EMPERYALİST SAVAŞA, FAŞİZME, KRİZE, SÖMÜRÜYE… KARŞI 1 MAYIS’TA ALANLARA!
2022 1 Mayıs’ını emperyalist savaş koşullarında, ülkelerimizde faşizmin dizginsiz uygulandığı, egemenlerin iktidar dalaşının sertleştiği, işçilerin, emekçilerin yaşam koşullarının giderek kötüleştiği koşullarda karşılıyoruz.
1 MAYIS MÜCADELE GÜNÜDÜR!
1 Mayıs, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günüdür.
1 Mayıs, bütün dünyada işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin mücadelesinin simgesidir.
1 Mayıs, bütün dünyada işçilerin “Zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok, kazanacağımız bir dünya var!” şiarını yükselttikleri, “Bütün ülkelerin işçileri birleşiniz!” şiarına aynı devrimci ruhla, eylemlerle yanıt verdikleri gündür.
1 Mayıs, bütün ülkelerin işçilerinin, ezilen halklarla emperyalizme karşı birliğinin, mücadele omuzdaşlığının simgesi olan gündür.
1 Mayıs, işçi sınıfının mücadele tarihinde ve geleneğinde, devrimci bir öze sahip kızıl bir gündür.
1 Mayıs emperyalizme, kapitalizme, faşizme, ırkçılığa, ulusal baskıya, erkek egemenliğine, çevre katliamına karşı; birlik, mücadele, dayanışma günüdür.
EMPERYALİZM SAVAŞ DEMEKTİR!
Bugün dünyanın çeşitli bölgelerinde paylaşım savaşları yürüyor. Emperyalist büyük güçler üçüncü paylaşım savaşına hazırlanıyorlar. Ukrayna savaşı bu paylaşım savaşının parçasıdır.
Ukrayna savaşının geri planında dünyanın yeniden paylaşılması dalaşı yatıyor.
Ukrayna savaşı iki taraflı emperyalist gerici haksız bir savaştır. Bu savaşta haklı yan yoktur!
Bu savaş gerçekte Ukrayna’ya batılı emperyalistlerin mi, Rus emperyalizminin mi egemen olacağı savaşıdır.
Bu savaştan halkların hiçbir çıkarı yoktur.
Savaşın ağır yükünü esas olarak Ukrayna ve Rusya halkları çekiyor.
Silahlar her iki ülkede de egemenlere karşı çevrilmelidir.
Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin bağımsızlık ilan etmeleri, ayrılma hakkını kullanmaları savaşın gerici emperyalist karakterini değiştirmiyor.
Ukrayna savaşı halklar için yıkım demektir. Kan, gözyaşı, yerini yurdunu terk etmek zorunda kalmak, göç yollarına düşmek demektir.
Emperyalistler halkların haklı demokrasi ve özgürlük isteklerini dünyayı paylaşım dalaşının aracı olarak kullanıyorlar.
Gerici işgal savaşlarını “terörizme karşı mücadele” maskesi altında (Suriye, Irak, Afganistan vb.), “Ukrayna’yı Nazilerden temizleme” (Rusya’nın Ukrayna işgalinin gerekçelerinden biri!) olarak yürütüyorlar.
Emperyalist savaş, emperyalistlerin çıkarları uğruna halkların birbirine boğazlatılması, birbirine düşman edilmesi demektir.
Her türlü emperyalist, gerici karşı devrimci savaşlara hayır!
Barış isteyen, emperyalist sisteme karşı mücadele etmelidir.
Biz barıştan, halkların barışından yanayız. Bunun olması için emperyalizme karşı savaşmalıyız. Emperyalizmin kökünü haklı savaşlarla kurutmalıyız.
Ukrayna’da Rusya işgaline karşı çıkıp, devletin Afrin’de, Cerablus’ta işgaline ses çıkarmayan sahtekârdır. İkiyüzlüdür.
Ukrayna halkına destek/yardım adına NATO’nun savaşına destek vermek saflık değilse, sahtekârlıktır.
NE CUMHUR, NE MİLLET İTTİFAKI! TEK YOL DEVRİM!
AKP, Erdoğan yönetiminin izlediği ekonomik siyasetin sonucu: kur artışı, liranın değer kaybetmesi, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, emekçilerin alım gücünün düşmesi, ücretlerin erimesi, yoksullaşma vb.dir.
Buna karşı mücadele etmek haklıdır, gereklidir, zorunludur, meşrudur.
