21 Kasım 2019’da AKP’nin getirdiği bir yasa teklifi AKP ve MHP oylarıyla, TBMM geçmiş olan kanuna göre;
“Filtresiz çalışan santrallara, filtre takmaları için iki buçuk yıl daha süre veriliyor, 30 Haziran 2022 tarihine kadar bacalarına filtre takmadan üretim izni tanınıyor”.
Yoğun tepki sonucu R.T. Erdoğan kendi bilgisiyle hazırlanan bu yasayı veto etmek zorunda kaldı. Veto gerekçesini açıklarken söyledikleri ibret vericiydi:
“Termik santralların filtresiz çalışması devletin insan sağlığı ve çevreyi korumak ödevi ile bağdaşmamaktadır. Biz bunları çalıştırmayız. Siz çok para kazanacaksınız diye halkımızın zehirlenmesine müsaade etmeyiz. Bir tarafta halkım diğer tarafta sermaye var. Kimse kusura bakmasın.” (CNN Türk 02.12.19). O güne kadar bacasında filtre olmayan 15 Termik Santral yıllarca “çok para kazanıp halklarımızı zehirlediler” ve hâlâ zehirlemektedirler. Bu zehirleme sürecinde AKP iktidardaydı, Erdoğan da bu iktidarın reisiydi! Durum hâlâ değişmedi.
Yasanın veto edilmesinin ardından filtresiz üretim yapan santrallerden Kahramanmaraş Afşin, Kütahya Seyitömer, Kütahya Tunçbilek, Sivas Kangal ve Zonguldak Çatalağzı termik santrallerinin yanı sıra Manisa Soma Termik Santrali’ kısmi olarak Enerji Bakanlığı tarafından mühürlendi, o santrallerde üretim durduruldu.
O zaman Bakan Kurum, termik santrallerin kapatılmasına ilişkin gerekçeleri şöyle sıralamıştı:
“Termik santralleri; baca gazı arıtma, sürekli emisyon ölçüm sistemlerinin olmaması veya atıl durumda bulunması, atık sahasına ilişkin bakanlığımıza sunulan raporun yetersiz olması gibi nedenlerle kapatma kararını aldı.” (https://www.dw.com/tr)
Bu santraller, 2013 yılında çevre ve sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerin her türlü karşı çıkışına rağmen özelleştirilmişti. Özelleştirilirken ileri sürülen nedenlerden biri de bu santrallerde “teknolojisinin yenileneceği, baca filtrelerinin de yeni sahipleri tarafından takılacağı” idi… Özelleştirmenin ardından bu santrallere baca filtresi takılması için altı yıl süre verildi. Yani 2013-2019 yılları arasında da Erdoğan’ın deyimiyle “onlar çok para kazandı ve halklarımızın zehirlenmesine müsaade edildi.”
Erdoğan aynı zamanda baca takmayanların “takipçisi ben olacağım” da dedi. Baca takmadan üretime devam eden iki tane bariz örnek var: Soma ve Afşin Elbistan termik santrali bacasına filtre takmadan faaliyetine devam etmektedir. Bu konuda Kahramanmaraş milletvekili Ali Öztunç Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in yazılı cevaplaması istemiyle bir soru önergesi verdi. Öztunç önergesinde:
“Afşin Elbistan dışında bacasına filtre takmadan faaliyetini sürdüren başka santral var mı?” diye sorar. Soru haklıdır.
Filtresiz üretim yasak olduğu hâlde, Enerji Bakanlığı tarafından “geçici faaliyet belgesi” verilen kömür bazlı termik santraller faaliyetini sürdürmektedirler. Baca filtresi taktıranlar ise özelleştirmeden sonraki 6 yıllık geçmişlerini unutturup ‘çevreci’ santraller olarak bize yutturulmaya devam ediliyor.
Özünde kuruldukları günden beri doğayı zehirleyen kömür bazlı termik santraller kaldıkları yerden zehirleme işine devam ediyorlar.
