hiçbir işçinin bulun­madığı üç günlük bir tatil sırasında yapılmıştı. Seçim tarihinin açıklanmasıyla birlikte hem Bolşevikler hem de Menşevikler bütün güçlerini harekete geçirdi.

                                  Çarlık rejiminin olaganüstü baskı ve engellemeleri­ne rağmen, işçi sınıfının oy hakkının kısıtlanmış ol­masına rağmen Bolşevikler, l912’de Dördüncü Çarlık Duma’sına 6 işçiyi göndermeyi başardılar.

                                  Dördüncü Çarlık Duması Sosyal Demokrat Gru­bu

                                  Dördüncü Duma’da Sosyal Demokrat grup hem Bolşevikleri hem de Menşevikleri içermek üzere birleşik bir grup olarak çalışmalarına başladı. Daha başlangıç aşamasında iki grup arasında şiddetli bir çatışma hemen patlak verdi. Üçüncü Duma, vahşi bir gericiliğin yaşandığı, devrimci mücadelenin geri çekildiği bir dönemde açılmıştı; buna karşılık Dör­düncü Duma seçimleri, işçi hareketinin büyük bir sıçrama gösterdiği koşullarda yapılmıştı. Devrimci mücadeleye tekrar atılan işçi sınıfı, tasfiyeci eğilim­lerden hızla arınıyordu. İşçi kategorisindeki seçim­lerde, Bolşeviklerle Menşevikler arasındaki mücadele olağanüstü bir biçimde alevlenmişti. Yapılan ilk top­lantıda, grubun Bolşevik ve Menşevik kesimleri ara­sındaki derin çelişkiler açığa çıktı.

                                  Grubun ilk toplantısı, Duma’nın açılmasından kısa bir süre önce gerçekleştirildi. Menşevikler, grupta çoğunluğu oluşturmanın avantajını kullanarak gru­bun yönetim organındaki koltukların çoğunluğunu almaya kalkıştı. Menşevik olan Chkheidze grup baş­kanı; Bolşevik olan Malinovski ise başkan yardımcısı seçildi. Bir diğer Menşevik, Tulyakov, sayman oldu. Yönetim organının diğer iki üyesiyse Bolşeviklerden Petrovski ile Menşeviklerden Skobelev’di. Sosyalde­mokrat grup, 13 kişiden oluşuyordu; altısı Bolşevik, yedisi Menşevikti. Grubun sonuncu üyesi olan Var­şova Milletvekili Jagello, Menşevikleri destekliyordu.

                                  Sanayinin en fazla geliştiği altı bölgede işçi kate­gorisinde yapılan seçimlerin tamamı Bolşeviklerin zaferiyle sonuçlanmıştı. Buna karşılık Menşevik mil­letvekilleri, sınıf dışı unsurların yoğun olarak bulun­duğu yerlerden, özellikle de nüfusun çoğunluğunu küçük burjuvazinin oluşturduğu sınır bölgelerinden seçilmişlerdi. Söz konusu bölgelerde işçi sınıfının da­ğılımı, işçi sınıfının kime oy verdiğini gösteriyordu. İşçi sınıfı kategorisinde seçimlerin yapıldığı altı böl­gede, (fabrika ve madenlerde) 1.008.000 işçi bulun­maktaydı. Menşeviklerin galip çıktığı sekiz bölgedey­se 214.000 işçi vardı; işçilerin oy kullanma hakkından yoksun bırakıldıkları Bakü bölgesinin de dâhil edil­mesi durumunda bu rakam 246.000’i buluyordu. Bu rakamlar, gerçekte Bolşeviklerin, Menşeviklerin temsil ettiklerinin beş katı kadar işçiyi temsil ettiğini açıkça gösteriyordu. Duma’daki Sosyaldemokrat gru­bu oluşturan güçler arasında böylesi bir oran, ancak işçi sınıfının temsil edilmesini kısıtlamak için özel” olarak tasarlanmış bir seçim sistemiyle mümkün ola­bilirdi.

                                  Altı Bolşevik milletvekili, işçi sınıfının bağrından Çarlık Duma’sına gelmişlerdi. İşçi sınıfı, büyük güç­lüklerden sonra, pek çok kayıp ve yenilgiden sonra, Devlet Duma’sına kendi temsilcilerini gönderme hakkını elde etmişti. Çarlık rejimine karşı, Çarlığın pençeleri altında sürdürülen mücadele ile Rusya iş­çilerinin çektikleri büyük sıkıntıları Duma’da dile getirileceklerdi. Bu büyük ve sorumluluk gerektiren görevin bilincinde olmak; proletaryanın, devrimci hareketi ezmeyi amaçlayan gizli ve açık düşmanları­na karşı mücadele etmek, işçi milletvekillerinin dev­rimci enerjilerini artırdı ve isteklerini güçlendirdi. Dördüncü Duma’daki Bolşevik “altılı”, dört metal ve iki tekstil işçisinden oluşuyordu. Petrovski, Mura­nov, Malinovski ve Badayev metal işçisiydi. Şagov ve Samoylov ise tekstil işçisiydi. Bolşevik milletvekilleri, Rusya’daki en büyük sanayi bölgelerinden seçilmiş­lerdi.

