Endüstri 4.0 olarak kodlanan nano-teknoloji, yapay zeka ve robotların üretimde kullanımı, kapitalist üretim ilişkilerinin üretici güçlerin gelişimi üzerindeki cenderesine rağmen yavaşça da olsa ilerliyor. Sürecin daha da hızlandırılmasının önünde hiçbir teknik engel bulunmuyor, esas engeli kapitalizmin iktisadi işleyiş kuralları ve doğurduğu sonuçlar oluşturuyor. Her şeyden önce üretim alanının bu temelde yaygın bir dönüşümü muazzam bir sermaye yatırımını gerektiriyor. Bunun için gerekli fonlar burjuvazinin elinde kuşkusuz hem de fazlasıyla birikmiş durumdadır. Sorun, zaten düşmüş olan kâr oranları, birikmiş olan dağ gibi borçlar, ağırlaşan işsizlik oranları ve kitlelerin tüketim olanaklarının daha da daralmasıdır. Yeni teknolojiyi ilk hayata geçiren kapitalistler bir süreliğine daha yüksek kâr elde etseler de sonuçta bunun yaygınlaşması, saydığımız tüm sorunların daha da büyümesine neden olacaktır.
Günümüzün otomasyon devrimi bir bakıma sanayi devrimi dönemini andırıyor. O zamanlar makineleşmenin yol açtığı gibi bugün robotik, yapay zeka ve makine öğrenme alanlarını da içeren birçok karmaşık meslekler şeridi yarattığı gibi, emeğin doğasını, yapısını ve örgütleyişini dönüştürüyor. Bu dönüşümü, kapitalizmi, sömürüyü ve bütün bunların etkilerini anlamadan ne yapay zekayı, ne teknolojiyi ne de mevcut sorunları doğru bir şekilde anlayabiliriz
İçerisinde yaşadığımız çağı şekillendiren ve yaşamımızı hem olumlu hem olumsuz anlamında etkileri olan teknoloji, dünya çapında küresel bir üretim sürecine sahip, dolayısıyla farklı ülkelerdeki emek bileşenlerinden oluşuyor. ‘İlk emek biçimini, çoğu kişinin faklı şekillerde haberdar olduğu Kongo’daki nadir madenlerin çıkarılmasında görüyoruz. Bilişim için gerekli olan madenlerin çoğu Afrika ve Çin’de çıkarılırken, eritilmesi, işlenmesi ve zenginleştirilmesi genelde elektronik piyasasına ürün tedarik eden Tayland, Malezya, Çin ve Endonezya gibi Asya ülkelerinde gerçekleşiyor. Savaş ekonomisi şartları altında bulunan Doğu Kongo Cumhuriyeti’ndeki özelleştirilmiş ticari faaliyetlerde elle madencilik yöntemleri kullanılıyor, madenciler makineler yerine ellerini, kazmaları, kürekleri, sivri kazmaları, levyeleri, çelik çubukları, çelik sopaları, kovaları ve ipleri kullanıyorlar.
İkinci emek biçimi Foxconn örneğinde görüyoruz. Düşük ücretle, düşük iş ve sosyal güvenceyle, düşük vasıfla, tekrar eden ve emek yoğun çalışmayla, işçi sağlığı tehlikesiyle ve uzun çalışma saatleriyle nitelenen enformel mevkilerde çalışan montaj işçileri oluşturuyor.
Üçüncü emek biçimi Hindistan’daki yazılım geliştiricilerdir. ABD ve Avrupa’daki eşdeğerlerine göre çok düşük ücretle kötü koşullarda taşeron aracılığıyla çalışmak zorunda kalıyorlar.