Burjuvazinin bir bölümünün temsilciliğini yapan Millet İttifakı, anda hükümet olarak burjuvazinin çıkarlarını savunan, fakat burjuvazi içinde de öncelikli olarak bir kesimin temsilcisi olan AKP, Erdoğan yönetimine karşı oluşan haklı tepkiyi, iktidara gelmek için kaldıraç olarak kullanmaya çalışıyor.
Tepkimizi sadece AKP, Erdoğan yönetimine değil; öncelikli olarak AKP/MHP yönetimine olmak üzere, bir bütün olarak burjuvazinin düzeni olan kapitalist sisteme karşı yöneltmeliyiz.
Kur artışı, yoksullaşma, enflasyon, işsizlik, zamlar kapitalist sömürü düzenin yol arkadaşlarıdır.
Egemen sınıfların emekçiler umurunda değildir. Onlar devlet iktidarına kimin sahip olacağı, devlet nimetlerinden kimin yararlanacağı, sömürü pastasından kimin daha fazla pay alacağı kavgası yürütüyorlar.
Bu kavgadan bizim yararımıza bir şey çıkmaz!
Egemenler arasındaki iktidar mücadelesi, bizim mücadelemiz değildir! Bu mücadelede taraf tutmamalı, bir tarafın yanında yer almamalıyız.
Bizim mücadelemiz bir bütün olarak sömürü düzenine karşı olmalıdır.
Bizim tarafımız var: işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin yanı, sınıf mücadelesi ve devrim mücadelesi!
AKP/Erdoğan hükümeti gider yerine başka bir burjuva hükümet gelir.
İşçilerin, emekçilerin sorunları olduğu gibi devam eder. Emekçiler için özde değişen hiçbir şey olmaz.
Düşmanımız sadece hükümet değil, düşman faşist devlet, kapitalist sistemdir.
Bu nedenle tepkimizi, mücadelemizi bir bütün olarak burjuvazinin düzenine karşı devrim mücadelesi olarak yürütmeliyiz.
EMEK UCUZ, HAYAT PAHALI!
Yükselen enflasyon karşısında eriyen ücretler, zamlar, işçilerin, emekçilerin yaşamını daha da çekilmez hale getirdi.
Zaten kıt kanaat geçinen, ücret zamları sürekli resmi enflasyon altında kalan, 2021 yılının son çeyreğinde mali kriz ile tetiklenen enflasyon, zamlar nedeniyle ücretleri iyice eriyen işçiler kendiliğinden harekete geçtiler.
Patronların düşük zam dayatmasına, sendikal örgütlenmeye yönelen baskılarına karşı; işçiler grev ve direnişlerle yanıt verdiler.
Patronların emek sömürüsüne, işsizliğe, zamlara, yaşam koşullarımızın kötüleşmesine karşı; tek yol mücadeledir!
Hak verilmez alınır!
Üreten ve yaratan biz işçileriz, emekçileriz. Biziz hayatı yaratan. O zaman yöneten de biz olmalıyız!
Bu hiç te hayal değildir. Yeter ki gücün bizde olduğunu kavrayalım, örgütlenelim, kendi sınıf mücadelemizi bütün kötülere, sömürü sisteminin kendisine karşı yürütelim!
KURTULUŞ DEVRİMDE!
Egemenlerin, hakim sınıfların önümüze koyduğu alternatifler, işçiler emekçiler açısından gerçekte kötüler arasında tercih yapmaya zorlayan, bize adeta kırk katır mı/kırk satır mı tercihini yapmaya zorlayan alternatiflerdir. Bunların hepsine hayır demek, hakim sınıfların iktidar dalaşında, onların şu veya bu kesiminin kuyruğuna takılmamak, kendi bağımsız sınıf mücadelemizi yürütmektir görev!
Çare “kötülerin iyisinde” değil, çare işçilerin, köylülerin, emekçilerin, bütün ezilenlerin kendi iktidarında, halk iktidarındadır.
Ülkemizde demokrasiyi, bağımsızlığı kazanmanın tek yolu, işçi sınıfı önderliğinde demokratik halk devrimidir. İşçilerin, emekçilerin kendi iktidarları, demokrasiyi kazanmanın biricik yoludur. Ve ülkelerimizde demokrasi, devrimle er geç kazanılacaktır! Yeter ki, hakim sınıfların iktidar dalaşının yedeği olarak hareket etmekten çıkalım, kendi iktidarımızı kendi ellerimizle kazanalım!
Haydi, 1 Mayıs’ta alanlara!
Haydi, 1 Mayıs’ta kızıl bayrakları dalgalandırmaya!
5 Nisan 2022