Baca filtresi takarak çevreci ve temiz kömürlü termik santral olunmaz. Takılan filtreler görünür kirliliği biraz olsun önler. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hava kirliliğini tanımlarken ‘sessiz katil’ olarak nitelendirilen 2.5 µm ve altındaki partikül maddeleri tam olarak engellenemez. En tehlikeli hava kirleticilerden olan bu partikül maddeler kullanılan filtreler tarafından tam olarak tutulamaz. Bunun için Avrupa’da bir dizi ülke kömür bazlı termik santralleri tamamen kapatma kararları almaktadır. Biz de ise hava kalitesi ölçümleri bile doğru dürüst yapılmıyor.
Tarım alanları üzerine santrallerden yağan küller toprak ve yeraltı sularına geçen ağır metaller aracılığıyla insanlarda kansere, diğer canlılarda ve doğada ciddi tahribatlara yol açar.
Kömür bazlı termik santrallerin neden olduğu sağlık sorunlarının başında akciğer hastalıkları gelmektedir. Hava kirliliği solunum yollarını tıkayan Korona virüs vb. hastalıkların da tetikleyicisidir. Termik santraller, çocuklarda gelişim bozukluğu, inmeler, bir dizi kalp hastalıkların olduğu gibi hava kirliliğinin üreticilerinden biridir.
Fosil yakıt kullanımının iklim değişikliğinin tetikleyicisi olduğunu defalarca tekrarladık. Özellikle kömürlü termik santrallerden yayılan karbondioksit gazı (CO²) diğer adıyla sera gazı emisyonlarının dünyada çapında %30’u fosil yakıtlarından kaynaklanmaktadır. Yaşadığımız pandemi günleri bize çözümü apaçık gösterdi. Fosil yakıt kullanımı azalınca soluduğumuz hava biraz da olsa temizlendi.
Ülkemizde elektrik üretimi için kömür bazlı termik santraller tam kapasite çalıştırılıyor, yenileri yapılmaya çalışılıyor. Termik santrallere filtre takımı, besleme medya organları aracılığıyla çevrecilik olarak pazarlanıyor, yutturuluyor. Çünkü termik santral sahipleri aynı zamanda besleme basını da kontrol edenlerdir.
Kapitalist azami kâr hırsı nedeniyle gezegenimizin bozulan doğal dengeleri tüm toplumları etkiler, hasta eder ve yeni virüs saldırılarına maruz bırakır. Aynı zamanda ekonomik sosyal hayatı da felç eder. Gün gelecek kapitalist asalakların parası onları da korumaya yetmeyecektir.
Yeni Dünya İçin Çağrı’da söylediklerimiz:
“Artık tüm fosil yakıt kullanımı iklim krizini tehlikeli boyutlara çoktan vardırmış durumdadır. Fosil yakıtlar içinde kömür kullanımı en tehlikeli olanıdır. Kömür yakıtlı termik santrallerin iklim krizini tetiklemede özel bir yeri vardır. Kömürün yanması sonucu salımın yaptığı zehirli gazlardan karbondioksit (CO²) sera efektini yaratanlar içinde en tehlikeli ve en fazla olanıdır. Bu gerçekler bilindiği hâlde kömür kullanımlı termik santrallere bağımlı olmak ve diretmek halklarımızın sağlığının ötesinde tüm canlıların yaşamını tehdit etmeye ön ayak olmaktır. Dünyayı yaşanılır kılmaktan men etmeye destek vermektir. Bugün T.C. sınırları içinde aktif olarak çalışan 52 kömür ve linyit yakıtlı termik santraller yılda milyonlarca ton CO² gazını atmosfere sınırsız salmaktadır. Enerji ihtiyacının %39’nu buralardan sağlanmasına ön ayak olanlar, bu işten nemalananlar için anda böyle kararlar almasını beklemek abesle iştigal eylemektir.” (YDİ Çağrı, 08.12.2019)
Bu sebepten: Kömür yakıtlı tüm termik santraller doğa düşmanıdır! Fişleri çekilip durdurulmalıdır!
20 Ağustos 2020
KÖMÜR BAZLI TÜM TERMİK SANTRALLER HEMEN KAPATILMALIDIR!
21 Kasım 2019’da TBMM’de yapılan oylamanın sonuçları tablodaki gibidir. Sonuçlara bakıldığında önemli bir gerçekle karşı karşıyayız.
