1 Ekim 2024’te mecliste tescilli faşist Devlet Bahçeli DEM sıralarına giderek DEM partililerle tokalaşması, ardından 22 Ekim’de MHP’nin grup toplantısında yaptığı Abdullah Öcalan’a yönelik “buyursun, terörün bittiğini, örgütün tasfiye edildiğini tek taraflı ilan etsin”, “Tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM’de DEM Grup Toplantısı’nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Adres İmralı’dan DEM’e uzansın” şeklindeki açıklamaları ile başlayan süreç 28 Aralık’ta yapılan İmralı ziyareti ile yeni bir aşamaya evrildi.
28 Aralık Cumartesi DEM Parti Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, DEM Parti Milletvekili Pervin Buldan İmralı adasına giderek Abdullah Öcalan ile bir görüşme yaptı.
Görüşme sonrasında Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan imzasıyla görüşme hakkında bir açıklama yayımlandı.
Açıklamada, “İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan ile 28 Aralık 2024 tarihinde kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdik. Kendisinin sağlığı iyi, morali oldukça yüksekti. Kürt Sorununa kalıcı çözüm bulmaya yönelik yaptığı değerlendirmeler hayati önemdeydi” denildi.
Görüşmede Ortadoğu ve Türkiye’de yaşanan son gelişmelerin değerlendirildiği belirtilerek, “Sayın Öcalan, dayatılan karanlık gelecek senaryolarına karşı pozitif çözüm önerilerini sunmuştur” denilerek Öcalan’ın düşünceleri ve genel yaklaşımına dair şu notlar paylaşıldı:
“- Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır.
– Sürecin başarısı için Türkiye’deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması, yapıcı davranması ve pozitif katkı sunması elzemdir. Bu katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır.
– Gazze ve Suriye’de yaşanan hadiseler göstermiştir ki, dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır. Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerileri değerlidir.
– Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.
– Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.
– Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır.
– Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir.”
Bu açıklama üzerine söylenecek çok söz var. Şimdilik sadece şunları söylemekle yetinelim: Ne tarihte, ne de T.C. tarihi boyunca Türk-Kürt kardeşliği hiçbir zaman olmadı. Kardeşlik eşit koşullarda, her ulusun eşit haklara sahip olduğu özgür koşullarda olur. Kürt ulusu hak istediği her durumda egemenlerin baskıları ve katliamları ile karşılaştı. Bu durumda hala değişen bir şey yoktur.
Erdoğan ve Bahçeli’nin “Yeni paradigma”sında Kürt hareketine tam teslimiyet dayatması var! “Bölücü caniler ya bir an önce silahlarını gömecekler ya da silahlarıyla birlikte toprağa gömüleceklerdir.” (RT Erdoğan)
Erdoğan’ın ya Anayasa değişikliği ile ya da meclisin alacağı erken seçim kararı ile bir beş yıl daha iktidarını uzatma planı var. Emperyalistleşme yolunda ilerleyen Türk devletinin çıkarlarını koruma var vs. vs.
28 Aralık’ta İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşen Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve heyete dahil olan Ahmet Türk mecliste temsil edilen siyasi partiler ile görüşme turuna başladı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşen heyet görüşme trafiğine AKP, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, DEVA Partisi, Yeniden Refah Partisi ile devam edecek.
CHP henüz heyete randevu vermedi.
İmralı Heyeti siyasi partiler ile görüşmelerini tamamladıktan sonra kamuoyuna geniş bir açıklama/bilgilendirme yapacağını duyurdu.
İmralı Heyetinin Öcalan ile ne konuştuğunu, Öcalan ile devletin ne konuştuğunu, Öcalan’ın devletin atacağı hangi adımlar karşılığında “silah bırakma” çağrısı yapacağını henüz bilmiyoruz.
Ulusal sorunda burjuva çözüm
Suriye’de Esad rejimin yıkılması Türkiye’ye yeni fırsatlar/imkânlar sunuyor. Türk devleti Kürdistan’da Kürt hareketinin silahlı güçlerine teslimiyet, silahları bırakmasını dayatıyor!
Türk devleti/büyük Türk burjuvazisi Kürt sorununu Türk devletinin emperyal gelişmesinin önünde bir engel olarak görüyordu, görüyor. Kürt sorunun çözülmesi büyük Türk burjuvazisine hem Batılı emperyalist güçlerle ilişkilerinde hem de bölgesel ilişkilerinde ve hem de gittikçe kutuplaşan iç siyasette yeni olanaklar yaratacaktır.
Büyük burjuvazi Kürt sorununu en düşük seviyede taviz vererek “çözmek”ten yanadır. Gelinen yerde bu istekle AKP, MHP’nin istekleri örtüşme durumundadır. Eğer gerçekleşirse hem Kürt sorunu burjuva anlamda “çözülmüş” ve hem de Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimlerde aday olması garantiye alınarak tartışma dışına çıkarılmış olacaktır.
