Siyonist İsrail devletinin Filistin’de, Filistinlilere yönelik baskıları, saldırıları, katliamları bitmek bilmiyor.
Filistin bir kez daha İsrail devletinin gerçekleştirdiği saldırılar ve katliam nedeniyle gündemde!
İsrail’de bazı Siyonist gruplar, İbrani takvimine göre İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgal ettiği, 1967’deki Altı Gün Savaşı’nın yıl dönümünü “Kudüs Günü” olarak kutluyor. Bu yıl İbrani takvimine göre Kudüs günü 9-10 Mayıs’a denk geldi.
Her yıl kutlanan Kudüs Günü’nde yüzlerce Siyonist Yahudi ellerinde bayraklarla Müslümanlar için de kutsal olan Harem-üş Şerif’e yürüyerek sloganlar atıyor ve İsrail marşları söylüyor.
7 Mayıs Cuma günü namaz kılmak üzere Mescid-i Aksa’ya giden on binlerce Filistinli, 10 Mayıs’taki “Kudüs Günü”nde bazı siyonist grupların planladığı yürüyüşte Harem-üş Şerif’e girmemesi için üç günlük nöbete başladı.
İsrail güvenlik güçlerinin nöbet eylemine saldırması ile olaylar başladı.
Tazyikli su, göz yaşartıcı gaz, plastik mermi ses bombası vb. kullanan polisi yüzlerce Filistinlinin yaralanmasına neden oldu. Yaralanan Filistinliler içinde durumu ağır olanlar var. Yüzlerce kişi de gözaltına alındı.
Filistinliler “Kudüs Günü” kutlamalarını provokasyon olarak değerlendiriyor. Bu yıl “Kudüs Günü” nün Ramazan ayının son günlerine denk gelmesi, Filistinli grupları Mescid-i Aksa çevresinde barikatlar oluşturarak bu grupları engellemeye yönelik adım atmaya itti. Kudüs dışında yaşayan yüzlerce Filistinli de hafta sonu otobüslerle Mescid-i Aksa’ya gelerek nöbete katıldı.
Doğu Kudüs’te Siyonist İsrail devletinin Filistinlilere yönelik saldırıları sürerken, İsrail savaş uçakları “Gazze’den roket atıldığı” gerekçesiyle Gazze’yi bombaladı.
Filistin Sağlık Bakanlığı, 9’u çocuk 20 Filistinlinin yaşamını yitirdiğini, yaralı sayısının da 281’e yükseldiğini duyurdu.
Siyonist İsrail devleti aynı zamanda işgal ettiği Filistin topraklarında, Filistinlileri kovmak için her türlü baskıyı yapıyor.
Filistinlilerin Ramazan geleneği olan, oruçlarını eski kentin Şam Kapısı’nın merdivenlerinde açmalarının engellenmesi, yaklaşık bir hafta boyunca Kudüs’de çok sayıda Filistinlinin siyonist grupların saldırısına uğraması, Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah bölgesinde yaşayan Filistinli ailelerin tahliye edilmesi planları da bölgede gerginliğin tırmanmasına neden oldu. Bugün yaşanılan olayları körükledi.
Siyonist İsrail devleti Filistin’de haksız, barbar, sömürgeci, emperyalist savaş yürütüyor. Siyonist İsrail devletinin saldırılarını katliamını kınıyoruz.
BU NOKTAYA NASIL GELİNDİ?
29 Kasım 1947’de BM Genel Kurulu’nda içinde SSCB’nin de bulunduğu 33 devletin onayı, 13 devletin karşı oyu (bu devletler içinde 6 Arap devleti yanında Afganistan, Küba, Yunanistan, Hindistan, İran, Pakistan ve Türkiye de vardır) ve 10 devletin çekimser oyuna rağmen Filistin’de bir Arap devleti, bir Yahudi devleti, Filistin topraklarının iki devlet arasında bölünmesi kararı alındı.
Sosyalist Sovyetler Birliği önce Arap ve Yahudilerin eşit haklara sahip olduğu demokratik, bağımsız bir Arap-Yahudi devleti önerdi. SSCB’nin tek devlet önerisini emperyalistler, Arap milliyetçileri, Yahudi milliyetçileri kabul etmedi. Sovyetler Birliği tek devlet önerisinin uygulama imkanın olmadığının görüldüğü durumda, iki ayrı bağımsız devlet önerisi sundu. SB’in bu konuda takındığı tavır, çözüm önerileri, BM’nin aldığı karar doğrudur, yanlış değildir.
BM’nin aldığı kararı Yahudilerin temsilcileri onay verirken, o dönemde Filistinli Araplar adına konuşan Arap devletleri karşı çıktılar.
Tartışma konusu olan Kudüs’ün konumu, BM’in 29 Kasım 1947’de aldığı kararda ortaya konulmuştur. Kudüs’e BM denetiminde özel Statü tanınmıştır. BM Kudüs’ün konumu hakkında birçok karar almıştır. BM’in İsrail-Filistin konusunda aldığı kararların hiçbiri İsrail devleti tarafından uygulanmamıştır.
14 Mayıs 1948’de Yahudi temsilciler BM’nin öngördüğü sınırlar içinde İsrail devletinin kuruluşunu ilan ettiler. Arap devletleri –Mısır, Trans Ürdün, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen, Suudi Arabistan- İsrail devletinin kuruluşunu savaş ilanı kabul ederek saldırıya geçtiler.
Savaş sonucunda İsrail, Filistin devleti için öngörülen toprakların bir bölümünü işgal etti. Filistin Arap devleti sınırı içinde yer alan Batı Şeria Ürdün işgali altına girdi. Keza Gazze Şeridi Mısır işgali altına girdi.
İsrail devletinde yaşaması öngörülen Filistinli Arapların çok büyük bir bölümü bu savaş içinde topraklarını terk etmek, göç yollarına düşmek zorunda bırakıldı.
1967, 1973 savaşında İsrail devleti Filistin devleti için öngörülen toprakların tamamını işgal etti.
Bugün Filistinliler Batı Şeria’da, Gazze’de etrafı İsrail devleti tarafından kuşatılmış, açık hava hapishanesinde yaşamak zorunda bırakıldılar. Milyonlarca Filistinli diaspora’da mülteci kamplarında yaşam savaşı veriyor.
Filistin ulusal sorunun bu noktaya gelmesinin sorumluları emperyalistler, Siyonistler, Arap milliyetçileridir.
Filistin’de yaşanılan gelişmeler bir kez daha, Filistin ulusal sorununun burjuvazi ve emperyalistler tarafından çözülemeyeceğini gösteriyor.
Emperyalizm koşullarında adına “barış” denilen süreç gerçek barış değildir. Ulusal kurtuluş mücadelesi, özgürlük mücadelesi, sınıfsal kurtuluş mücadelesinin bir parçasıdır. Sınıfsal kurtuluş mücadelesine bağlı yürütülmek zorundadır.
Bütün ulus ve milliyetlerinden halkların eşit haklarla yan yana ve birlikte yaşaması, herhangi bir milliyete dahil olmanın üstünlük veya aşağılık nedeni olarak görülmediği bir toplum, ancak sömürücü sistemin, sömürünün ortadan kaldırıldığı, emekçilerin egemen olduğu sosyalizmde mümkündür.
Burjuvazinin egemenliği şartlarında gerçek çözüm yok!
Filistin halkının kanı canı pahasına verdiği mücadele haklı bir mücadeledir.
Yaşasın Filistin halkının haklı mücadelesi!
Kahrolsun Siyonizm ve antisemitizm!
Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!
11 Mayıs 2021