“Termik Santral Bacalarına Filtre Takılması” hakkındaki yasal düzenleme Şubat 2019’da meclis gündemine geldi ve tepkiler sonucu yasa geri çekildi. Termik santrallere filtre takılmasını erteleyen kanun değişikliği, 21 Kasım 2019’da TBMM’de AKP/MHP oylarıyla kabul edildi. 15 termik santrale baca filtresi takma zorunluluğu 2,5 yıl uzatıldı. Oylama oturumunda teklifi veren teklife karşı çıkandan daha ciddi bir görünüm arz etmektedir.
Somut olarak kömür yakıtlı termik santrallerin bacalarına takılması gereken filtrelerin takılma zamanı 2,5 yıl daha ertelenmesine çoğunlukla karar verildi. AKP’den 290 vekilin 203’ü evet ve MHP’den 49 vekilden 14’ü evet dedi. Diğer vekiller oylamada yoktu. Yasayı onaylanması için cumhurbaşkanına sunuldu. Oylamada karşı oy kullananların durumu ibret vericidir. CHP’nin 139 vekilinden sadece 25 orada ve “hayır” oyu kullandı, HDP’nin 62 vekilinden sadece 4’ü orada hayır oyu kullandı, İyi Parti’nin 39 vekili olmasına rağmen orada olup hayır oyu verenin sayısı 7’dir. Kazara muhalefet tüm vekilleriyle orada olsa ve hayır oyu kullansa yasa meclisten geçmeyebilirdi. Ama kimin umurunda? Halklarımız açısından çok önem arz eden bu oylamada anda kendini “milletin vekili” olarak lanse edenlerin durumu budur. Kömüre dayalı 15 termik santrale dördüncü defa filtresiz bir şekilde havayı kirletme izni verildi.
Elbette yasa oylanmadan önce tartışıldı, herkes fikrini söyledi. İzin verilmesini isteyenlerle, karşı çıkanlar arasında yoğun tartışmalar yaşandı.
Bu tartışmalarda HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, “Bu hafta görüşülecek yasa teklifi meclisten geçerse herkes bilsin ki yurdun pek çok yerinde termik santrallerin etrafında oturan vatandaşlarımız zehirlenmeye devam edecek” derken haklıydı. Ancak Garo Paylan kömür yakıtlı termik santrallerin yarattığı kirliliği bacalara takılması gereken filtre ile sınırlandırıyordu.
Biz diyoruz ki, sorun bacaya takılacak filtrelerde değil, kömür yakıtlı termik santrallerin kendisindedir. Sorunu genişletmeden önce şu bacalara takılması istenen filtre meselesini biraz irdeleyelim.
Özelleştirilen kömür yakıtlı termik santraller
Enerji Atlası verilerine göre; Kömür ve Linyit Yakıtlı Termik Santral sayısı 42’dir. Bunların toplam güç kapasitesi 19.757 MW’tır. Anda %22,3 kapasite ile çalışmakta ve yıllık toplam 103.448 GWh elektrik üretmektedir. Bu da yıllık tüketimin %39,79 anlamına gelmektedir. Bunların içinde 15 tanesi ciddiye alınacak kapasiteye sahiptir. Bu santraller 10 yıl önce AKP hükümeti tarafından özelleştirildi ve bacalarına filtre takılmadı.
Özelleştirmelerde aslan payını AKP’ye yakın olan patronlara öncelik verilmekle kalınmadı, kirlettikleri yetmiyormuş gibi, bunlara hem devletten hem yandaş medyadan teşvik primleri ödendi. 2018 yılında öne çıkan teşvikler şöyledir:
-Çelikler (2,5 yıl daha öldürme izni verilen Afşin Elbistan, Seyitömer, Tunçbilek ve Orhaneli termik santrallerini bünyesinde bulunduruyor): 727 milyon TL
-İçtaş-Limak (Kemerköy ve Yeniköy termik santralleri): 689 milyon TL
-Konya Şeker (Kangal ve Soma termik santralleri): 630 milyon TL
-Bereket (Çatalağzı ve Yatağan termik santralleri): 573 milyon TL
-Ciner (Çayırhan Park Termik Santrali): 256 milyon TL (11.11.2019 Sözcü Çiğdem Toker)
”Filtresiz santrallar 2018’de ve 2019’un ilk 11 aylık döneminde 1,36 milyar TL kapasite desteği ödemesi aldı.“ (iklimhaber.org)
Özelleştirilen termik santrallere belirli kurallar getirildi. Bunlardan bir tanesi de çevre mevzuatına uymaları idi. Bu mevzuatta yer alan maddelerden biride bacalara filtre takılmasıdır.