                                  Duma işleri konusunda deneyimli olan insanla­ra sahip olduklarından dolayı Menşeviklerin varlı­ğı, Duma işlerini kolaylaştırıyordu. Menşevik lider Chkheidze, Üçüncü Duma’da beş yıl boyunca Sos­yaldemokrat grubun başkanı olarak görev yapmıştı. Bu dönemde oldukça önemli deneyimler kazanmış ve Duma’nın karmaşık işleyiş kuralları labirentinde nasıl manevra yapılacağını öğrenmişti. Duma kür­süsünden konuşma alışkanlığı da ayrıca önemliy­di, çünkü bu iş aynı zamanda, çoğunluğu oluşturan Kara Yüzler’in saldırılarına ve Duma Başkanı’nın baskısına karşı dayanabilmek için özel yöntemler bil­gisi anlamına geliyordu.

                                  Dördüncü Çarlık Duma’sındaki çalışmaların baş­langıcında, grev dalgası eşlik etti. İşçi sınıfı grev sila­hının bilincine varmış ve bu silahı Çarlık hükûmetine ve burjuvaziye karşı sürdürdüğü mücadelede yaygın olarak kullanmaya başlamıştı. Duma’nın açılmasın­dan hemen önce –Duma’nın açılışı için 15 Kasım 1912 tarihi saptanmıştı– St. Petersburg’da bir miting düzenlendi. Mitingin amacı, Karadeniz donanma­sındaki bir dizi denizci (Potemkin Zırhlısı’ndakiler) hakkında verilen idam cezasını protesto etmekti. Sivastapol’daki Deniz Kuvvetleri Savaş Mahkemesi, ayaklanma hazırlamak için gizli faaliyette bulun­maktan dolayı 17 denizciyi idama ve 106 denizciyi de ağır hapis cezalarına mahkûm etmişti. Bu cezaya karşı kitlesel grevler örgütleniyor ve grevler hızla St. Petersburg‘dan Rusya’nın diğer bölgelerine yayıldı.

                                  Taurida Sarayı’nda Duma törenle açıldı. Bir dizi duanın ezbere okunmasının ardından Çarlığın Dı­şişleri Bakanı Golubev, “Çarlık Fermanı“nı okudu ve “halkın temsilcileri”nden yoğun alkış aldı! Golubev, başkanlık seçimine katılmama gerekçelerini açıkla­maları için Sosyaldemokratlara ve Trudoviklere söz hakkı vermeyi reddetti. İlk oturum, seçilen Duma Başkanı Rodziyanko’nun konuşmasıyla noktalandı. Rodziyanko, “Duma’nın Çarlığa bağlı olduğuna” dair yemin etti. Dördüncü Devlet Duması, çalışmalarına başladı.

                                  Duma’daki 442 milletvekilinin, partilere göre da­ğılımı şöyleydi: Sağ/Sağcılar 65, Milliyetçiler ve Ilım­lı Sağ/Sağcılar 120, Oktobristler 98, İlerlemeciler 48, Kadetler 59, ulusal/etnik gruplar (Polonyalılar, Beyaz Rusyalılar, Müslümanlar) 21, Trudovikler 10, Sosyal Demokratlar 13, Bağımsızlar 7.

                                  Sosyal Demokrat Grubun Duma Faaliyetleri

                                  Sosyaldemokrat grup Dördüncü Duma’nın ilk gü­nünde, Duma Başkanlığı Seçimi’ne katılmayı reddet­ti. Sosyaldemokrat Grubun amacı işçi sınıfı açısından Duma’nın anlamı, ülkedeki devrimci mücadeleyi güçlendirmek ve sağlamlaştırmaktı. Sosyaldemokrat Grubun görevi; hiçbir şekilde Duma çoğunluğuyla iş­birliği yapmamak, Sağcılara, Oktobristlere ve Kadet­lere karşı mücadele etmek ve onları işçilerin gözünde teşhir etmekti.

                                  Dördüncü Duma’daki hükümet programı, 5 Ara­lık 1912‘de Bakanlar Kurulu Başkanı Kokovtsev ta­rafından okundu. Hükümet programı konusundaki tartışmalar, 7 Aralık’ta başladı ve birkaç oturum bo­yunca devam etti. Menşevikler/Bolşevikler arasında Duma’da okunacak metin üzerine uzun tartışmalar yürütüldü. Hazırlanan iki ayrı taslak metin bir metin­de birleştirildi. Uzun tartışmaların ardından, Bolşe­viklerin bütün temel talepleri metinde yer aldı. Duma grubunun başkan yardımcısı olan Malinovski’nin metni okuması kararlaştırıldı. Malinovski tarafından okunan metin, grubun hazırladığı metinle birebir ör­tüşmüyordu. Malinovski, Çarlık Duması’nı eleştiren ve halkın egemenliğini isteyen pasajın önemli bir bö­lümünü atladı. Kendisine niçin böyle yaptığı soruldu­ğunda Malinovski, metnin en önemli maddelerinden birini nasıl atladığını kendisinin de anlayamadığı ya­nıtını verir.

