Uluslararası işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs, tüm dünyada olduğu gibi ülkelerimizde de devletin baskılarına, saldırılarına, engellemelerine rağmen kutlanmaktadır. Sermayenin çıkarlarının koruyucusu ve kollayıcısı devlet ve onun resmi-sivil çeteleri işçi sınıfının ve emekçilerin 1 Mayıs’ta alanlara akmasından her dönemde rahatsızlık duymuşlardır. Çünkü işçi sınıfı bu günde düzene olan hoşnutsuzluğunu haykırmıştır. Çünkü işçi sınıfı bu günde ekonomik ve siyasi taleplerini daha bir kararlılıkla, daha bir mücadeleci ruhla haykırmıştır. Çünkü bu günde işçi sınıfı örgütlülüğünün gücünü görmekte, sınıfın kendisine olan güveni artmaktadır. Çünkü bu günde işçi sınıfının birliği, enternasyonal dayanışması pekişmekte; sınıf azmi bilenmektedir!
Bunun için sermaye düzeni işçilerin, emekçilerin 1 Mayıs’ta alanları doldurmasını yasalarla, baskı ve zorla, bunların yetmediği yerde resmi ve sivil güçlerinin provokasyonları ve katliamlarıyla engellemeye çalışmıştır. 1977’nin 1 Mayıs’ında 500 bin emekçi Taksim alanına aktığında da devletin kolluk güçleri, resmi ve sivil çeteleri işçilerin, emekçilerin üzerine ateş açması sonucunda 36 emekçi katledilmiştir.
1 Mayıs 1977 ülkelerimiz işçi sınıfının tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. 1970’li yıllarda gelişmeye başlayan işçi sınıfı 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’ni yaşamış, büyüklü küçüklü birçok mücadele içinde pişmiş, 1977 1 Mayıs’ına gelindiğinde güçlü bir örgütlenme yaratmıştı. Aynı dönemde hakim sınıflar ve onların siyasi temsilcileri gittikçe derinleşen bir ekonomik ve siyasi kriz içindeydiler. Onlar işçi sınıfının ve emekçi kesimlerin düzene yönelen muhalefetinden rahatsızlardı.
İşçi sınıfının örgütlü gücü 1 Mayıs 1977’de alanlara, başta da İstanbul’da Taksim alanına taşındı; 500 bin işçi, emekçi düzene olan tepkisini haykırdı. Anda bir politik ve ekonomik kriz yaşayan ve işçi ve emekçilerin gelişen mücadelesinden korkan hakim sınıflar işçi sınıfının sesini boğmanın araçlarından birisi olarak teröre başvurdular. Devletin sivil ve resmi güçleri işçilere, emekçilere saldırdı. Sonuçta 36 işçi ve emekçi yaşamını yitirdi.
1 Mayıs 1977 katliamı işçi sınıfı tarihinde kanlı bir sayfadır. Biz, işçiler, emekçiler olarak devletin işçi sınıfına ve emekçi halka yönelen saldırılarını, katliamlarını unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız!
İşçi sınıfı örgütlenmeden hiçbir şey olmaz!
Sömürü ve soygun üzerine kurulu bu düzenden kurtulmak ve insanca yaşamak her işçinin, her emekçinin hakkıdır. Bu hakkın kullanılması için ama önce insanı değil, kârı, daha fazla kârı merkeze koyan bu sistemden kurtulmak gerekir. Her ne kadar işçiler bu düzenden memnun değillerse de bu düzende yaşıyorlar. Tepki duysalar da, haksızlığa karşı sesini yükseltseler de sistem ayakları üzerinde duruyorsa bunun nedeni işçilerin, emekçilerin örgütsüzlüğündendir. Tepeden tırnağa örgütlü bir güç karşısında gücünü birleştirememiş işçilerin, emekçilerin yeni bir düzeni, işçilerin, emekçilerin düzenini kurmada hiç bir şansı yoktur.
Sorunun temelinde örgüt ve örgütlülük sorunu vardır. Bugün var olan işçi örgütlenmesi cılız bir örgütlenmedir. Bugün işçi sınıfı örgütlü bir güç olarak hakim sınıfların karşısına dikilemiyor. İşçilerin, emekçilerin var olan potansiyel gücü hakim sınıfların şu ya da bu kanadının peşinde, şu ya da bu partisinin saflarında heba olmakla kalmıyor, aynı zamanda hakim sınıflara, onların düzeninin, sisteminin pekişmesine de güç veriyor.
Andaki durum bu. Bu ama kader değil. Bu değişebilir, değiştirilebilir. Bunun için sınıfın kendi gerçekliğini görmesi, kendi ekonomik ve siyasi taleplerinin savunucusu olması gerekir. Bu ise bilinç sorunudur. İşçi sınıfı, sınıf olarak kendi sınıfının çıkarlarını düşünür, kendi gerçekliğinin farkına varır ve bu temelde mücadele ederse ancak hakim sınıfların düzenine, bu düzenin koruyucusu devlete güç olarak yönelebilir.
Bugün andaki durumu doğru değerlendirmeyenler var. İşçi sınıfının andaki örgütsel zayıflığını görmeden işçileri, emekçileri yanlış yönlendiren, onlara doğru bilinç taşımayanlar var. Bunun karşısında işçi sınıfının toplumsal değişimdeki rolünü görmeyen ya da hafife alanlar, kendisini işçi sınıfının yerine koyanlar var. “Bu düzende birtakım şeylerle yetinelim, daha fazlası olmaz” diyenler var.
Hayır, biz, işçiler, emekçiler tüm bu yanlış değerlendirmeleri elimizin tersiyle itmeliyiz. Bilmeliyiz ki, sınıfımızın çıkarlarını merkeze koyup bu temelde hareket ettiğimizde, örgütlendiğimizde ve mücadele yürüttüğümüzde bu düzeni de, düzenin koruyucusu devleti de yerle bir edebiliriz. Biz olmadan hiçbir şey olmaz. Biz durursak hayat durur. Biz kırıntı değil, sömürüsüz bir dünya istiyoruz. Biz modern köleler olarak yaşamak istemiyoruz!
Birlik! Dayanışma! Mücadele!
Kurtuluşumuzun yolu buralardan geçiyor!
Nisan 2022
1 Mayıs’ta düştüler, işçi sınıfının kalbine gömüldüler.
1 Mayıs ‘77
Aleko Konteus
Ahmet Gözükara
Ali Yeşilgül
Bayram Çıtak
Bayram Sürücü
Divan Nergis
Ercüment Günkut
Hasan Yıldırım
Hikmet Özkürkçü
Hüseyin Kırkın
Hacer İpek Saman
Bayram İyi
Hamdi Toka
Hülya Emecan
Jale Yeşim
Kahraman Alsancak
Kenan Çatak
Kıymet Duman
Karabet Akyan
Kadir Balcı
Leyla Altıparmak
M. Atilla Özbelen Mustafa Elmas
Meral Özkol
M. Ali Genç
Mustafa Ertan
Niyazi Darı
Nazmi Arı
Nasan Ünaldı
Ömer Narman
Özcan Gürkan
Rasim Elmas
Sibel Açıkalın
Tevfik Beysoy
Yücel Elbistanlı
Ziya Baki
1 Mayıs ‘89
Mehmet Akif Dalcı
1 Mayıs ‘96
Dursun Odabaşı
Hasan Albayrak
Levent Yalçın
Anıları işçi sınıfının mücadelesinde yaşıyor!