Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasına yönelik tepkiler sürüyor.
Boğaziçi Üniversitesi’ne, üniversite dışından bir kişinin rektör olarak atanması aslında sorun değil. Burjuva muhalefet açısından sorun atanan kişinin AKP’li olmasıdır. Boğaziçi Üniversitesi’ne üniversite dışından CHP’li, İP’li, SP’li vb. biri atanmış olsaydı sorun olacak mıydı? Bizce hayır.
Burjuva muhalefet Melih Bulu’nun 2015 yılında AKP milletvekili aday adayı olması üzerine yoğunlaşıyor ve Melih Bulu’nun AKP’li olmasını, dolayısıyla siyasi görüşünü öne çıkarıyor.
Bir rektörün tamamen tarafsız olması, siyasi görüşünün olmaması mümkün değildir.
Rektörlerin de her insan gibi siyasi bir görüşü, mensubiyeti olacaktır. Siyasi görüş, mensubiyet rektör olup olmamanın kıstası değildir.
Siyasi görüşü üzerinden rektör atamasını tartışmak, merkeze bunu koymak yanlıştır.
Asıl tartışılması gereken, esas mesele böylelikle arka plana düşüyor.
Üniversitelerde esas mesele şudur:
Üniversiteler özerk olmalıdır. Kendi yönetimlerini kendileri seçmelidir.
Üniversitelerin özerkliği, kendi yönetimlerini kendilerinin seçmesi dün de yoktu. Bugün de yok.
Esas mesele, üzerinde tartışılması gereken budur.
Burjuva muhalefet sorunu esas meseleden çıkarıp AKP aday adayı tartışmasına, yandaş tartışmasına indirgiyor. Burjuva muhalefetin iktidar mücadelesi yürüttüğü AKP, MHP iktidarına karşı bunu yapması anlaşılırdır. Anlaşılır olmayan devrimci grupların, solun bunu yapmasıdır.
Biz kendimizi burjuva muhalefet ile bu noktada da ayırıyoruz. Bizim için bir rektörün AKP’li, MHP’li, CHP’li, İP’li, SP’li vb. olması hiç önemli değildir. Önemli olan üniversitelerin özerkliği mücadelesidir.
Faşist devlet ve devleti anda yöneten “Cumhur İttifakı”nın, Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasına yönelik tepki gösteren öğrencilere yönelen gözaltı terörünü ve faşist baskıları kınıyoruz.
“Cumhur İttifakı” korkuyor. Kendilerine duyulan tepkinin bir vesileyle açığa çıkmasından, gelişme potansiyeli olan eylemlerin yaygınlaşmasından korkuyorlar.
Bu nedenle gelişme potansiyeli olan eylemleri faşist terör ile engellemeye/bastırmaya çalışıyorlar.
Her burjuva hükümet gibi kendileri de bir gün gidecekler.
Şu veya bu burjuva hükümetin gitmesi/yıkılması kurtuluş değil.
Biri gider diğeri gelir. Sömürü düzeni devam eder.
Kurtuluş bir bütün olarak burjuva devleti ve sömürü düzenini devrimle yıkmaktan geçer.
Bir kez daha haykırıyoruz:
YÖK kaldırılmalı, üniversiteler özerk olmalıdır.
Rektörler üniversitelerde öğretim görevlileri, öğrenciler ve üniversite çalışanları tarafından seçimle belirlenmelidir.
Yeni Dünya Gençliği
8 Ocak 2021