“Elbette ulusal hareketin içeriği her yerde aynı olamaz. Bu içerik tamamen hareket tarafından ileri sürülen değişik türden taleplere bağlıdır.” (Stalin, Marksizm ulusal sorun ve sömürge sorunu, Sayfa 24, İnter Yayınları, 1996 İstanbul)
Kayyum tarafından yönetilen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, sosyal medya hesabından “Şehrimizin trafik akışını büyük ölçüde rahatlatacak yeni çevre yolumuzla Diyarbakır’ımıza değer katıyoruz. Silvan yolunu Elazığ yoluna bağlayacak 12 kilometre uzunluğunda ve 50 metre genişliğindeki Şeyh Sait Bulvarı’nın yapım çalışmalarına başladık.” Duyurusu yaptı.
Duyurunun ardından medyada Şeyh Sait üzerine bir tartışma başladı. Tartışmaya ulusalcı solcular, sosyal şovenler de katıldı. Tartışma sürüyor.
Bu tartışma hakkında tavrımız kısaca şöyledir:
*1925’teki Şeyh Sait ayaklanması bir Kürt ulusal ayaklanmasıdır.
Ayaklanmayı “”Cumhuriyet’e karşı gerici bir ayaklanma” olarak nitelendirmek Kemalistlerin propagandası olagelmiştir.
*Ayaklanma; Azadi örgütü tarafından planlanmış, Cibranlı Halit Bey gibi kimi önderlerin önceden yakalanması, ayaklanmanın askeri önderlikten yoksun kalması, siyasi önderlik arasında iletişimsizlik, Kemalistlerin kimi provokasyonları gibi bir dizi etken sonucu planlanandan erken başlamıştır.
*Ayaklanmanın milli karakteri yanında, feodal karakteri de vardır.
Ayaklanmada Şeyh Sait’in öne çıkması, Azadi örgütünün önceden planladığı bir durum değildir. Ayaklanma öncesinde yakalanmalar, provokasyonlar, iç ihanetler, önderlik yetersizliği gibi nedenlerle Şeyh Sait öne çıkmıştır. Pratik zorluklar Şeyh Sait’e bu rolü vermiştir.
Ayaklanma içinde din ulemalarının bulunması, İslam felsefesi ve dini söylemin ağırlıkta kullanılması, ayaklanmanın feodal karakterine işaret eder.
*Ayaklanma, Kürt ulusu üzerindeki milli zulme, baskılara, katliamlara, ulusal eşitsizliğe, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkının elinden alınmasına karşı yönelen demokratik bir muhtevaya sahiptir.
Ayaklanmanın ulusal baskıya karşı çıkan demokratik muhtevası tespit edilmeli, Kürt ulusunun ayrılma hakkı savunulmalıydı.
*Ayaklanmanın kimi emperyalistler, Kemalist diktatörlüğe karşı, daha geri bir programla mücadele eden burjuva toprak ağası klikleri tarafından kullanılmaya çalışılmasını teşhir etmek, komünist alternatifi ortaya koymak komünistlerin göreviydi.
*Komünist önder İbrahim Kaypakkaya cumhuriyet döneminde Kürt ayaklanmaları hakkında doğru tavır takınmış, TKP’nin aynı zamanda Komintern’in de tavrı olan tavrını doğru bir temelde eleştirmiştir.
“Komünistler bu isyanların zulme, milliyetleri ezme politikasına, eşitsizliğe, imtiyazlara karşı yönelen ilerici ve demokratik yayını destekler; ama feodal beylerin kendi başlarına hükümranlık sağlamak istemesine veya burjuvazinin kendi üstünlükleri uğruna mücadelesine de karşı çıkarlar, hiçbir milletin burjuva ve toprak ağaları sınıfının imtiyazını ve üstünlüğünü savunmazlar.
O dönemde TKP yanlış bir politika izlediği için, Türk hakim sınıflarının milli baskı politikasını kayıtsız şartız destekledi.” (İbrahim Kaypakkaya, Bütün eserleri, Sayfa 236, Umut Yayımcılık, 2013 İstanbul)
İbrahim Kaypakkaya’nın da vurguladığı gibi;
Milli meselede temel şiarımız:
Bütün uluslar için hak eşitliği, ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı, bütün ülkelerin işçilerinin ve ezilen halklarının birleşmesi.
16 Aralık 2023