Türk Silahlı Kuvvetleri 19 Kasım’dan bu yana Rojava’nın bir dizi bölgesini aralıksız bombalıyor.
Bombardıman aralıksız sürerken TSK kara harekâtına hazırlanıyor. Harekât için hazırlıkların tamamlandığı belirtiliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkça adını verdiği üç kent Tel Rıfat, Menbic ve Kobani, yeni işgal harekâtının hedefi olacaktır. Bunun için Rusya ve ABD ile pazarlıklar yapılıyor.
Tel Rıfat: Halep’in kuzeyinde bulunuyor. Afrin işgal edildiği zaman çekilen Kürtlerin yerleştiği kent. Tel Rıfat’ta Kürt güçlerin yanı sıra Suriye ordusu, Rus askerleri ve İran güdümünde Şii milisler bulunuyor.
Menbic: Menbic merkezinde YPG’nin uzantısı sayılan Menbic Askeri Meclisi, kırsal alanda Suriye askerleri var. Menbic, Haseke-Halep bağlantısını sağlayan stratejik M-4 yolu ve Fırat nehri üzerindeki santrallerin kontrolü için önemli bir yer.
Kobani: Ekim 2014 yılında İŞİD’e karşı verilen savaşta simge haline gelen bir kent.
ABD askerleri 2019’da Kobani civarındaki üstten çekilirken yerine Suriye ordusu yerleşti. Aynı zamanda Suriye ordusu sınırlara da konuşlandı.
SAVAŞ NE İÇİN?
AKP/MHP iktidarı savaşı “terörizme karşı” mücadele etiketi ile sunuyor. Bu etiket altında savaşın amacı gizlenmek isteniyor.
Rojava’da PYD önderliğinde oluşan fiili özerk bir yapı var. ABD emperyalizmi himayesinde adı konulmamış bir Kürt devleti var. Bu devletin kuruluşu nasıl olursa olsun, önderliği nasıl olursa olsun, Türk devleti bu oluşumdan oldukça rahatsızdır.
Türk devleti, Türkiye/Suriye sınırı boyunca 30 km derinliğinde PYD/SDG/YPG’nin olmadığı bir koridor istiyor. Bir saldırı ile bir anda bunu gerçekleştirebilme durumunda olmadığı için parça parça ABD ve Rusya ile zımnen anlaşarak bunu yapıyor.
Aynı zamanda Türk devleti Kuzey/Güney Kürdistan’da PKK’ya karşı savaş yürütüyor. Rojava’da işgal ettiği bölgeler var. Yanı başında, terörist olarak gördüğü, savaştığı bir yapı önderliğinde özerk bölge, Kürt devleti istemiyor. Sadece Türk devleti değil, bölgenin sömürgeci diğer devletleri de, Suriye, İran, Irak da, Rojava’da Kürt devleti istemiyor.
Bu nedenle Suriye’de, Rojava’da işgal ettiği bölgelere yeni işgal bölgeleri eklemek, Kürt ulusunun Rojava’da elde ettiği kazanımları ortadan kaldırmak, bölgenin demografik yapısını değiştirmek istiyor.
Bugüne kadar, Rojava ve Suriye’ye yönelik 4 askeri işgal harekâtı (Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı) yapıldı. Yeni işgal harekâtının hazırlıkları ve pazarlıkları ise sürüyor.
Amaç sadece Rojava’da özerk yapıyı ortadan kaldırmak değil, aynı zamanda yürüyen paylaşım savaşında yer almak, pay kapmaktır.
Burjuvazi ve onun devleti olan Türk devleti, Ortadoğu’da yürüyen paylaşım savaşında yer almak, pay kapmak istiyor. Yanı başında yürüyen Suriye paylaşım savaşında yer alıyor.