Çağrı merkezi çalışanlarından, sosyal medyada, platformlarda, dünyanın en kötü içeriklerine maruz kalarak çalışmak, yoğun bir duygusal emek de harcayarak günde binlerce içeriği incelemek, okumak ve gözden geçirmek zorunda olan içerik denetleme çalışanlarından, dünyanın diğer yerlerindeki bilgisayar oyuncuları uyurken onlar için ‘’deneyim/altın çiftçisi’’ görevi gören saatlerce bilgisayar başında kalan doğudaki ucuz ve güvencesiz oyuncu işçilerden, muazzam miktardaki veri üzerinde düşük ücretle, makine öğrenmesi yöntemlerinin daha iyi çalışması için veri hazırlayan, örneğin resimler üzerinde nesneleri seçen ve işaretleyen, tıpkı zamanındaki parça başı iş yapan işçilere benzeyen etiketleme işçilerinden ve doğal dil araçları için çalıştırılan mahkumlardan da söz etmek gerekiyor.
Çin’de yapay zeka etiketleyicisi olarak çalışan bir işçi günde 300 resmi etiketliyor ve kişisel rekoru tek bir vardiyada 14.000 arabayı etiketleyerek ayda yaklaşık 450 dolar kazanıyor.
“Kongo’daki bir madende çalışan çocuk işçinin, Amazon CEO’su Jeff Bezon’un tek bir günlük gelirini kazanması için hiç durmadan 700.000 yıl çalışması gerekiyor.” (1)
Bütün bu dijital emek süreci, kapitalizmdeki yoğun bir adaletsizliği ve eşitsizliği bize tekrar gösteriyor.
Kapitalizmin Yapay Zeka’yı, insanları boyunduruk altına almaya yönelik çalışmalarında kullanması gün geçtikçe katlanarak artmaktadır. Google’nin arama motoru tekeli, Facebook’un sosyal medya paylaşım platformları tekeli, Amazon’un alışveriş tekeli olduğunu düşündüğümüzde, çevrimiçi yaşamımızın büyük şirketlerin denetiminde olduğunu çarpıcı bir şekilde görüyoruz.
Bir başka boyut ise yapay zekanın çalışma hayatımızı gözetlemek ve denetlemek amacıyla kullanılıyor olmasıdır. Bu gözetimin önemli bir boyutu çalışma alanlarında karşımıza çıkıyor.
“En bilinen örneklerden biri Başvuru Sahibi İzleme Sistemi ( Applicant Tracking System ) adı verilen bilgisayar tabanlı araçlar veya makine öğrenme yöntemleri aracılığıyla bir iş başvurusu için gönderilen özgeçmişleri sınıflandırmak için kullanılan sistemler.” (2)
Bu sistemlerin kullanımı gün geçtikçe daha fazla artıyor ve çalışma yaşamı söz konusu olduğunda, iş başvurusundan işyerinde çalışmaya kadar geniş bir insan analitiği kullanımı da söz konusu oluyor.
Yapay zekânın diğer bir kullanım alanı da işçilerin her türlü şekillerde gözetlenmesi ve denetlenmesi. Dijitalleşmeyle birlikte işçilerin her yaptığını izleyen kameralar ve işçileri daha hızlı çalışmaya zorlayan Taylorcu otomatikleşmiş tezgâhlar, yürüme bantları ve hatta çok daha fazlası söz konusu.
