Ekim ayı başlarından itibaren CHP’nin başörtüsü çıkışı ile gündeme gelen Anayasa değişikliği tartışmaları 9 Aralık’ta yeni bir boyut kazandı.
9 Aralık’ta AKP, MHP, BBP ve bir bağımsız milletvekili olmak üzere toplam 336 milletvekilinin imzasıyla TBMM başkanlığına sunulan anayasa değişiklik önerileri, Anayasa’nın “din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24. ve “ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41. maddelerini kapsıyor.
336 imzayla sunulan bu Anayasa değişiklik teklifinin kabul edilmesi için 400 milletvekilinin oyu gerekiyor. 360 ila 400 arası milletvekilinin oyu ise değişiklik önerilerini referanduma götürebiliyor. 400 ve üstü milletvekili kabul oyu verse dahi cumhurbaşkanı istediği takdirde teklifi halk oylamasına sunabiliyor.
Eğer değişiklik kabul edilirse “din ve vicdan hürriyeti”ni düzenleyen 24. maddeye, “Kadınların başlarının veya boyunlarının açık veya örtülü olması nedeniyle kamu hizmetlerine girmesi, eğitim öğretim hakkına ve çalışma hakkına engel olamaz” hükmü eklenecek. Ailenin korunması başlıklı 41. maddede ise “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” ifadesindeki eşler tanımı değiştiriliyor ve bu maddede yer alan eş tanımı “kadın” ve “erkek” olarak değiştiriliyor.
AMAÇ NE?
Anayasanın 24. Maddesinde öngörülen değişiklik, güya başörtülü kadınlara ayrımcılığı önlemek iddiasıyla yapılmak istense de aslında kadınların nasıl giyineceğini, neresini nasıl örteceğini, başörtüsü takan kadınların nasıl başörtüsü takacağını belirliyor.
Ayrıca “kadınların başlarının veya boyunlarının açık veya örtülü” şeklinde “somut” (!) ifadeler kullanılarak kadınların nasıl giyinmeleri gerektiği konusunda da çaktırmadan belli bir çerçeve çizilmeye çalışılıyor.
Bu devletin en sevdiği işlerden birisinin kadınların giyim kuşamı ile uğraşmak, sınırlar çizmek, ahkâm kesmek olduğunu zaten eskiden beridir biliyoruz da bu kadar detaylısını da beklemiyorduk doğrusu!
Anayasanın 41. maddesinde yapılmak istenen değişiklik ise zaten toplumda oldukça yaygın olan eşcinsel düşmanlığının bir de anayasal güvence altına alınması anlamına gelmesidir!
LGBTİ+ varoluşunun en başta aileyi ve toplumu tehdit ettiği, toplumun ahlak yapısını bozduğu şeklindeki boş iddialara dayanılarak yapılmak istenen bu değişiklik ile cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığı ve nefret söylemini, linç kültürünü daha da tırmandırmaya hizmet edecektir. Bu yasa değişikliği önerisiyle amaçlanan da budur.
Bu değişiklikle LGBTİ+ların bırakalım evlenebilmesini, birlikte yaşamalarını bile yasa dışı hale getirmenin adımları atılmış olacaktır.
Maddeye eklenmesi istenen “Aile kadın ve erkeğin birlikteliğinden oluşan birimdir” ifadeleri de Türkiye gibi toplumlarda, önemli bir kadın kitlesinin hala kendi ayakları üzerinde durabilecek bir ekonomik bağımsızlığının olmadığı, ne yazık ki bir evlilik içerisinde önemli oranda erkeğe bağlı olduğu şartlarda kadınlar üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilme potansiyeline sahiptir. Bu değişiklik önerisi bir yandan eşcinsel birliktelikleri engellemeye çalışırken, diğer yandan evlilik yerine birliktelik ifadesine yer verildiği takdirde, kadınların Medeni Yasa’nın evlilik ve ilgili maddelerinin güvence altına aldığı haklarını kaybetmesinin Anayasa yoluyla Medeni Yasa’nın etrafından dolaşılmasının önü açılması, kadınların resmi nikah sonucu doğan haklarının tartışma konusu yapılmasının gündeme gelmesi mümkündür.