Türk devleti/tekelci burjuvazi Kürt sorununu çözecekse, kendi çıkarı temelinde ve en az tavizle çözmek isteyecektir. Bu duruma göre en üst sınırı “kültürel özerklik” ya da kimi demokratik hakların tanınması biçiminde olacaktır. Bir ulusun kendi kaderini tayin hakkına saygı duymak ve bunun koşullarını yaratmak, bunu “çözümün merkezine koymak” ve buna uygun hareket etmek Türk hâkim sınıf siyasetinin yapacağı bir şey değildir, olmayacaktır.
Yeni sürecin 2013-2015’teki çözüm süreci gibi olmayacaktır.
O günün koşulları ve güç dengeleri ile bugünün koşulları ve hedefler farklıdır. Tarafların dünkü talep ve öncelikleri ve pazarlık güçleri ile bugünkü talep ve pazarlık güçleri farklıdır.
Devletin savaştığı PKK ile vereceği kısmi tavizler karşılığında, anlaşması, savaşın bitmesi dolayısıyla Kürt ulusal sorunun çözümü bu düzende mümkündür.
Ancak ulusal sorunda burjuva çözüm ulusal sorunun gerçek çözümü değildir!
Ulusal sorunda proleter çözüm
Ulusal sorun, bir ulusun diğer bir ulus tarafından ezilmesi, ulus olarak sahip olması gereken haklardan yoksun bırakılması, ulusal baskıdır. Ezilen ulusun devletleşme, kendi devletini kurma sorunudur.
Bu baskı ve başvurulan önlemlerin kaldırılması sorunu, ulusal baskının kaldırılması sorunu genel olarak demokrasi sorunudur. Bir devlette ya da ülkede burjuva demokrasisinin gelişme derecesinin en önemli ölçütlerinden biri ülke içindeki hâkim ulusun dışındaki uluslar ve milliyetlerin ulusal haklarının durumudur. Emperyalizm ve proleter devrimleri çağında, emperyalizmin, serbest rekabetçi kapitalizm döneminde kapitalizmin feodalizme karşı oynadığı ilerici rolün tersine, siyasi olarak gericileştiği göz önüne alındığında, ulusal sorunun gerçek çözümü, ancak bir bütün olarak emperyalizme karşı mücadele ederek elde edilebilir.
Ulusal baskı ve eşitsizliğin ortadan kaldırılmadığı koşullarda değişik ulus ve milliyetlerin barış içinde ve kardeşçe yaşamaları da mümkün değildir.
Ulusal sorunun gerçek çözümü burjuvazinin önderliğinde ulus(al) devlette değil, işçi sınıfı ve emekçi yığınların demokratik iktidarında, işçi sınıfının sosyalist devletindedir.
Marksizm-Leninizm ulusal soruna, diğer bütün sorunlarda olduğu gibi proleter sınıf bakış açısı ile yaklaşır. Ulusal sorun gerçek anlamda ancak proleter devrimin zemini üzerinde çözülebilir. Proleter devrimi zemini dışındaki çözümler gerçek anlamda çözümler değildir.
Kuzey Kürdistan’da yürüyen savaş sonlandırılmalıdır!
Bağımsız birleşik demokratik Kürdistan hedefi ile yola çıkan Kürt ulusal hareketi süreç içinde gele gele çok geri düzeyde kalan talepler için savaşı sürdürmektedir.
Ana dilde eğitim, yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması, Kürtlerin de içinde yer buldukları yeni Anayasa vb. talepler için savaş yürütmenin bir mantığı yoktur. Bu savaş sonlanmalıdır!
Geri düzeyde ortaya konulan bu talepleri, demokratik mücadele içerisinde elde etme imkânları vardır.
Biz ulusal sorunda gerçek çözümden ve kalıcı barıştan yanayız. Bu da ulusal sorunu yaratan koşulların devrim ile ortadan kaldırılması ile gerçekleşecektir.
Kürt ulusal sorunu nasıl çözülür?
Kürt ulusal sorunu savaş ile şiddet ile çözülecek bir sorun değil.
Bir ulusu, o ulusun kendi kaderini tayin hakkını, nasıl yaşamak istediğini baskı ve şiddetle ortadan kaldırmak mümkün değildir!
Tarih bunun örnekleri ile doludur.
Kürt ulusunun kendi kaderini özgürce belirleyeceği koşullar yaratılmadığı sürece, Kürt ulusal sorunu şu veya bu şekilde varlığını sürdürecektir.
Kürt ulusal sorunu ve genel olarak ulusal sorunun gerçek çözümü devrimi gerektirir…
Ulusal sorunun çözümünde temel ilke, ülkenin demokratikleştirilmesi, demokratik halk devriminin tam zaferidir. İşçi sınıfı önderliğinde demokratik halk devrimi, ulusal sorunda hukuki eşitsizliği ortadan kaldıracak, ulusların ayrılma haklarını özgürce kullanacakları ortamı yaratacaktır.
Hedefimiz demokratik ve sosyalist bir gelecek kurmak, dünya işçi sınıfı ile omuz omuza sınıf mücadelesi yoluyla komünizme ilerlemektir.
Gerçek kurtuluş için, gerçek barış için, halkların eşitliği ve özgürlüğü için: Demokratik halk devrimi mücadelesini yükseltelim!
4 Ocak 2025