“Endüstri 4.0’ın hayatımıza getirdiği yeniliklerden biri de bulut bilişim teknolojileridir. Bilgisayar, laptop, akıllı telefon gibi cihazlar kullanan bireylerin önemli bir kısmı bulut bilişim teknolojilerini kullanmaya başladılar bile. Kimse artık elektronik dosyalarını, e-postalarını, güvenlik kamerası kayıtlarını, fotoğraflarını, müziklerini vb. yedekleyip harici disklerde saklamıyor. Bu verilerin büyük çoğunluğu, çeşitli firmaların sunduğu bulut bilişim cihazlarında depolanıyor ve bulut bilişim aracılığı ile paylaşıma açılıyor.” (3)
Geleceğin eğitim sisteminde kitaplar, defterler, kalemler, kara tahtalar olmayacak. Bunların yerini bilgisayarlar, tabletler, telefonlar alacak. Öğrenciler her türlü kitaba internet üzerinden e-kitap olarak ulaşabilecekler. Kitaplarını, defterlerini, her türlü ders materyalini ve ders notlarını elektronik ortamda saklayacaklar. Bu elektronik ortam dediğimiz yer elbette bulut bilişim teknolojilerinin tam kendisidir. Gelecekte öğrencilerin bu teknolojiyi etkili kullanabilmeleri için bugünden eğitimlerinin bir parçası olması gerekmektedir. (3)
“Endüstri 4.0’ın temel bileşenlerin bilgi ve veri kaynakları dört bilimsel disiplinden beslenmektedir: Fen bilimleri (Science), Teknoloji (Technology), Mühendislik (Engineering) ve Matematik (Mathematics). Bu dört disiplinin baş harflerinden türetilmiş olan STEM kelimesi Endüstri 4.0’ın ihtiyaç duyduğu tüm bilgi ve verileri yaratmakta ve geliştirmektedir. Dolayısıyla toplumları Endüstri 4.0’a hazırlayacak olan eğitim sisteminin temeli STEM’den geçmektedir.” (4)
Endüstri 4.0 ile birlikte iş yaşamı ve koşulları da hızla değişmektedir. Pandemi dönemi bu değişimi hızlandırmıştır. Evden çalışma uygulaması için çok uygun bir deneme dönemi olmuştur. Bu dönemde beyaz yakalıların önemli bir bölümü evlerinden çalışmak zorunda kalmıştır. Beyaz yakalılar için bu süreç, normal ofis ortamında çalışmaktan daha yorucu olmuştur. Pek çok şirketin üst düzey yöneticileri, evlerden çalışan memurlarının yemek saati dahil tüm vaktini ‘’değerlendirmek’’ istemişlerdir. Mesai saatleri uzamış, personele yüklenen iş miktarı artmıştır.
Yapay Zeka araştırmalarının ve araçlarının tartışma konusu yaratan bir başka boyutu da gezegendeki mevcut iklim krizine yaptığı olumsuz katkıdır.
Bununla ilgili çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, “dünyanın çeşitli büyük kentlerinde tarihi olarak mevcut olan bisikletler yerine elektrikli scooterların koyulması. Elektrikli scooter çözümü çok ‘yenilikçi’ ve ‘şık’ gözükebilir ama nihayetinde çalışmaları için şarj edilmeleri, dolayısıyla elektrik gerekiyor ve özellikle pili başta olmak içerisinde atık sorunu yaratan kimi zararlı madenler var. Kişisel araçları da düşünmek gerekiyor. Bireysel elektrikli araçlar yerine daha yaygın ve kullanışlı toplu ulaşım teşvik edilecekken, çok teknolojik, yenilikçi, güzel, otonom elektrikli araçlara yatırım yapılıyor. Evet, ilk amacımız iklim krizine bir çözüm bulmak ama dünyanın geleceği için daha toplumsal, daha dayanışmacı ve gezegenle daha barışık ve uyumlu bir şey tahayyül etmek gerekiyor.” (9)
İçinden geçtiğimiz dönemin insanlık tarihinin en çalkantılı dönemi olduğu kesindir. Kuşkusuz geçmişte de toplumlar büyük sarsıntılar geçirmişlerdi, ama şimdiye kadar hiçbir zaman tüm dünyayı, tüm ülkeleri, tüm insanlığı kendi içine çeken böylesi büyüklükte bir çalkantı, bu denli büyümüş belirsizlikler, bu kadar ölümcül tehditler söz konusu olmamıştı. Yarattığı ve artık hiçbir şekilde içinden çıkamayacağı kadar büyüttüğü sorunlar karşısında kapitalist sistemin üretebileceği hiçbir kalıcı çözüm yoktur. Kapitalist sistemin ulaşabileceği olası bir yeni denge, istikrarsız dengeden başka bir şey olamaz, yeni küçük bir sarsıntıda her şeyin bir kez daha allak bullak olması kaçınılmazdır. Kapitalizm durmadan kendi mezar kazıyıcısını yaratır.