“2013 yılında, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun Geçici 8’inci Maddesi ile özelleştirme kapsamına alınan termik santrallerin rehabilitasyon ve filtrasyon sistemi kurmalarının üç yıl ertelenmesi öngörüldü. Santrallerin özelleştirilmesinin ardından ise bu santrallara çevre yatırımlarını tamamlamaları için 2018’e kadar süre tanındı. 2016’da yapılan düzenlemeyle de bu süre Aralık 2019’a kadar uzatıldı.” (14.3.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun geçici 8. maddesi)
Çevre Kanunu’na göre denetlenmesi gerekenler, Sayıştay raporlarına göre bir defa bile denetlenmemiştir. Sorun Anayasa Mahkemesi’ne kadar gitmiş mahkemenin aldığı iptal kararının hiçbir pratik değeri olmamıştır. Anlaşılan yukarda listesini yayınladığımız tüm bu santraller uzatmalarla günü kotarmış ve kendilerine tanınan 7 yıllık süreyi iktidarın yandaşı olmanın avantajı ile geçiştirmişlerdir. Bugünlere kadar bacalarda filtresiz kömür yakıtlı santrallerden azami kârlarını elde etmişlerdir. Cumhurbaşkanın deyimi ile “çok para kazanmış” ve “yıllardır halkımızın zehirlenmesine müsaade” edilmiştir.
Bu yandaş şirketler kendi TV kanallarında lobi yapmayı da ihmal etmemişlerdir. Sahibinin sesi CNN Türk ve Haber Türk yayınlarında kendi patronları (aynı zamanda termik santral sahipleri) için baca filtreleri takmanın maliyetleri, zorluğu üretim durmasına sebep olacağı vb. programlar yaparak kamuoyunu aldatmayı da ihmal etmemişlerdir. Bu konuda CNN Türk spikeri Beste Uyanık aynen şunları söylemiştir.
“O santralin 10 gün durması demek, 32 bin kişi enerjisiz kalacak demek. Bu tek bir santral, 15 santral birleşirse bu oran 500 bin kişiye çıkacak, 10 günde 500 bin kişi mağdur olacak. 35 bin konut dediğimiz, 750 bin konuta çıkacak 15 termik santral de aynı anda filtreleme işlemine girerse. Yatağan’daki santrali durdunuz 10-12 gün, 12 bin metro seferinin iptal edileceği kadar bir enerji kaybı yaşanacak ve 8 bin 900 makine de çalışamayacak, sanayiye de vuracak.” (CNN Türk)
Bunları söyleyen ve söyletenlere bir kaç soru? İhaleyi alırken bu filtrelerin belirli bir zaman diliminde (3 yıl) içinde takılmasına çevre mevzuatına uyulacağı için atılan imzaların mürekkebi kurudu mu? Anlaşmayı yapanlar o günden bu güne ne kadar milyonlar kazandı? Bunların ne kadarından hükümet temsilcileri nemalandı? Ayrıca mevcut tüm bu tür santrallerin %40’nın kullanım dışı olduğundan haberdar mısınız? HDP İzmir Milletvekili Çepni diyor ki: ”Elektrik ihtiyacı var, demek kocaman bir yalandır; Türkiye’de ihtiyaçtan fazla üretim söz konusu“, “Türkiye’nin neredeyse 3’te 1 oranında fazla üretimi var, talepten fazla üretim var. İhtiyacı var demek külliyen yalan. Bunlar devletin kendi verilerinden görülüyor, fazla fazla üretim var“ bunlardan bi haber misiniz? Buna rağmen elektriğe yapılan zamların daha fazla sermaye kasalarına akan para demek olduğundan haberiniz yok mu?
Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın “uzatmayı” veto etmesi ve nedenleri?
21 Kasım 2019’da AKP ve MHP oylarıyla meclisten geçen kömür yakıtlı termik santrallere baca filtresi takılmasının bir kez daha uzatılması yasası Reis tarafından 02.12.2019’de veto edilerek meclise geri gönderildi. Mecliste yasaya oy veren Reisin vekilleri hemen çark ederek uzatılma yasasını torbadan çıkarırken Reislerini kutlamayı da ihmal etmediler. Yağcılıkta Maraş AKP milletvekilleri ilk sıraları kimse kaptırmadı. Çünkü Elbistan’daki santral de bu il sınırları içindedir. Yasa teklifini veren ve sonradan çark edenlerden olan Zeynep Gül Yılmaz, Reisi temize çıkarmak için “bu tekliften Reisin haberinin olmadığını” söylemeyi de ihmal etmemiştir. Mecliste yasa tekliflerinin partilerin başkanvekillerinin onayı alınmadan verilemeyeceğini bilenler bu zatın hal-i pür melalini iyi anlar. Bu kadar yüzsüzlük olur mu demeyin! Burjuva siyasetçilerinin ikiyüzlülüğüne bu oylama en basit örneklerden biridir.
Reis veto gerekçesinde şöyle der:
“Biz bunları çalıştırmayız. Siz çok para kazanacaksınız diye halkımızın zehirlenmesine müsaade etmeyiz. Bir tarafta halkım diğer tarafta sermaye var. Kimse kusura bakmasın.” (CNN Türk 02.12.19)
“Bir tarafta halkım, bir tarafta sermaye var. Kusura bakmasınlar biz bu adımı attık. Büyük ihtimalle bu yeniden ihaleye gider. Başka bu işin çıkışı yoktur”
“Kendileri de (sermayedarlar-BN) buna uymadı. Uymadıkları için de tekrar meclise göndermekten başka adil olarak hiçbir çarem olamazdı. Şimdi yapılacak olan iş mecliste müzakereler yapılır, bunun yolu da büyük ihtimalle yeniden ihaledir. Ya da bu bölgeye süratle oraya doğalgazı getirebiliriz. Doğalgazla da enerji ihtiyacımızı giderebiliriz. “ (İklim haber)
2013’te yapılan düzenleme ile bacasına filtre takmaması durumunda santrallerin kapatılması öngörüldü. Ardından süreler uzatıldı ve uzatma kararını Anayasa Mahkemesi iptal etti. Buna rağmen süreler yine defalarca uzatıldı. Şimdi bunlardan Reisin haberi yok diyebilir miyiz? Hayır. Tüm gelişmelerden Reis bizzat haberdardır!
Tabii Reisin sunduğu doğalgaz alternatifi de temiz olmamakla birlikte demek ki kömür yakıtlı termik santraller olmadan da enerji ihtiyacı giderilebilirmiş sonucunu çıkarmak mümkün değil mi? İnsana sorarlar bunlar bu işi 7 yıldır neden savsaklıyor? Reisliğini yaptığınız AKP oylarıyla bu savsaklamaya hep çomak tutmadınız mı? Sizin deyiminizle 7 yıldır, bizim bilgimizle kurulduklarından beri halklarımızı zehirleyen bu santrallerin özelleştirilmesini ve yandaşlara ihale edilmesinin birinci dereceden sorumlusu siz değil misiniz? Çevre mevzuatları belirlenirken hiç mi haberiniz yoktu? Şimdi kalkıp bir taraftan “halkım” bir taraftan “sermaye” derken “halktan” yana gözükmenizin arkasında yatan hangi sebepler söz konusudur? Bu termik santralleri çalıştıranlara verilen 1,3 milyar TL teşviklerden de haberiniz elbette olmuştur değil mi? Bunlarla yeni ihale/anlaşmalar yapma ya da işi başkalarına havale etme hesapları yeniden zaman kazanma olarak değerlendirilebilir mi? Yeniden ihale mi? Zaman kazanma mı? Siz de biliyorsunuz ki bugün bacalara filtre takacağız diye işe koyulsalar bunun bitmesi yine 2-3 yılı alacaktır. Bu veto neden? Acaba oy kaybını kaygıları da mı söz konusu? Yoksa oyalama mı?
