[Almanya’da 23 Şubat 2025’te erken seçim yapılacak. Almanya’da yayınlanan Komünist Dergi, Herşeye Rağmen’in Almanya’da yapılacak seçim ile ilgili çıkardığı bildiriyi yayınlıyoruz. YDİ ÇAĞRI]
Almanya’da 23 Şubat 2025’te Yapılacak Erken Federal Seçimler Hakkında Tavır
SEÇİM SİRKİNE HAYIR!
Trafik lambası koalisyonu, hükümetteki üçüncü yılının sonunda 2024 sonbaharında çatır çatır çöktü. “Daha fazla ilerleyişe cesaret etmek” mottosu altında ve kendisini “özgürlük, adalet ve sürdürebilirlik için ittifak” olarak sunarak 2021’de SPD [Almanya Sosyal Demokrat Partisi –ÇN], Yeşiller ve FDP [Özgür Demokratlar Partisi –ÇN]’nden hükümet oluştu. Ulaştığı şey ise, daha az özgürlük, adalet, sürdürebilirlik ve daha fazla militarizm, daha fazla yoksulluk, daha fazla ırkçılık ve daha fazla iç faşistleşme idi. Trafik lambası koalisyonunun erken iflasının ardından seçmen halk yeniden sandık başına çağrılacak.
Adları ne olursa olsun, hangi siyasi görüşü temsil ederlerse etsinler, fark etmez, seçime katılan tüm partilerin propaganda merkezlerinden şu borazan bağır bağır ötüyor: Bu seçimler, evet, hatta geleceği belirleyicidir. Her vatandaş kendisinin demokratik görevini yerine getirmek ve oy kullanmak zorundadır! Bu propaganda yaygarasını bizler her federal seçimde duymaktayız. Bununla ilgili olarak bizler şunu söylüyoruz: Kapitalist bir ülkedeki parlamento seçimleriyle birlikte sadece hangi partinin, burjuvazinin hangi fraksiyonunun önümüzdeki 4-5 yıl boyunca ülkedeki kapitalistlerin siyasi işlerini yürüteceğine karar verilir. Seçimlerin ana işlevi, burjuvazinin siyasi iktidarına, burjuvazinin işçiler ve emekçi nüfus üzerindeki diktatörlüğüne demokratik bir meşruiyet maskesi yaratmaktır. Eğer seçimler bir burjuva ülkedeki güç dengelerinde esaslı bir değişikliği beraberinde getirebilseydi, seçimler aslında hiç gerçekleşmezdi. Yasaklanırdı! Bu seçimlerin (!) geleceği belirleyici ve çok önemli olduğuna dair propaganda yaygarası bu bakımdan tek kelimeyle saçmalıktır. Bu seçimler işçi ve emekçi insanların yaşam perspektifleri açısından gelecek belirleyici değildir. Herhangi bir burjuva parlamento seçimleri değil, bilakis burjuvazinin egemenliğine karşı ve başka bir dünya için sınıf mücadelesi gelecek için belirleyicidir.
Ülkede bir kervan dolanıp duruyor…
Her seçimde allı pullu, yaygaracı bir seçim sirki kervanı yollara düşüyor. Partiler, kongrelerini düzenler ve içinde seçmenlere her türlü şeyleri vaat ettikleri seçim programlarını kabul ederler. Her yere seçime giren adayların portrelerinin bulunduğu ve mümkün olduğunca içi boş sloganların yer aldığı afişler asılır. Seçim programları neredeyse hiç kimsenin okumadığı parlak broşürler hâlinde yayımlanıyor. Caddelerde ve pazar yerlerinde vatandaşlara küçük promosyon hediyeleri ve çok sayıda propaganda malzemeleri dağıtılıyor. Her bir oy için mücadele ediliyor.
Yaklaşan seçimlerde merkezi soru şudur: Herhangi bir parti işçilerin ve emekçi insanların gerçekten çıkarlarını temsil ediyor mu?
AfD [Almanya için Alternatif –ÇN]’den Yeşiller’e ve BSW [Sahra Wagenknecht İttifakı –ÇN]’na kadar hangi renkten olursa olsun fark etmez, katılımcı partilerin çoğunun propagandasının tonu bir yumurtanın diğerine benzemesi gibi birbirine benzerdir. Onların vaadi şudur: Almanya’nın çıkarları en iyi kendi partileri, kendi adayları tarafından temsil edilir! Bunu yaparken, Almanya’nın burjuvazinin egemen olduğu sınıflı bir toplum olduğu unutuluyor. Emperyalist büyük güç Almanya’nın çıkarları, Alman burjuvazinin, her şeyden önce büyük burjuvazinin, finans kapitalin ve koskoca holdinglerin çıkarlarıdır. Bunlar ise Almanya’daki işçi ve emekçilerin çıkarları değildir! Onların menfaatlerine aykırıdır! Bu ülkedeki işçi ve emekçiler için esas dertleri ve vaatleri Almanya’nın çıkarlarını en iyi şekilde temsil etmek olan bu partiler seçilebilir değildirler. Kimi seçerlerse seçsinler hiç fark etmez, bu şekilde kendilerinin bizzat çıkarlarına karşı oy vermiş olurlar!
Sahtekârlar kervanı…
Burjuvazi sınıf olarak yekpare olmadığından elbette burjuva partileri arasında da farklılıklar vardır. Bundan ötürü birçok burjuva partileri, belirli burjuva gruplarının özel çıkarlarını temsil etmekte ve seçmenlerin tercihini kazanmak için birbirleriyle rekabet etmektedirler. Amma velakin onların hepsi kapitalist sistemi, burjuvazinin ve onların devletinin çıkarlarını savunan partilerdir.