SOSYALİZMDE ENDÜSTRİ 4.0 YA DA YAPAY ZEKA
“Sosyalist sanayileşme, ülkenin üretici güçlerinin gelişmesinde katkıda bulunur, halkın yaşam düzeyini, bütün emekçilere aynı derecede yarar sağlayacak biçimde yükseltir. İleri derecede sanayileşmiş sosyalist ülkeler, sosyalizmi kuran öbür ülkelere yardım eder. Böylece sanayileşme sürecini hızlandırırlar.” (5)
“Sosyalist sanayileşme, her şeyden önce çekirdek parçasıyla, yani makine sanayiyle birlikte ağır sanayinin geliştirilmesi demektir. Sanayileşmenin ağırlık noktasını, onun temelini, ağır sanayinin gelişmesi, son tahlilde üretim araçları üretiminin gelişmesi, kendi makine sanayinin gelişmesi oluşturur. Ağır sanayinin gelişmesi, tarımın modern makinesel teknik temelinde sosyalist dönüşümünün anahtarıdır.” (6)
“Sosyalist toplumun üretici güçlerini, ulusal ekonominin bütün dallarındaki büyük mekanik üretim, üstün bir tekniğe ve sömürüden kurtulan emekçilerin gücüne dayanan bir üretim oluşturur.
Ulusal ekonomide teknik ilerleme, bilim ve tekniğin sürekli gelişmesiyle birlikte, emekçilerin de teknik ve kültürel düzeyinin yükseltilmesi daha da modernleşen üretimin örgütlenmesi ve bu temel üzerinde toplumsal emek üretkenliğinin daha çok artırılmasıdır.
Sosyalist rejimde, farklı üretim dallarında teknik ilerleme, sürekliliği aksatmadan ve bir plana göre, bilimin yeni kazanımlarından ve tüm emekçiler tarafından gerçekleştirilen verimli araştırmalardan hareket ederek devam eder. Teknik ilerleme, halkın yaşam düzeyinde sürekli yükselmeyi sağlamak amacıyla, toplumsal zenginliği kat kat artırmanın güçlü bir aracıdır.
Sosyalizmde teknik ilerlemenin esas etkenleri şunlardır; üretim aletlerinin ve imalat yöntemlerinin modernleştirilmesi, çalışma yöntemlerinin makineleştirilmesi ve otomatikleştirilmesi, ulusal ekonominin elektrifikasyonu, üretimde kimyanın büyük ölçüde uygulanması, atom enerjisinden barışçı amaçlarla yararlanma. Teknik gelişmenin bütün bu etkenleri birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdır ve birbirlerini karşılıklı olarak koşullandırırlar.” (7)
“Sosyalist tarım, sosyalist üretimin tabi olduğu ana görevin yerine getirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Tüm toplumun sürekli olarak artan maddi ve kültürel gereksinimlerinin azami ölçüde tatmin edilmesinin güvence altına alınması, o halkın beslenme temelini ve kitle gereksinim malları üreten hafif sanayi ve besin sanayinin hammadde temelini oluşturmaktadır.” (8)
Bunun gerçekleşmesi için de köylülük arasında kooperatifleşme ve kolektifleştirme hareketinin en yaygın gelişmesini sağlamak, kolhozları, sovhozları ( devlet çiftliği ) ve makine ve traktör istasyonlarını kurup geliştirmek ve yaygınlaştırmak gerekiyor.