                                  İşçi milletvekilleri, Duma oturumlarında, hükûmete yönelik hazırlanan soru önergelerinin, aji­tasyonun en uygun aracı olduğunu keşfeder. Çeşitli sorular aracılığıyla kitlelerin dikkatini, çarlık hükü­metinin işlediği suçlar üzerinde yoğunlaştırmayı ba­şarırlar. Güncel olaylar üzerinden biçimlenen bu soru önergeleri, kürsüyü Bolşevik tarzda kullanılmasına olanak tanır. Kara Yüzlerin çoğunluğuna rağmen, işçi sınıfıyla dayanışmak ve mevcut rejime karşı devrimci saldırıda bulunmak için ajitasyon çalışması yürütül­mesi sağlanır. Bu durumlarda Bolşevikler, keskin bir biçimde ve doğrudan, Çarlığın ve burjuvazinin sal­dırganlığını ve çürümüşlüğünü gözler önüne serer. Bir soru önergesi hazırlanmasına uygun her olayla bağlantılı olarak işçilere, kendi koşullarında herhangi bir iyileşmeyi beklemeleri için hiçbir nedenin olma­dığını ve proletaryanın tek kurtuluş yolunun devrim olduğu gösterilir.

                                  Dördüncü Duma’daki Sosyaldemokrat grup, Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin ayrılmaz bir parça­sıydı. Grup, parti çalışmalarında önemli bir rol oy­nuyordu ama parti örgütlerinden yalnızca biriydi. Daha önceki Dumalardaki Sosyal Demokrat grubun işlevine ilişkin olarak, parti kongrelerinde ve konfe­ranslarında alınan karar ve önergeler, grubu, partiye ve Merkez Komitesine tabi yardımcı bir örgüt olarak tanımlıyordu. Tam anlamıyla merkezi bir yapıya tabi olmak, devrimci çalışmanın başarısı için bir önko­şuldu.

                                  Merkezin talimatlarına mutlak surette tâbi olmak, Menşevik kampta kabul edilmiyordu. Daha önceki Dumalarda, Menşevik üyeler, partinin üst organ­larından bağımsız hareket ederek, parti disiplinine önem vermiyor ve bunu ihlal ediyorlardı. Menşevik­ler, Duma grubunu en üst parti örgütü olarak tanım­ladılar ve grubun, çoğu zaman parti merkezi ile ters düşmesine yol açtılar. Dördüncü Dumadaki Menşe­vik milletvekilleri de aynı politikayı sürdürdüler.

                                  Bolşevik milletvekilleri ise tam tersine, kopmaz bağ­larla RSDİP Merkez Komitesi’ne bağlıydı. Duma’ya Bolşevik milletvekilleri, sadece yerel örgütlerin değil, bir bütün olarak partinin temsilcileri olarak girdi. Duma seçimleri ve altı Bolşevik milletvekilinin bü­tün faaliyetleri başlangıcından itibaren, doğrudan Lenin tarafından yönetiliyordu. Lenin, seçim dönemi boyunca, işçilerin ruh halini, illegal seçim toplantıla­rını yoğun bir dikkatle takip ediyor, Pravda’daki se­çim propaganda çalışmalarını yönetiyordu. Grubun faaliyetleri geliştikçe, altı Bolşevik milletvekilinin, Merkez Komitesi ve Lenin’le ilişkisi daha da sıkılaştı.

                                  Sosyal Demokrat grubun birliği kâğıt üzerinde ka­lıyordu. Grup içindeki koşullar, Rusya Sosyal Demok­rasisinin içinde bulunduğu koşulların tam bir yansı­ması idi. Bolşevik ve Menşevik milletvekilleri, ortak bir grubun üyeleri oldukları için resmen birbirlerine bağlı olsalar da devrimci hareketi ilgilendiren çeşitli sorunlarda sürekli çelişki hâlinde idiler. Bolşevik “al­tılı” ile Menşevik “yedili” arasındaki ayrılığın kökle­ri, Rusya Devrimi kavramında yatıyordu. Rusya’da devrimci hareketin gelişimiyle farklılıklar artıyor ve bu da er ya da geç grubun iki bağımsız fraksiyo­na bölünmesine ve bir bütün olarak partinin izlediği bölünme sürecinin derinleşmesine neden oluyordu. Bu anlamda altı Bolşevik milletvekili sürekli olarak Menşeviklere karşı mücadele etmek zorunda kalıyor­du.

                                  Duma’nın ilk yılı, grubun temsil edildiği 26 ko­misyonun 19’unda Menşevikler ve yalnızca 7’sinde Bolşevikler bulunuyordu. Bu komisyonlarda Sosyal­demokrat grubun iki temsilci bulunduracağı durum­larda bile, Menşevikler, Bolşevikleri komisyonlardan uzak tutmaya çalışıyordu. En önemli komisyon bütçe komisyonu idi. Bütçe Komisyonu Duma’nın bir min­yatürü idi. Duma çalışmalarının merkezlerinden biri Bütçe Komisyonu idi. İlk oturumlar sırasında, bu komisyonda grubu Chkheidze ve Malinovski tem­sil ediyordu. Bu durum “Yedili”yi tatmin etmiyor ve Malinovski yılsonunda Petrovski lehine bütçe komis­yonundan çekilince Menşevikler komisyon için ikin­ci temsilcilerini seçiyordu. Menşevik “yedili”nin tüm davranışları, açıkça işçi milletvekillerini susturmaya yönelikti.