Neden kömür yakıtlı termiklere karşıyız?
Buraya kadar ki tartışma esas olarak kömür yakıtla çalışan termik santrallerde filtre meselesiydi. Ama esas sorun göz ardı edilmemelidir. Artık tüm fosil yakıt kullanımı iklim krizini tehlikeli boyutlara çoktan vardırmış durumdadır. Fosil yakıtlar içinde kömür kullanımı en tehlikeli olanıdır. Kömür yakıtlı termik santrallerin iklim krizini tetiklemede özel bir yeri vardır. Kömürün yanması sonucu salımın yaptığı zehirli gazlardan Karbondioksit (CO²) sera efektini yaratanlar içinde en tehlikeli ve en fazla olanıdır. Bu gerçekler bilindiği hâlde kömür kullanımlı termik santrallere bağımlı olmak ve diretmek halklarımızın sağlığının ötesinde tüm canlıların yaşamını tehdit etmeye ön ayak olmaktır. Dünyayı yaşanılır kılmaktan men etmeye destek vermektir. Bugün T.C. sınırları içinde aktif olarak çalışan 42 kömür ve linyit yakıtlı termik santraller yılda milyonlarca ton CO² gazını atmosfere sınırsız salmaktadır. Bunun içinde T.C. Paris İklim Anlaşması’nı imzaladığı hâlde meclisten geçirip onaylamayı yapmamaktadır. Onaylama yaparsa tüm kömür yakıtlı termik santrallerin devre dışı kalması gerekecektir. Enerji ihtiyacının %39’nu buralardan sağlanmasına ön ayak olanlar, bu işten nemalananlar için anda böyle kararlar almasını beklemek abesle iştigal eylemektir.
Buna rağmen yakın gelecek açısından T.C. devletinin kömür yakıtlı termik santraller planına karşı çıkmak ve alternatif enerji olarak yenilenebilir enerji kaynaklarının seferber edilmesini talep etmek hem demokrasi açısından hem de doğayı korumaya destek açısından çok önemlidir. İçinde gizli maliyetlerin saklandığı ekosistemde yarattı tahribatlar göz önünde tutulduğunda artık miadını doldurmuş olan kömür yakıtlı termik santrallerde diretmek gericiliğinde dik alasıdır!
Sonuç olarak
Sorun kömür yakıtlı termik santrallere filtreli bacalar takmakla hal olma sınırlarını çoktan aşmıştır. Kapitalist azami kâr hırsı ile hareket edenler sırf halklarımızın sağlığından değil doğal dengenin bozulmasında da sorumludurlar. Bunlardan kurtulmanın yolunun başlangıcı bu sorun beni de ilgilendiriyor, bende sorunun parçasıyım diyerek bize düşen göreve destek sunmaktır. İklim krizi yeryüzündeki canlıların yaşamını tehdide devam ediyor. Sende çocuklarına temiz yaşanabilir bir çevre bırakmak istiyorsan birey olarak bu kapitalist barbarlığa gerçekten dur diyecek tek alternatif olan sosyalizm davasına omuz ver.
KÖMÜR YAKITLI TÜM TERMİK SANTRALLER DOĞA DÜŞMANIDIR! FİŞLERİ ÇEKİLİP DURDURULMALI! BUNU TALEP ETMEK EN DEMOKRATİK HAKLARDAN BİRDİR.
YA KAPİTALİST BARBARLIK İLE YAŞAM SON BULACAK YA DA SOSYALİZMLE YENİDÜNYALAR KURULACAK!
