Kürdistan’da en önemli gelişme, sömürgeci faşist Türk devletinin, Kuzey ve Batı Kürdistan (Rojava) yanında, Güney Kürdistan’da da savaşı yoğunlaştırmasıdır.
Savaş PKK’ye ve terörizme karşı savaş adına yoğunlaştırılmaktadır, fakat savaşın kurbanı bir bütün olarak ezilen Kürt halkıdır.
Bu savaşa dur demek, en başta Türk işçilerinin, emekçilerinin görevidir.
Fakat ne yazık ki Türk işçileri ve emekçilerinin büyük çoğunluğu T.C devletinin Kürt siyasetini destekleme durumundadır.
Son aylarda Türk devleti Güney Kürdistan’da PKK ile KDP’ni, Batı Kürdistan’da PYD/YPG ile kimi Arap ve Kürt aşiretlerini birbirine düşürmeye çalışmakta, bunun için operasyonlar düzenlemektedir.
Güney Kürdistan’da bir alanda KDP ile PKK güçleri arasında çatışma yaşandı.
Duhok’un Amedi ilçesine bağlı Metina bölgesinde KDP peşmergeleri ve PKK güçleri arasında 5 Haziran’da yaşanan çatışmada 5 peşmerge yaşamını yitirdi.
Bu Kürt ulusal davası açısından çok tehlikeli bir gelişmedir. Kürtlerin ulusal birliği sağlanmadan, burjuva anlamda da bir “kurtuluş” mümkün değildir. Bu yüzden değişik Kürt örgütlerinin aralarındaki çelişmeleri barış içinde çözmeleri, birbirleriyle dayanışmaları, güç birliği olağanüstü önemdedir.
Biz bu bağlamda değişik kürt örgütlerinin yaptığı birlik çağrılarını ve bu yöndeki girişimleri doğru buluyor ve destekliyoruz.
Kürdistan cephesinde bir başka gelişme, bölge devletlerinin ya da Irak’ta ve Suriye’de olduğu gibi, bu devletlerden arta kalan devletsel yapıların tümünün Kürtlere yönelik ayrımcı, baskıcı, faşist siyasetlerinde ısrarcı olmaları gerçeğidir. Örneğin Suriye’de Esat rejimi kendi kontrolü altındaki alanda hiç bir iktidar paylaşımına açık değildir.
Irak merkezi yönetimi Kürdistan bölgesel yönetiminin iktidar alanını sınırlandırmak için fırsat kollamaktadır. İran’da faşist Molla rejimi Kürt ulusal hareketinin gelişimini engellemek için her şeyi yapmaktadır.
Hal böyle olduğundan Kürtlerin ulusal birliğinin sağlanması acil görev olarak bütün Kürdistani örgütlerin önünde durmaktadır.
Kürt ulusunun ulusal örgütleri, içinde bulunulan durumda ne yazık ki içinde bulundukları devletlerin egemen ulus işçileri ve emekçileri tarafından yeterli destek görmemektedir. Emperyalist merkezlerde bu desteği aramalarının temel nedeni budur. Emperyalistler ise işlerine geldiği yerde, Kürt ulusal mücaedelesine destek verme pozlarına bürünmektedir. Emperyalistlerden dost olmaz! Onların dostluğu Ayı dostluğudur. Onların dostluğunun sınırlarını belirleyen kendi emperyalist çıkarlarıdır.
Kürdistan’da Kürt ulusal kurtuluş hareketi, kendi devletini kurmak talebiyle ortaya çıktığı noktada hem İran, hem Irak, hem Suriye, hem de en başta Türkiye devletleri açısından var oluşsal tehdit olarak görülüyor.
Kapitalizm şartlarında ulusal sorunun geçici çözümü, burjuva çözümü mümkündür. Var olan burjuva devletler yanında süreç içinde birleşik bir Kürdistan devletinin kurulması mümkündür. Fakat var olan burjuva devletler bugün buna hazır değil. Ulusal kurtuluş hareketleri kendi güçleriyle bunu başaracak seviyede değil. Tek tek ülkelerde devrimci hareket var olan burjuva devletleri yıkacak güçte değil. Geriye tek şey kalıyor. Emperyalist büyük güçlerin dayatması ile var olan burjuva devletlerin parçalanması. Bu ise emperyalist devletlerin bugün ki programı değil.
Bunun anlamı şu: En azından önümüzdeki on yıllarda da bugünkü durumda büyük değişiklik olmazsa, ulusal kurtuluş mücadeleleri emperyalistler tarafından, bölgedeki bölgesel güçleri hizaya çekmede kullanılacak.
Bu durumda devrimcilerin komünistlerin yapması gereken, bu objektif durum ve gerçekliğin bilincinde hareket ederek, ulusal hareketlerin mücadelesinin demokratik muhtevasını desteklemektir. Fakat bunu yaparken ulusal hareketlerde onlarda olmayan nitelikler vehmemek gerekiyor. “Dünya devriminin merkezi” vb. Komünistler, devrimciler ezilen ulus burjuvazisinin çeşitli kesimlerinin önderliğinde yürüyen ulusal hareketlerin kuyruğu haline gelmemelidir.
Devrimci hareketin, özellikle komünist hareketlerin güçsüz olduğu bugün ulusal/mezhepsel hareketlerin relatif gücü karşısında bir çok halde olan budur.