                                  Eylül 1913’de, Krakov yakınlarında Poronino’da bir konferans yapılır. Konferansa, Lenin ve Merkez Komitesi‘nin birkaç üyesi katılır. Konferansa partinin en büyük örgütlerini temsilen yirmi beş-otuz kadar üyenin yanı sıra, hasta olan Samoylov dışında Du­ma’daki Bolşeviklerin tamamı katılır. Konferansta, Duma’daki Sosyal Demokrat grubun faaliyetleri üze­rine “altılı”nın sunduğu rapor, konferansta ele alınan temel konulardan biridir. Bolşevik altılının Duma faaliyetleri değerlendirilir. Poronino Konferansı, bir ön adım olarak Menşevik “yedili”ye, grubun her iki kanadı için tam eşitlik talep eden bir ültimatomun verilmesi kararını alır. Ancak bu reddedildiğinde “yedili”den kopulacak ve bağımsız bir fraksiyon oluş­turulacaktır. Poronino Konferansı kararı aynen şöy­ledir:

                                  “Konferans, Sosyal Demokrat grubun birliğinin mümkün ve gerekli olduğunu düşüncesindedir; fakat Menşevik ‘yedili’nin davranışlarının bu birliği ciddi tehlikelere soktuğu da bilinen bir gerçektir.

                                  Elinde bulundurduğu salt çoğunluğu daima kötüye kullanan ‘Yedili’, Rusya işçilerinin ezici çoğunluğunu temsil eden altı işçi milletvekilinin faaliyetlerini engel­lemektedir. İşçileri ilgilendiren önemli konuların gö­rüşüldüğü ve Sosyal Demokrat grubun iki ya da daha fazla konuşmacı çıkardığı durumlarda, altı milletveki­linin bu fırsattan yararlanması reddedilmektedir.

                                  ‘Yedili’ ayrıca, Bütçe Komisyonu gibi Duma komis­yonlarındaki iki sandalyeden birini ‘altılı’ya vermeyi reddetmektedir. İşçi hareketi için önem taşıyan or­ganlara gruptan bir temsilci seçileceği zaman, bir kişi fazla olmalarından yararlanan yedi milletvekili, her zaman altı milletvekilini temsilcilikten uzak tutmak­tadır. Grup yöneticileri bu biçimde tek yönlü olarak seçilmektecir; örneğin ikinci sekreterlik talebi reddedil­mektedir.

                                  Konferans, yedi milletvekilinin bu hareketlerinin, grubun düzgün çalışmasını engellediğini ve kaçınıl­maz bir bölünmeye yol açacağını düşünmektedir.

                                  Konferans, yedi milletvekilinin bu hareketlerini şid­detle protesto etmektedir. Altı milletvekili, Rusya işçi sınıfının ezici çoğunluğunu temsil etmekte ve kendi öncü örgütünün politik çizgisiyle tam uyumlu olarak hareket etmektedir.

                                  Konferans böylelikle, ancak iki kanat arasında tam bir eşitliğin sağlanması ve ‘yedili’nin, ‘altılı’nın sesini boğma politikasına son vermesi koşuluyla Duma’daki Sosyal Demokrat grubun birliğinin sürdürülebileceği düşüncesindedir.

                                  Sadece Duma içindeki faaliyetlerle sınırlı kalmayan uzlaşmaz ayrılıklara rağmen konferans, yukarıda dile getirilen ve her iki taraf için de eş it haklar içeren te­melde grubun birliği için ısrar etmektedir.

                                  Konferans, sınıf bilincine sahip tüm işçileri, bu önemli konuda düşüncelerini açıklamaya ve altı mil­letvekilinin eşit haklara sahip olması temelinde gru­bun birliğinin korunmasına katkıda bulunmak için tüm enerjilerini harcamaya çağırmaktadır.” (“Çarlık Dumasında Bolşevikler“, A.Y. Badayev, s.138, Evren­sel Basım Yayın, Nisan 1999, İstanbul).

                                  Poronino’dan ayrılmadan önce işçi milletvekilleri, Menşeviklere karşı “altılı” tarafından atılacak pratik adımların tartışıldığı Merkez Komitesi toplantısına katılır. Duma Grubu’na bir dizi talepte bulunulma­sı kararlaştırılır. İkinci sekreter atanmalıydı, bütçe komisyonu için yeni temsilciler belirlenmeliydi, Sos­yalist Enternasyonal Bürosu’na yeni delegeler atan­malıydı, grup adına konuşacaklar Bolşevikler ile Menşevikler arasından eşit olarak seçilmeliydi. Bu ta­lepleri içeren taslak hazırlanır. “Yedili”nin reddetmesi durumunda, hep birlikte Menşeviklerden kopulması ve kitlelere çağrıda bulunulması kararlaştırılır.

