Türk devleti Suriye’de Esad rejiminin yıkılması ile doğan fırsatı, Kuzey ve Doğu Suriye (Rojava) Özerk Yönetimini ortadan kaldırmak için kullanıyor.
AKP/MHP iktidarı ABD ile görüşmeler/pazarlık yapmasının yanı sıra Rojava’da YPG/SDG’ye silah bırakmasını dayatıyor. Silah bırakmadığı taktirde askeri harekat yapmak ile tehdit ediyor.
Ne Türkiye, ne de HTŞ yeni Suriye’de Kürtlerin geniş bölgesel özerklik haklarına sahip olduğu bir federal yapı istemiyor.
Türk devletinin desteklediği, eğittiği, silahlandırdığı SMO özerk yönetim alanlarına saldırıyor. Tel Rıfat, Menbiç kent merkezi ele geçirildi. Tişrin barajı ve Karakozak Köprüsü çevresinde SDG ile SMO arasında çatışmalar devam ediyor. TSK topçu atışları, SİHA ve savaş uçakları ile bölgeyi bombalıyor.
Ortadoğu’da yaşanılan gelişmelere bağlı olarak, Kürdistan parçalarında da önemli gelişmeler yaşanıyor.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi kazanılmış hakları korumak için girişimlerde bulunuyor, görüşmeler yapıyor.
Geçtiğimiz günlerde SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi Erbil’de Mesut Barzani ile görüştü. Görüşmeye ilişkin iki tarafta açıklama yaptı:
Barzani’nin Ofisi’nden yapılan açıklamada;
“Suriye’deki Kürt taraflarının yeni gelişmelerle ilgili nasıl bir tutum sergilemesi gerektiği ve Kürt tarafları arasında ortak bir duruş sergileyerek nasıl bir tutum belirlenebileceği üzerine görüş alışverişinde bulunuldu.
Toplantıda ayrıca, Suriye’deki Kürt taraflarının, herhangi bir dış müdahale olmaksızın ve barışçıl yollarla kaderlerini belirlemeleri gerektiği, haklarını teminat altına almak amacıyla birleştirerek ortak bir duruş sergileyip, yeni Suriye yönetimleriyle anlaşmalar ve mutabakatlar sağlamaları gerektiği vurgulandı” ifadelerine yer verildi.
Görüşmeye ilişkin Mazlum Abdi’de;
“Suriye’deki değişim sürecini ele aldık ve birlikte Suriye’de Kürtlerin tutumlarının bir olması gerektiği ve Şam ile diyalogun Kürt halkının haklarını barışçıl bir şekilde koruması gerektiği konusunda anlaştık.
Ayrıca Kürtlerin birliğine ve bölgede istikrarın korunmasının hepimizin görevi olduğuna vurgu yaptık. Birbirimize destek olacağız” dedi.
Bafil Talabani ile de görüşen Mazlum Abdi Neçirvan Barzani ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Rojava’da özerk yönetimin korunması, kazanılmış hakların yitirilmemesi, Kürdistan parçalarında Kürtlerin statü kazanması için Kürtlerin ulusal birliğinin sağlanması acil ihtiyaçtır.
Kürtlerin ulusal birliğinin sağlanması acil görev olarak bütün Kürdistani örgütlerin önünde durmaktadır.
Zira Kürtlerin ulusal birliği sağlanmadan, burjuva anlamda da bir “kurtuluş” mümkün değildir. Bu yüzden değişik Kürt örgütlerinin aralarındaki çelişmeleri barış içinde çözmeleri, birbirleriyle dayanışmaları, güç birliği olağanüstü önemdedir.
Biz bu bağlamda değişik Kürt örgütlerinin yaptığı birlik çağrılarını ve bu yöndeki girişimleri doğru buluyor ve destekliyoruz.
Kürt ulusunun ulusal örgütleri, içinde bulunulan durumda ne yazık ki içinde bulundukları devletlerin egemen ulus işçileri ve emekçileri tarafından yeterli destek görmemektedir. Kürt ulusal örgütlerinin emperyalist merkezlerde bu desteği aramalarının temel nedeni budur. Emperyalistler ise işlerine geldiği yerde, Kürt ulusal mücadelesine destek verme pozlarına bürünmektedir. Emperyalistlerden dost olmaz! Onların dostluğu Ayı dostluğudur. Onların dostluğunun sınırlarını belirleyen kendi emperyalist çıkarlarıdır.
Kürdistan’da Kürt ulusal kurtuluş hareketi, kendi devletini kurmak talebiyle ortaya çıktığı noktada hem İran, hem Irak, hem Suriye, hem de en başta Türkiye devletleri açısından var oluşsal tehdit olarak görülüyor.
Kapitalizm şartlarında ulusal sorunun geçici çözümü, burjuva çözümü mümkündür. Var olan burjuva devletler yanında süreç içinde birleşik bir Kürdistan devletinin kurulması mümkündür. Fakat var olan burjuva devletler bugün buna hazır değil. Ulusal kurtuluş hareketleri kendi güçleriyle bunu başaracak seviyede değil. Tek tek ülkelerde devrimci hareket var olan burjuva devletleri yıkacak güçte değil. Emperyalist büyük güçler de, bugün var olan burjuva devletleri parçalama programına/siyasetine sahip değil.
Bu şu anlama geliyor: En azından önümüzdeki on yıllarda da bugünkü durumda büyük değişiklik olmazsa, ulusal kurtuluş mücadeleleri emperyalistler tarafından, bölgedeki bölgesel güçleri hizaya çekmede kullanılacaktır.
Bu durumda devrimcilerin komünistlerin yapması gereken, bu objektif durum ve gerçekliğin bilincinde hareket ederek, ulusal hareketlerin mücadelesinin demokratik muhtevasını desteklemektir. Fakat bunu yaparken ulusal hareketlerde onlarda olmayan nitelikler vehmemek gerekiyor. “Dünya devriminin merkezi” vb. Komünistler, devrimciler ezilen ulus burjuvazisinin çeşitli kesimlerinin önderliğinde yürüyen ulusal hareketlerin kuyruğu haline gelmemelidir.
Devrimci hareketin, özellikle komünist hareketlerin güçsüz olduğu bugün ulusal/mezhepsel hareketlerin relatif gücü karşısında birçok halde olan budur.
18 Ocak 2025