2001 yılında Taliban’ın iktidarını yıkıp Afganistan’ı işgal eden ABD emperyalizmi ve müttefikleri, 20 yıl sonra Afganistan’dan çekildi. İşgalciler kendilerine bağlı kukla bir yönetim oluşturdular. Afganistan ordusunu, polisini oluşturup eğittiler, modern silahlarla donattılar.
2014 yılından bu yana Taliban’a karşı Afgan ordusu savaşıyordu.
İşgalciler eğittikleri, donattıkları Afganistan ordusunun Taliban’a karşı savaşacağını umuyorlardı.
Umutları kursaklarında kaldı!
Afganistan ordusu Taliban’a karşı savaşmadı. Kimileri kaçtı, kimileri ise teslim oldu.
İşgalciler şaşkın! Taliban’ın bu kadar hızlı bir şekilde iktidarı ele geçirmesini beklemiyorlardı.
İşgal masasında kurulan hesap Afganistan’a uymadı!
Sol’da da Taliban’ın niteliği konuşuluyor/tartışılıyor. Kimileri işgale karşı mücadele ettiği için Taliban’ı antiemperyalist olarak görüyor.
Taliban ve onun benzeri bir dizi İslamcı örgüt batılı emperyalist güçlerin Rus sosyalemperyalizminin Afganistan işgaline karşı savaşta desteklediği, silahlandırdığı, batılı emperyalist güçlerin Afganistan’daki uzantıları olarak gelişmiş olan güçlerdir.
Taliban sosyalemperyalizmin işgaline karşı savaşın son yıllarında Pakistan’daki mülteci kamplarında yaşayan Afganistanlılar arasında CIA ve onunla işbirliği içindeki ISI (Pakistan gizli polis teşkilatı) tarafından kurulan, desteklenen ve güçlenen örgüttür.
11 Eylül 2001 saldırılarından sonra insanlığın başdüşmanı ilan edilen Usame Bin Ladin, bizzat o dönemdeki ABD Başkanı Bush ve yardımcısı Cheney gibilerinin ortak olduğu petrol şirketi ile iş ortaklığı yapan bir şirketin sahibi idi. Bin Ladin Rus sosyalemperyalizminin Afganistan işgali sırasındaki savaşta batılı emperyalist güçlerin -en başta da ABD’nin- “ortak değerlerin savunucusu”, “özgürlük savaşçısı” ilan ettiği biri idi.
Taliban gibi güçler emperyalizm sayesinde tarih sahnesine çıkan güçlerdir. Bunların daha sonraki gelişme içinde kendilerini destekleyen emperyalistlerin kontrolünden çıkması olgusu, bunların dini amaçlarına alet ederek ezilen horlanan müslüman yığınların bir bölümünün umudu haline gelmesi olgusu, bunların antiemperyalist olduğu anlamına gelmiyor. Yürüttükleri mücadelenin emperyalizme darbe vurduğu vb. de doğru değil. Bu tip örgütlerin faaliyetleri gerçekte ezilen yığınların emperyalizme duyduğu haklı nefret ve öfkeyi, Ortaçağ’a ait bir toplum projesinin -din devleti- peşine takarak çarçur ediyor; değişik din, mezhep, ulustan vb. emekçiler arasında antiemperyalist bir birliğe hizmet edecek yerde, bunlar emekçiler arasında dinsel farklılıklar temelinde düşmanlık körüklüyorlar. Yaptıkları sonuç olarak emekçiler arasında bölünmeleri derinleştirerek emperyalizmin ömrünü uzatmaya yarıyor. Kullandıkları eylem yöntemleri de -bu eylemler ilk bakışta emperyalizme darbe vuruyor görünse de, emperyalizmin ezdiği milyonlarca, milyarlarca insanda ilk anda “oh olsun” tepkisini yaratsa da- sonuçta emperyalistlerin her türlü devrimci şiddet eylemini ve devrimcileri de “insanlık düşmanı” gösterebilmesine, kendi terörizminin üzerini örtmesine yarıyor.