                                  Ancak Menşevikler, Bolşeviklerin taleplerini red­deder. 25 Ekim 1913’de, Sosyal Demokrat grupta bö­lünme meydana gelir. Menşevik yedili, Bolşevik al­tının sunduğu bütün talepleri reddeder. 26 Ekim’de, Pravda, “altılı”nın tüm işçilere yaptığı şu çağrı yayın­lanır:

                                  “Yedi milletvekilinin tüm taleplerimizi reddeden ya­nıtını okurken her işçi kuşkusuz kendine soracaktır: ‘Bundan sonra ne olacak?’

                                  Grup yeniden birleşecek mi? İşçiler, Marksist örgüt­lenmeden uzak duran yedi milletvekilinin, Sosyal De­mokrasi adına konuşmasına izin verecek mi? Altı işçi milletvekili olan bizler, ‘yedili’nin bir oy fazlasına sa­hip olmanın avantajını kullanarak, işçilerin isteklerine karşıt politikalar izlemesi karşısında şimdi ne yapaca­ğız?

                                  İşçilerin, Duma’daki Sosyal Demokratların birliğini istediğinin bilincindeyiz. Birliğin hangi temelde sağ­lanacağı konusundaki düşüncelerimize katılıp katıl­madıklarını proletaryaya sorduğumuzda, binlerce işçi yanıt verdi: ‘Katılıyoruz’. Bunun, Rusya işçilerinin ço­ğunluğunun düşüncesi olduğuna inanıyoruz.

                                  Birliğin çıkarları açısından, grup içindeki çalışma­larımızı aksatmadık ve grubun çoğunluğunun birliğe zarar vermesini engellemek için elimizden gelen her şeyi yaptık. Yedi milletvekilinden hizipçi düşüncelerini bir kenara bırakmalarını ve bildirgeleri aracılığıyla ta­leplerimizi onaylayan yüzlerce, binlerce işçinin sesine kulak vermelerini beklemeye hakkımız vardı.

                                  Fakat bu olmadı. ‘Yedili’, taleplerimizi reddetti, işçi­leri dikkate almadı ve tam tersine net olarak açıklan­mış isteklerini dile getirdi. Şimdi bağımsız olarak var­lığımızı korumanın zorunluluğuyla karşı karşıyayız. Marksist örgütlenmenin çıkarlarına ve proletaryanın davasına değer veren işçiler açısından bu durum şimdi net olmalıdır.

                                  Yoldaşlar, bu kritik dönemde bizleri desteklemeniz için size çağrıda bulunuyoruz.” (Age. s.146).

                                  27 Ekim‘de Devlet Duması Bolşevik fraksiyonu­nun ilk toplantısı yapılır. “Yedili”ye, taleplerin red­dedilmesi nedeniyle Duma’da bağımsız bir fraksi­yon olarak çalışmalar yürütüleceğini bildiren resmi bir açıklama gönderilir. Duma oturumlarında ortak hareket edilmesi amacı korunduğundan “yedili”ye, gerekli olan her durumda kendileriyle özel görüşme­ler yapmaya açık olunduğu belirtilir. Aynı zamanda, Pravda’da bir başka yazı yayınlanarak, Bolşevik frak­siyonun örgütlendiği ilan edilir ve bölünmenin ne­denleri anlatılır.

                                  Rusya’nın genel politik durumu ve özellikle de işçi hareketinin içinde bulunduğu durum, Duma içinde­ki mücadelenin alacağı biçimleri belirliyordu. Sosyal Demokrat ve Trudovik milletvekilleri, Nisan 1914‘te 15 oturum için ihraç edildiler. Duma’da yaşanan olaylar, işçi sınıfı mücadelesinin gelişimini doğru­dan yansıtıyordu ve liberal partileri daha radikal davranmaya zorluyordu. Buna rağmen tüm olaylar, liberal taktiklerin bir başka özelliğini de gözler önü­ne seriyordu. Duma’daki pozisyonunu bir dereceye kadar güçlendirir güçlendirmez, liberal partiler hız­la muhalefet çizgisinden vazgeçiyor ve karşıdevrimci Duma’nın yanında yer alıyorlardı.

                                  22 Nisan 1914‘te oturum açılmadan önce Sosyal Demokrat iki fraksiyon ve Trudovikler, konuşma özgürlüğü tasarısı yasalaşıncaya kadar bütçe görüş­melerinin ertelenmesine yönelik bir önerge sundular. Duma, üç fraksiyonun temsilcilerinin konuşmalarını sabırsızlık içinde dinledi ve çoğunluk kararıyla der­hal bütçe tartışmalarına geçildi. Bütçe Komisyonu temsilcilerinin konuşması sırasında, üç fraksiyonun üyeleri, salonu terk ettiler.

                                  Maliye Bakanı Bark’ın konuşma yapmasının bek­lendiği anda salona dönmeye ve onun konuşmasını engellemeye karar verilir.

                                  Bark’ın yerine, Bakanlar Kurulu’nun yeni başkanı Coremyikin kürsüye doğru yönelir. Çarlığın üst dü­zey yöneticilerinden Goremyikin, Kokovtsev’in yeri­ne seçilmiştir. Çünkü her geçen gün daha da sertleşen devrimci hareketi kontrol etmekle görevlendirilen Kokovtsev, liberal olarak görülüyordu. Eylem, hü­kümetin liderine karşı yapılacaktır ve bizzat Çarlığa karşı bir gösteri hâline gelecektir.