Emperyalist bir güç olma hedefi güdüyor. Bu yönde adımlar atıyor. Bunun için dışarıda saldırgan, işgalci bir siyaset izlerken, içeride koyu faşizm uyguluyor. Burjuvazinin bu siyasetini bugün AKP/MHP iktidarı uyguluyor. Bu siyaset tek başına Erdoğan’ın, AKP’nin, MHP’nin siyaseti değil, büyük burjuvazinin siyasetidir. Yöneten değişse de bu siyaset esas olarak değişmeyecektir.
EMPERYALİSTLERDEN DOST OLMAZ!
Yeni işgal harekâtı için Türk devleti ABD ve Rusya ile pazarlıklar yapıyor.
Ne Rusya ne de ABD Kürtlerin dostudur. Emperyalizmde belirleyici olan dostluk değil çıkarlardır. Çıkarlar için hareket edilir. Çıkarlar için her türlü alavere-dalavere yapılır.
Ortadoğu’da yaşanılan her gelişme emperyalistlerin dost olmadığını, emperyalistlerin çıkarları temelinde, güya destekledikleri halkları her zaman satabileceklerini gösterdi, gösteriyor.
KÜRT ULUSUNA AYRILMA HAKKI!
Her ulusun istediği biçimde yaşama hakkı olduğu gibi Kürtlerin de istedikleri biçimde yaşama hakkı vardır. Suriyeli Kürtler, isterlerse bağımsız devlet biçimde yaşayabilecekleri gibi Suriye devletinin parçası olarak federasyon, özerklik biçiminde de yaşama hakkına sahiptirler. Başta Türk devleti olmak üzere, hiçbir devletin bu hakkı ortadan kaldırmaya hakkı yoktur.
İşçileri, emekçileri sömüren, ezen, onları ulusal, dinsel temelde bölen, onları birbirine düşman eden kapitalist sömürü düzenidir.
SAVAŞA KARŞI ÇIKALIM!
Enflasyon yükselmeye devam ediyor. Alım gücü düşüyor, ücretler eriyor, yoksullaşıyoruz.
Eziliyoruz, sömürülüyoruz. Hakkımız olanı alamıyoruz. Bu durumdaysak, bunun sorumlusu Rojava’daki Kürtler değil. Bu durumda olmamızın sorumlusu, sömürgeci Türk devletidir. Kapitalist sömürü düzenidir. Devleti anda yöneten AKP/MHP iktidarıdır.
Hazırlıkları yapılan Rojava’yı yeni işgal savaşı bizim savaşımız değil. Bu savaş Rojava halkları için yıkım demektir. Kan, gözyaşı, yerini yurdunu terk etmek zorunda kalmak, göç yollarına düşmek demektir. Bu savaş Türk devletinin emperyalist yayılmacı siyasetinin ürünü olan, sermayenin çıkarları için yürütülen bir savaştır. Bu savaştan işçilerin, emekçilerin hiçbir çıkarı yoktur.
Savaştan çıkarı olan sömürgeci Türk devleti, kâr peşinde koşan burjuvazidir.
İşçilerin, emekçilerin düşmanı başka uluslar değil. Düşman ne Araplar, ne Kürtler, ne Ermeniler, ne de Yunanlılar değildir.
Düşman işçileri, emekçileri sömüren, ezen, onları ulusal, dinsel temelde bölen, onları birbirine düşman eden kapitalist sömürü düzenidir.
Ezilenlerin ezenlere, işçilerin burjuvaziye, ezilen halkların sömürgeciliğe, emperyalizme karşı savaşları haklı savaşlardır. Bizim desteklememiz gereken savaşlar bunlardır.
Hazırlığı/pazarlıkları yapılan Rojava’yı işgal savaşına karşı çıkalım!
Rojava halklarıyla dayanışmaya!
Türk ordusu Suriye’den, Rojava’dan kayıtsız şartsız geri çekilmelidir!
Tüm emperyalistler, yabancı güçler Suriye’den defolun!
Yaşasın Kürt ulusunun ayrı devlet kurma hakkı!
İşgalci savaşa, şovenizme, ırkçılığa, milliyetçiliğe hayır!
Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!
28 Kasım 2022