Afganistan’da emperyalist işgale karşı direnmek, işgale karşı savaşmak haktır. İşgale karşı savaş, kim tarafından yürütülürse yürütülsün haklı yönü olan bir savaştır.
Taliban antiemperyalist, genel olarak emperyalizme karşı olan bir güç değildir. Taliban’ın savaşı emperyalizme karşı bir savaş değildir. Emperyalist güçlerin Afganistan işgaline karşı yönelen bir savaştır.
Bu savaşın haklı yanı vardır. Bunu söylemek, Taliban’ı övmek, onu antiemperyalist, devrimci görmek olarak kavranmamalıdır.
Savaşın haklı yanı olduğunu tespit etmek, Taliban’ı destekleyelim anlamına da gelmez.
“Savaş siyasetin başka araçlarla (şiddet araçlarıyla) devamıdır.” (Carl von Clausewitz)
Taliban’ın siyaseti nedir? Ne için savaşıyor? Hangi siyasetin devamıdır bu savaş?
Taliban emperyalist işgale karşı savaştı, savaşıyor. Bu savaşta haklı bir yan, “ulusal bir öğe” var. Savaşın devamında ne var? Taliban’ın iktidar hedefi ne?
Taliban’ın iktidar hedefi faşist bir İslam devleti kurmaktır. İslam devleti Ortaçağ’a ait bir projedir. Ortaçağ karanlığıdır.
Taliban iktidarı ortaçağ gericiliğinin, dinci faşizmin iktidarıdır.
Hal böyle olduğu için genel değerlendirmede, savaşın Taliban yanının genelde “haklı savaş” olduğu değerlendirmesi yapmak yanlıştır.
Genel olarak değerlendirildiğinde Afganistan’daki savaş iki taraflı haksız, karşı devrimin kendi içindeki bir savaştır.
Emperyalistler ve dinci gericiler, gerçekte bir madalyonun iki yüzü gibidirler. Ezilen halklar ve işçi sınıfı açısından bunların ikisi de birbirinden berbattır. Bunların aralarındaki savaş büyük haydutların, önemli ölçüde kendilerinin yarattığı ve gelişme içinde kontrollerinden çıkan küçük haydutlara; en büyük teröristlerin, kendi terör tekellerini rahatsız eden daha küçük boyda teröristlere karşı savaşıdır. İlerici, demokrat, sosyalist güçler, işçiler, emekçiler emperyalist ittifakla, İslamcı faşist Taliban arasında tercih yapmak, bunların birinin yanında yer almak zorunda değildir. Bunlar arasında bir tercih veba ile kolera arasında tercih yapmaya benzer.
Taliban’ın niteliği, amacı, antiemperyalist ve emperyalizme karşı olmaması vb. dikkate alındığında, Taliban’ın savaşının haklı yanı olmasına rağmen Taliban desteklenemez.
Komünistler Taliban’ı değil, nüve halinde de olsa Afganistan’da devrimci antiemperyalist olan güçleri destekler.
Bu bağlamda Amanullah Han ile Taliban benzetmesi yapanlar olabilir. Bu benzetme yanlış bir benzetmedir. 1920’ler dünyası ile bugünün dünyası arasında iki nedenle büyük fark var.
Birincisi: Yeni kurulmuş Sovyetler Birliği var. Bütün emperyalistler Sovyet iktidarını yıkmak istiyor. Bütün ulusal hareketler, bunların iktidar hedefi ne olursa olsun, objektif olarak Sovyetler Birliği’ne karşı olan emperyalist cephede gedik açıyor, onu zayıflatıyor, objektif olarak antiemperyalist bir rol oynuyor.
İkincisi: Amanullah Han’ın hedefi şeriat devleti değil, “laik bir krallık”. Afganistan’ı ulus devlet haline getirmek.
Afganistan’da çözüm:
Ne emperyalist işgal, ne de şeriat devleti!
Ne kırk katır, ne de kırk satır!
Emperyalist işgale, Taliban’a karşı da savaş/mücadele tek doğru yoldur.
Afganistan’da tek gerçek çözüm halkların anti feodal, antiemperyalist demokratik halk devrimidir.
27 Ağustos 2021