ROBOT TEKNOLOJİSİ VE SOSYALİST ÜRETİM
“Kapitalist üretim ilişkilerinin bağrındaki sancının, onu her gün her saat sarsan, dağıtan, parçalayan nesnel etkenin, insanlığın üretici güçlerinin kâr için üretimle bağdaşmayacak bir düzeye yaklaşması olduğunu gördük. Kapitalizmin geliştirdiği üretici güçler, artık onu oluşturan üretim ilişkileriyle örtüşmüyor, kabuğunu çatlatmak istiyor. Bu durum Sanayi 4.0, bulut teknolojileri, şeylerin interneti, akıllı makineler, yapay zeka tartışmalarında çok net görülüyor.” (10)
“Kapitalist üretim ilişkileriyle bu denli uyuşmaz olan robot teknolojisi, sosyalist üretime ise mükemmel biçimde uyar. Robot tekniğinin üretime uygulanmasıyla, emeğin toplumsal niteliği en ileri düzeye varır. Artık üretimin özel çıkarları için değil, toplum için, toplumun ihtiyaçlarını bedelsiz olarak karşılamak için yapılacağı bir çağ açılır. Bunun ön koşulu, üretim araçlarının toplumsallaştırılması, robotların topluma ait olmasıdır. Toplumun egemenliği altına alındığında robotlar sadece ürün değil, fiziki iş yükünü sırtlayarak, serbest zaman da üretirler. Sadece toplumun sürekli genişleyen ihtiyaçlarını karşılayan kullanım değerleri değil, toplumsal sürecin genel ürünü olan bilimin sınırsızca gelişmesini sağlayacak olan serbest zamanı da üretirler.” (10)
Kapitalizm sürekli metalaşmayı yaratırken, sosyalizm ise metasızlaştırmayı yaratıyor.
“Robot tekniğinin, dijital ekonominin, internetin, planlamanın geliştirilmesi için bilimsel araştırma ve geliştirme merkezleri, toplumsal ekonominin bir diğer odak noktasını oluşturacaktır. Böyle bir toplumda, toplumun düşünsel-bilimsel gelişimi, ekonomik gelişiminin önkoşulu olacaktır.” (10)
PEKİ NE YAPMALI
Elimizden geldiğince mevcut sorunları, bir sistem eleştirisi ile birlikte görünür kılmak, gerektiğinde devletlerden düzenleme ve hatta kimi zaman teknolojik araçların gözetim, baskı amaçlarıyla kullanımının kısıtlanmasını talep etmek gerekiyor.
Şu anda örneğin Almanya’da bu konuda şu reform talepleri öne sürülüyor:
Öldürücü Robotların Durdurulması Kampanyası: 2012 yılının Ekim ayında tam otonom silahları yasaklamak ve böylece güç kullanımı üzerinde anlamlı bir insan denetimini korumayı sağlamak için oluşturulmuş bir sivil toplum kuruluşları koalisyonudur.
Teknolojiden Hapishaneye Hattını Sona Erdir: Eleştirel Teknoloji Koalisyonu, suç tahmin teknolojisinin adaletsizlikleri yeniden ürettiğini ve hakiki bir zarar verdiğini söyleyen bir mektupla Springer yayınevinden (Almanyada bir medya tekeli) çıkan bir kitapta yayımlanmış bir makale üzerinden yayınevinden suç tahmini için ceza adaleti istatistiklerinin kullanılmaması çağrısında bulunuyorlar. Böyle çalışmaların yarardan çok zarar verdiğini ve YZ’nin toplumsal eşitsizlikleri tekrar üretmesine yol açtığını belirtiyorlar.
Yüz Hakkında. EFF tarafından yürütülen ve yüz tanıma/gözetim teknolojilerinin mahremiyet, ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi anayasal hakları ihlal ettiğini ve dolayısıyla hükümet tarafından kullanılmaması gerektiğini söyleyen bir kampanya.
Amazon Ring’e Tehlikeli Polis İşbirliğini Sonlandırma Çağrısı: Yine EFF tarafından yürütülen bu kampanya, 1300’den fazla kolluk kuvvetiyle kullanım anlaşması yapılan Amazon Ring işbirliğini sonlandırma çağrısı yapıyor. Bir ev güvenliği ürünü olarak satılan, kapı zili olarak kullanılan ve harekete duyarlı bir kamera da içeren Amazon Ring’in kolluk kuvvetleri tarafından kullanımının şüphe ve paranoya abartısıyla ırkçı fişlemeye yol açacağını ve ifade özgürlüğüne zarar vereceğini söylüyorlar.