Bu Anayasa değişikliği bir kez daha işçi ve emekçi kadınların erkek egemen siyaset eliyle ayrıştırılmasına böylelikle ortak mücadelenin engellenmesine hizmet edecektir.
Egemenlerin kendisinin belirlediği ve bir kalıba dökmeye çalıştığı aile formunu hepimize dayatarak, erkek şovenizmini daha da pekiştirerek, cinsiyetçi uygulama ve söylemlerin dozunu artırarak kadınların ve LGBTİ’lerin haklarını ortadan kaldırmaya yönelik bir çabanın ifadesidir.
Bu yasa teklifi ile hedeflenen, kadınların ezilmişliğinin daha da arttırılması, kadınları aile içerisine sıkıştırıp aile kavramı üzerinden tarif ederek kadın hak ve özgürlüklerinin ikinci plana atılması, gelişen kadın mücadelesinin ve LGBTİ+ görünürlüğünün önünün kesilmesidir.
Pratikte ise erkek şovenizminin ve kadına ve LGBTİ+ bireylere yönelik erkek şiddetinin daha da artması demektir.
Bu değişiklik önerileri, her gün yeniden maruz kaldığımız erkek devlet siyasetinin başka bir yansımasıdır.
Çocukların korunmasına ilişkin kâğıt üzerindeki yetersiz hükümleri bile uygulamayan, çocuk cinsel istismarını önlemeyen, kız çocuklarının evlilik adı altında yıllar süren istismarına sessiz kalıp göz yumanların bütün bir topluma aile ayarı vermeye kalkması açık bir sahtekârlıktır.
Ortaya atıldığı günden bu yana özellikle kadın örgütlerinin yoğun tepkisini toplayan ve geri çekilmesi için yürütülen kampanya ve etkinlikler devam ediyor.
En son 171 kadın ve LGBTİ+ örgütleri AKP, MHP ve BBP dışında kalan tüm siyasi parti ve örgütlere yasa teklifinin geri çekilmesi için mücadele çağrısı yaptı.
En sağından en soluna kadar çok sayıda kadın örgütünün bir araya gelerek imza attığı ortak açıklamadaki genel yaklaşım ne yazık ki AKP/MHP bloğuna karşı olma adına var olanı savunma pozisyonuna düşmektedir. Bu değişiklikler geçtiği taktirde sanki demokrasi ve laiklik ortadan kalkacakmış şeklinde bir yaklaşım ortaya çıkmaktadır.
Ne ortak mücadele çağrısı yapılan CHP, İP ve onların etrafında kümelenmiş kadın örgütleri gerçek kadın ve LGBTİ+ hakları savunucusudur, ne de şimdiki Anayasa gerçekten laik ve demokratik bir anayasadır. Onlarca kez yamanmış olmasına rağmen faşist özünden bir şey kaybetmemiş, savunulacak bir yanı olmayan faşist bir Anayasadır.
Bugün görev egemenlerin bir kanadının yeni saldırıları karşısında, yeni kötüye karşı olma adına eski kötüyü savunmak olmamalıdır.
Kadının kurtuluş mücadelesi sorununda da burjuvazinin bir kanadına karşı, burjuvazinin diğer bir kanadıyla ortaklaşmak değil, gerçekten demokrasiyi, laikliği, kadın ve LGBTİ+ haklarını savunan, bunu yaparken kendisini egemen burjuva kliklerden ayırarak mücadele eden eylem birliklerine, mücadele platformlarına ihtiyacımız var.
Seçimler iyice yaklaşmışken ve egemenler biz kadınların oylarının peşine düşmüşken, burjuvazinin ne iktidardakilerinin ne de muhalefettekilerinin oy deposu, tarafı olmayacağız! Al birini vur ötekine!
Bizler, kadın-erkek bütün insanların özgürce bütün yeteneklerini geliştirebildikleri özgür bir toplum için mücadele ediyoruz.
Sosyalizm için mücadele ediyoruz!
Ocak 2023