Türk devleti Rojava’ya yönelik, uzun süredir hazırlıkları ve pazarlıkları yapılan yeni bir saldırı operasyonu başlattı.
19 Kasım gece yarısı Rojava ve Güney Kürdistan’ın bir dizi bölgesi savaş uçaklarıyla, SİHA, TİHA ve toplarla bombalandı. Saldırı operasyonu devam ediyor.
Taksim İstiklal Caddesinde terör saldırısı bahane edilerek başlatılan operasyonda Kürt kaynaklarına ve yabancı basının verdiği bilgilere göre sivil yerleşim alanlarının da içinde olduğu bölgelere yoğun bir saldırı gerçekleştirildi.
Kimden gelirse gelsin, kim yaparsa yapsın, gerekçe ne olursa olsun halka yönelen terör eylemlerine karşı çıktığımız gibi, bu terör saldırısını bahane ederek Rojava’ya yeni işgal harekatı yapılmasına da karşıyız.
Bu kez “pençe-kılıç” adını verdikleri saldırı operasyonu, Türk devletinin Kürt ulusuna ve onun silahlı güçlerine yönelik ilk saldırısı değildir.
Bugüne kadar, Rojava ve Suriye’ye yönelik 4 askeri işgal harekâtı (Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı) yapıldı.
Sömürgeci Türk devleti Ukrayna savaşı, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınması pazarlıklarını fırsata çevirerek, Rojava’da işgal ettiği bölgelere yenilerini eklemek için hazırlık yapıyor, Rusya ve ABD emperyalizmi ile pazarlıklar yürütüyor.
İçte Kürt halkının tüm siyasi-demokratik talepleri zor ve şiddetle bastırılırken, sınır ötesinde de Kürt bölgelerine yönelik “sınır güvenliğini sağlama” adı altında yürütülen savaşların, operasyonların amacı Kürt ulusunun statü kazanmasını engellemeye yöneliktir.
Her fırsatta gerçekleştirilen bu saldırılarda sivil halktan onlarca masum insan hayatını kaybediyor.
Taksim İstiklal Caddesinde gerçekleştirilen terör saldırısının kim tarafından yapıldığı tam ortaya çıkmamışken, bir dizi soru işareti/kuşku varken, yangından mal kaçırır gibi bu terör saldırısının sorumluluğunu PKK/PYD/YPG’ye yükleyip, ardından Rojava’ya saldırı operasyonu yapmak, üstelik bu gruplar terör eylemini kendilerinin yapmadığını belirtmişken, Türk devletinin ve devleti anda yöneten AKP/MHP iktidarının acelesinin olduğunu gösteriyor.
İşgal ve saldırı savaşı ile milliyetçi dalgayı yükseltmek, bu şekilde oylarını artırmak AKP ve MHP’nin hedefleri arasındadır.
Rojava’ya karşı yeni bir sömürgeci saldırı, işgal savaşının kendi tabanlarını harekete geçirmesini, konsolide etmesini, burjuva muhalefeti ise zayıflatmasını, hatta dağıtıcı etkisi olması umuyorlar.
Rojava’ya yoğun saldırı ve bombalamanın ardından kara harekâtı hazırlığı yapılıyor. Türk devleti Suriye’de, Rojava’da işgal ettiği bölgelere yeni işgal bölgeleri eklemek, Kürt ulusunun Rojava’da elde ettiği kazanımları ortadan kaldırmak istiyor.
Cumhurbaşkanı RT Erdoğan yeni işgal harekâtının hedefini açıklamış durumdadır. İşgal savaşının hedefi Tel Rıfat, Münbiç ve Kobane olacaktır.
Sömürgeci devlet, Türkiye/Suriye sınırı boyunca 30 km derinliğinde PYD/SDG/YPG’nin olmadığı bir koridor istiyor. Bir saldırı ile bir anda bunu gerçekleştirebilme durumunda olmadıkları için parça parça ABD ve Rusya ile zımnen anlaşarak yapıyorlar.
Ne zaman olacağından bağımsız olarak, yeni sömürgeci işgal harekâtı mutlaka olacaktır. Bugün bunun pazarlıkları sürüyor.
Türk devletinin pazarlık marjı vardır ve ABD ve Rusya ile anlaşması mümkündür.
Gelişmelerin gösterdiği bir gerçek de şudur: Emperyalistlerden dost olmaz!
Ne Rusya ne de ABD Kürtlerin dostudur. Emperyalizmde belirleyici olan dostluk değil çıkarlardır. Çıkarlar için hareket edilir. Çıkarlar için her türlü alavere-dalavere yapılır. Türk devletinin Suriye ve Rojava’da işgal savaşları ABD ve Rusya’nın onayı olmadan gerçekleşemezdi.
Sömürgeci Türk devletinin Ortadoğu’da yürüyen paylaşım savaşında pay kapmak, kurtlar sofrasında yer almak için yürüttüğü, yürüteceği savaş, halkların, ezilenlerin, işçilerin, emekçilerin savaşı değildir!
Burjuvazinin emperyalist çıkarları için yürütülecek savaş, bizim savaşımız değil! Kürt ulusunun Rojava’da elde ettiği kazanımları ortadan kaldırmak, bölgenin demografik yapısını değiştirmek için yapılacak savaş bizim savaşımız değil!
Hazırlığı/pazarlıkları yapılan Rojava’yı yeni işgal savaşına karşı çıkalım!
Türk devletinin Kürt ulusuna yönelik yıllardır sürdürdüğü yok etme politikası başarıya ulaşamadı, ulaşamayacak. Bir ulusu, o ulusun kendi kaderini tayin hakkını, nasıl yaşamak istediğini baskı ve şiddetle ortadan kaldırmaya çalışmak mümkün değildir!
Kürt ulusal sorunu da savaş yöntemleriyle çözülecek bir sorun değildir.
Kürt ulusal sorununda da tek gerçek çözüm, sermayenin egemenliğinin, işgalci-sömürgeci devletlerin devrimlerle yıkılması, Kürt ulusunun özgür ve eşit şartlarda kendi kaderini özgürce belirleyeceği halkın kendi iktidarında mümkündür.
Türkiye Suriye’den, Rojava’dan elini çekmelidir!
İşgal ettiği bölgelerden çekilmelidir!
Güney Kürdistan’a, Rojava’ya saldırıları derhal durdurmalıdır!
Kürt ulusuna karşı sömürgeci savaşı ve baskıları durdurmalıdır!
23 Kasım 2022