08 Aralık 2019
TERMİK SANTRALLER VE ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI
Doğanın kirlenmesinde ülkelerimizin kanayan bir yarası olan Termik Santraller tekrar gündeme geldi. Yıllardır doğaya verdiği zararlarla çevrecilerin tepkisini çeken termik santrallere Anayasa Mahkemesi, 2014 yılında, Anayasa’nın “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir” içerikli 56. Maddesi’ne atıfta bulunarak filtresiz çalışan kömürlü termik santrallerin hava kirliliğine neden olarak insan ve çevre sağlığını tehdit etmesini Anayasaya aykırı bulmuştu. AYM, bu termik santrallere 2021 yılına kadar verilen filtresiz çalışma iznini iptal etmişti. Bu karara rağmen AKP hükümeti, 2015 yılında yeni bir yasal düzenleme yaparak bu santrallere son olarak 31 Aralık 2019 tarihine kadar süre tanımıştı. AYM de 2017 yılındaki kararıyla 2019 yılı sonuna kadar santrallerin gerekli yatırımları sağlamasını zorunlu tutmuştu. Çevre taahhütlerini bir türlü yerine getirmeyen termik santrallere ödül gibi teşvikler verilirken son ödül ise 21 Kasım da TBMM tarafından, AKP ve MHP oyları ile bu santrallere 2 buçuk yıl daha havayı kirletme izni verilmesi oldu.
Özellikle kış aylarının gelmesi ile kendini iyice hissettiren hava kirliliğinin en önemli nedenleri arasında fosil yakıt kullanımı sayılıyor. Türkiye’nin yarısından fazlasının ulusal standartlara göre kirli hava soluduğu ve kirli hava kaynaklı hastalıkların dünya genelinde her yıl milyonlarca insanın ölümüne yol açtığı ifade ediliyor. Sanayi ve evsel fosil yakıt kullanımından kaynaklanan kirli havanın en çok hissedildiği iller arasında filtresiz termik santrallerin çalıştırıldığı Muğla, Çanakkale, Şırnak, Kahramanmaraş, Karabük, Kütahya, Manisa, Sivas, Zonguldak, Ankara, Bursa gibi iller geliyor.
TERMİK SANTRAL NEDİR?
Termik santraller katı, sıvı ve buhar halindeki yakıtlarda var olan kimyasal enerjiyi ısı enerjisine, ısı enerjisini hareket (kinetik) enerjisine, hareket enerjisini de elektrik enerjisine dönüştüren tesislerdir. Kısaca termik santraller kimyasal enerjinin elektrik enerjisine dönüştüğü tesislerdir.
ÇEVREYE ETKİLERİ
Bir termik santral yılda, 1,6 milyon ton taban külü ve uçucu külün yanı sıra, kükürt, dioksit ve zehirleyici etkisi olan karbon monoksit salgılıyor. Santrallerin bacalarından çıkan gazlar asit yağmuru oluşturarak, yağan yağmurla toprağın kimyasal yapısı bozuluyor. Bu durumda, haliyle tarımsal verim düşecek, ağaçlar kuruyacak ve hayvancılıkla ilgili faaliyetler zarar görecek. Termik santralin kullanacağı su da bulunduğu bölgeden alınacak. Böylece çevredeki ekosistem olumsuz etkilenecek. İnsan ve doğa sağlığının etkilerinin yanı sıra termik santralin konumu bölgedeki tarımı ve hayvancılığı tamamen bitirecek. İçerdikleri ağır metallerle insanların merkezi sinir sistemini etkileyecek, gelişme ve öğrenme yeteneğini azaltacak. Yine santrallerden çıkan küllerde var olan radon gazı kanser vakalarında artışa neden olacak. Buna benzer olayları Yatağan Termik Santrali’nden biliyoruz. Her ailede bir kanser vakasıyla karşı karşıya kalan bölge halkı gittikleri büyükşehir hastanelerinde doktorların “Siz Yatağan’dan mı geliyorsunuz?” sorusuyla karşı karşıya kalıyor. Bu sadece Yatağan için değil Türkiye’de termik santral bulunan diğer iller için de geçerli bir durum.
YENİLENEBİLİR ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI
Yenilenebilir enerjinin çeşitleri, jeotermal enerji, rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi, hidroelektrik ve biokütle enerjisi olarak sayılabilir.