EFF’nin Yapay Zekâ ve Makine Öğrenmesi kullanımına ilişkin soruları: EFF’nin bir başka kampanyası da YZ ve MÖ kullanımına ilişkin dikkate alınması gereken bazı sorular soruyor. Sorular, kitlesel gözetim söz konusu olduğunda ne tür kurallar ve kısıtlar gerekiyor, MÖ aracılığıyla alınan kararlar için ne tür şeffaflık, açıklık ve sorumluluk standartları gerekiyor ve MÖ yöntemlerinin ırk ayrımcısı sonuçlar üretmesini veya sorunlu “fişleme” biçimlerine girişmesini nasıl önleyebiliriz şeklinde özetlenebilir.
Google işçilerinin şirketi polis departmanlarına teknoloji satmayı durdurmaya çağırması: Irkçılığa Karşı Googlecılar imzasıyla yayınlanan bir mektupta Google şirketinin ürünlerini polislere satmasından kaygılı olduğunu söyleyen Google işçileri şirketlerinden George Floyd’un boynuna basarak ölümüne neden olan kuruluşları daha verimli kılmaktan ve işbirliğinden vazgeçmesini istiyorlar. Mektupta ayrıca kolluk kuvvetlerine göçmenleri izlemeleri için drone gözetimi kamera görüntüleriyle yardımcı olduğu için şirket konusunda hayal kırıklığı yaşadıklarını da söylüyorlar.
Bu çağrıların nafile olmadığını, kimi durumlarda başarıya ulaştığını da söylemek lazım. Mesela, George Floyd’un polis tarafından katledilmesiyle yaygınlaşan protesto eylemlerinin yarattığı baskı sonucu Amazon yüz tanıma platformu Rekognition satışını 1 yıl askıya aldı, Microsoft şirketi de benzer bir karar aldı ve ancak hükümetin polisin kullanımına belirli kısıtlamalar getirmesi durumunda tekrar satışı düşüneceklerini söylediler. IBM ise yüz tanıma piyasasından tamamen çekilmeye karar verdi. Büyük firmaların çekilmesi bir çözüm gibi gözükse de irili ufaklı birçok şirketin mevcut olan talebi karşılamak için bu işi yapmaya devam ediyor. Ve hatta yukarıda söz ettiğimiz gibi kimileri bunu ayrımcı, ırkçı ve göçmen karşıtı bir ideolojik amaçla da yapabiliyor.’(9)
Sonuçta tabii bütün bu reform talepleri gerçekleşse bile, esas sorun, yani kapitalizmin varlığı sorunu ortada durmaya devam ediyor.
Bu nedenle çözüm kapitalist sistemin yıkılmasında!
Çare sosyalizmde!
Yaşasın sosyalizm!
Yaşasın Marxizm-Leninizm!
Ekim 2020
Yararlanılan kaynaklar
- https://sendika64.org/2020/07/yapay-zeka-iyimser-olmak-için-erken-i-yapay-zeka-ve-dijital-emek-591747/
- https://sendika64.org/2020/07/yapay-zeka-iyimser-olmak-icin-erken-2-bolum-kapitalizm-teknoloji-ve-yapay-zeka-592021/
- https://t24.com.tr/yazarlar/hayri-cem-haftalik/endustri-4-0-da-egitim-surecinde-kullanılacak-enstrumanlar,28394
- . https://t24.com.tr/yazarlar/hayri-cem-haftalik/endustri-4-0-a-hazirlik-icin-onerilen-temel-dersler,28310
- G.P. Solus, Sosyalizmin Ekonomi Politiği,s.27 sol yayınları
- SSCB Ekonomi Enstitüsü Bilimler Akademisi, Politik Ekonomi Ders Kitabı Cilt 2, syf.41 inter yayınları
- Nikitin, Ekonomi Politik, syf.238-239
- SSCB Ekonomi Enstitüsü Bilimler Akademisi, Politik Ekonomi Ders Kitabı Cilt 2, syf.212 inter yayınları
9.https://sendika64.org/2020/07/yapay-zeka-iyimser-olmak-icin-erken-3-bolum-yapay-zeka-iklim-krizi-ve-sorunlarin-cozumu-592221/
- Alp Altınörs, İmkansız Sermaye 21. YY.’ da Kapitalizm, Sosyalizm ve Toplum, syf.109,110/120 Yordam Yayınları