                                  Goremyikin, engellemelerle konuşmasına başlar. Ancak Sol’un sıralarından “milletvekillerine konuş­ma özgürlüğü” sloganları yükselir. Sloganları engelle­meyen Duma Başkanı Rodziyanko, Goremyikin’den özür diler ve olayla ilişkisi bulunan milletvekilierine 15 oturum için ihraç cezası verilmesini önerir. Ardın­dan Goremyikin kürsüyü terk eder. Duma yasalarına göre, hakkında ihraç istemi bulunan her milletvekili­nin kendisini savunma hakkı vardır. Milletvekilleri­nin hepsi teker teker durumu protesto eder. Bolşevik Fraksiyonu’nun altı üyesi, Duma kürsüsünden hükü­meti suçlama ve liberallerin korkaklığını ve güçsüz­lüğünü gözler önüne serme fırsatı yakalar. Milletve­killer birbiri ardına oturumdan ihraç edilir.

                                  İhraç edilen milletvekillerinin Duma ‘ya döndük­leri gün Bolşevik Malinovski istifa eder ve yurtdışına gider. 1917 Ekim Devrimi’nden sonra Malinovski’nin ajan olduğu ortaya çıkar. Malinovski savaşın başlan­gıcında orduya çağrılır ve kısa bir süre sonra Alman­lar tarafından esir alınır. Devrimden sonra Rusya’ya döner ve tutuklanır. 5 Kasım 1918’de Malinovski, Moskova’da Devrim Mahkemesi tarafından yargıla­nır ve kurşuna dizilir.

                                  Birinci Dünya Savaşı başladığında, Menşevik Duma Grubu ile ortak bir deklerasyon yayınlanma­sı konusunda görüşmeler yapılır. Uzun süren görüş­melerden sonra iki fraksiyon, ortak bir deklarasyon üzerinde anlaşmaya varır. St Petersburg Komitesi’nin bazı üyelerinin ve Menşeviklerin ileri gelenlerinin katıldığı bir konferansta, deklarasyon taslağı hazırla­nır. Birkaç toplantıdan sonra deklarasyonun son hâli, Bolşevikler ve Menşevikler tarafından kabul edilir. Duma kürsüsünden Sosyaldemokratların dekleras­yonu okunur. Sosyaldemokratların deklarasyonu açıkça savaşı mahkûm eder, savaşa karşı işçi sınıfı dayanışmasını savunur. Deklarasyon, Kara Yüzler Duması’nın ikiyüzlü bir tavırla iddia ettiği gibi Çarla halk arasında herhangi bir “birlik “ olmadığını dile getirir.

                                  Devlet Duması’nda savaş bütçesinin oylanmasına gidilir. Enternasyonal kongrelerde alınan kararlar uyarınca Bolşevik Fraksiyon oylamada yer almayı redderek salonu terk eder. Savaş bütçesini kabul et­meyi reddeden Bolşeviklerin tutumu, Duma çoğun­luğunun yoğun protestolarına yol açar. Sol Kadetler ve İlerlemeciler de dâhil olmak üzere diğer tüm par­tilerden milletvekilleri Sosyaldemakratlara saldırır.

                                  Başlangıçta Menşevikler, savaşı desteklemeyi red­deder. 26 Haziran 1914’te Duma’da okunan ortak deklerasyonda, Çarlık hükümeti ile anlaşma yapıl­masına karşı çıkar ve savaştan yana tavır takınmaz. Fakat Batı Avrupalı oportünistlerin tutumu, Menşe­viklerin yalpalamalarına ve sonra da fikir değiştir­melerine neden olur.

                                  5-6 Ekim 1914’te Bolşevik millervekilleri tutukla­nır. Bolşevik milletvekillerinin parlamenter dokunul­mazlığı sorunu, işçi sınıfına yönelik diğer saldırılarda olduğu gibi, güç dengelerine bağlı olarak çözümlen­di; o anda dengeler hükümetten yana görünüyordu. Tutuklanan milletvekillerinin duruşması 10 Şubar 1915’te başlar.

                                  Bolşevik milletvekilleri, “medeni haklardan yok­sun bırakılma”, “uzak bölgelere sürgün” ve “mülki­yetlere el konulması” ile cezalandırılır. St. Petersburg Cezaevi’nde geçen birkaç aydan sonra, işçi milletve­killeri Sibirya’da Turukhansk bölgesinde bir ceza­evine nakledilir. Turukhansk iklimi ve genel yaşam koşullan bakımından Sibirya’nın en kötü bölgesidir. Sürgünlerin gözünde Turukhansk, kör bir vadidir. Kaçışı olmayan bir kapandır. Bolşevik Merkez Komi­tesi Rusya Bürosu’nun tamamının burada toplanması tesadüf değildir.