Rüzgar Enerjisi
Rüzgâr enerjisinin de ana kaynağı aslında güneştir. Karalar ve denizler farklı ısı hapsetme kapasitelerine sahip olduğundan güneş ışınları karaları ve denizleri aynı derecede ısıtmaz. Karalar ve denizler arasındaki sıcaklık farkından dolayı oluşan basınç farkı da rüzgârları oluşturur. Yoğun rüzgâr alan yerlerde kurulan rüzgâr türbinleri ile rüzgârın kinetik enerjisi, elektrik enerjisine dönüştürülür.
Güneş Enerjisi
Güneşin kendi enerjisi çekirdeğinde meydana gelen füzyon sayesinde ortaya çıkar. Bu enerjinin bir kısmı güneş ışınları olarak dünyaya ulaşır. Güneş panelleri, güneş ışınlarını toplayarak ısı ve elektrik enerjisine dönüştürür.
Jeotermal Enerji
Jeotermal, yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, kimyasallar içeren sıcak su, buhar ve gazlardır. Jeotermal enerji de bu jeotermal kaynaklardan ve bunların oluşturduğu enerjiden doğrudan veya dolaylı yollardan faydalanmayı kapsamaktadır. Jeotermal enerji bir yenilenebilir enerji kaynağı olarak birçok farklı amaçla kullanılabilir.
Hidroelektrik Enerjisi
Hidroelektrik enerjisi üretimi için akan suyun gücü kullanılır. Suyun akış gücü, bir akarsudan elde edilecek enerji miktarını belirler. Suyun akışının yarattığı kinetik enerji su kanalları vasıtasıyla türbinlere iletilmesi ve suyun türbinlerin pervanelerini döndürmesiyle elektrik enerjisine dönüştürülür. Özellikle yüksekliğin fazla olduğu yerlerde suyun akış hızı da fazla olacağından buralar hidroelektrik enerji üretimi için idealdir.
Biyokütle Enerjisi
Biyokütle enerjisi, her türlü organik atıktan, bitkiler, otlar, yosunlar ve alglerden elde edilebilir. Bitkilerin yakılması ya da hayvan atıklarının enerji üretimi için kullanılması biyokütle enerjisinin en geleneksel çeşitleridir. Bu enerji türü insanlık tarihinde bolca kullanılmıştır ve az gelişmiş toplumlarda daha sık kullanılan bir enerji türüdür. Biyokütle enerjisi için daha gelişmiş yöntemler de bulunmaktadır. Hayvansal ve bitkisel kaynaklardan biyodizel, biyoetanol gibi yakıtlar üretilebilmektedir. Bu yakıtlar fosil yakıtlar gibi atmosferde karbondioksit artışına sebep olmaz. Ayrıca biyokütle enerji üretimi dışında yapı malzemesi ya da geri dönüşümlü kâğıt ve plastik üretimi için de kullanılabilir.
Okyanus Enerjisi
Yeni gelişen teknolojilerden biri denizlerde ve okyanuslarda ki dalga ve gel-git olaylarından yaralanarak enerji üretilmesidir. Bu teknolojilerdeki en büyük sorun bu potansiyelin elektrik enerjisine dönüştürülmesidir.
Çözüm Ne?
Kapitalist sistemde üretim kar üzerine kurulu olduğu için, onlar “Gölgesi para etmeyen ağacı keserim” mantığı ile hareket ettikleri için, bugün dünyamızda nerdeyse soluyacağımız temiz hava kalmadı. Fosil yakıtların yakılması sonucu sera gazlarının atmosferde birikimi yerkürenin ısısının giderek artmasına neden oluyor. En gelişmiş iklim modelleri, küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında 1990-2100 dönemi için, yaklaşık 3 °C’lik en iyi kestirmeyle birlikte olasılıkla 2-4.5 °C arasında bir artış olacağını öngörüyor.
Bu gidişatın esas sorumlusu kapitalist sistemdir. Kapitalist sistem var olduğu sürece dünya giderek yok olmakla yüz yüze. Doğamızı ve tüm insanlığı bu beladan kurtarmanın tek yolu, kapitalist sistemi devrimle yıkmak, yerine üretimi kar için değil toplumun ihtiyacı için yapan sosyalist toplumu kurmaktır.
25 Kasım 2019