Yaklaşan 23 Şubat seçimlerinde, tüm burjuva partilerinin propagandasının (faşist AfD hariç) odak noktasında AfD’yi engellemenin bu seçimlerde esas mesele olduğu bulunmaktadır. Seçmenlere lütfen ama lütfen oy kullanmaya gidin ve oyunuzu AfD’yi engellemek için aman ha aman “demokratik partilere” verin deniyor. Yerleşik partilerin, eski
hükümet partileri SPD/Yeşiller/FDP’nin, şimdiye kadarki muhalefet partileri CDU/CSU [Hristiyan Demokratik Birlik/Hristiyan Sosyal Birlik –ÇN]’in ve Sol Parti ve BSW gibi parlamentoda temsil edilen diğer partilerin temsilcileri anti-AfD gösterilerde boy göstermekte ve kendilerini faşizme karşı mücadeleciler olarak lanse etmektedirler. Onların anti-faşizmi tamı tamına ikiyüzlülüktür. Yol arkadaşı faşizm olan kapitalizme karşı mücadele etmeyen hiç kimse anti-faşist değildir! Bu partilerin, örneğin göç gibi siyaset alanlarında AfD’nin programının esas noktalarını devralmış oldukları olgudur.
Onların sözde “AfD’ye karşı yangın seddi” sadece bu özde aynı olan burjuva partilerin birbirlerine karşı rekabet mücadelesinden kaynaklanmaktadır ve anti-faşizmle hiçbir ilgisi yoktur. Bu “yangın seddi-vaadi”nin pratikte kıymet-i harbiyesinin ne olduğunu, CDU’nun göç politikasının keskinleştirmesine dair yönergesinin 29 Ocak’ta Alman Federal Meclisi’nde AfD’nin oylarıyla kabul edilmesi gösterdi. Bu önergenin SPD/Yeşiller tarafından reddedilmesi, önergenin içeriğine karşı kendilerinin “ilkesel” duruş koymasından dolayı değil, bilakis katıksız bir seçim taktiği ve CDU’nun şantajcı tavrına karşı bir protestoydu.
İşçi sınıfı ve emekçiler açısından bakıldığında, bir partiyi engellemek uğruna yapılacak bir seçim, doğru bir seçenek değil, ehven-i şer bir seçimdir. Evet! Bizler faşizme karşı mücadele etmek zorundayız ve olası faşist iktidarı ele geçirme tehdidini önlemeliyiz. Ancak bu, parlamento seçimleriyle değil, bilakis kapitalizme, Alman emperyalizmine ve onun tüm kurumlarıyla birlikte devletine karşı sınıf mücadelesiyle olabilir. Devrim vasıtasıyla. Bunun dışındaki her şey hayaldir.
Ve parlamenter ahmaklar
Tüm seçimlerde olduğu gibi, yaklaşan seçimlere de seçimlere katılmaları onaylı kendilerini sol, sosyalist, troçkist, marksist-leninist vb. olarak adlandıran, çoğu çok küçük çeşitli partiler katılıyorlar. Bu partiler işçi ve emekçilerin çıkarlarını temsil ettiklerini iddia ediyorlar. Mevcut güç dengeleri dikkate alındığında parlamentoya seçilme şansları hiç olmamasına rağmen, seçim kampanyalarına inanılmaz miktarda enerji ve kaynaklar harcıyorlar. Seçim propagandaları en iyi hâlde, parlamentoya girdikleri takdirde emekçilerin taleplerini dile getirecekleri ve mecliste bu talepler için mücadele edeceklerine varmaktadır. Seçim programları sol reformisttir. Seçim kampanyası sırasında burjuvazinin niteliğini, en demokratik parlamentoyu bile boş gevezeliklerin yapıldığı bir mekân olarak teşhir etmek yerine. Çünkü siyaset parlamentoda ve parlamento vasıtasıyla yapılmaz. Bilakis holding merkezlerinde ve sermaye iktidarının arka odalarında yapılır. Böylece bu sol güçler kendilerini parlamenter ahmaklara dönüştürüyor ve bu bağlamda burjuvazinin kendi “demokrasilerini” meşrulaştırmalarına yardımcı oluyorlar. Bu partilerin seçimlere katılmalarının bugün objektif olarak “burjuva demokrasisi”ni meşrulaştırmaktan başka bir işlevi yoktur.
İşçi sınıfı için, anti-kapitalist anti-faşist gençlik için, militan kadın hareketi için, anti-ırkçı ittifaklar için, devrimciler için 23 Şubat 2025’teki federal meclis seçimlerinde seçecek HİÇBİR ŞEY ve HİÇ KİMSE yoktur.
BU SEÇİMLERDE KULLANILAN HER GEÇERLİ OY, KAPİTALİST SİSTEMDEN YANA VERİLMİŞ BİR OYDUR!
Ve bilinçli olarak oy kullanmamak, bilinçli olarak geçersiz oy vermek vb. oyununuzu biz olmaksızın oynayın diyen bir tavırdır!
Bizler insana ve doğaya düşman olan, bu gezegendeki yaşamı tehdit eden tamamen yozlaşmış sisteminize karşıyız! Bizler başka bir dünyadan, sosyalist bir dünyadan yanayız!
BİZİM SEÇİMİMİZİN ADI SINIF MÜCADELESİDİR! BİZİM SEÇİMİMİZ DEVRİMDİR!
TROTZ ALLEDEM!
Komünist Dergi
Şubat 2025 * trotzalledem@protonmail.com – trotzalledem.org * V.İ.S.d.P.: H. König, Kafkastr. 56, 50820 Köln