                                  Çarlık hükûmeti, Duma’daki Bolşevik fraksiyo­nu dağıtmış ve işçi sınıfı örgütlerinin tümünü imha etme görevini tamamlamıştı. Hükûmet, işçi milletvekillerine pranga takarak, tüm Rusya proletaryasını zincire vurmaya çalışıyordu! Fakat hükümetin he­sapları tutmadı. Devrimci hareketi bastırmak şöyle dursun, tutsakları bile devrimci çalışmalarından vaz­geçiremiyorlardı. Sibirya’daki tutsaklar da devrimci mücadeleki görevlerini sürdürüyordu.

                                  1917 Şubat Devrimi, cezaevi kapılarını sonuna kadar açtı ve Çarlık tutsaklarının prangalarını par­çaladı. Serbest kalan yüzlerce ve binlerce devrimci, Sibirya’dan dönmek için yola koyuldu. Kasabalarda, küçük köylerde ve demiryolu istasyonlarında halk yı­ğınları, işçi vekilierini devrimci marşlada karşıladı. Yol boyunca her yerde devrimci toplantılar düzenlen­di.

                                  Sonuç

                                  Bu makalede, Bolşeviklerin seçimlere yaklaşımı, parlamentoya katıldıklarında yürüttükleri faaliyetle­ri anlatmaya çalıştık. Anlattıklarımızda en başta bi­linçte tutulması gereken gerçek, bu taktikleri uygula­yan Bolşeviklerin işçi sınıfı içinde, işçi sınıfı hareketi ile kopmaz bağlara sahip, inşasının ikinci aşamasın­da bulunan, görevi kitleleri devrimci mevzilere yer­leştirmek olan bir komünist parti olduğu gerçeğidir. Bu taktikleri uygulayan parti, bu taktikleri uygulaya­bilecek bir kadro yapısına, örgüte ve kitlelerle sağlam bağlara sahip, taktik uygulayabilecek güce sahip bir partidir.

                                  Bunu dikkate almayan bir seçim taktiği en baştan yanlıştır. Bugün ülkemizde, böyle bir parti henüz yoktur.

                                  İkinci olarak, Çarlık Rusya’sındaki seçim sistemi, bugün seçim yapılan ülkelerdeki sistemlere göre, çok daha antidemokratiktir. Ancak bu sistemin bugünkü sistemlere bir üstünlüğü de vardır: Seçimlerde işçi sı­nıfı “işçi kuryesi“nde ayrı olarak oy kullanmaktadır. Köylüler/kır yoksulları için de benzer bir durum söz konusudur. Bu seçim sisteminde işçi kuryesinde; kır yoksulları içinde seçime katılan partiler için bu sınıf­lar içindeki desteklerinin ne olduğunu görme imkânı vardır.

                                  Üçüncü olarak, sosyalizm/komünizmin işçi sınıfı ve emekçi kitleler içinde çekiciliği, bugünkü durumla karşılaştırıldığında çok daha büyüktür. İşçilere yöne­lik sosyal demokrat propogandanın etkisi, burjuvazi­nin propogandasının etkisi ile yarışabilir durumda­dır.

                                  Dördüncü olarak, seçimler ve burjuva parlamento­su Bolşevikler açısından yalnızca işçi ve emekçi ha­raketine daha geniş ulaşmanın, işçilerin emekçilerin bilinç ve örgütlenme seviyesini yükseltmenin aracı olmaktan başka bir anlam taşımaz.

                                  Yapılan veya mümkün görülen bütün ittifaklar içinde bulunulan anda devrimci olan sınıf ve kat­manların siyasi temsilcileri ile yapılan ittifaklardır. Hiçbir karşıdevrimci güçle ittifaka girilmez. Girilen ve mümkün görülen ittifaklarda da müttefiklerin sosyalizm adına konuşmaları hâlinde, bunların ger­çek yüzleri teşhir edilir. Bu ittifakın ön şartlarından biridir.

                                  Seçimlere katılıp katılmama taktik bir sorundur. Her seçim anının koşulları değerlendirilmeli, işçile­rin/emekçilerin bilincinin geliştirilmesi açısından se­çimlere yaklaşılmalıdır. Bolşeviklerin seçim taktikle­rinden, Duma çalışmalarından öğrenmemiz gereken çok şeyler var. Bolşevikler, Duma’ya katıldıklarında hiçbir zaman parlamenter hayaller yaymadı. Tam ter­sine Duma kürsülerinden gerçek çözümün devrim olduğunu haykırdılar. Duma kürsülerini, işçilerin/ emekçilerin taleplerini dile getirmek için kullandılar.

                                  Komünistler, gerici parlamentolar için yapılan se­çimlere, proletaryanın devrimci amaçlarının pro­pagandasını yapabilmek için, hiçbir temel sorunun parlamentolarda çözülemeyeceğini bizzat bu parla­mentolar için yapılan seçimlerden ve parlamento kür­sülerinden yararlanarak en geniş yığınlara açıklamak için katılır. Komünistlerin seçimlere katılma taktiği, öncelikle çeşitli vaatler dağıtarak mümkün olan en fazla oyu ve sandalyeyi kapmak değil, proletaryanın dünya görüşü olan sosyalizmin temel ilkelerinin ve amaçlarının en geniş propagandasıdır. Komünistler, çeşitli vaatler vererek, seçildiklerinde burjuva parla­mentosunda yapacaklarının teminatını verme yerine, burjuva parlamentosunda hiçbir şeyin değişmeyece­ğini, parlamento kürsüsünü devrimci propaganda yaparak kullanacağını açıklar. Lenin’in şu düşüncesi bize yol göstermelidir:

                                  “Seçimler, özel bir siyasal işlem değildir, bin bir türlü vaatte bulunarak sandalye kazanmaya çalışmak değildir, ama sınıf bilinci olan proletaryanın siyasal dünya görüşünün ilkelerini ve temel isteklerini sa­vunmak için özel bir fırsattır.” (V. İ. Lenin, Reform­cuların ve Devrimci Sosyal-Demokratların Seçim Bildirgeleri, Kasım 1912).

                                  (Yararlanılan temel kaynak: SBKP(B) Tarihi/Kısa Ders; Stalin, Eserler, cilt 15, İnter Yayınları, Aralık 1990, İstanbul)

                                  05 Aralık 2018

                                  Yeni Dünya İçin Çağrı, sayı 194, Şubat, Mart, Nisan 2019

                                  İlgili

                                  Önceki yazı

                                  Dolar’ın önlenemez yükselişi sürüyor!

                                  Sonraki Gönderi

                                  Bu bir cinayettir!

                                  İlgiliGönderiler

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu  II
                                  Makaleler

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu II

                                  2 Haziran 2025
                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I
                                  Makaleler

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                                  2 Haziran 2025
                                  12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!
                                  Güncel

                                  12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

                                  29 Mayıs 2025
                                  Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!
                                  Güncel

                                  Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

                                  27 Mayıs 2025
                                  Gazze: Soykırım sürüyor!
                                  Dünya

                                  Gazze: Soykırım sürüyor!

                                  20 Mayıs 2025
                                  YDİ ÇAĞRI
                                  İşçi Dünyası

                                  Mayıs sayımız, sayı 69 çıktı!

                                  20 Mayıs 2025
                                  Sonraki Gönderi
                                  Bu bir cinayettir!

                                  Bu bir cinayettir!

                                  Son Haberler

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu  II

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu II

                                  2 Haziran 2025
                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                                  Emperyalist dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumu I

                                  2 Haziran 2025
                                  12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

                                  12.yılında Gezi Direnişi: Karanlık gider Gezi kalır!

                                  29 Mayıs 2025
                                  Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

                                  Kurtuluş darbelerde değil devrimdedir!

                                  27 Mayıs 2025
                                  Gazze: Soykırım sürüyor!

                                  Gazze: Soykırım sürüyor!

                                  20 Mayıs 2025
                                  YDİ ÇAĞRI

                                  Mayıs sayımız, sayı 69 çıktı!

                                  20 Mayıs 2025
                                  Kemalistlerin Lozan histerisi

                                  Kemalistlerin Lozan histerisi

                                  19 Mayıs 2025
                                  Miktat Çamkıran Yeni Dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!

                                  Miktat Çamkıran Yeni Dünya yaratma mücadelemizde yaşayacak!

                                  19 Mayıs 2025
                                   Komünist önder İbrahim Kaypakkaya anıldı

                                   Komünist önder İbrahim Kaypakkaya anıldı

                                  18 Mayıs 2025
                                  Çiçekleri koparabilirler, ama baharın gelişini durduramazlar!

                                  Çiçekleri koparabilirler, ama baharın gelişini durduramazlar!

                                  17 Mayıs 2025
                                  • YDİ Çağrı / Tüm Sayılar
                                  • Youtube Kanalı
                                  • İletişim
                                  Tel: +0507 037 75 27

                                  © 2023 Yeni Dünya İçin Çağrı

                                  Sonuç yok
                                  Tüm Sonucu Görüntüle
                                  • YDİ ÇAĞRI
                                  • Güncel
                                  • İşçi Dünyası
                                  • Kadın
                                  • Gençlik
                                  • Kürdistan
                                  • Çevre
                                  • Dünya
                                    • Avrupa
                                    • Amerika
                                    • Ortadoğu
                                    • Afrika
                                    • Asya
                                    • Pasifik
                                  • Makaleler
                                  • Yayınlar
                                    • Son Sayı
                                    • YDİ Çağrı / Tüm Sayılar
                                    • Yeni İşçi Dünyası
                                    • Yeni Kadın Dünyası
                                      • Dört Duvar
                                    • Yeni Dünya Gençliği
                                    • Bildiriler
                                    • Broşürler
                                    • Yeni Dünya İçin
                                  • Youtube TV
                                  • Tüm Yazılar
                                  • İletişim
                                    • Hakkımızda
                                  • tr TR
                                    • tr TR
                                    • en EN
                                    • de DE
                                    • fr FR
                                    • es ES
                                    • ar AR
                                    • ku KU

                                  © 2023 Yeni Dünya İçin Çağrı

                                  Yeni Dünya İçin ÇAĞRI Size en son haberler ve güncellemeler için bildirimler göstermek istiyoruz.
                                  Reddet
                                  Bildirimlere İzin Ver